NET Kanserleri: Şüphelenmezseniz Yakalayamazsınız!
Prof. Dr. Yalçın, diğer kanserler azalırken görülme sıklığı artan tek kanser türünün nöro-endokrin tümörler olduğuna dikkat çekti.
10 Kasım Dünya NET Farkındalık Günü dolayısıyla yapılan basın toplantısında Hacettepe Üniversitesi Kanser Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şuayib Yalçın, toplum ve doktorlar farkında olmazsa bu kanser türünün pek çok hastalıkla karıştırılabileceğini belirtti.
Hormon üreten hücrelerle sinir hücrelerinin oluşturduğu nöroendokrin sistemdeki hücrelerde gelişen tümörlere Nöroendokrin Tümör (NET) adı veriliyor. Köken aldıkları organ veya katmanlara göre sınıflandırılan NET grubu kanserlerin toplumdaki yaygınlıkları diğer kanserlere göre oldukça yüksek. 10 Kasım Dünya Net Farkındalık Günü dolayısıyla gerçekleştirilen basın toplantısında Hacettepe Üniversitesi Kanser Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şuayib Yalçın "Bu kadar yaygın olduğu halde üzerine bu kadar az çalışma yapılan başka bir kanser türü yok" dedi. "Dünya verilerine göre her yıl 100 bin kişiden 5-7'si NET tanısı alıyor. Kaba bir hesapla Türkiye'de de yılda 5600 kişide nöroendokrin tümörü tespit ediliyor. Bu kanser türünün yavaş seyirli olduğu ve hastaların tedavilerle uzun süre hayatlarına devam edebildiği düşünülürse ülkede on binlerce kişi NET ile yaşıyor. Nadir bir hastalık olsa bile yaygınlığı bir hayli yüksek."
Tanımı ilk yapan doktor Nazi zulmünden Türkiye'ye sığındı.
Nöroendokrin tümörler sıklıkla sindirim sistemini etkilese de yemek borusundan rektuma, akciğerden pankreasa vücudumuzun pek çok katmanında ve organda görülebiliyor. Bu tümörler, kanser hücrelerine oranla daha yavaş büyüdükleri ve o kadar saldırgan olmadıkları için 'karsinoid' yani 'karsinoma benzeri' olarak adlandırılıyor. Karsinoid terimi ilk olarak Prof. Dr. Siegfried Oberndorfer tarafından 1907'de Almanya'nın Dresden şehrindeki Alman Patoloji Derneği'nin toplantısında kullanıldı. Yahudi olan Prof. Dr. Oberndorfer 1933'de Nazi zulmünden kaçarak Türkiye'ye sığındı ve ölene kadar İstanbul Üniversitesi Patoloji Enstitüsü'nde öğretim üyesi olarak çalıştı. Prof. Dr. Şuayib Yalçın yaptığı konuşmada "karsinoid tümör" teriminin ilk kez kullanmasından bugüne kadar geçen 100 yılda bilim dünyasında pek çok gelişme kaydedildiğini belirtti ve nöroendokrin tümörlerin görülme sıklığının her geçen gün arttığını sözlerine ekledi:
"Diğer kanserlerde genel olarak azalma beklenirken gün geçtikçe bu hastalığın görülme sıklığının yükseldiğini gözlemliyoruz. Tam olarak nedeni bilinmese de daha iyi tanı metotlarımızın olması ve modern çağın getirdiği risk faktörlerinin bu artışta etkisi olduğu düşünülüyor. Diğer taraftan Nöroendokrin tümörler sıklıkla ateş, ishal, kan şekeri düşüklüğü ya da yüksekliği, ateş basması gibi belirtilerle ortaya çıkıyor. Bunlar çok tipik semptomlar olmakla birlikte çoğu zaman başka hastalıklarla karıştırılabiliyor. Bu nedenle erken tanı için hem hastalarda hem sağlık personelinde farkındalığın artmasına ihtiyaç var."
"Hastalığa bağlı ölümler azaldı"
Prof. Dr. Yalçın özellikle erken tanı konduğunda tümörlere müdahale edilip hastalığın kolayca kontrol altına alınabildiğini belirtti: "Cerrahi tedaviyle çok iyi cevaplar alıyoruz. Cerrahi müdahale şansı olmayan durumlarda da semptom kontrolünü sağlayabiliyoruz. Günümüzde hem semptom hem de yan etki bakımından uzun yıllar kullanılabilecek ilaçlar söz konusu. Yeni hedefe yönelik ajanların da tedaviye büyük katkıları oldu." Erken tanı için hastalara da görev düştüğünü belirten Prof. Dr. Yalçın "hastalar çoğunlukla bir doktora gidip, onun verdiği tedaviden sonuç görmezse hemen başka bir uzmana başvuruyor ya da hiç gitmiyor. Oysa şikayetiniz sürüyorsa doktorunuza güvenip, ona bildirmenizde fayda var. Hekimler için geribildiriminiz önemlidir, şikayetler devam ediyorsa daha ileri tetkikler ister ya da sizi başka bir hekime yönlendirir. Böylece NET'in tespit edilmesi de kolaylaşır ama her seferinden başka bir uzmana başvurursanız, ileri tetkik şansı da ertelenir."
