Mustafa Yeneroğlu'ndan AKP ve MHP'li Milletvekillerine 'Sansür Yasası" Çağrısı: "Cumhurbaşkanlığı İletişim Ofisi'ndeki Propaganda Sorumlularının...
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, TBMM Genel Kurulu'nda bugün görüşülecek olan ve ‘sansür yasası’ olarak nitelendirilen kanun teklifine ilişkin AKP ve MHP’li milletvekillerine “Bu kötülüğü, ülkemize, insanımıza yapmayın, sizler milletin vekilisiniz. Cumhurbaşkanlığı İletişim Ofisi’ndeki propaganda sorumlularının iradenizi tahakküm altına almasına izin vermeyin” diye seslendi.
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, TBMM Genel Kurulu'nda bugün görüşülecek olan ve 'sansür yasası' olarak nitelendirilen kanun teklifine ilişkin AKP ve MHP'li milletvekillerine "Bu kötülüğü, ülkemize, insanımıza yapmayın, sizler milletin vekilisiniz. Cumhurbaşkanlığı İletişim Ofisi'ndeki propaganda sorumlularının iradenizi tahakküm altına almasına izin vermeyin" diye seslendi.
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında "Sansür Yasası" olarak adlandırılan ve sosyal medyaya ilişkin düzenlemeleri içeren yasa teklifine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Teklifi protesto etmek için siyah maske takan Yeneroğlu, şunları söyledi:
"DEZENFORMASYON OLARAK İFADE EDİLEN AMA ÖZDE SANSÜR KANUNU OLAN BU ÇABAYI PROTESTO ETMEK ÜZERE HUZURUNUZA BU SİYAH MASKE İLE ÇIKIYORUM"
"Bugün Meclis'te görüşülmeye başlanacak olan sözde dezenformasyon yasası ile birlikte iktidar tüm gazetecilerin tüm basın camiasının tüm medya kuruluşlarının zorunlu olarak kullanacağı bir ortama taşımaya çalışmaktadır. O sebepten dolayı da bu artık toplumu susturmayı, sindirmeyi, susmayan ve sinmeyenleri de cezaevine atmayı amaçlayan bu sözde dezenformasyon olarak ifade edilen ama özde sansür kanunu olan bu çabayı protesto etmek üzere huzurunuza bu siyah maske ile çıkıyorum. ve bugün arkadaşlarımızın, gazeteci arkadaşlarımızın basın açıklamasında ortaya koyduğu gibi demokrasinin olmazsa olmazı olan basının susturulmasının aynı zamanda demokrasinin de yok edilmesi manasına geleceği ve özgür basının demokrasinin vazgeçilmezi olduğunun altını çizmek istiyorum.
"TEKLİFİN GENEL KURULA GELMESİ İLE TARTIŞILMADAN KABUL EDİLECEĞİ AÇIKTIR"
Seçimden önceki son yasama yılını da iktidarın baskıcı ve yasakçı tutumu ile devam ettirmesi gibi bir gündem ile açıyoruz. Bugün Meclis'in aslında ilk genel kurulunun kanun tekliflerini görüşme noktasındaki ilk gündemi aynı yasakçı aynı zorba anlayış ile açılıyor. Bugün, resmi adı 'basın kanunu' ile bazı kanunda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifi olan yani dezenformasyon yasası olarak bilinen Genel Kurul'da görüşmeye başlayacağız. Milletvekilleri olarak bizler de aylardır bu kanun teklifine tepkilerimizi dile getiriyoruz. İktidar ve ortakları ise tüm tepkilere rağmen bu teklifte ısrarcı ve Meclis'in ilk gündemini yine yasama yılının açılışını, kendilerine ve şimdiye kadar ortaya koydukları uygulamalara yasakçı bir anlayış ile sürdürecekler. Bu nedenle teklifin genel kurula gelmesi ile tartışılmadan kabul edileceği açıktır. Bu bile başlı başına gayri demokratik tutumdur. Bakın, özellikle altını çizerek ifade etmek istiyorum. Meclis, kanunları görüşen kanunları istişare eden farklı görüşleri değerlendiren ve demokrasinin olmazsa olmazı olan uzlaşma kültürü değildir. Uzun zamandır bu vasfını yitirmiştir.
