Obrukların risk haritası hazırlanacak
Obrukların risk haritası hazırlanacakKONYA Teknik Üniversitesi öğretim üyesi ve Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Prof. Dr. Fetullah Arık, obruk oluşabilecek alanları belirleyebilmek için çalışmalara başlandığını söyledi.
Obrukların risk haritası hazırlanacak
KONYA Teknik Üniversitesi öğretim üyesi ve Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Prof. Dr. Fetullah Arık, obruk oluşabilecek alanları belirleyebilmek için çalışmalara başlandığını söyledi. Arık, "Bilimsel yöntemlerde obruk oluşabilecek yerler önceden tespit edilebiliyor. AFAD'ın koordinasyonunda Konya'da obruk oluşabilecek alanlarla ilgili risk değerlendirme çalışması yapıyoruz. Belki bundan sonra deprem bölgeleri haritasında olduğu gibi obruk riski yüksek alanlar, düşük alan şeklinde işaretleyip vatandaşın yapılaşmayla ya da yerleşimle ilgili daha önceden önlemler almasını sağlamak üzere bir çalışma başlattık" dedi.
AFAD, Konya Teknik Üniversitesi, KOP, DSİ ve belediyelerin iş birliğiyle kentteki obruk oluşabilecek alanların belirlenmesi için çalışmalar başladı. Konya Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölüm Başkanı ve Konya Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Prof. Dr. Fetullah Arık, obruk oluşabilecek alanların önceden tespit edilebileceğini söyledi. 2000'li yıllardan itibaren obruk oluşumun hızla arttığını belirten Arık, "Bu çalışma uzun yıllardır hayalini kurduğumuz bir çalışmaydı. Bölgede 2000'li yıllardan sonra obruk oluşumu hızlı bir şekilde arttı. Özellikle 2008-2009 yıllarından sonra Karapınar bölgesinde oluşan obruklar, vatandaşlar açısından artık risk haline gelmeye başladıktan sonra da burayla ilgili bilimsel bir çalışma yapılsın, obruk oluşum nedenleri ortaya konulsun istedik. Buna göre obruk oluşum modelleri belirlensin ve bölge için bir çözüm önerisi geliştirelim istedik. Bilimsel yöntemlerde obruk oluşacak yerler önceden tespit edilebiliyor. Aynı depremdeki gibi, depremin oluşabilecek yeri ve büyüklüğünü biliyoruz, ancak ne zaman oluşacağını bilemiyoruz. Obruk için de aynı şey geçerli. Belki bundan sonra deprem bölgeleri haritasında olduğu gibi obruk riski yüksek alanlar, düşük alan şeklinde işaretleyip vatandaşın yapılaşmayla ya da yerleşimle ilgili daha önceden önlemler almasını sağlamak üzere yapılan bir çalışma başlattı. Oldukça geniş kapsamlı tutulan bir çalışmadır" dedi.
'OBRUK RİSKİ VE TEHLİKE DURUMU ORTAYA ÇIKACAK'
Yapılacak olan çalışmaları anlatan Prof. Dr. Arık, "Bu alanlarda hidrojeolojik çalışmalar yürütülecek. Aktif tektonik depremsellik fay hatlarıyla ilişkileri ise bir başka grubumuz tarafından çalışılıyor. Uzaktan algılama çalışmaları, yine harita bölümünden hocalarımızla birlikte gerçekleştiriliyor. Bölgede İHA ölçümleri de yapılacak. Bunun yanında jeofizik çalışmalar yapılacak. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa'dan bir uzman ekip, burada görev almış vaziyette" diye konuştu.
Yapılan çalışmalar sonucu bölgenin risk haritasının oluşacağını ifade eden Prof. Dr. Fetullah Arık, "Risk değerlendirmeye yönelik olarak yapılan bir çalışmadır. Birkaç yıl sonrasında bu bölgenin obruk riski ve tehlike durumu ortaya konulacak. Buna göre de belki bütün bölge bazında birçok farklı bakanlığında devreye gereceği eylem planları gerçekleştirilecek. Buradaki tarımsal üretimden hayvancılığa yerleşime kadar birçok farklı çözüm önerileri geliştirilecek" dedi.