Önceden NET'ler sadece belirti verdiğinde teşhis edilebilirken son yıllarda tıbbi görüntüleme yöntemlerindeki gelişme ve standart kanser taramaları sayesinde hastalığın çok daha erken tespit edilebildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Yalçın, bu hastalık sebebiyle karşılaşılan ölümlerin de azaldığını vurguladı: "Bugün endoskopi, kolonoskopi sırasında midede poliplerin, 12 parmak bağırsağında küçük kitlelerin, rektumda, bağırsakta küçük poliplerin oluşumunu tespit edebiliyoruz. Ayrıca önceden hastalar NET kaynaklı mide kanamasıyla hastaneye başvururdu, kanamalar ölüme yol açabilirdi. Son 20-40 yıldan bu yana yeni ilaçlar sayesinde bu semptomların ve ani krizlerin önüne geçebiliyoruz. Artık hastalarımızı bu nedenle kaybetmiyoruz."
Steve Jobs'tan sonra Siri'nin yaratıcısı da NET kanseri tanısı aldı.
Diğer taraftan özellikle pankreas ve kolonda gelişen bazı tür NET'lerin çok tehlikeli olabileceğini söyleyen Prof. Dr. Yalçın, yeni tedaviler sayesinde bu hastalıklarla mücadelede de önemli yol kaydedildiğini anlattı: "Çok büyük gelişmelerin şafağındayız. Örneğin geçen yıllarda Apple kurucusu Steve Jobs, pankreasında gelişen NET sebebiyle yaşamını kaybetmişti. Önceden pankreas nöroendokrin tümörlerinde ortalama yaşam süresi 24 ayken bugün bu süre 40 küsur aylara çıktı. Hatta yurt dışında yayınlanan haberlere göre; Apple telefonlarda kullanılan Siri uygulamasının yaratıcısı Dag Kittlaus'un pankreasında da Jobs'la aynı türde bir nöroendokrin tümör tespit edildiği söylendi.* Üstelik rutin kanser taraması sırasında. Kitle derhal cerrahi operasyonla çıkarıldı ve Kittlaus kısa sürede sağlığına kavuştu."
Her kanser türünde olduğu gibi NET tedavisinde de multidisipliner yaklaşımın başarılı sonuçları artırdığını belirten Prof. Dr. Yalçın, "bu konudaki bilgi ve deneyimin paylaşılması, ihtisas sahibi merkezlerin kurulmasına öncülük yapılması ve ilgili sağlık personelinin yetişmesi için işbirliklerini destekliyoruz" dedi. Mulitidisipliner NET merkezlerinin kurulması, Uluslararası Nöroendokrin Kanserler Birliği (INCA) tarafından bu yıl 10 Kasım Dünya NET Farkındalık Günü için belirlenen ana mesajlar arasında da yer alıyor.
Şampiyonlar konuşmalı
Türkiye'de kanser tanısı alan ve tedavi olan kişilerin etiketlenmek istemedikleri için sessiz kaldığını söyleyen Prof. Dr. Yalçın bu nedenle kanserin daha çok ölüm haberleriyle gündeme geldiğini de sözlerine ekledi. "Kanseri yenmek doğru bir ifade değil, aslında kanserle baş etmek daha uygun bir söylem. Ülkemizde ne yazık ki kanserle baş edenler hikayelerini paylaşmaktan çekiniyor. Oysa onlar gerçek şampiyonlar. Şampiyonlar hikayelerini paylaşmalı ki yeni tanı alanlara örnek olsunlar."
INCA'nın Dünya NET Farkındalık Günü için yayınladığı bildirgede öne çıkan diğer mesajlar da şöyle sıralanıyor:
Her yıl 100 bin kişiden 5-7'si NET kanseri tanısı alıyor.
Tanı anında hastaların yarısında NET'e bağlı bir ikinci tümör gelişimi gözleniyor.
Semptomlar konusunda toplumda ve sağlık personeli arasında farkındalık oluşturmak çok önemli. Çünkü hastaların yüzde 60-80'ine ancak ileri aşamada tanı konabiliyor.
NET kanserleri sıklıkla mide, bağırsak, akciğer ve pankreasta görülüyor.
NET kanserleri sıklıkla başka hastalıklarla karıştırılabiliyor. Öyle ki hastalar tanı alıncaya kadar çoğunlukla 6 farklı uzmana başvuruyorlar.
NET belirtileri sıklıkla İrretabl Bağırsak Sendromu, astım ve diyabet hastalıklarıyla karıştırılabiliyor.