"20 GÜN İÇERİSİNDE EL KALDIRAN MİLLETVEKİLLERİ DAHİ YÜZDE 90'ININ OKUMADIĞI KANUN TEKLİFLERİ BU MECLİS'TEN GEÇİRİLMEKTEDİR"
Son dönemde Türkiye'deki uygulamalara baktığımız zaman bizde durum ne biliyor musunuz? 20 gün. 20 gün içerisinde el kaldıran milletvekilleri dahi yüzde 90'ının okumadığı kanun teklifleri bu Meclis'ten geçirilmektedir. Maalesef uygulama biçimleri tamamı ile demokrasi dışı bir anlayışının ürünüdür. Zaten esasında bu kanun teklifi anayasaya aykırıdır. Neden anayasaya aykırıdır? Çünkü kanun teklifi belirsiz, muğlak kavramlar ile doludur. Bu belirsizlik tam da iktidar ortaklarının istediği gibi hakimlere bir haber metninin, fikir açıklamasının suç teşkil edip etmediği konusunda adeta mutlak takdir yetkisi tanıyacaktır. İktidarın yoğun baskısı altında olan mahkemeler, herhangi bir haberi yorumu ya da sosyal medya paylaşımını bu kanuna dayanarak suç olarak değerlendirebilecektir Haberi yapan gazeteci yorumu ya da paylaşımı yapan kişiler ise gözünü cezaevinde açacaktır. Önümüzdeki aylarda bunu her birlikte göreceğiz.
Bu kanun teklifi ile amaçlanan toplumda endişe ve korku yaratarak kimsenin konuşamadığı, gazetecilerin haber yapmakta korktuğu insanların fikrini söylemekten çekindiği bir toplum oluşturmak ve seçim öncesi ağzını dahi açamadığı bir süreci mümkün kılmaktır.
"İSTEYENE HAVUÇ İSTEMEYENE SOPA DİYEREK İNTERNET HABERCİLİĞİNİ A HABER'E BENZETECEKLER"
Kimin gazeteci olup olmadığına bundan sonra Cumhurbaşkanı ya da Cumhurbaşkanı adına, Cumhurbaşkanından fazla kralcı kesilen kişiler karar verecek. Hükümetin propaganda bakanı gibi çalışan ve dezenformasyon kavramına adeta çağ atlatan İletişim Başkanlığı beğenmediği gazeteciye basın kartı vermeyecek ve artık o gazeteciyi gözaltına alıp hapse attıklarında millete dönüp 'yalan söylüyorlar, bu zaten gazeteci değildi' diyecekler. Bunu önümüzdeki haftalarda hep birlikte göreceğiz. Diğer yandan da bu kanun teklifi ile birlikte internet haber sitelerine de istedikleri gibi müdahale etmenin yollarını aramış olacaklar. Her zaman olduğu gibi kim hangi dilden anlıyorsa, isteyene havuç istemeyene sopa diyerek internet haberciliğini A Haber'e benzetecekler. Kanun teklifi ile internet haber sitelerine künye bulundurma zorunluluğu gelecek. Böylece, kimse baskı yapmaları gerektiğini önceden öğrenmiş olacaklar. Laf dinlemeyenlere, gereğini köşesinde yapmayanlara her türlü yafta ve elbette soruşturma reva görülecektir. Basılı medyada bir dava açmak için tanınan yayın tarihinden itibaren 4 aylık süre internet yayınlarında yayın tarihinden itibaren değil; şikayet tarihinden itibaren başlatacaktır. Bu da aynı zamanda gazetecilerin sırtında demokrasinin kılıcı her zaman sallandırılacak her zamanda bu endişe ile gazeteciler kendi haberlerine oto sansür uygulayacaklar. Böylece, basılı yayından çok daha fazla haber ve yorum paylaşan internet yayınları bu yasanın ardından yıllar boyunca sayısız haber ve yorumla ilgili ceza davası tehdidi ile karşı karşıya kalacaklar. Ayrıca sopadan korkan ya da havucun tadını alan iktidar bülteni gibi hareket eden haber siteleri ise Basın İlan Kurumu gelirleri ile ayakta tutulacak. Bu kanun teklifi ile yerel gazetecilerin resmi ilan gelirlerinin yüzde 75 oranında azalması bekleniyor. Yani, onlarca belki yüzlerce yerel gazeteci işsiz kalma tehlikesi ile de karşı karşıya kalacak.
