"Müzeler içinde bulunduğumuz koşullarda geleceğe dair umut aşıladı"
Türkiye'nin ilk modern ve çağdaş sanat müzesi olarak 2004'te kurulan ve Karaköy'deki 4 numaralı Antrepo'dan 23 Mayıs 2018'de geçici mekanına taşınan İstanbul Modern, disiplinlerarası etkinliklere ev sahipliği yapmaya devam ediyor.
Türkiye'nin ilk modern ve çağdaş sanat müzesi olarak 2004'te kurulan ve Karaköy'deki 4 numaralı Antrepo'dan 23 Mayıs 2018'de geçici mekanına taşınan İstanbul Modern, disiplinlerarası etkinliklere ev sahipliği yapmaya devam ediyor.
Müze, koleksiyonunda modern ve çağdaş sanat yapıtları, fotoğraf, tasarım, mimari, yeni medya ve sinema alanlarındaki üretimlere yer verirken, Türkiye'nin kültürel kimliğinin uluslararası sanat ortamıyla paylaşılması da müzenin amaçları arasında bulunuyor.
Bugüne kadar milyonlarca kişi tarafından ziyaret edilen fakat yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedbirleri kapsamında bir süredir kapalı olan İstanbul Modern'de, günün şartlarını göz önünde bulundurularak "çevrim içi" deneyimlere ağırlık veriliyor.
Yerli ve yabancı pek çok ünlü sanatçının yapıtlarıyla Beyoğlu'ndaki eski Union Francaise binasında faaliyetlerine devam eden müzenin çalışmalarını ve müzeciliğin geleceğini, İstanbul Modern Direktörü Levent Çalıkoğlu, AA muhabirine değerlendirdi.
Çalıkoğlu, müze açıkken yerleşik bir düzen olduğunu, bugünlerde ise çok hızlı kararlar almak ve bu kararları hızla hayata geçirmek gerektiğini söyledi.
Müzede toplamda 100'den fazla personelin görev aldığına işaret eden Çalıkoğlu, "Online çalışma kültürü de hızlı öğrenildi çok şükür ama yine de tabii ki kendi ritmi var. Dolayısıyla bu ritim de biraz fazla çalışmayı gerektiriyor. Gözlemlediğim kadarıyla tüm sektörler böyle, diğer müzeler de benzer bir yaklaşım ve çalışma temposu içerisinde." dedi.
16 yılda 100'den fazla sergi, 6 milyona yakın ziyaretçi
Çalıkoğlu, sosyal izolasyon dönemine değinerek, şöyle devam etti:
"Bu olaya bir anlam vermek gerekiyordu. Bir modern ve çağdaş sanat müzesi olarak yapılması gerekenler üzerine biraz konuşacağız. Bu da tabii önceden belirlenmiş kuralları olan bir süreç değildi. Biz kendi içimizde neler yapabileceğimizi çok sağlıklı tarttık değerlendirdik diye düşünüyorum. Bir de bu müzenin bir içeriği olabilir ama aynı zamanda bizim paydaşlarımız var o da sanatçılar. Tabii ki sanatçılarla süreci yönetmek, sürece ilişkin bilgi paylaşımında bulunmak ve yeni fikirler geliştirmek öyle çok hızlı olmuyor. Müze açıkken çok belli bir ritim içinde devam eden bir alışkanlıktı, şimdi dijital platformda ne yapacağımızı biraz yeni paydaşlar da belirlemeye başlıyor şüphesiz."
Müzenin Eczacıbaşı topluluğu girişiminde hayata geçtiğini hatırlatan Çalıkoğlu, 6 milyona yakın ziyaretçi ağırladıkları 16 yılda 100'den fazla sergi açtıklarını ve yaklaşık 1000 eğitim programında 800 bin civarında çocuğa ücretsiz sanat eğitimi verdiklerini dile getirdi.
