Nathan Kalman-Lamb: İsrail'in Spor Müsabakalarından Men Edilmesi Yasal Yükümlülük
New Brunswick Üniversitesi'nden Nathan Kalman-Lamb, uluslararası spor müsabakalarından İsrail'in men edilmesinin ülkelerin yasal yükümlülüğü olduğunu ifade etti. Gazze'deki olaylara atıfta bulunarak, uluslararası spor kuruluşlarının benzer eylemleri daha önce gerçekleştirdiğini belirtti.
New Brunswick Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve Irish Sport for Palestine üyesi Nathan Kalman-Lamb, İsrail'in uluslararası spor müsabakalarından menedilmesinin ülkelerin yasal yükümlülüğü olduğunu söyledi.
Kalman-Lamb, İsrailli takımların Gazze'de yaşananlar nedeniyle uluslararası spor müsabakalarından menedilmesi çağrısına ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
İsrail'in uluslararası müsabakalardan menedilebileceğini vurgulayan Kalman-Lamb, şöyle konuştu:
"Peki bunun mümkün olduğunu nasıl biliyoruz? Çünkü Rusya, Ukrayna'yı işgalinden (Rusya-Ukrayna Savaşı'nın başlamasından) neredeyse 3 gün sonra tüm uluslararası sporlardan menedildi. Bu da bize son birkaç yılda FIFA, UEFA, Uluslararası Tenis Federasyonu veya Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) olsun, tüm bu uluslararası spor kuruluşlarının, uluslararası ilişkiler açısından oyun alanı dışındaki eylemleri nedeniyle bir devleti spor faaliyetlerinden menetme adımını attığını gösteriyor. Dolayısıyla İsrail'i yasaklamanın mümkün olduğunu çok net bir şekilde biliyoruz."
"Tüm bu kuruluşların İsrail'i yasaklaması, gerçek bir yasal yükümlülüktür"
Kalman-Lamb, uluslararası verileri objektif şekilde gözlemleyen herhangi bir kişinin, " İsrail, uluslararası müsabakalardan yasaklanmalı mı?" sorusuna "Evet" yanıtını vereceğini belirterek, uluslararası hukuka inanılması isteniyorsa İsrail'in her türlü uluslararası ortamdan menedilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Birleşmiş Milletler İşgal Altındaki Filistin Toprakları Hakkında Bağımsız Uluslararası Soruşturma Komisyonu ve Uluslararası Soykırım Araştırmacıları Derneği gibi kuruluşların, İsrail'in Gazze'de soykırım yaptığına dair raporlar yayımladığını hatırlatan Kalman-Lamb, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu, söz konusu soykırım eylemlerinin bir sonucu olarak ortaya çıkan çok özel yükümlülüklerimizin olduğu anlamına geliyor. Bu durum, diğer ülkelerin İsrail'in normalleşmiş ilişkilere dahil olmasını yasaklaması gerektiği anlamına geliyor. Tabii ki onlar da uluslararası hukuku ihlal etmeye ve soykırıma ortak olmak istemiyorlarsa. Tüm bu kuruluşların İsrail'i yasaklaması gerçek bir yasal yükümlülüktür ve bunu yapmamaları, özünde şu anda uluslararası hukukumuzun olmadığı anlamına geliyor."
Kalman-Lamb, son günlerde gündeme gelen UEFA'nın İsrail'i uluslararası müsabakalardan menetmek için toplantı yapacağına dair haberlere şüpheyle yaklaşılması gerektiğini, bunların İsrail kaynaklı olduğunu dile getirerek, görüştüğü kişilerin şu an için böyle bir toplantının gerçekleşmeyeceğini öne sürdüklerini söyledi.
"Tüm bunların daha geniş bir tarihsel bağlamda gerçekleştiğini unutmamalıyız"
UEFA Yürütme Kurulunun bir sonraki toplantısının aralıkta yapılacağını belirten Kalman-Lamb, böyle bir toplantıya ilişkin söylentinin dolaşmasının ilginç olduğuna işaret etti.
Kalman-Lamb, İsrail'in Kanada'daki Davis Kupası tenis maçlarına katılmaması için kampanya yürüttüklerini, ayrıca İrlanda, İspanya ve İtalya'da İsrail'in spor müsabakalarına katılmasını protesto için karşı kampanyalar yürütüldüğünü söyledi.
İsrail'e karşı gerçekleştirilen bu eylemlerin küresel hareket olduğunun altını çizen Kalman-Lamb, UEFA'nın da İsrail'i yasaklamayı umduğunu belirtti.
Kanada'nın 2026 Dünya Kupası'nda ev sahibi ülkelerden olduğuna dikkati çeken Kalman-Lamb, burada da İsrail'in protesto edilebileceğini söyledi.
Kalman-Lamb, "Kanada'daki Davis Kupası tenis maçına İsrail'in katılmasını yasaklamak için ulusal hareket başlatmıştık. Buna ciddi yaklaşan birçok insan vardı ve bu çok ciddi bir girişimdi yani her ülkenin böyle bir duruş sergileme fırsatı var. Bir spor etkinliğinde küçük bir cezayla karşılaşmak mı? Yoksa devam eden bir soykırımı protesto etmek ve bir mesaj göndermek mi daha önemli? Tüm bunların daha geniş bir tarihsel bağlamda gerçekleştiğini unutmamalıyız." değerlendirmesinde bulundu.