Orgeneral Huduti'nin de Yargılandığı Malatya Fetö Davası Devam Etti (3)
"POLİS, JANDARMA, SİVİL KİMG ELİRSE VURUN EMRİ VERİLDİ"Tutuksuz sanıklardan onbaşı Ali Göktaş, Trabzon'dan SEGBİS sistemiyle bağlanarak savunma yaptı.
"POLİS, JANDARMA, SİVİL KİMG ELİRSE VURUN EMRİ VERİLDİ"
Tutuksuz sanıklardan onbaşı Ali Göktaş, Trabzon'dan SEGBİS sistemiyle bağlanarak savunma yaptı. Göktaş, sabah saat 08.30 sıralarında koğuşta oldukları sırada bir başçavuşun 'daha güvenli olacağını söyleyerek' kendilerini emniyetli bir yere götürdüğünü belirterek, "Bir süre burada bekledik. İsmini İbrahim Dede oluğunu öğrendiğim Binbaşı bize silahlanmamızı söyledi. Hatta 'Ordu Komutanını almaya geldiler. Komutanımızı vermeyeceğimiz' dedi. Bunun üzerine silahlandık. Doldur, boşalta gittik. Orada bana şarjör verdiler" dedi.
Çatışmalar devam ederken, Altay Kışlası'ndan izinsiz çıkan ve darbe girişimine destek vermek için 2'nci Ordu Karargahı'na giden ZPT'nin duvara çarptığını gördüğünü ifade eden onbaşı Göktaş, şunları söyledi:
"Bir asker ZPT'den dışarı doğru sağa sola ateş ediyordu, korktum. Sonra ZPT'den ateş eden şahıs dışarı atladı ve ateş etmeye devam etti. Bu sırada İbrahim Dede Binbaşı da bana 5-10 metrelik mesafedeydi ve çatışmalar devam ediyordu. Ben, ZPT'den inen şahsa durmasını söyledim ancak o sağa sola ateş etmeye devam etti. Karşı konferans salonunun orada polisler vardı, oraya doğru da ateş etti ben kendimi yere attım. Yeniden şahsa durmasını söyledim ama orada duran park hakindeki araçların lastiklerine ateş ettim. Ateş edersem bu şahsın korkacağını düşündüm ama bu şahıs durmayınca ayaklarına doğru 2-3 el ateş ettim, ayaklarından vurdum. Sonradan ZPT'den çıkan bu şahsın Altay Kışlasından Yarbay (Yarbay Ahmet Üçbudak ) olduğunu söylediler."
Tutuklu Binbaşı İbrahim Dede'nin kendilerine "Polis, jandarma, sivil kim içeri girerse vurun" emri verdiğini belirten onbaşı Ali Göktaş, "İçeriden ve dışarıdan ateş sesleri geliyordu. Ateş yoğunlaşınca ben sürünerek birliğe doğru ilerledim yanımda er arkadaşlarımız ile Binbaşı İbrahim Dede vardı. Kapalı olan kapıyı kırarak, karargah binasına girdik. Orada Serdar Paşa ve Zeki Paşa ile karşılaştık, ellerinde silah vardı. Binbaşı İbrahim Dede ile aralarında bir konuşma geçti. Binbaşı, bizi 'bu kata yerleştireceğini ve kim gelirse vurun' emrini verdi. Oraya doğru gelen ya da ateş olan olmadı. Bizde kimseye ateş etmedik" dedi.
"TEL ÖRGÜDEN BABANIZ GEÇSE VURUN"
Tutuksuz er Ömer Faruk Hezer, Binbaşı İbrahim Dede'nin "tel örgüden asker, polis, sivil, halk, hatta babanız olursa olsun kim girerse grisin vurun" emri verdiğini iddia etti. Hezer şunları söyledi:
"Koğuşa doğru ilerlerken ismini bilmediğim bir er, 'bomba yüklü bir tankın kışlaya saldıracağını' söyledi. Mevzilenmiştik, kışlanın dışından içeriye bir tank girdi ve çatışma sesleri yükseldi. Tankın önüne doğru bir el ateş ettim. Bize, 'dışarıdan kim gelirse gelsin ateş edin' emri verildiği için ateş ettim. 'Ateş etmeyin' diye emir alsaydım ateş etmezdim. Sadece bir kez tankın önüne ateş ettim. Tankın olduğu yerden de bize ateş ediliyordu. Tanktan birinin indiğini de gördüm bunun üzerine otopark bölgesine doğru geri çekildim. Geri çekilirken, havaya doğru 1-2 el ateş ettim. Koğuşa gittim, oradayken telefon irtibatı kurdum. Silahlarımızı İsa Başçavuşun odasına kilitledik, kendisi de oradaydı. Silah sesleri gelmeye devam ediyordu. Öğlen saatlerine doğru Üsteğmen Hüseyin Çakıcı yanımıza gelerek 'ne yapmak istediğimizi' sordu, bizde 'teslim olmak' istediğimizi söyleyince, 'Tamam' dedi. Daha sonra toplu olarak teslim olduk."
