'Okullarda Şiddet Değil, Şefkat Yeşermeli'
Şanlıurfa'da öğretmene yönelik saldırıyı kınayan Eğitim-Bir-Sen Şube Başkanı İbrahim Coşkun, "Okullarda Şiddet Değil, Şefkat Yeşermeli" dedi.
Şanlıurfa'nın Karaköprü Sosyal Bilimler Lisesinde, Ege Üniversitesi'nde çıkan olaylarda hayatını kaybeden Fırat Çakıroğlu'nun posterini okul içerisine asmak isteyen bir grup öğrenci izin verilmemesi üzerine Müdür Yardımcısı Mustafa Canpolat'ı odasında darp etti. Eğitim-Bir-Sen Şanlıurfa Şubesi ise olayı düzenledikleri eylemle protesto etti.
Karaköprü Sosyal Bilimler Lisesinde, Ege Üniversitesi'nde çıkan olaylarda hayatını kaybeden Fırat Çakıroğlu'yla ilgili pankart asmak isteyen öğrencilere Okul Müdür Yardımcısı Mustafa Canpolat'ın izin vermemesi üzerine tartışma çıktı.
Tartışma sonrası okula başka şahısların da gelmesiyle Okul Müdür Yardımcısı Canpolat odasında darp edildi. Söz konusu darp olayıyla ilgili önceki gün bir basın açıklaması yapan Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim-Bir-Sen) Şanlıurfa Şubesi dün de Ahmet Bahçıvan İş Merkezi önünde yaşanan olayı kınadı.
'SALDIRI PLANLI'
Burada toplanan grup sık 'Öğretmene Kalkan Eller Kırılsın' , 'Susma Sustukça Sıra Sana Gelecek' şeklinde sloganlar attı. Grup adına basın açıklamasını okuyan Eğitim-Bir-Sen Şanlıurfa Şube Başkanı İbrahim Coşkun, saldırıda sopaların kullanılmasının olayın kurgulanarak uygulamaya sokulduğunun göstergesi olduğunu belirtti. Coşkun,"Ege Üniversitesi'nde çıkan kavgada öldürülen Fırat Çakıroğlu isimli kardeşimizin acısı hepimizi derinden üzmüştür. Aynen Diyarbakır'da hunharca katledilen Yasin Börü'nün, Tarsus'ta vahşice öldürülen Özgecan Aslan'ın ve Mardin'de minik bedenine isabet eden resmi kurşunlarla hayatını kaybeden Ceylan Önkol'un vefatlarının yüreğimizi dağladığı gibi. Okuldaki birkaç öğrencinin Fırat Çakıroğlu'nun resimlerini asmak istemeleri okul içinde aynı düşüncede olmayan grupları karşı karşıya getirip, okul içi bir çatışma ortamına zemin hazırlayacağı gerekçesiyle yöneticiler tarafından kabul edilmemiştir. Öğrencilere defahatle konunun tüm ayrıntılarıyla izah edilmesinin yanında yönetmelik hükümlerine de aykırı olduğunun belirtildiği yöneticiler tarafından kabul edilmemiştir. Buna rağmen Fırat kardeşimizin aynı düşüncede oldukları anlaşılan kalabalık bir grup saldırı amacıyla okula gelmiş ve mağdur Mustafa Canpolat tarafından koridorda karşılanarak odaya davet edilmişlerdir. Saldırıda sopaların kullanılması olayın kurgulandığı ve planlanarak uygulamaya sokulduğunu açıkça göstermektedir. Öğrencilerin ders esnasında öğretmenlerini dinlemesi gereken saatlerde bu şekilde öğretmenine saldırtabilecek kadar, şiddete meyilli olmaları anlaşılabilecek bir durum değildir. Bu şiddet sarmalını besleyen hangi zihniyet olursa olsun karşısında durmak hepimizin insanlık görevidir" dedi.
'DARBE DÖNEMİ OYUNLARI'
Coşkun, bu olayın her darbe dönemi öncesi tezgahlanan oyunlara çok benzediğine belirterek dikkatli olunmasa bunun faturasının herkese çıkacağını söyledi. Coşkun,"Seçim sathı mailine girdiğimiz bu günlerde, geçmiş seçim dönemlerinde olduğu gibi sokakları ve üniversiteleri karıştırmak, kardeşi kardeşe kırdırmak, yeni Fıratları toprağa gömmenin hesapları yapılmaktadır. Uyanık olunmazsa Allah korusun her darbe dönemi öncesi tezgahlanan oyunlara çok benzer bir tabloyla karşı karşıyayız. Ama unutmamak gerekir ki, böyle bir sonun faturası hepimize çıkacaktır" ifadelerini kullandı.
