O Kişi Bilinçli Bir Manipülatördür"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şayet biri, ülkemizin son bir kaç yıldır yaşadığı açık ve örtülü operasyonları önemsizleştirmeye çalışıyorsa, o kişi bilinçli bir manipülatördür.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şayet biri, ülkemizin son bir kaç yıldır yaşadığı açık ve örtülü operasyonları önemsizleştirmeye çalışıyorsa, o kişi bilinçli bir manipülatördür. Ülkemize diz çöktürmek için alınan kararlardan kendi hükümetini sorumlu tutan kişi aklını, hırslarının emrine vermiş bir zavallıdır" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde 81 ilin valisi ile bir araya geldi. Özellikle Amerika'nın son dönemdeki uygulamalarını eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, kimsenin Türkiye'ye hukuk devleti dersi vermeye hakkı olmadığını söyledi.
"Uluslararası hukukun temelinde egemen devletlerin eşitliği ilkesi vardır. Biz birilerinin kendilerini diğerlerinin üstünde konumlandırdıkları mevcut çarpık sistemi kabul etmedik, etmiyoruz" açıklamasında bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, egemenlik haklarına saygı ve ortam menfaatler temelinde tüm ülkelerle işbirliğini geliştirmenin mücadelesini verdiklerini söyledi. Erdoğan, "Güvenlikten mülteci krizine, terörle mücadeleden ticarete kadar kime ne söz verdiysek hepsini yerine getirdik. Çoğu zaman yalnız bırakılsak da taahhütlerimize bağlı kaldık. Yarım asırdan fazladır söz verildiği halde üye yapılmayan ama buna rağmen üyelikten vazgeçmeyen bir başka Avrupa ülkesi var mı? DEAŞ'e en büyük darbeyi indiren ama buna rağmen 'DEAŞ'a destek veriyor' iftirası atılan başka ülke var mı? 250 şehit pahasına, 2 bin 193 gazi pahasına demokrasisine sahip çıkan, fakat demokrasinin beşiği olmakla övünen ülkelerden hiçbir destek bulamayan başka ülke var mı? 'Demokrasi' deyip teröristleri ülkelerinde saklayan, bu ülkelerden başka ülke var mı? Bir taraftan 'demokrasinin ana vatanıyız' diyeceksin, teröristi saklayacaksın. FETÖ'yü, Pkk'lıyı saklayacaksın, dosyalar gelecek, dosyalara itibar etmeyeceksin, FETÖ ile irtibatlı olan ülkemizdeki diplomat vasfı olmayan, konsolosluğunda saklanan bir kişinin hakkını arayacaksın. Öbür tarafta İzmir'de bir papazın tutuklu, bunu kurtarmaya çalışacaksın. FETÖ ile açık bağı, irtibatı var. Bunları koruyacaksınız, böyle bir şey olamaz. Benim kendi bankamın genel müdür muavinini hiçbir suçu olmadan tutuklayacaksın. Öbür taraftan vatandaşımı hiçbir şey ortaya koymadan yargılayıp, itirafçı olarak da kullanmak isteyeceksin. Benim 13 tane korumamı ki, bunların içinden birkaç tanesi daha Amerika'yı hiç görmemiş, onlarla ilgili anında gözaltı kararı çıkartacaksın. Sonra görüşeceğiz, diyeceksin ki, 'bunlar federal devletin polisleri değil, eyaletin polisleri' diyeceksin. Lafa gelince koskoca Amerika'sın. Orada sizin davetinize icabette bulunan Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanını adeta terör örgütü mensupları rahatsız ediyorsa, ona saldırmak için her türlü gösteriyi yapıyorsa, bu ülkenin vatansever evlatları onları engellemek isterken, bizim evlatlarımızı tutukluyorsun, PKK teröristlerini aradan birkaç gün geçince serbest bırakıyorsun, o evlatlarımız hala içeride. Demokrasi bu mu, adalet bu mu? Bunları kendilerine söylediğimiz zaman 'talimatlar verildi' deniliyor. Bizde talimatları verdik. Neyin talimatını verdik? Biz talimatımızı şuanda yargı süreci içinde olanlara değil, onun dışında olanlara verdik. Koskoca ABD'yi Ankara'daki büyükelçi yönetiyorsa yazıklar olsun. Bu takınılan tavır budur. 'Sen benim stratejik müttefikime böyle davranamazsın, böyle hareket edemezsin' demeleri lazımdı, bunu diyemediler. Şunda da bu yanlış bu büyükelçiden gelmiştir, büyükelçi 'hükümetim adına ben Bu adımı attım' diyorsa, Dışişleri Bakanı ve Sayın Başkan savunup arkasında duruyorsa kusura bakmasınlar. Bizde aldığımız kararın sonuna kadar arkasındayız. Emin olun çifte standartlar karşısında bizim gösterdiğimiz sabrı dünyanın hiçbir ülkesi gösteremez. Sırtına yediği onca hançere rağmen herkesle dostluk hukukunu korumaya çalışan bir başka ülke yoktur. Öyle bir ana muhalefet, muhalefet var ki, MHP'yi tenzih ederim, 'dünyada görüşecekleri ülke kalmadı' diyorlar. Bakıyorsun bir tanesi kalkıp 'Batı'dan tamamen kopmuş, Ortadoğu'ya sığınmış bir Türkiye var' diyor. Önünde de 'profesör' yazıyor. Bunlar haddini bilmiyor. Senin her yerin profesör olsa ne yazar. Sen neyi müdafaa ettiğini, neyi konuştuğunu, şuanda Türkiye'nin bulunduğu yeri, konumu bilmeyecek kadar acizsin. Televizyonda bunlar izlenildiği zaman ben nefret ediyorum, bunlardan çıkan öğrencilerden hiçbir şey olmaz. O öğrenciler zaten bu tür hocaların öğrencisi olmaktan inanıyorum ki nefret ediyorlar. Türkiye'nin büyüme trendini görmeyecek kadar cahil olan insanlarla nereye gidilir?" ifadelerini kullandı.
