Mustafa Yeneroğlu: "Tbmm, Nitelikli Kanun Yapma, Siyasi Denetim, Bütçe Hakkı ve Temsil İşleri Bakımından Neredeyse Tamamen İşlevsiz Haldedir"

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Bağımsız İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, TBMM'nin artık iktidarı denetleme yetkisinin kalmadığını belirterek "Meclis, nitelikli kanun yapma, siyasi denetim, bütçe hakkı ve temsil işleri bakımından neredeyse tamamen işlevsiz haldedir. İktidar kuvvetler ayrılığı ilkesini alenen reddetmektedir. Geçtiğimiz yıl iktidar ve muhalefet muhalefet partileri toplam 870 kanun teklifi vermiştir. Ancak AK Parti dışındaki partiler tarafından verilen hiçbir kanun teklifi Genel Kurul gündemine dahi alınmamıştır" dedi.

(ANKARA) - Bağımsız İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, TBMM'nin artık iktidarı denetleme yetkisinin kalmadığını belirterek "Meclis, nitelikli kanun yapma, siyasi denetim, bütçe hakkı ve temsil işleri bakımından neredeyse tamamen işlevsiz haldedir. İktidar kuvvetler ayrılığı ilkesini alenen reddetmektedir. Geçtiğimiz yıl iktidar ve muhalefet muhalefet partileri toplam 870 kanun teklifi vermiştir. Ancak AK Parti dışındaki partiler tarafından verilen hiçbir kanun teklifi Genel Kurul gündemine dahi alınmamıştır" dedi.

Bağımsız İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, TBMM'nin 28. dönem 4.yasama yılı açılışı öncesinde TBMM'de basın toplantısı düzenledi. Sözlerine geçen yasama yılında yaşamını yitiren TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder'i anarak başlayan Yeneroğlu, "Onun eksikliği sadece ailesi ve sevenleri için değil aynı zamanda ülkemizin ortak vicdanı içinde büyük bir kayıptır. Tekrar kendisini rahmetle anıyor. Mekanının cennet olmasını yüce Rabb'imden diliyorum" dedi.

"İktidar kuvvetler ayrılığı ilkesini alenen reddetmektedir"

Bugün TBMM'nin toplumsal sorunların özgürce tartışıldığı, en doğru olanın arandığı, uzlaşma kültürünün egemen olduğu bir kurum olmaktan çok uzak olduğunu söyleyen Yeneroğlu, "Meclis, nitelikli kanun yapma, siyasi denetim, bütçe hakkı ve temsil işleri bakımından neredeyse tamamen işlevsiz haldedir. İktidar kuvvetler ayrılığı ilkesini alenen reddetmektedir. Cumhurbaşkanı Anayasa'ya aykırı olarak tüm yetkileri fiilen tek elde toplamış devlet benim anlayışıyla hem yürütme hem yasama hem de yargı konumuna yerleşmiştir. Böylece Türkiye yalnızca demokratik hukuk devletinden, anayasal devlet vasfından hatta anayasalı devlet vasfından değil kanun devleti olma vasfından bile maalesef bugün itibariyle çok uzaklaşmıştır. İçinde bulunduğumuz şartlar aslında uzun izahat gerektirmiyor" diye konuştu.

Yeneroğlu, iktidar mensuplarının gerçeklikten koparak pembe tablolar çizmekten geri durmadığını belirterek "Maalesef ve maalesef dışarıda da medyanın yüzde 90'ında gördüğünüz gibi aslında medyada bu pembe tabloyu göstermenin dışında çok büyük bir işlev görmüyor. Halbuki eleştirel olması gerekir. Halbuki bütün olan bitenlere soruyla, sorguyla bakması gerekir ama maalesef Meclis'teki durum neyse, yargının durumu neyse maalesef ülkemizde 4. kuvvet konumunda olması gereken medyanın çok büyük ekseriyetinin durumu da üç aşağı beş yukarı aynı durumdadır" diye eleştirdi.