Çalıkoğlu, müzenin Kovid-19 sürecinde edindiği tecrübelerden bahsederek, "Modern sanat müzeleri genellikle olayı arşivlerinde olanı, geçmişte yaptıklarını paylaşmak olarak görüyor. Bir kere bunu yaptık, ilk önceliğimiz İstanbul Modern'in dijital mecralarda paylaşabileceği, daha önceki çalışmalarını sunmak oldu. Bu çok ilgi çekici bir içerik şüphesiz. Dijital ortamda sunulan her şey de çok ilginç olmuyor doğrusu, bunu aklınızdan çıkarmamanız lazım. Karaköy'deki binamızı terk ederken yapmış olduğumuz bir sanal tur vardı. Bu 2018 yılında gerçekleşti. 109 sanatçı, 180 küsur yapıttan söz ediyoruz. Dolayısıyla o sanal tur bizim web sayfamızda zaten duruyordu. Biz bu sanal turu müze kapandıktan sonra bir hafta içerisinde tekrar hatırlattık. O kadar yoğun bir ilgi gördü ki inanamayacaksınız. Oysaki o gün de haberini yapmıştık biz bunun ama o gün gerçek hayat o kadar baskındı ki bir müzeyi sanal turla gezmek belki de ziyaretçi için cazip değildi." ifadelerini kullandı.
"Sanat yapıtından alınan duygu başka bir zemine taşındı"
Yeni koşulların sanat yapıtından alınan duyguyu başka bir zemine taşıdığına işaret ederek, "2014 yılında yapmış olduğumuz 'Yüzyıllık Aşk' sergimiz Türk sinemasının 100'üncü yılını merkeze alıyordu. Belki de 100 yıllık sinema kültürümüze bir arşiv oluşturmaktı, nitekim o da web sayfamızda duruyordu. Biz onu da tekrar kullanıma açtık, yine çok ilginç bir içerik olarak ziyaretçi üzerinde tekrar bir etki yaptı. Bu işin aslında arşivsel kısmı diye düşünelim, arada yeni ne yaptığımızı bence çok iyi anlatmak lazım. Çünkü o zaman bence dijital platformu nasıl kullanabileceğimiz çok daha netleşmeye başlıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Çalıkoğlu, online ortamda yapılan her şeyin ilginç olamayabileceğini belirterek, şunları kaydetti:
"Online ortamda bir şeyi takip etmek, deneyimlemek ve algılamak başka bir süreç açıkçası. Ekranda bir video seyretmekle sergi mekanında bir videoyu seyretmek arasında çok büyük farklar var. Biz uluslararası sanatçı filmleri programımızı 10 yıldır düzenliyoruz. Dünyadan 20 sanat grubunun bir araya geldiği bir proje bu. 10 yıllık sürecin sonunda bu yıl 'Lisan' teması üzerine kurulu konseptte Türkiye'den Ergin Çavuşoğlu'nu seçtik ve bunu da tamamen web sayfamız üzerinden deneyimletiyoruz. Tabii çevrim içi buluşmalar yapmak da çok ayrı bir şey ki tahmin ediyorum ilk biz başlattık bunu. Hemen üyelerimiz için online koleksiyon ziyareti gerçekleştirdik. Selman Bilal koleksiyonuyla başladık, arada Murat Germen'in atölyesine gittik. Daha sonra da Agah Uğur'un koleksiyonunu ziyaret ettik. Şimdi de bu hafta sonu Gülsüm Karamustafa'yla bir atölye programı düzenliyoruz. Bunların her biri başlı başına bu mecralarda yapabileceğimiz doğru ve anlamlı uygulamalar."
Müzelerin kapılarını açtığında dijital dünyayı gündemlerine ne kadar taşıyacakları konusunun önemine vurgu yapan Levent Çalıkoğlu, "Birebir olarak ziyaretçiye sunduğunuz bir hizmeti muhakkak farklılaştırarak çevrim içinde de devam ettirmek durumundasınız. Bunun anlamı şu; bir şehirdesiniz ama Türkiye ve yurt dışından sizi takip eden ilgililer var. Onlarla buluşmak için dahi çevrim içi etkinliklerinizi güncel tutmanız lazım. Bu konuda da muhakkak ilginç ve yaratıcı şeyler geliştirmeniz gerekir." şeklinde konuştu.
