O, filmle canlandırılan tarihi trajedinin canlı şahidi
OKTAY ÖZDEN - Kırım Tatar sürgününe 7 yaşındayken tanıklık eden Ayşe Seyitmuratova, 18 Mayıs 1944'de vatanlarından sürgün edilirken annesi ve 6 kardeşiyle, ölürken de ayrılmamak için el ele tutuş...
OKTAY ÖZDEN - Kırım Tatar sürgününe 7 yaşındayken tanıklık eden Ayşe Seyitmuratova, 18 Mayıs 1944'de vatanlarından sürgün edilirken annesi ve 6 kardeşiyle, ölürken de ayrılmamak için el ele tutuştuklarını anlatarak, "Savaşı, biz biliyoruz. Günde bir sefer yemek yemeye razıyım ama bir daha savaş olmasın" dedi.
Bugün 76 yaşında olan Seyitmuratova, bir programa katılmak üzere geldiği Eskişehir'de, AA muhabirine yaptığı açıklamada, babasının 2. Dünya Savaşı'nda hayatını kaybettiğini, annesi ve 6 kardeşiyle Kırım Tatar sürgününü yaşadığında ise 7 yaşında olduğunu belirtti.
Sovyet askerlerinin, sürgün kararını uygulamak için evlerine geldiğinde ve sonrasında büyük korku yaşadıklarını ifade eden Seyitmuratova, şöyle konuştu:
"Hiçbir eşyamızı yanımıza alamamıştık. Bizleri savaşta Almanlarla iş birliği yapmakla haksız şekilde suçladılar. Annem ve yaşları 2 ile 16 arasında değişen 6 kardeşimle, ölürsek, 'ölürken de yan yana olalım' diye el ele tutuştuk. Bizleri hayvan trenlerine doldurdular. Kazakistan çöllerinde vagonların kapılarını açıp, sadece aramızda ölen olup olmadığına bakıyorlardı. Ölen varsa cenazeleri vagonlardan atıp, yola devam ediliyordu. Cenazelerinin defnine bile müsaade etmediler. Sonunda Özbekistan'a göçtük. Bu ülkede çok zor hayat şartlarıyla karşılaştık. Dağlarda yer altında barınıyorduk. Çok açlık çektik. Çoğu zaman mısır unundan yaptığımız yemeğe, ekmek doğrayıp yiyorduk."
- "Esaret zincirini, okuyarak ortadan kaldırdık"
Seyitmuratova, ağabeyleri büyüyüp para kazanmaya başlayınca, biraz rahatladıklarını dile getirerek, şunları kaydetti:
"Eğitim aldıkça da yaşadıklarımızı daha iyi değerlendirdik. Kendi ana dilimizde eğitim yoktu. Rusça öğrettiler. Rahat ibadet edemiyorduk. Okuyunca, öğrenince kendi kendimize esaret zincirini ortadan kaldırdık. Sovyet hükümetine mektuplar yazmaya başladık. Bilgili insanlarımız, bizlere vazife verdi. Kütüphanelerden bilgiler topladım. Gruplar kurduk. Yaşadığımız yerlerden ayrılmamıza izin vermiyorlardı. Aksi takdirde hapis cezasıyla cezalandırılıyordu, başka yere sürgün ediyorlar, çalışma kamplarına gönderiyorlardı. Bilgilerimizi geliştirince, komşu köylerdeki akrabalarımızı, komşularımızı bulmaya başladık."
Semerkand Üniversitesi Tarih Bölümü'nden mezun olduğunu bildiren Seyitmuratova, sürgün hayatının yaklaşık 20 yılının Özbekistan'da, bir o kadar da Amerika Birleşik Devletleri'nde mücadeleyle geçtiğini, bugün ise Kırım'da öğretmenlik yaptığını aktardı.
Seyitmuratova, öte yandan Kırım Tatar sürgününü konu alan sinema filmi "Haytarma"yı, 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti Eskişehir'de gerçekleştirilen Türkiye galasında 5'inci kez izlediğini açıklayarak, şöyle devam etti:
"Filmdeki, Kırım Tatarları'nın trenlere doldurulduğu sahneyi her izlediğimde çok etkileniyorum. O gün 7 yaşındaydım ama yaşadıklarım halen hafızamda. O sahneyi gördükçe aklıma geliyor ve çok duygulanıyorum. Artık izlemeyi düşünmüyorum çünkü her izlediğim de tansiyonum yükseliyor. Bugün ne yaşadığımı unutuyorum ama o günler halen aklımda. Savaşı, biz biliyoruz. Günde bir sefer yemek yemeye razıyım ama bir daha savaş olmasın. Savaş, en kötüsü."
Seyitmuratova, Sovyet hükümetinin kendi ülke vatandaşına uyguladığı sürgünü gözler önüne seren söz konusu filmin, tüm dünyada izlenmesini istediklerini sözlerine ekledi.
- Kırım Tatarları'nın sürgünü
Stalin döneminde 18 Mayıs 1944 gecesi başlayan sürgün furyası, 3 gün içinde yaklaşık 200 bin Kırım Tatarı'nın zorla yurtlarından koparılmasıyla sonuçlandı. Orta Asya'nın ücra köşelerine götürülmek üzere ölüm katarlarına bindirilen Kırım Tatarları'nın yüzde 42'si, zor koşullara dayanamayarak ya da yapılan baskılar sonucu yaşamını yitirdi. Vatanlarına dönmek için çok yoğun bir mücadele veren Kırım Tatarları, hedeflerine ulaşmak için 1980'li yılları beklemek zorunda kaldı. Yıllar sonra terk ettiği topraklarına gelen insanları başka bir hazin tablo bekliyordu. Kırım Tatarları, yurtlarına döndükleri zaman evlerinin, iş yerlerinin ve topraklarının Ruslar ile Ukraynalılara dağıtıldığını gördü.