"Kanun tekliflerindeki düzenlemeler tek bir ihtisas komisyonunda değerlendirilmeden 'nasıl olsa çoğunluğum var, bildiğimi okurum' anlayışıyla kanunlaştırılıyor"

TBMM'nin geçtiği yasama yılına ilişkin bazı verilerini paylaşan Yeneroğlu, şunları kaydetti:

"Geçtiğimiz yıl iktidar ve muhalefet muhalefet partileri toplam 870 kanun teklifi vermiştir. Ancak AK Parti dışındaki partiler tarafından verilen hiçbir kanun teklifi Genel Kurul gündemine dahi alınmamıştır. Kabul edilen 32 kanundan 7'si uluslararası anlaşmaların uygun bulunmasına, 2'si bütçeye ilişkindir. Geriye kalan 23 kanunun 19'u ise torba kanun olarak çıkarılmıştır. İktidar geçtiğimiz yıl da torba kanun uygulamasından vazgeçmemiştir. Bu torba kanunlarla onlarca farklı kanunda yüzlerce değişiklik yapılmış, toplumun hayatını doğrudan etkileyen düzenlemeler milletvekillerine sağlıklı bir müzakere imkanı vermeden ve hatta milletvekillerinden böyle bir beklenti içerisinde de özellikle iktidar mensupları açısından söylüyorum olmadan dolayısıyla kanunlar olması gerektiği gibi nitelikli bir hale getirilmeden alelacele Meclis'ten geçirilmiştir.

Birden çok alanda ve sayıda kanunda düzenleme öngören söz konusu kanun tekliflerinde yer alan düzenlemeler tek bir ihtisas komisyonunda etraflıca değerlendirilmeden 'nasıl olsa çoğunluğum var, bildiğimi okurum' anlayışı ile aşırı bir süratla ve kalitesiz bir biçimde kanunlaştırılmaktadır. Tabii burada asıl temel sorun torba kanun uygulamasının bu kadar sıradanlaşmasıdır. Artık gerçekten farkındalığı bile kalmadı. Zira torba kanunun uygulaması yasaların öngörülebilirliğini ciddi bir biçimde zedelemektedir. Bu yöntem hukuk güvenliği ilkesini sarsmakta, sık sık yapılan değişiklikler de yasaların bütünlüğünü de yok etmektedir. Sonuçta ortaya çıkan tabloda iktidar yasamanın temel mantığına aykırı olarak milletvekilleri tarafından hazırlanmayan ve hatta içerikleri bile milletvekillerinin çoğu tarafından bilinmeyen torba kanunları suretiyle Meclis'ten geçirilmekte. Milletvekillerine de adeta katip görevi düşmektedir. Geçtiğimiz yıl çıkarılan kanunların ortalama kanunlaşma süreci Meclis'te 20 gün olmuştur. Bakın çok önemli bir konu. Örnek vermek istiyorum başka ülkelerden. Fransa'da kanun yapma süresi ortalama 300-500 gün. Birleşik Krallık'ta 294 gündür. Türkiye'de ise ortalama 20 günde kanun çıkmaktadır."

"Vatandaşlar, 24 Haziran 2025 itibarıyla TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonuna 7 bin 939 bireysel başvuru yaptı"

Yeneroğlu, Meclis'in iktidarı denetleme yetkisinin neredeyse "yok denecek düzeyde" olduğuna işaret ederek "Vatandaşlarımız 28. yasama döneminde 24 Haziran 2025 itibarıyla TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu'na 7 bin 939 bireysel başvuru yapmıştır. Bu rakam vatandaşlarımızın en temel hak ihlallerini çözüm için Meclis'e taşımak zorunda kaldığının yani idarenin artık insan hakları ışığında vatandaşların sorununa, vatandaşları esas alarak, merkeze koyarak çözmediğinin, yargıdan da ümidin gün geçtikçe zayıfladığının göstergesidir" dedi.

Milletvekillerinin 28. Yasama Dönemi'nin 3. yılında 17 bin 154 yazılı soru önergesi verdiğini söyleyen Yeneroğlu, "15 günlük anayasal cevap süresi içinde cevaplamayı bekleyen 3 bin 411 tane önergeyi çıkarttığımızda bu sayı 13 bin 743'e düşmektedir. Peki bu önergelerden kaç tanesi Anayasa'nın öngördüğü sürede cevaplandırılmıştır? Sadece ve sadece bin 506. Süresi geçtikten sonra verilen cevap sayısı ise 7 bin 472 ve ne yazık ki tam 4 bin 762 yazılı soru önergesi hiç cevaplanmamıştır. Sayılardan da daha önemlisi sonu önergelerine verilen cevapların büyük çoğunluğunun gerçek anlamda cevap niteliği taşımamasıdır. Çoğu bakan milletvekillerinin somut ve ayrıntılı sorularına ya hiç yanıt vermemekte ya da sırf cevaplandırılmış görünsün diye istatistiklerde yüzeysel, alakasız, basın bülteni ve mevzuat maddesi hatırlatmasından ibaret içeriklerle geçiştirilmektedir" diye tepki gösterdi.

Kaynak: ANKA / Güncel
Haberler.com
500
Haberler.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve haberler.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.
title