Örnek Projeleriyle Minik Öğrencilerine Işık Tutuyor
Türkiye'nin dört bir tarafında "öğretmenlik aşk işidir" inancıyla fedakarca çalıştığı mesleğinde 28 yılı geride bırakan Osman Açıkgöz, sınıfında uyguladığı 29 farklı projesiyle minik öğrencilerini küçük yaştan itibaren hayata hazırlamaya çalışıyor.
ONUR ORHAN - Türkiye'nin dört bir tarafında "öğretmenlik aşk işidir" inancıyla fedakarca çalıştığı mesleğinde 28 yılı geride bırakan Osman Açıkgöz, sınıfında uyguladığı 29 farklı projesiyle minik öğrencilerini küçük yaştan itibaren hayata hazırlamaya çalışıyor.
Sakarya'nın Adapazarı ilçesinde Camili Mahallesi'ndeki Selçukbey İlkokulu'nda sınıf öğretmeni olarak görev yapan Osman Açıkgöz (48), "Kitap Oku Dünya Sana Gelsin", "Üniversite Eğitim Fonu", "Toprak Koruyucu Solucan Timleri Yetiştiriyoruz", "Rahatsız Etmeyiniz Sessizliğin Sesini Dinliyoruz", Sınıfça Bir Olduk, Yardıma Koştuk" ve "Temizlik Saygı İşidir, Bunu Başaran Çalışkan Kişidir" gibi öğrencilerin çok yönlü gelişimini hedefleyen projeler yürütüyor.
Açıkgöz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, eğitimin özünün okumak olduğunu vurgulayarak, "Öğrencilerimizin okuduğu kelimeleri bilinç altına yerleştirmesi sonucunda ortaya çıkan sonuç, takdire şayandır. O nedenle 'Kitap Oku Dünya Sana Gelsin' projesini hayata geçirdik." diye konuştu.
Açıkgöz, ilk grubundaki öğrencilerinin 2 bin 103 kitap okuma ortalamasıyla mezun olduklarına işaret ederek, şunları söyledi:
"5 yıl içerisinde çocuklarımın okuduğu kitap ortalaması 2 bin 103'tü. Bunlar içerisinde 5 bini geçen öğrencilerim de vardı. Bir sonraki öğrencilerim 4 yıl içerisinde 2 bin 837 kitap ortalamasıyla mezun oldu. O çocuklar şu an güzide okullarda okumaktadırlar. Bu tamamen kendi sınıfımızda oluşturduğumuz bir sistemdir. Çocuklara 30'luk setler halinde kitap veriyoruz. Çocuklar o seti eve götürüyor, evde okuyor, anne ve baba çocuğun okuduğunu takip ediyor, gerekirse anne, baba da aynı kitapları okuyor. ve ilgili formlara işledikten sonra tekrar bize getiriyor. Yeni bir setle devam ediyoruz. Bu şekilde öğrencilerim okumaya devam ettiler. Daha önce mezun ettiğim öğrencilerim de tekrardan bizim sınıfımıza gelerek kitap okuma çalışmalarına devam ediyorlar."
Çok kitap okuyan öğrencilerin kendilerini güzel ifade ettiğini, özgüvenleri gelişmiş halde hayata atıldıklarını vurgulayan Açıkgöz, ortaya harika bir sonuç çıktığını dile getirdi.
Osman Açıkgöz, "Bu kitap sayısı ilk başta çok abartılıymış, 'Gerçek bir sayı değil' diye düşünülebilir. Ama öğrencilerim ve velilerimin ortaklaşa yürüttüğü bu proje kapsamında çocuklarım gerçek anlamda kendilerini topluma daha iyi şekilde adapte etmektedirler." ifadelerini kullandı.
Üniversiteye şimdiden hazırlık yapıyorlar
Bu proje dışında sınıfta "Üniversite Eğitim Fonu" adı altında kumbara sistemi oluşturduklarını anlatan Açıkgöz, her öğrencinin yoklama sonrası kendi kumbarasına para attığını söyledi.
Okul hayatı döneminde tüketici olan bir nesli tasarruf edebilmeye alıştırmayı hedeflediklerini vurgulayan öğretmen Açıkgöz, şu değerlendirmede bulundu:
"(Çocuklar önce tasarruf, sonra alışveriş) diyoruz. Dolayısıyla kumbarasına para atmayan öğrenciler, o gün itibariyle kesinlikle herhangi bir alışverişte bulunmuyorlar. Kumbaralarımız dolduktan sonra öğrencinin velisini çağırıyoruz, kumbaradaki biriken paraları teslim ediyoruz. Aile, o çocuk adına gerekli tasarrufta bulunabiliyor, biz buna karışmıyoruz. Adını da 'Üniversite Eğitim Fonu' koyduk ki çocuk üniversiteye gidene kadar bu paraları biriktirip kendi parasıyla eğitim görme hakkını kazanıyor. Artı çocuğun anne ve babasının sırtındaki ekonomik yükü de azaltmış oluyoruz."
Solucan yetiştirip toprağa katkıda bulunuyorlar
Açıkgöz, azotlu gübre kullanımından dolayı toprakların büyük zarar gördüğünü, verimin düştüğünü belirterek, bu yaş grubundaki öğrencilerin bunları daha sağlıklı kavrayabilmeleri adına ev atıklarıyla solucan yetiştirdiklerini aktardı.
Ülke toprağının sadece polis ve askerle korunamayacağını, ona sahip çıkmanın da değerlere sahip çıkmak kadar önemli olduğunu vurgulayan Osman Açıkgöz, şöyle dedi:
"Bu noktada öğrencilerimin evden getirmiş olduğu yumurta kabukları, çay atıkları, bahçeden topladığımız yapraklardan oluşturduğumuz atıklarla solucan besliyoruz. Öğrencilerim bu solucanları alıyor, birbirlerine dokunuyorlar. Amerika ve İsrail gibi devletler, yıllardır solucanlarla topraklarını verimli hale getirmişlerdir. Eminim ki öğrencilerim de bu noktada eğitim aldıktan sonra bilinçli şekilde bu çalışmalara devam edeceklerdir."
Açıkgöz, bunların dışında birçok projeyi hayata geçirdiklerini belirterek, öğretmenliğin işten ziyade aşk işi olduğunu, iş olarak görülmemesi gerektiğini sözlerine ekledi.