Haberler
Kabine sonrası Erdoğan'dan yetkisiz çakar kullananlara net mesaj: Kimsenin gözünün yaşına bakmayacağız

Erdoğan'dan Kabine sonrası net mesaj: Kimsenin gözünün yaşına bakmayacağız

İsrail ve Lübnan, savaşın bitmesi için bazı konularda anlaştı

İki ülke anlaştı! Aylardır devam eden savaşın bitmesi artık an meselesi

Ailesini katleden Bahtiyar Aladağ berber dükkanında aylarca atış talimi yapmış

7 kişiyi öldüren cani, katliama aylar öncesinden hazırlanmış

10 Kasım törenine katılmayan öğrenciye tebligat göndermişti: Müdür hakkında suç duyurusu

10 Kasım törenine katılmayan öğrenciye tebligat gönderen müdür için suç duyurusu

Numan Kurtulmuş, Canlı Yayına Katıldı

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Fetullahçı Terör Örgütü'yle (FETÖ) mücadeleye ilişkin, "Artık uçurumun kenarından çekilip kurtarılmış bir Türkiye vardır.

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Fetullahçı Terör Örgütü'yle (FETÖ) mücadeleye ilişkin, "Artık uçurumun kenarından çekilip kurtarılmış bir Türkiye vardır. Türkiye'nin geleceği bakımından bu mücadeleyi kararlılıkla sürdürmek mecburiyetindeyiz." dedi.

Kurtulmuş, CNN Türk'te gazeteci Şirin Payzın'ın sunduğu "Ne Oluyor" programına katıldı.

ABD'deki seçimlerin ardından Fetullah Gülen'in iadesi işinin hızlanmasının beklenip beklenmediğinin sorulması üzerine, Kurtuluş şunları söyledi:

"ABD'deki seçimden sonra kim gelirse gelsin, cumhuriyetçiler veya demokratlar. Kim gelirse gelsin bu işin çok hızlanacağını, çok daha süratli bir şekilde hareket edilmesinin zorunlu olacağını düşünüyorum. Çünkü artık ABD, Türklerin beklentileri bakımından da, ABD-Türkiye ilişkileri bakımından da limitlerin dolmakta olduğunu, ABD yöneticilerinin, yani bir tarafta 80 milyonun, bütünüyle FETÖ'ye karşı olduğunu ortaya koymuş olan Türk halkı, diğer tarafta da birkaç 10 bin kişilik bir çete ve o çetenin başında da bu katil sürüsünün başında olan lider, bir meczup. Dolayısıyla ABD bir tercih yapmak zorunda, durumunda. Özellikle Gülen'in iadesi konusunda da bir tercih yapmak durumunda. Tabii ki üslup veya tarz, her iki aday Clinton ve Trump tarafından değişebilir. Ama sonuç itibariyle kim seçilirse seçilsin Türkiye'nin elinin bundan sonra çok daha kuvvetli olacağı ve güçlü bir şekilde bu iade dosyasının ve FETÖ'ye karşı mücadele sürecinin hızlanacağı kanaatindeyim."

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, "OHAL'i 3 ay daha uzatmayı düşünüyor musunuz?" sorusuna, "Şu anda hükümetin gündeminde böyle bir konu yoktur. Biz bu 3 ay içerisinde ümit ederiz ki, daha uzatmayı gerektirecek bir durum ortada olmaz. ve hükümet olarak OHAL'in gerektirdiği imkanları kullanarak FETÖ'yle mücadeleyi bitirmiş oluruz." yanıtını verdi.

Bu mücadelenin sadece Ak Parti'nin, mevcut hükümetin sürdürdüğü bir mücadele olmadığını vurgulayan Kurtulmuş, "Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında bu konu ortaya çıktıktan ve FETÖ Türkiye milli güvenliğini tehdit eden bir unsur olarak kabul edildiğinden bu yana, biz bu örgütle mücadelemizi sürdürüyoruz. Bu bir devlet politikasıdır. Yani iktidarda AK Parti hükümeti değil, herhangi bir meşru seçilmiş iktidar da olsa, Türkiye Cumhuriyeti'nin Milli Güvenlik Kurulu'nun kararları çerçevesinde bu adamlarla mücadele etmek mecburiyetindedir. Kaldı ki ortada artık şehit kanları vardır. Artık uçurumun kenarından çekilip kurtarılmış bir Türkiye vardır. Türkiye'nin geleceği bakımından bu mücadeleyi kararlılıkla sürdürmek mecburiyetindeyiz. Onun için gerekiyorsa, inşallah gerekmez, işlerimizi o zamana kadar bitiririz. Ama gerekiyorsa bu mücadelenin gereği neyse o yapılır. ve Türkiye bu mücadeleyi eksiksiz bir şekilde sürdürür." şeklinde konuştu.