Kendisine ve arkadaşlarına emrin sorgulanmayacağının öğretildiğini ifade eden Hezer, "Bize 'dışarıdan Ordu Komutanımızı almaya gelecekler, ölsek de Ordu Komutanımızı teslim etmeyeceğiz' dediler. Ben ve arkadaşlarım bize verilen emri sorgulanmayacağı nedeniyle yerine getirdik" dedi.
'ATEŞ EDEMEYECEĞİMİ' SÖYLEYİNCE AYAKLARIMA DOĞRU ATEŞ ETTİ
Onbaşı Emre Uçar, darbe girişimi esnasında öldürülen darbeci Binbaşı Fatih Kılınç'ın 'ateş et' emrine karşı çıktığı için ayaklarının önüne 2 kez ateş ettiğini söyledi. Uçar, şunları anlattı:
"03.00-04.00 sıralarında Üsteğmen Hüseyin Çakıcı'nın sesini duydum, 'kıyafetlerinizi giyin, aşağı inin' sesini duydum. Aşağı indik Fatih Kılınç Binbaşı vardı, mühimmatlarımızı alıp AMM'ye (Ani Müdahale Mangası) geçmemizi söyledi. Mühimmat aldık, AMM'ye geçtik. AMM'ye yakın sağ tarafından otoparka yerleştirdik, bir müddet otoparkta bekledik. Fatih Kılınç, 'içeriye sivil, asker, polis, vatandaş kim gelirse gelsin vurun, kimseyi kışlaya sokmayın' şeklinde söyledi. Bu emirler üzerine 'ağabeyimin polis olduğunu ateş edemeyeceğimi söyledim' ayaklarımın önüne doğru 2 kez ateş etti. Bunun üzerine havaya doğru 2 kez ateş ettim."
Kışlanın duvarına bir tankın çarptığını ve tankın üzerinde Yarbay Ahmet Üçbudak'ı gördüğünü kaydeden Uçar, ifadesini şöyle sürdürdü:
"Tankın geldiğini gördüm. O esnada çatışma yoğundu. Çok ateş geliyordu, ben iki ateş arasındaydım. Tankın üzerinde birini gördüm, tankın duvara vurduğunu gördüm. Tankın birinin kışla içerisine atladığını ve tankın üzerinden kışlanın dışına doğru ateş ettiğini gördüm. Tank duvara vurdu, yarısı içeri girdi, yarısı dışarıda kaldı. Bir kişi atladı ve içeri girdi 7-8 adım attıktan sonra yerde olduğunu gördüm, kanlar akıyordu, yaralandığını anladım. Bu şahsa en yakın durumda bendim, kim olduğunu sordum, 'Ahmet Üçbudak ve Yarbay' olduğunu söyledi. Arkamızda İbrahim Dede'yi gördüm. Dede'ye seslendim bu şahsın kim olduğunu söyledim. Bana 'gitmememi ve orada kalmamı' söyledi. Hatta 'kim gelirse gelsin vurun' dedi. Hem içeriden hem dışarından ateş ediliyordu. Bulunduğum aracın lastikleri ve camları isabet almıştı. Ahmet Yarbay'ın çok kan kaybettiğini gördüm. Bu sırada kışladan da beyaz tişört sallayan birisi yanımıza geldi. Gelen şahıs komutan olduğunu' söyledi ama ben kim olduğunu bilmiyordum. Olay sırasında çok korkmuştum. İki kere kaçmaya çalıştım ama kaçamadım çünkü içeriden ve dışarıdan yoğun ateş geliyordu. Yarbay çok kan kaybediyordu, tanktan 2-3 kişinin indiğini gördüm. Yaralı Yarbay'ı kışlanın dışarına çıkarttık, polislere teslim olduk."