"HUKUK DEVLETİ VE BAĞIMSIZ YARGI ATLANTİK'İN İKİ YAKASINDAKİ BİR AVUÇ ÜLKENİN TEKELİNDE DEĞİLDİR"
"Hiç kimsenin Türkiye'ye hukuk devleti dersi verme hakkı yoktur" açıklamasında bulunan Erdoğan, darbecilerin, sokaklarında elini kolunu sallayarak dolaştığı ülkelerden Türkiye'nin demokrasi dersi almaya ihtiyacı olmadığını belirtti. Erdoğan, "Başkentlerinin en merkezi meydanlarını terör örgütlerine tahsis edenler, Kandil'deki terör baronları ile doğrudan hat kuranlar bize hukuk dersi veremez. Bakanlarımızı kendi konsolosluklarımıza almayanlar bize diplomasiden bahsedemezler. Bu konuda ülkemize had bildirmeye kalkanlar öncelikle kendi kusurlarını görmeli, aynanın karşısına geçip kendileri ile yüzleşmelidir. Son yıllarda şahit olduğu ikiyüzlülük karşısında milletimizin sabır taşı çatlamak üzeridir. Şayet Türkiye'de batılı ülkelere, kurum ve kuruluşlara güven tarihin en dip seviyelerine inmişse birilerinin kendilerini sorgulaması gerekir. Hukuk devleti ve bağımsız yargı Atlantik'in iki yakasındaki bir avuç ülkenin tekelinde değildir. Birileri yok saysa da Türkiye bir hukuk devletidir. Yargısı da bağımsızdır. ABD'nin İstanbul'daki misyonunda yerel personel olarak çalışan, diplomatik dokunulmazlığı olmayan, ülkemizin vatandaşı bir kişi ile ilgili hukuki süreç de yine teamüllere, anlaşmalara ve Viyana Sözleşmesi'ne uygun şekilde yürütülmüştür. Tutuklandığı ayında 4'ünden itibaren ne kendi yakınları ne avukatının herhangi bir görüşme talebi olmamıştır, söylenenler yalandır. Sadece dün itibariyle kendisinin bir görüşme talebi olduğu savcılığa ulaşmıştır. Olayın aslı bana ulaştığı kadarıyla bu. Gerek ABD'nin büyükelçiliği tarafından alınan karar gerekse akabinde yapılan açıklamalar ne hakikatle ne de hakkaniyetle bağdaşıyor. Maalesef Amerikan bürokrasisi içindeki eski yönetim bakiyesi bir grup yeni yönetim ile Türkiye arasındaki ilişkileri baltalamaya çalışıyor. Türkiye vize başvurularını askıya alma kararı ile vatandaşlarına karşı atılan haksız ve orantısız adımlar karşısında mütekabiliyet esasına göre hareket etmiştir. Sorunu büyüten, bu hale getiren taraf azla biz değiliz. Temennimiz, muhataplarımızın biran önce aklıselime geri dönmeleri, dostluğumuzu ve müttefikliğimizi zedeleyecek adımlardan vazgeçmeleridir" şeklinde konuştu.
CHP'YE ELEŞTİRİ
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu da eleştiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Şayet biri, ülkemizin son bir kaç yıldır yaşadığı açık ve örtülü operasyonları önemsizleştirmeye çalışıyorsa, o kişi bilinçli bir manipülatördür. Ülkemize diz çöktürmek için alınan kararlardan kendi hükümetini sorumlu tutan kişi aklını, hırslarının emrine vermiş bir zavallıdır. Şayet bu tarz hezeyanlar bir ülkenin ana muhalefet partisinin genel başkanından çıkıyorsa artık bu zatı kusura bakmayın yerli ve milli göremeyeceğim gibi bu ülkenin hassasiyetlerine kulak veren birisi olarak da görmem mümkün değildir. Şimdi hesaplar yapıyorlar şu vize olaylarıyla ilgili, ülkemizin kaybı 50 milyar filan diye. Neye göre bu hesabı yaptılar anlamak da mümkün değil. Bizim zaten Amerika'yla ticaret hacmimiz son dönemlerde 15-16 milyar dolara düştü. Onu da bir kenara koy, bu da onlardan savunma sanayisine yönelik aldıklarımız ağırlığını ifade eder. Bizim verdiklerimiz zaten çok cüzi bir şey."
(Derya Yetim / İHA)