"Okuru çocuk olan kitapları genç kuşak edebiyatçılar yazdı"
Şair ve yazar Mustafa Ruhi Şirin, "çocuk gerçekliği" ve "çocuğa görelik" kavramlarının önemli olduğunu belirterek, "Bu iki kavram Türk Çocuk Edebiyatında genç kuşağın öne çıkmasını sağladı.
Şair ve yazar Mustafa Ruhi Şirin, "çocuk gerçekliği" ve "çocuğa görelik" kavramlarının önemli olduğunu belirterek, "Bu iki kavram Türk Çocuk Edebiyatında genç kuşağın öne çıkmasını sağladı. Bu edebiyatçılar ilk defa okuru çocuk olan kitaplar yazmaya başladılar." dedi.
Yunus Emre Enstitüsü (YEE) İstanbul Şubesinde düzenlenen "Türk Edebiyatı Yaz Okulu-2019" programı kapsamında, "Modern Türk Çocuk Edebiyatının Doğuşu" başlıklı konuşma yapan Çocuk Vakfı Başkanı şair ve yazar Mustafa Ruhi Şirin, cumhuriyet dönemiyle birlikte çocuk edebiyatının uzun yıllar araçsallaştırıldığını söyledi.
Bu dönemde özgün çocuk edebiyatı eserlerinden ziyade bireysel yazar tutumlarının öne çıktığını vurgulayan Şirin, bunlar arasında Kemalettin Tuğcu, Cahit Uçuk, Gülten Dayıoğlu, Muzaffer İzgü ve Fazıl Hüsnü Dağlarca gibi isimleri dile getirdi.
Türk Çocuk Edebiyatının 1960'lı yıllara kadar kendi ekolünü oluşturamadığını savunan Şirin, kaynaklardan yeteri kadar yararlanılmadığını öne sürdü. Şirin, buna bağlı olarak yapının kendi modern edebiyatını doğuramadığını ve bireysel yazar tutumlarında takılı kalındığını ifade etti.
"Çizerler yazarlardan birkaç adım öndedir"
"Çocuk gerçekliği" ve "Çocuğa görelik" kavramlarının modern dünya çocuk edebiyatında önemli olduğuna işaret eden Şirin, "Bu iki kavram Türk Çocuk Edebiyatında genç kuşağın öne çıkmasını sağladı. Bu edebiyatçılar ilk defa okuru çocuk olan kitaplar yazmaya başladılar. 1980 yılından sonra yaygınlaşan bu tavır Türk Çocuk Edebiyatında evrensel nitelikli eserlerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur." dedi.
Türkiye'de Çocuk Edebiyatının yetişkin edebiyatında başarısız olan yazarların kaçtığı bir alan olarak görüldüğünü öne süren Şirin, şöyle devam etti:
"Çocuk edebiyatımızın en büyük değeri, çocuk kitapları çizerlerinin ortaya koyduğu örneklerdir. Eğer siz çocuk edebiyatı bağlamında pedagoji eğitimi almamışsanız ortaya bir eser koyamazsınız. Bu konuda çizerler, yazarlardan çok daha hassas ve disiplinli bir vaziyette. Bu yüzden Türk Çocuk Edebiyatında çizerler yazarlardan birkaç adım öndedir. Bunu çok rahatlıkla söyleyebilir."
"Türkçe'ye bir vefa borucumuz var"
AA muhabirine Türk Edebiyatı Yaz Okulu'na ilişkin değerlendirmede bulunan Ruhi Şirin, "Yunus Emre, Türkçe'nin belki de dünya durdukça yaşayacak en büyük ismi. Yunus Emre adına kurulmuş olan enstitü hem Türkçemiz bakımından hem Türk Edebiyatı hem de kültürel coğrafyamız bakımında çok önemli bir başlangıç oldu. Kozasını yavaş yavaş örecek bu yolculuk, umarım Türkçe'nin dünyada çok görkemli bir dil olduğunu önümüzdeki yıllarda gösterecektir." diye konuştu.
Dünyanın en zengin dillerinden biri olan Türkçe'nin, henüz dünya dilleriyle ilişkisini kuran bir etimoloji sözlüğü bulunmadığına dikkati çeken Şirin, YEE'nin çeşitli coğrafyalarda açacağı şubeler sayesinde Türkçe'nin varlığıyla daha fazla karşılaşılacağını ve enstitünün bu anlamda önemli bir köprü rolü üstlendiğini belirtti.
Şirin, YEE'nin sadece Türkçe eğitimi veren bir kurum olarak düşünülmemesi gerektiğine işaret ederek, "Eğer bir kültür ve medeniyet coğrafyası anlayışıyla hareket edilirse Türkçe'nin diplomatik yönü yani bir dil diplomasisi geliştirilebilir. O zaman Türkçe de dünyada öğrenilmesi gereken bir dil haline gelebilir." değerlendirmesinde bulundu.
Genç Türkologlara yönelik düzenlenen yaz okulu etkinliğinin de kültürel diplomasi bakımından önemli olduğuna işaret eden Şirin, "Bunlar daha ilk adımlar, YEE kurulalı uzun yıllar olmadı. Umarım bu adımlar atıldıkça kültürel diplomasi alanında Türkiye'nin açığı kapanır. Özellikle Türkçe üzerinden yürütülecek diplomasinin bizim kültür olarak 8 bin yıllık geçmişi olduğunu bildiğimiz Türkçe'ye bir vefa borcu olarak ödememiz gereken bir görevdir diye düşünüyorum." dedi.
Şirin, yaklaşık bir saat süren söyleşi sonrası öğrencilerin sorularını yanıtladı, hatıra fotoğrafı çektirdi.
YEE'nin, Türkoloji ve tercümanlık alanlarında çoğunluğu lisansüstü eğitim alan yabancı katılımcılara Türkçeyi ve Türk Edebiyatını anlatmak amacıyla başlattığı program, yarın sona erecek.