Olimpiyat Meşalesini "Fark Yaratanlar" Taşıdı!
Türkiye'yi temsil eden 12 Meşale Taşıyıcısı Olimpik Meşaleyi İngiltere'de Taşıdı
Londra 2012 Olimpiyatları öncesinde, Samsung Electronics sponsorluğunda İngiltere ve İrlanda'da düzenlenmekte olan Londra 2012 Olimpiyat Meşale Koşusu'nda ülkemizi temsil eden Meşale Taşıyıcıları 19 Haziran 2012 tarihinde İngiltere'nin York kentinde meşaleyi taşıdılar.
Olimpik Meşale Koşusu'nda Türkiye'yi aralarında; -alfabetik sıralama ile- üniversite öğrencisi Cem Arslan, Türkiye PKU Aile Derneği Koordinatörü Deniz Atakay, sinema ve dizi oyuncusu Meltem Cumbul, Eğitim Danışmanı Mustafa Çakıroğlu, Türkiye'yi Kış Olimpiyatları'nda temsil eden ilk Türk Bayan Sporcu Kelime Aydın Çetinkaya, gazeteci ve Sabah Gazetesi köşe yazarı Şelale Kadak, Kıtalararası Boğaziçi Yüzme Yarışları'nın iki sene üst üste şampiyonu olan Milli Yüzücü Hasan Emre Muşluoğlu, gazeteci, televizyoncu ve Hürriyet Gazetesi Kelebek eki köşe yazarı Cengiz Semercioğlu, Mor Ve Ötesi Grubu'nun solisti Harun Tekin, Alternatif Yaşam Derneği Kurucu Başkanı Ercan Tutal, Akademisyen Derin Nur Ural ve Kültür Yöneticisi Tuna Yılmaz temsil etti.
"Herkes için Olimpiyatlar"
Londra 2012 Olimpiyatları ve Meşale Koşusu'nun küresel destekçilerinden olan ve "Herkes için Olimpiyatlar" mesajını yaymayı amaçlayan Samsung Electronics, faaliyet gösterdiği tüm ülkelerde, Olimpiyat Ateşini taşıyacak koşucuları, topluma katkı sağlayarak fark yaratan ve bu bağlamda "Olimpik Ruh"a sahip, örnek bireyler arasından seçerek belirledi.
Olimpik Meşale Koşusu İngiltere'deki 70 günlük yolculuğuna 19 Mayıs 2012'de başladı. Koşu sırasında 8.000 millik bir güzergah üzerinde 1.000'den fazla şehir, kasaba ve köyden geçecek olan Olimpiyat Meşalesi 27 Temmuz'da Londra'daki Olimpiyat Stadyumu'nda yapılacak açılış törenine ulaşacak ve Olimpiyat Oyunları'nın resmi başlangıcını sembolize edecek.
Olimpiyat Meşalesi'ni Türkiye Adına Kimler Taşıdı? (alfabetik sıralama ile)
Cem Arslan, Üniversite Öğrencisi
Cem Arslan, hayatının iki ayını Tatvan'daki köylerde çalışarak geçirdi. Arslan, Doğu'da Batı'daki insanlara , Batı'dakilerin nasıl kimseler olduğuna dair olumsuz bir önyargı olduğunu ve çocukların bile inandığı bu önyargıyı kırmak, bunu değiştirmek için çalıştığını söylüyor. Cem Arslan'ın şu anki hedefi ise, Batı'daki insanlara Doğu'yla ilgili önyargılarının ne denli yanlış olduğunu göstermek. Arslan, Tatvan'ın köylerinde öğretmen, çiftçi, arı yetiştiricisi olarak çalıştı ve bunları yaparken, çok keyif aldığını belirtiyor. Çok yorulduğunu, çok şey gördüğünü, birçok insanla tanıştığını ve onları dinlediğini, oyunlar oynadığını, bu süreçte heyecanlandığını, hayal kırıklıkları yaşadığını ve birçok plan yaptığını söylüyor. Çok hayal kurduğunu ve diğer insanları da hayal kurmaları için teşvik ettiğini de sözlerine ekliyor. Kendisini yargıladığını ve en önemlisi de çok şey öğrendiğini anlatıyor ve Tatvan'ın kendisi için "çok"ların şehri olduğunu ifade ediyor. Cem Arslan, "İletişim çok güçlüdür" mesajını yaymak istiyor. Tek isteği, bir şans verilmesi...