Numan Kurtulmuş, Payzın'ın "Bu yapıyla mücadele çok çok önemli. Bu konuda muhalefet de desteğini verdi. Fakat geldiğimiz noktada itiraz sesleri yükselmeye başladı. Cadı avına dönüştüğü şeklinde itirazlar var" demesi üzerine, şunları kaydetti:

"Benim de bizzat yakından tanıdığım, şahit olduğum, maalesef FETÖ'yle hiç alakası olmadığı halde FETÖ'cü damgası vurularak açığa alındığı şeklinde bazı vakaları biz de duyuyoruz.

Ama şunu söyleyebilirim. Bütününe bakıldığında bir 'cadı avı' diye bunu tanımlamak doğru değil. Ama kurunun yanında yaş da yanmasın. Buna özellikle titizlikle gayet ediliyor. Ama sonuçta oluyor mu? Oluyor. Birtakım hakikaten bu grupla ilgisi olmayan insanları da 'fırsattır' diyerek, belki onların üzerini karalayan, onları şikayet eden birileri olabiliyor. Burada çok rakam vermeyeyim. Ama ana ekseninin doğru olduğunu, arada da böyle bir miktar yanlışlıkların yapıldığını biz de görüyor ve anlıyoruz. Bir kişi bile olsa fark etmez. Yani nihayetinde şu kadar yıl kamuda, üniversitede hizmet etmiş bir insan, görevden aldığınızda bir anda insanın bütün hayatını çalmış oluyorsunuz. Böyle bir yanlışlığa izin vermemek için bunların yeniden düzeltilmesi ile ilgili bu çarşamba günü yapılan Bakanlar Kurulu'ndan sonra da açıklama yapılmış. Düzeltmeyle ilgili yapılacak başvurular dikkate alınacak ve düzeltilmesi mümkün olanlar, gerçekten FETÖ ile ilgisi olmayanlar bu şekilde düzeltilerek onlar yeniden görevlerine iade edilecek.

Bunun için birtakım somut deliller ele alındı. Mesela 'Bylock' haberleşme sisteminin içinde mi, değil mi? Bu örgütün birtakım kuruluşlarına üye mi, değil mi? Bunun gibi birtakım somut kriterlerle hareket edilmeye çalışıldı. ve mümkünse bu somut kriterlerin birden çoğuna sahip olanlar üzerinde bir değerlendirme yapıldı. Onun için diyorum ki, büyük çoğunluğu itibarıyla doğrudur. Ama maalesef yani herhangi bir şekilde elemek istediği, rakip gördüğü birisini buraya şikayet edip insanları itibarsızlaştıran bazı kişiler de olabilir. Çok açık söylüyorum. Bu tip ihbarlarla insanların hayatıyla oynayanların da bir karşı soruşturmayla karşı karşıya kalacaklarını düşünmelerini isterim. Siz insanlara durduğunuz yerde yanlışlıkla veya bilerek, insanların hayatıyla oynayacak iftira atacaksınız, FETÖ'cü olmayana FETÖ'cü diyeceksiniz. Bunlar ama bunların hepsi genelin içerisinde diyelim ki yüzde 90'ı ve 95'i doğruysa çok küçük bir alanda böyle bir yanlışlık olabilir. Bunlar giderilecek."

"Çok yaygın bir örgütten bahsediyoruz"

Payzın'ın "Mücadeleye niye tavandan başlanmadı?" şeklinde algı oluştuğunu belirtmesi üzerine Kurtulmuş, şöyle konuştu:

"Bu yanlış bir algıdır. Şimdi son rakamları bilmiyorum ama başta generaller, albaylar, yarbaylar olmak üzere rütbeli subayları düşünün. Emniyet Müdürlüğü içerisinde birinci sınıf emniyet müdürleri, valiler, eski valiler ile çok üst düzey düzeydekileri düşünün. Yani çok üst düzeyde insanlardan da başlandı. Bu yanlış bir algıdır. Nasıl böyle bir algı oluştu onu da bilmiyorum. Ama karşı karşıya kaldığınız örgüt sadece üstteki 3-5 kişiden ibaret değil. Çok yaygın bir örgütten bahsediyoruz. Dolayısıyla en tepesinden kılcal damarına kadar eş zamanlı gidildi. Bulunabilen her türlü insan ortaya çıkarılmaya çalışıldı. Bu arada yanlışlar yapıldıysa düzeltilir. Yanlışların düzeltileceğinden de milletimizin emin olması lazım."

