Ortadoğu'da Barış Konferansı
Nobel Barış Ödüllü İranlı hukukçu Şirin Ebadi, Müslüman kadınların İslam hakkında daha fazla şey öğrenmesi ve İslam'a kendi yorumunu getirmesi gerektiğini belirterek, "Müslüman kadınlar dünyaya hem Müslüman olabileceğini hem de insan haklarını ve eşitliği savunabileceğini göstermeli" dedi.
Nobel Barış Ödüllü İranlı hukukçu Şirin Ebadi, Müslüman kadınların İslam hakkında daha fazla şey öğrenmesi ve İslam'a kendi yorumunu getirmesi gerektiğini belirterek, "Müslüman kadınlar dünyaya hem Müslüman olabileceğini hem de insan haklarını ve eşitliği savunabileceğini göstermeli" dedi.
İstanbul Aydın Üniversitesi Tevekkül Karman Global Barış ve Demokrasi Merkezi tarafından "Savaşın Kadın ve Çocuklardaki Etkisi" başlıklı Ortadoğu'da Barış Konferansı, Intercontinental Otel'de düzenlendi.
Nobel Barış Ödüllü İranlı hukukçu Şirin Ebadi, konferansın ilk oturumundaki konuşmasında, toplumların demokrasiye yönelik çabalarının devam etmesi gerektiğini vurguladı.
İslam'ın barış, kardeşlik ve merhamet dini olduğunu belirten Ebadi, İslam'da selamın, "barış" anlamına geldiğini, Müslümanlar'ın birbiriyle karşılaştığında barış temennisinde bulunduğunu anlattı.
İslam'ın, kadın ve erkek eşitliğine değer veren bir din olduğunu ifade eden Ebadi, şunları söyledi:
"Ancak özellikle İslam ülkelerindeki kadınların ne kadar dezavantajlı konumda olduğunu ve ayrımcılıkla karşılaştığını görüyoruz. İslam yanlış yorumlandığı için bu tür durumları yaşıyoruz. Erkekler Kur'an'ı yanlış yorumladığı için böyle oluyor. Artık bizler Müslüman kadınlar olarak kendi dinimiz hakkında daha fazla şey öğrenmeli ve kendi yorumumuzu getirmeliyiz İslamiyete. Müslüman kadınlar dünyaya hem Müslüman olabileceğini hem de insan haklarını ve eşitliği savunabileceğini göstermeli. Bir gün gelecek biz de gerçek İslamiyeti, insan haklarına yer veren, saygı duyan İslamiyeti görebileceğiz."
"Bölgemizin barışına zarar verecek davranışlara kapıları kapatmamız gerekiyor"
?Nobel Barış Ödüllü Yemenli aktivist Tevekkül Karman da konferansın açılışındaki konuşmasında, Mersin'in Tarsus ilçesinde öldürülen Özgecan Aslan'ı hatırlatarak, "Hepimizin temennisi tek. O da adaletin yerini bulması. İnsanlığa, kadınlara, çocuklara karşı işlenen cinayetler adalet karşısına çıkmalı" ifadelerini kullandı.
Uluslararası organizasyonların, özel sektörün, hükümetlerin ve bireylerin savaşa karşı durması gerektiğini vurgulayan Karman, bölgede kadınların her zaman kötülerin egemenliğini kırmak, barış, eşitlik, demokrasi inşa etmek için çaba gösterdiğini söyledi.
Karman, ilk oturumdaki konuşmasında, Nobel Ödüllü kadınlar olarak şiddete, nefrete son verilmesini ve bölgede barışa ulaşılmasını istediklerini ifade ederek, şöyle devam etti:
"Şimdi bölge kaynıyor çünkü Arap Baharı'nın kazanımlarını kendi hanelerine kaydetmek ve tekrar eski döneme dönmeye, kazanımları kaybettirerek barışçıl devrimi yok etmeye çalışanlar var. IŞİD tehlikesi var. Yemen'de Husilerin ayaklanması ve yaptıkları zulmü izliyorsunuz. Niçin böyle davranıyorlar? Halkın direnişini kırmak ve bunu tamamen yok etmek, başarısız kılmak için bu zulümlerini devam ettiriyorlar. Bölgemizin barışına zarar verecek davranışlara kapıları kapatmamız gerekiyor."