Deniz Yılmaz Atakay, Türkiye PKU Aile Derneği Koordinatörü
Deniz Atakay'ın kızına PKU (Fenilketonüri) hastalığı teşhisi konuldu. PKU, genetik bir metabolizma hastalığı ve doğumdan hemen sonra teşhis edilebiliyor. Bir PKU hastasının protein içeren gıdaları tüketmesi yaşamı boyunca yasak. Tüketmesi durumunda zeka geriliği gibi zihinsel rahatsızlıklar baş gösterebiliyor. Deniz Atakay, yeterli sayıda uzman olmadığı için, hastalıkla ilgili bilgiler ediniyor ve hem kendisini hem de çocuğunu eğitiyor, ve bu tecrübenin etkisi ile diğer bebekleri de kurtarmayı hedefliyor.. Atakay, hastalıkla ilgili kapsamlı araştırmalar yapıyor ve Türkiye'deki ilk PKU Derneği'ni kuruyor, ayrıca PKU hastalığı ile ilgili bir kitabın yazarlığını üstleniyor. Bu kitap İngilizce'ye de tercüme ediliyor ve böylece, dünyanın dört bir yanındaki ailelere de yardımcı olacak bir çalışma hayata geçiyor. Deniz Atakay bununla yetinmiyor, Avrupa PKU Birliği'ne üye oluyor, tamamen diyet gıdalar sunan bir kafe-restoran açıyor. Bir tiyatro oyunu da yazan Atakay'ın oyunu 2011 yılının Haziran ayından bu yana birçok kez sahnelendi. Kendisi, çalışmaları ile bir fark yarattığına inanıyor ve daha fazla fırsatı ve imkanı olursa, daha çok çocuğu kurtarmaya çalışmayı ve toplumu, tedavisi olan PKU hastalığı ile ilgili daha fazla bilgilendirmeyi hedefliyor.
Meltem Cumbul, Oyuncu
1991'de Mimar Sinan Üniversitesi Tiyatro Bölümü'nden derece ile mezun olan Meltem Cumbul, eğitimine kazandığı başarı bursu ile Royal Shakespeare Academy'de devam etti. Eğitim ve sıkı çalışmayla dolu yıllar sonrasında yüksek reytingli TV dizileri ile sinema projelerinin dışında bir dizi TV programında sunuculuk yaptı ve tiyatro oyunlarında rol aldı. 2003 senesinde Abdülhamit Düşerken filminde gösterdiği başarılı oyunculukla Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde En İyi Kadın Oyuncu ödülünün sahibi olan Cumbul, Türkiye'nin yanı sıra, Hollywood, Bollywood ve Avrupa yapımı projelerde yer aldı. Tüm bu çalışmalar sonucunda Palm Springs (En İyi Aktris) ödülünün yanı sıra yer aldığı projeler Golden Bear (Berlin Film Festivali, en iyi film) gibi çok kıymetli ödüller aldı. Olimpiyat meşalesini "kendi alanında iyi eğitim görmüş insanların, disiplinli çalışanların ve kapasitesini, potansiyelini aşabileceğine inananların başarılı olacağı" mesajı ile taşımayı ümit eden Cumbul, "böylece ülkemdeki gençlere bir şeye kalben ve ruhen inandıklarında başarının kaçınılmaz olduğu inancını aşılamayı diliyorum" diyor.
Mustafa Çakıroğlu, Eğitim Danışmanı
Mustafa Çakıroğlu, üniversite eğitimi boyunca Erzurum'un varoşlarında yaşayan, ailelerin maddi durumları yeterli olmayan 12-18 yaş arası çocuklarına 10 temel kişisel özelliği öğretmek için atölye çalışmalarına, tiyatro oyunlarına, spor ve sanat etkinliklerine katıldı. Bu 10 temel kişisel özellik: yardımseverlik, adalet, özgüven, liderlik, arkadaşlık, sorumluluk, vefa, sabır, saygı ve kendine hakim olmaydı. Projede eğitimler süresince danışman ve akıl hocası olarak yer aldı. Eğitimler boyunca mutluluk, aile ve toplum hayatını benimseme, kendi yeteneklerinin farkına varma konularında çocukların geliştiğini gözlemledi. Mustafa Çakıroğlu, çocukların gözlerindeki ışığı görmenin her şeye değdiğini ifade ediyor.
Kelime Çetinkaya, Kış Olimpiyatlarına Katılmış İlk Türk Kadın Sporcu
Kelime Çetinkaya, bir çocuk olarak Kars'ta öğrenim gördüğü yıllarda atletizm sporuna başlamanın, kendi hayatının en önemli dönüm noktası olduğunu ifade ediyor. Bu sayede, Türkiye'yi temsil eden ilk Kadın Atlet olarak Kış Olimpiyatları'na katıldı. Kariyeri boyunca 3 kez Olimpiyatlara katıldı ve Türkiye Spor Tarihi'ne adını yazdırdı. Kelime Çetinkaya, Olimpiyat Meşalesi'ni taşıyarak, hayallerinin gerçekleşmesini umuyor ve gençler için de, hayallerinin peşinden gitmeleri ve başarıya ulaşmaları için ilham kaynağı olmayı diliyor.
