Nevzat Yalçıntaş: Davos, Danışmanların Kurgusuydu
'Hocaların hocası' sayılan Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, Başbakan'ın Davos'ta 'one minute' çıkışının kurgu olduğu kanısını taşıdığını söyledi.
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Milli Türk Talebe Birliği'nde hocalığını yapan, AK Parti'nin kurucu kadrosundan ve eski milletvekili Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, One Minute çıkışının, Başbakan'ın danışmanları tarafından kurgulandığını iddia etti.
İşte Başbakan Erdoğan'ın "hocam" diye hitap ettiği, Nevzat Yalçıntaş'la Bugün gazetesinin yaptığı röportajın ilgili bölümü...
*AK Parti kurulduğunda, partinin akil insanları, ağabeyleri arasındaydınız. Bugün partide, böyle bir yapıdan bahsedebilir miyiz?
Var tabii. Var ama suskunluğa itilmiş gözüküyorlar.
*Neden suskunluğa itildiler?
Onu kendilerine sormak gerek. Osmanlı'ya yön vermiş, dünyaya hâkim olacağını müjdelemiş Edebali'nin, Osman Gazi'ye nasihati var: "Bundan sonra öfke bize, uysallık sana. Gücenmek bize, gönül almak sana. Suçlamak bize, katlanmak sana. Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize, adalet sana. Kötü söz, som ağız, haksız yorum bize, bağışlamak sana…" Edebali'nin bu sözlerini, parti üyeleri önlerine koysunlar. O zaman Tayyip Bey'in yanındaki danışmanların uzaklaşıp, yerlerine daha dengeli insanların geleceğini ümit edebiliriz.
Davos'ta Türkiye'yi temsil eden lider, aynı masada oturduğu kişiye, yanlış olmayan ama ağır laflar söylüyor. Heyecanla, o platformu terk ederken, bunun müteakip tepkilerini düşünmek lazım.Benim şüphem o ki, bunu danışmanları kurguladı.
"DANIŞMANLARI TAYYiP BEY'i YORDU"
*'One minute' çıkışı, danışmanların kurgusu muydu?
Benim intibaım odur. Bu gibi şeyler film sahnelerinde olur. Reel politikada elbette orada, ağırlığı olan sözler söylesin. Yapılmış cürmün saklanması beklenemez ama muhatabın cevabı beklenir. Sonra karşılığını verirsiniz, toplantı devam eder. Ama dramatik hale getirme, film setlerinde olur. Sonra neticelerini gördük. Danışmanlar ve bakanlar, Tayyip Bey'i yordular. Her şeyi ona götürüp, onun karar vermesini istediler. Bugünkü Tayyip Bey, dünkü Tayyip Bey değil!
*Dünden bugüne ne değişti?
Devlet kademesinde, bir problemin çözümü için Başbakan'ın kapısını çalarken alternatifleri de sunarsınız. Ama bunlar her şeyi taşıdılar. "O mesul olsun, o sorumlu olsun!" Senelerce bu devam etti. Kendim şahit oldum. Bir insanın kapasitesi vardır. Başbakanın rolü, koordinatörlüktür. Her şeye karar vermek değildir.
EFKAN ALA, İSLAM TARİHİNİ BİLMİYOR
*28 Şubat'ta devletin ezdiği dindarların hassasiyetle desteklediği bir partinin mensuplarının bugün, 'Bakara makara' esprileri yapması, Hz. Peygamber'i Mekke'yi fethettiğinde gurura kapılmakla itham etmesi size neler düşündürüyor?
Yanlış. Efkan Ala'nın ihtisas sahası nedir bilmiyorum ama kendisinin İslam tarihini bilmediği anlaşılıyor. Hz. Peygamber'e, gurur, kibir atfetmek, İslam terbiyesine sığmaz. O bir tarafa, tarihi çarpıtıyor.
Resul, muzaffer bir şekilde Mekke'ye girdiği zaman hemen Kâbe'ye gitmiştir. Kimseye bir şey yapılmayacağını söylemişlerdir. Mekkeliler akıbetlerinin ne olacağını bilemediklerinden yine de korku içindedirler. Peygamberimiz, "Neden korkuyorsunuz? Size nasıl davranmamı bekliyorsunuz" deyince, "Sen ki, bağışlayıcı, cömert bir babanın evladısın. Senden iyilikten başka bir şey beklemeyiz" diyorlar. O da, "Dağılınız, evlerinize gidiniz" karşılığında bulunuyor. Kibir mi bu, cezalandırma mı bu?
17 ARALIK'TA HÜKÜMET iSTiFA ETMELiYDi
*17 Aralık'ın sizdeki karşılığını sorsam?
Olay başka, yapılan iş başka. Olay, Türkiye tarihindeki en önemli rüşvet iddiası. Bu insanlar kabinede. Orada yapılacak iş, adaletin işlemesidir.
*Nasıl işlemeliydi?
Demokrasilerde bu çapta bir olay oldu mu, kabine istifasını verir ve yeni bir kabine kurulur. Erdoğan'ın seçip getirdiği adamlar, bunlar. "Bunu tespit edemedim. Böyle bir şaibenin gölgesi üstümüze düşsün istemem" diyerek, hükümetin istifasını Abdullah Bey'e verecekti.
Daha sonra yepyeni bir kabine kuracak, Cumhurbaşkanının onayından sonra, güvenoyunu da alarak icraata başlayacaktı. Savcıların iddianamelerinde Başbakan'ın kendisine dair bir suç yok ki! O üç bakanı da adalete terk edersin, adalet üzerinde birtakım girişimlerde bulunmazsın. (Kaynak: Bugün)