Numan Kurtulmuş, "Hala kendisini ustaca gizleyen kripto FETÖ'cüler var mıdır? Olabilir. Bunların da ortaya çıkarılması, devletin önemli kilit noktalarındaki bu kriptoların üzerine gidilerek bunlardan da hesap sorulması hükümetin vazifesidir. Bunlara bulaşmış olan, irtibatlı olan kim varsa bu yaptıklarının hesaplarını ödeyecekler. Yanlışlıkla bir şekilde buraya dahil edilmiş varsa onlara da adaleti sağlayacağız." ifadesini kullandı.

"Sadece çocuğu bunların üniversitesinde okumuş veya sadece bankasında hesap açmış olanlar değil, bankaya BDDK tarafından el konulduktan sonra örgüt lideri demiş ki, 'Buraya para yatırın, bu banka daha da güçlensin.' Şimdi gelip böyle bir talimat aldıktan sonra para yatırmış olan, kasıtlı bir şekilde ve bilerek örgüt liderinin talimatına uyduğu bellidir. Bu örgütsel bir bağlantıdır." diyen Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Köşe başında herhangi bir bankaya para yatırma işlemi değildir. Örgütün bir bankasını güçlendirmek için yapılmış bir eylemdir. 17-25 Aralık'ın özelliği şu. Türkiye'de demokratik yolla seçilmiş olan hükümeti alaşağı etmek için ortaya konan bir operasyon var ve çok sayıda yan yollarda yasa dışı dinlemelerle, kayıtlarla veya uyduruk birtakım işlerle yapılmış olan, cepheden açılmış bir savaş var. Dolayısıyla buna herkes kendi cephesinden bakabilir. Mesela ben New York'taki Türk vatandaşlarımızla 27 sene evvel konuşurken, oradaki bir arkadaşımız '27 sene evvel sen (sakın ha sen bunlara bulaşma) diye uyardın beni' dedi. Öyle söylemişim o zaman.

Çeşitli zamanlarda anlayanlar var. 2009'da ben bunların eğer istiyorlarsa kendi partilerini kurmalarını bu kadar siyasetin içinde olmalarının siyasete bir müdahale olduğunu Türkiye kamuoyuyla paylaştım. Sayın Cumhurbaşkanımız aynı şekilde hatırlıyorsunuz 'gelsinler partilerini kursunlar' dedi. Farklı zamanlarda farklı uyarılar oldu. Üzerinde hassas durmamız gereken konu bu.

İki tane yüzü olan bir örgüt var. Bir tarafında sivil toplum kuruluşları, yardım kuruluşları, okullar, bankalar, yurt dışındaki okullar son derece sempatik bir tarafı, insanlara yardım eden, kurban kestiren görüntüsü altında, liselerde, üniversitelerde fukara çocukları okuttuğu iddiasında olan bir örgüt. Dünyanın her yerinde böyle bir tarafı var. Yani meşru görünen bir yanı var.

Ama esas tarafı bu okullar üzerinden de o ülkelerde yönetimi ele geçirmek için yetiştirdiği gençler var. Oluşturduğu birtakım kurum ve kuruluşlar üzerinden iş yapan bir örgütten bahsediyoruz. Türkiye'ye geldiğiniz zaman da çok daha açık bir şekilde askerin, polisin içine girerek, Merkez Bankası'ndan TİB'e kadar birçok yere girerek, buralarda devletin kadrolarını ele geçirerek istemediği herkese karşı operasyon yapmak isteyen illegal bir yapı var.

Dolayısıyla zorluk burada. Vatandaşların da farklı zamanlarda mahiyetini anlamasındaki zorluk buradaydı. Ama herhalde 17-25 Aralık meselesi Kızıldeniz'in yarılması gibi bir şeydi. Ondan sonra da görmemek herhalde körlükle ifade edilir. "

(Sürecek)

Kaynak: AA / Güncel
title