Barış ve güvenin yitirilmesi halinde bölgenin yanı sıra bütün dünya ülkelerinin bu durumdan olumsuz etkileneceğine işaret eden Karman, "Bazı diktatörler güç kullanarak koltuklarına ulaştılar. Hayatlarını idame ettirmek için de kuvvete başvurmaktan tereddüt etmediler. Toplumu birbirine düşürdüler, toplum birbirine düşerken onlar refah içinde yaşamlarını sürdürdüler" dedi.
Karman, Nobel Ödülü almış kadınlar ve sivil aktivistler olarak mücadeleyi sürdüreceklerini ifade ederek, "Özgürlük, demokrasi, barış, refah içinde yaşamayı, yaşamımızı idame ettirecek altyapının kurulmasını istiyoruz. Bunun yolu barışın tesis edilmesinden geçiyor. Barışın inşası da çalışmayı, sabrı, fedakarlığı, mücadeleyi gerektirir. Bu, kalıcı yoldur ve en çirkin yönetimleri, silahla değil el ele vererek, acımasız yöneticileri alaşağı edebilmiştir" değerlendirmesinde bulundu.
"Direnen kadınlar tarihi yazıyorlar"
Nobel Barış Ödüllü aktivist Jody Williams ise sadece gelişmemiş ülkelerde değil, bazı gelişmiş ülkelerde bile kadınların ikinci sınıf vatandaş olarak görüldüğünü belirterek, araştırmalara göre her 3 kadından biri cinsel şiddete ya da istismara maruz kaldığını aktardı.
Kendisinin de eğitimi sırasında cinsel istismara maruz kaldığını dile getiren Williams, "Ne zaman ki kadınlar, bunları açık bir şekilde ifade eder ve kendi haklarını savunur, işte o zaman işler değişmeye başlayacaktır" dedi.
Williams, Özgecan Aslan'ın saldırıya uğrayıp öldürüldüğünü anlatarak, "Kadınlar, cinsel saldırıya, öldürülmeye maruz kalmak için ne hata yapmış olabilir diye kendimize soruyoruz. Biz, erkeklerle eşit olduğumuzu dünyaya haykırmalıyız. Güçlü kadınlar, seslerini duyuran kadınlar, ayağa kalkan kadınlar, direnen kadınlar tarihi yazıyorlar" dedi.
- "Ortadoğu'da kadın doğarken talihsiz doğuyor"
İstanbul Valisi Vasip Şahin de konferansın açılışındaki konuşmasında, demokrasinin yerleştiği düşünülen dönemde dünyanın kazanımları unutarak savaştığını dile getirerek, insanlığın geleceğinden gün geçtikçe daha fazla endişe edildiğini ifade etti.
Savaşlarda ölen asker sayısı düşerken, sivil kayıpların neredeyse yüzde 80'lere ulaştığını kaydeden Şahin, "Bu sivil kayıpların en az yüzde 80'i de kadın ve çocuklar. Bütün semavi dinlerde, özellikle İslam dininde kadın ve çocuk savaşlarda masumdur, dokunulmazdır" dedi.
İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Mustafa Aydın da "Dinimizin emrettiği kadının kutsallığı, erdemi, ailedeki hakkaniyeti dini kurallarla net ortaya konulmuş olmasına rağmen maalesef Ortadoğu'da kadın eksik doğuyor çünkü kadının davranışlarını erkek belirliyor. Ortadoğu'da kadın doğarken talihsiz doğuyor. Bunu savaşa dönüştürdüğünüz zaman talihsizlik dörde, beşe, ona katlanıyor" diye konuştu.