Şelale Kadak, Sabah Gazetesi Köşe Yazarı
Köşe yazarı Şelale Kadak yazılarında ekonomik konuların yanı sıra, kadın, çevre ve medyanın önyargılı dilini değiştirmeye yönelik konularda kamuoyunda bilinç oluşturmaya odaklanmaktadır. Kadınlarla ilgili projelerde bazen jüri üyesi, bazen de hayalleri olan genç kadınlara mentör olarak, gönüllü çalışmalarda bulunan Kadak, aynı zamanda Türkiye'nin kadınlara yönelik önde gelen sivil toplum kuruluşlarını da aktif şekilde desteklemektedir. Bu kuruluşlar arasında TOBB Kadın Girişimciler Konseyi ve Sabancı Vakfı da yer almaktadır. Konu kadın, kız çocukları ve çocuklar olunca, daha da fazlasını yapmaya çalışan Kadak, gerek özel gerek iş yaşamında önemli ölçüde zamanı, eşitlik ve kadının yaşamdaki yerini artırmaya yönelik çalışmaları desteklemeye, ve konuda aktif sivil toplum kuruluşlarını halka daha fazla duyurmaya ayırmaktadır.
Hasan Emre Musluoğlu, Milli Yüzücü
Hasan Emre, 15 yıllık yüzücülük hayatında, hem finansal hem de duygusal engellerle karşılaştığını ama , tüm engellere rağmen vazgeçmediğini ve bu engelleri nasıl aşabileceğini öğrendiğini, üstelik "su" sayesinde birçok yakın arkadaş da edindiğini belirtiyor. Gerek ülkemizde gerekse de Türkiye Milli Takımı üyesi olarak Dünya çapında başarıları olan Hasan Emre, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi tarafından 24 senedir düzenlenen ve Samsung'un da 8 senedir ana sponsorluğunu yürüttüğü Uluslararası Boğaziçi Yarışları'nda 2010 ve 2011 senelerinde bini aşkın sporcu arasından, üst üste iki kere şampiyon olma başarısını göstermiş tek sporcudur.
Cengiz Semercioğlu, Hürriyet Gazetesi Köşe Yazarı
Köşe yazarı Cengiz Semercioğlu, gazetecilik alanında yaptığı çalışmalarla ve toplumu ilgilendiren önemli konularda farkındalık yaratma projelerine katılımıyla öne çıkıyor. Bir gazeteci olarak, Semercioğlu, toplumu olumlu yönde değiştirmeyi, kişisel misyonu olarak tanımlıyor. Toplumsal yardım çalışmalarını zaman zaman özel hayatının önüne koyan Semercioğlu; depremle sarsılan Van şehrine ve köylerine yardım amaçlı katılım gösterdi. Oldukça sert geçecek kış mevsiminin yaklaştığı o dönemde, ülkenin, Van'ı ve Van'ın ihtiyaçlarını unutmamasını sağlamak amacıyla, hem kamuoyunu, hem de devlet kurumlarını, insanların acil ihtiyaçları konusunda bilgilendirme sorumluluğunu üstlendi. Cengiz Semercioğlu toplum için büyük önem taşıyan konularda sosyal farkındalık yaratmak için bu konuları çalışmalarıyla vurgulamaktadır.
Harun Tekin, mor ve ötesi'nin kurucu üyesi, solisti ve gitaristlerinden biri
Harun Tekin, 1995 senesinden bu yana Türkiye'nin tanınmış rock grubu mor ve ötesi'nin kurucu üyesi, solisti ve gitaristlerinden biridir. mor ve ötesi, yayınladığı altı albümün ve verdiği yüzlerce konserin yanı sıra, 2008 senesinde ülkemizi Eurovision Şarkı Yarışması'nda temsil etti. Harun Tekin, 1999 senesinden beri, hem grubuyla birlikte, hem de bireysel olarak bir çok politik kampanyada yer aldı. Grup arkadaşlarıyla beraber, İzmit Depremi sonrasındaki farkındalık yaratma projelerine, Türkiye'deki nükleer karşıtı hareketin çeşitli etkinliklerine ve uluslararası savaş karşıtı eylemlere destek verip, ormanları ve bütün doğal zenginlikleri tehdit eden projelere karşı seslerini yükselttiler. Tekin, meşaleyi taşıyarak, ülkemizin genç insanlarına doğayı koruma konusundaki eylemlere katılarak seslerini duyurmanın ve hayata müdahale etmenin ne denli önemli olduğunu hatırlatmayı umuyor.