"NE YAPARSANIZ YAPIN BU MİLLET EMANETİ SİZDEN GERİ ALACAK VE BU ZORBA DÜZENE SON VERECEKLERDİR"
Daha dün Mersin'de bir polisimizin terör saldırısında şehit olduğu terör saldırısına dahi dezenformasyon yaparak ana muhalefet partisinin sırtına yıkmaya çalışanların bu kanun teklifi ile ne amaçladığını sizlerin vicdanına bırakıyorum. Gazeteciler, medya patronları, basın emekçileri bazen sopa bazen de havuç göstererek dezenformasyona zorlayan sosyal medya trolleri ile halkı manipüle etmeye çalışan 'sen de köşenden gereğini yapacaksın' diyerek canlı yayında gazetecilere ayar verenlerin derdinin gerçek bilgi olmadığını milletimiz gayet iyi bilmektedir. Fakat, güneş balçıkla sıvanmaz. Ne yaparsanız yapın bu millet emaneti sizden geri alacak ve bu zorba düzene son vereceklerdir.
"ANAYASA ÜZERİNE HEP BİRLİKTE YEMİN ETTİK"
Son olarak bu yasayı oylayacak olan vicdan sahibi AKP-MHP'li milletvekillerine buradan seslenmek istiyorum: bu kötülüğü, ülkemize, insanımıza yapmayın, sizler milletin vekilisiniz. Anayasa üzerine hep birlikte yemin ettik, her biriniz hukukun üstünlüğüne ve anayasaya sadık kalacağınıza dair yemin ettiniz. Cumhurbaşkanlığı İletişim Ofisi'ndeki propaganda sorumlularının iradenizi tahakküm altına almasına izin vermeyin. Milletin adeta nefes borusu olan basını susturmaya çalışan, sosyal medyada suç örgütü çıkarmaya çalışan akıl almaz ve demokrasi tanımaz, hukuk dışı teklifin kanunlaşmasına izin vermeyin. Herkes biliyor ki bu yasa dezenformasyon değil, sansür yasasıdır.
"8 AY SONRA BAMBAŞKA BİR TÜRKİYE'YE UYANACAK VE BU HUKUK TANIMAZ, DEZENFORMASYON MAKİNESİ HEP BİRLİKTE TARİHİN ÇÖPÇÜLÜĞÜNE YOLLAYACAĞIZ"
Seçimlere beş kala böyle bir teklifin yasalaşması milletin iradesini gasp etmekten başka hiçbir işlevi olmayacaktır. Bu yasa, aynı zamanda seçim sürecinin nasıl büyük bir baskı altında yürütüleceğini, nasıl demokrasi dışı bir seçim sürecine yürüdüğümüzün işaretidir. Ülkeyi yöneten irade, sizin sesinizden düşüncelerinizden, soru sormanızdan, hesap sormanızdan çekiniyor ve sizin adınıza gazeteci arkadaşlarımızın bu görevi üstlenmesinden korkuyor ve sizin, gazetecilerin sesini kesmek için her türlü yola başvuruyor. Ancak, umudunuzu yitirmeyin lütfen. 8 ay sonra bambaşka bir Türkiye'ye uyanacak ve bu hukuk tanımaz, dezenformasyon makinesi hep birlikte tarihin çöpçülüğüne yollayacağız."