'GÜVENLİK ZAFİYETİ'
Yıllardan beridir özelde öğretmenlere genelde tüm memurlara yapılan her saldırıda gündeme gelen güvenlik zafiyetinin dün bir kez daha canlarını yaktığını belirten Coşkun, "Her saldırıdan sonra 'Bu son olsun' temennileriyle bitirdiğimiz açıklamalarımıza rağmen kirli eller, karanlık oyunlar her seferinde bir yerden yara açmaya devam etmektedir. Okullarımız şiddetin değil, şefkatin, merhametin yeşermesi gereken ortamlar iken bu şekilde saldırılarla anılır olması bizleri derinden yaralamaktadır. Ortaokul çağındaki çocuklarımızın, lise çağındaki gençlerimizin nefretle büyümelerinin kimseye faydası olmayacaktır. Bu nefret bugün karşınızdakileri hedef alabilir, ama emin olun gün gelir sizi de hedef tahtasına oturtur""şeklinde konuştu.
Gerçekleştirilen bu saldırıyı kınadıklarını ve kamu kurumuna ve kamu görevlisine tasarlanarak yapılan bu saldırının hukuk karşısında cezasız kalmayacağına inandıklarını kaydeden Coşkun, yaşanan elim hadisenin takipçisi olacaklarını belirterek basın açıklamasını bitirdi. Basın açıklaması sonrası grup sloganlar eşliğinde oturma eylemi yaptı. Oturma eyleminin ardından grup olaysız bir şekilde dağıldı.
İŞTE MÜDÜR YARDIMCISI CANPOLAT'IN OLAYA İLİŞKİN AÇIKLAMALARI:
"Salı gününden başlayarak bazı öğrenciler Ege Üniversitesinde öldürülen Fırat Çakıroğlu'nun fotoğraflarını yakalarına takarak sınıfa girdiler. Bazıları fotoğrafları pansiyondaki dolaplarına yapıştırdılar. Bunun ilgili bir tanesini kazara ile sınıfta gördüm ve duruma müdahale ettim. Önce dinledim tabi daha sonra bu işleri buraya bulaştırmamasını söyleyerek uyardım. Ertesi gün yine aynı şekil geldiler. Onları odama çağırıp onlara uzun uzun anlattım. Onlara bu durumun sakıncalarını anlattım ve yönetmenlik maddesini okudum. Kendisi 'tamam' deyip odamdan ayrıldı. Bir sonraki günde yine bir öğrenci pansiyonda dolaba fotoğraf yapıştırıp altına slogan yazmıştı. Ona da aynı şekil anlattım. Bunun sonuçlarından bahsettim ona. Aynı gün yine ben mescitten çıktığım sırada kapıda 6-7 kişi bekliyordu. Onların hepsini içeriye buyur edip oturdular. Onlara hangi öğrencinin velisi olduklarını sordum. Dedi ki; 'Uyardığın öğrencilerin sahipleriyiz'. Hangi öğrenciler olduğunu sordum. Daha sonra ölen gencin büyük bir fotoğrafını masaya koyarak, 'Şuandan dolayı uyardığın öğrencilerin sahipleriyiz' dediler. Ben posteri usulca alarak tekrar onlara vererek bunu almalarını istedim. Oturup konuşmalarını istedim. Onlar ise ' Biz konuşmaya değil, şehidimize söz söyletmeyiz onun hesabını sormaya geldik' dediler. Ben ise onlara burasının resmi daire olduğunu ve sokak ağzı ile konuşmamaları konusunda uyardım. 'Usulca yerinize oturun ve ne anlatmak istiyorsanız anlattın' dedim. Bunun üzerine aralarından iki kişi bana saldırdı. Bayağı bir boğuşma oldu. Yanımda olan diğer arkadaş da müdahale etti. Boğuşmaların sonucunda onları dışarı çıkardık. Diğer arkadaşlara seslenmek için kapıya doğru yürüdüm. O sırada aralarından biri ceketinin altından çıkardığı sopa ile kafama vurdu. Daha sonra kaçtılar. Daha sonra emniyet ve acil servisi çağırdık. Bizim arkadaşlar onları araç ile takip ettiler. Orada emniyetin gelmesi ile birlikte emniyete teslim ettik. Daha sonra emniyette götürüldü dört kişi. Buradan ifadeleri alındıktan sonra savcılığa sevk edildiler. Ben bu gençlerin Ülkü Ocaklarına takıldıklarını biliyordum, fakat bu kadar ileri gittiklerini bilmiyordum. "
(Kaynak: Gazeteipekyol)