İstanbul Modern'in haziranda açılması planlanıyor
Çalıkoğlu, müzenin haziran ayı içerisinde ziyaretçi ağırlamaya başlayabileceğini aktararak, müzede zaten mevcut olan "Lütfi Özkök: Portreler" ve "Şimdiki Zaman Geçmiş Zaman" sergisini 3 boyutlu olarak erişime açtıklarını dile getirdi.
Normal zamanda, sergi mekanında kullanılamayan bazı kayıtlar ve bilginin sanal ortamda kullanılabildiğini ve bu durumun çok daha ilginç sonuçlar doğurabildiğini anlatan Levent Çalıkoğlu, yabancı sanatçılar ve Türk zanaatkarları bir araya getiren "Misafirler" sergisiyle "Lütfi Özkök: Portreler" sergisini müze açıldığında devam ettirmek istediklerini, koleksiyon sergisiniyse yenileyeceklerini ifade etti.
Müzecilik refleksleri ve uygulamalarının gelecekte değişmek zorunda olduğu yorumunu yapan Çalıkoğlu, şöyle konuştu:
"Bu yeni bir iletişim ve paylaşım düşüncesi oluşturuyor bence müzeciler için. Müzeler her zaman ziyaretçileriyle varlar. Bunu unutmamak lazım. Dünyada kabul gören sistem de budur. İki önemli başarı ölçütü vardır. Koleksiyonun birikimi, nereden nereye geldiği, bunun kendine ait olması özelliği, ikincisi ziyaretçi sayısı. Bu ikisi birleştiğinde tabii müzeler belirli bir kategorizasyon içerisinde konumlanıyorlar. Bu iki başlık önemli ölçüttür bence. Bir de ister istemez 3'üncü bir başlığın da eklenmesi gerektiğini gösteriyor. Müzelerin aynı zamanda ziyaretçisi, izleyicisi, takipçisiyle sosyal medyada veya dijital ortamlarda buluşma kapasitesi. Bence bu artık öyle ya da böyle müzelerin gündemini oluşturmak zorunda."
"Müzelerde ekipler kolay yetişmiyor"
Çalıkoğlu, yeni dönemde müzecilikte ekonomik kaynakların öneminin artacağına vurgu yaparak, "Biz normal zamanlarda sezona göre değişse bile yaklaşık yüzde 50 oranında yabancı ziyaretçi ağırlıyoruz. Dolayısıyla bu turizm meselesinin canlanmasını bir modern müze olarak önemsiyoruz. Müzecilik meselesinde bir diğer önemli konu ise kadro ve ekip işi. Bu kadrolar, ekipler kolay yetişmiyor. Bu iş kültürü, birlikte çalışma tecrübesi biraz zamanla ilgili. Dolayısıyla yetişen kadroların yaşaması, işlerine devam etmesi önemli bir süreç. Kültür sanat dünyası bu süreçte yara almadı değil, öyle görünüyor ki Türkiye'deki tüm ekonomik süreçler pozitif bir ivmeyle ilerlediğinde biz de aynı ilerleyişin parçası olarak önemli işler gerçekleştireceğiz." ifadelerini kullandı.
Müzelerin bir şeyleri geçmişten devralsa da çok güncel ve aktüel mekanlar olduğun belirten Levent Çalıkoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Müzeler içinde bulunduğumuz koşullarda bence insanlara aslında geleceğe dair bir umut aşıladılar. Bir birikimin üzerine kurulu olan bir dünya var ve pandemi sokakla olan ilişkimizi kapatsa da aslında kapanmayan bir şey müze. Yani dijital ortamda da bir anahtarı var müzenin."