"LLAH'IM SANA GELİYORUM, ONLARIN ARABALARINI BOZ"
Tutuksuz er Ömer Öztunç, Ani Müdahale Mangası (AMM) çavuşunun '10 kişinin AMM'ye gitmesi gerektiğini' söylediğini anlatarak, kendisinin de aralarında bulunduğu 10 kişinin AMM'ye gittiklerini ve sırayla 3 nolu kulede nöbet tuttuklarını kaydetti. Gece saat 03.00-04.00 sıralarında Üsteğmen Hüseyin Çakıcı'nın yanlarına gelerek, kendisini çağırdığını ve birlikte nizamiyeye gittiklerini ifade eden er Öztunç, şunları anlattı:
"Üsteğmen bizi Kemal Yüzbaşı'nın yanına bırakıp ayrıldı. Çatışmalar dışarıdan içeriye içeriden dışarıya ateş ediliyordu. Kemal Yüzbaşı ve yanındaki 2-3 kişi de ateş ediyorlardı. Jandarma ve polis genelde havaya, bazen de bize doğru ateş ediyorlardı. Kemal Yüzbaşı bunun üzerine 'sivil, polis, jandarma içeriye girene sıkın, eğer sıkmazsanız ben sizi vururum, mermileri sayarım' diyerek ateş emri verdi, ben de korktuğum için havaya ateş ettim. Kemal Yüzbaşı çok heyecanlıydı, elindeki MP5 ile nizamiyedeki lambaları patlattı. Kemal Yüzbaşı bir ara dua etti, 'Allah'ım sana geliyorum, onların arabalarını boz şeklinde' sözler söyledi. Bir süre sonra Kemal Yüzbaşı'nın AMM'de askerlere helva dağıtıp, kahvaltı yaptığını gördüm."
"DIŞARIDA BULUNAN VATANDAŞLARA ATEŞ ETTİ"
Tutuksuz er Şerif Çıldır, Binbaşı İbrahim Dede'nin dışarıda bulunan vatandaşlara doğru ateş ettiğini söyleyerek ifadelerine şöyle devam etti:
"Askerleri bando binasının yanındaydık. Binbaşı İbrahim Dede ile aramda 35-40 metre vardı. İbrahim Dede'nin ilk mahkeme sorgusu sırasında 'bende sivil vatandaşa ateş ettiğimi söylüyorum' dedi. Dışarıda iş makineleri vardı ve o iş makinelerini ben de gördüm sivil kişiler vardı. Aramızdaki mesafe nedeniyle ne dediklerini duyamıyordum ama içeri doğru bağırıyorlardı. Araçların üzerinde kaç sivil vatandaş olduğunu hatırlamıyorum."
"YÜZBAŞI 'ALLAH'IM ŞEHİT OLUYORUM, ÖDÜLLERİN EN BÜYÜĞÜNÜ ALDIM' DEDİ"
Tutuksuz er Nazım Aşut, darbeci Yüzbaşı Kemal Keskin'in elindeki MP5 silah ile polislere ateş ettiğini kaydederek, "Kır saçlı bir albay benimde aralarında bulunduğum beş kişiyi seçerek, 'komutanımızı vuracaklar, buraya helikopter indirmeyin' diyerek yanımızdan ayrıldı. Yarım saat sonra geldi bizi 1 Nolu nizamiyeye götürüp, Kemal Yüzbaşı'ya teslim etti. Kemal Yüzbaşı 'Allah'ım şehit oluyorum, ödüllerin en büyüğünü aldım' şeklinde dua ediyordu. Elindeki silahla nizamiye lambalarına ateş etti, 'aslanlarım' diyerek helva dağıttı. Elindeki MP5 silah ile polislere doğru ateş etti, polislerde ona karşılık verdi" dedi.
Er Nazım Aşut, Binbaşı İbrahim Dede'nin sivillere ateş ettiğini öne sürerek, "Sinirle sivillere doğru, yanlış hatırlamıyorsam G3 tüfekle ateş ediyordu. Bu sırada damperli kamyona binen birini vurdu. Bu kişi yere düştü. Hatta sonradan kamyona çıkan bir kişi de İbrahim Dede'ye doğru küfür edince yeniden o tarafa doğru ateş etti" dedi.
Mahkeme saat 18.00'e kadar ifadeleri aldı ve duruşmayı yarına erteledi.