'KAYAÇLARDAN NUMUNELER ALINDI'
Kayaçlardan numuneler aldıklarını da belirten Prof. Dr. Arık, şöyle konuştu:
"Mineralojik petrografik analizler ve jeokimyasal analizler gerçekleştireceğiz. Obruk oluşumu için çalışmalardan sonra ortaya konan en önemli faktörlerden bir tanesi kayanın içerisinde bulunan minerallerdir. Bu minerallerin yapısı, birbirlerine karşı ilişkileri, dokusal özellikleri incelenecek. Suyla karşılaştığı zaman eriyebilir nitelikte mineraller ve kayaçlar varsa, onlar incelenecek. Çünkü obruk oluşumları için hızlandırıcı bir faktördür. Böyle bir durum var mı, yok mu, ona bakıyoruz. O nedenle numuneler alıyoruz. Yeraltı suyu varlığı, akış yönü, debisi, seviyesi, suyun kimyasal karakteri, tuzluluğu, karbondioksit potansiyeli bütün bunlar erimeye etki eden faktörlerdir. Yağışla birlikte suyun asitlik karakteri artıyor. Yeraltı suyunda zaten burada volkanizmadan kaynaklı bir hidrojen sülfür zenginliği söz konusudur. Yeraltı akış yönü genellikle güneyden kuzeye Tuz Gölü'ne doğrudur. Bütün bunlar bu obruğun burada bir çizgisel hat izlemesini sağlıyor. Ama en önemli faktör Karapınar-Tuz Gölü ekseninde devam etmiş olan gömülü faylardır. Bu faylar yer altındaki karbonatlı kayaların hem kırıklığını artırıyor hem su hareketini artırıyor. Obruk oluşumu için tüm faktörler bir araya geliyor."
YER ALTI SU SEVİYESİ TETİKLİYOR
Obruk oluşumunu yer altı su seviyesinin azalmasının da tetiklediğini ifade eden Arık, "Obruğun oluşumunu artıran, tetikleyen unsur ise yeraltı su seviyesindeki değişimlerdir. Bu değişimler genellikle negatif yöndedir. Her sene yer altı su seviyemiz birkaç metre düşüyordu. Geçtiğimiz yıl ise 7 metre düştü. Daha önceler yarım metreler civarındaydı. Buradaki kuraklık yer altı su seviyesinin düşümünde ciddi bir etken. Ama asıl önemli etken bölgede çok fazla miktarda açılan ruhsatlı ya da ruhsatsız yer altı suyu üretim kuyularıdır. Bu bölgede 35 bin kadar ruhsatlı yer altı suyu kuyusu varlığını biliyoruz. Bunun üç katı kadarda kaçak kuyu var. Bunun mutlaka kontrol altına alınma gerekiyor" diye konuştu.
'ÇOK DAHA FAZLA OBRUK SAYISI GÖREBİLİRİZ'
Şu an görülen ve izlenebilen obruk sayısının 350'in üzerinde olduğunu ve bunun da artabileceğini belirten Prof. Dr. Fetullah Arık, "Bu çalışma Konya il sınırlarında obruk oluşabilecek tüm alanları kapsıyor. Sadece bu bölgede değil kent merkezine yakın noktalarda da obruklar var. Öteden beri oluşan obrukların yanı sıra son yıllarda pek çok ilçede de yeni obruklar oluşmaya başladı. Biz yeraltı su seviyesini düşürdükçe obruk oluşumları tüm havzada hissedilecek. Bu bölge içinde obruk oluşum nedenleriyle ilgili modellemeler yapılabilirse inşallah hedefimiz bu. Bundan sonra oluşabilecek olan obrukların yerlerini tespit edebileceğiz. Ona göre de devletimiz önlemlerini alacak. Buralarda görülen obruklar tesadüfen bir çizgi gibi dizilmiyor. Alttaki boşluk bağlantılı bir boşluk. Dolayısıyla en zayıf yerleri çöküyor. Altta daha büyük bir sistemin yeryüzündeki izdüşümü olarak düşünmek lazım. Şu ana kadar gördüğümüz, izleyebildiğimiz 350'nin üzerinde obruk var. Ancak bu çalışmalar sonucunda çok daha fazla olacağını düşünüyoruz. Sürekli yeni ilaveler oluyor. Bazen de oluşan obrukların vatandaşlar tarafından dolduruluyor. Uzaktan algılama yöntemleriyle tespit edilemiyor. Bir de tarım alanıysa bizim tespit etme şansımız kalmıyor. Başka çalışma grubunda olan arkadaşlarımızın yaptığı çalışmaya göre bu sayı çok daha fazla. 350 dediğimiz sayının çok daha fazla olduğu söyleniyor" diye konuştu.