Ercan Tutal, Alternatif Yaşam Derneği Kurucu Başkanı
Ercan Tutal kendi yaşamını, "engelli insanlara daha iyi bir yaşam sağlamak için bir yolculuk" olarak tanımlıyor. Tutar, spor ve sanat etkinlikleri ile sosyal gelişim projeleri hazırlıyor ve hayata geçiriyor. Bu projeler arasında öne çıkan "Dalmak Özgürlüktür" projesi, 12 yaş ve üzeri, 3 bin engellinin dalış eğitimi alarak dalış yapmasına olanak sağladı. 10 yaş üzeri 8 bin engelliye ev sahipliği yapan "Alternatif Kamp" projesi de öne çıkan çalışmalar arasında yer alıyor. "Rüya Akademisi" ve "Social Inclusion Band" projeleri, insanlara sanatın engel tanımadığını gösterdi. "Engelsiz Şehir" ve "Herkes için Turizm" projeleri, Türkiye'yi rekabetçi bir ülke yapma hedefiyle başlatıldı. Ailelere yönelik eğitimler, gönüllü yardımseverlik, "Engelli İnsanlara Yaklaşım" projeleri ise, toplumda farkındalık ve bilinç yaratıyor. Gerçekleştirilen projeler, Birleşmiş Milletler Gelişim Programı, Dünya Genç Girişimciler Birliği, T.C. Cumhurbaşkanlığı tarafından, "Altın Sevgi" gibi birçok ödüle layık görüldü. Ercan Tutal, yolculuklarına heyecanla devam ettiklerini belirtiyor.
Derin Nur Ural, Akademisyen
1999 senesinde Türkiye'de meydana gelen korkunç depremin ardından, Derin Nur Ural, Princeton Üniversitesi'nde doktora eğitimini tamamladıktan sonra, bu alanda yararlı olabilmek için Türkiye'ye döndü. Depremden sonra, "Federal Acil Durum Yönetim Kurumu FEMA'nın eğitim projesini koordine ederek, İstanbul Teknik Üniversitesi'nde eğitim verilmesini sağladı. Ardından, "Doğal Afetler Yönetim Merkezi"ni kurdu ve 6 sene boyunca yöneticiliğini üstlendi. Türkiye'nin ilk "Doğal Afetler Yönetimi" kitabını yayınladı ve sivil toplum kuruluşlarını ve belediyeleri eğitme amacıyla bu kitabın dağıtımını gerçekleştirdi. Türkiye'de ilk kez "Doğal Afetler Yönetimi", master programı olarak başladı. Derin Nur Ural, Türkiye'nin afet yönetimi konusundaki bilgi ve becerilerini geliştirmek için, Harvard Üniversitesi'nde kamu yönetim politikaları alanında kazandığı bursla ihtisas yaptı. Türkiye'ye döndükten sonra, "Doğal Afetler ve Acil Durum Başkanlığı" kurumunun kurulmasını önerdi ve "Deprem Danışma Konseyi"nin en genç ve tek kadın üyesi oldu. Ural, bugüne kadar yazılmış ilk Ulusal Deprem Stratejileri ve Eylem Planı'nı hazırladı. Derin Nur Ural, Olimpiyat Meşalesi'ni taşıyarak, doğal afetler hakkında bilinç oluşturma yolundaki çalışmalarına devam edebileceğine ve gelecekte ülkemizde doğal afetlere bağlı daha az kayıp verilmesine yardımcı olabileceğine inanıyor.
Tuna Yılmaz, Kültür Yöneticisi
İzmir'de doğan ve eğitimini yine orada tamamlayan Tuna Yılmaz, çalışma hayatına da İzmir'de devam ediyor. Fark yaratmak için şehrin en önemli kültürel ve sanatsal etkinliklerini yaratma konusunda aktif olarak çalışıyor. 2010 senesinde, bir grup genç olarak, daha büyük projeleri hayata geçirmek ve İzmir'in sosyal ve kültürel yaşamına katkıda bulunmak için bir hareket başlattılar. Bu girişimleri "Animasyon Festivali" olarak ilk meyvesini veriyor. Festivalin en önemli özelliklerinden biri, "şehrin insanları tarafından şehrin insanları için desteklenmesi"ydi. Tamamen "sivil" olan bu girişim, "sıfır" bütçeyle hayata geçti.