Müslüman akademisyenler, sorunlara karşı yeni yaklaşımlar geliştirilmesinin önemine değindi
Dünyanın farklı ülkelerinden akademisyen ve araştırmacılar, İslam dünyasında yaşanan sorunlara karşı yeni yöntem ve stratejilerin geliştirilmesinin önemini vurguladı.
Dünyanın farklı ülkelerinden akademisyen ve araştırmacılar, İslam dünyasında yaşanan sorunlara karşı yeni yöntem ve stratejilerin geliştirilmesinin önemini vurguladı.
İstanbul'da yapılan ve yarın da sürmesi planlanan Müslüman Dünyada Çağdaş Düşünce Konferansı'nda "Yeni Küresel Siyasetin Eşiğinde Müslüman Düşünce", "Teoriden Gerçekliğe: Müslüman Düşüncenin Sosyal Boyutları" ve "Geçmiş ve Gelecek Arasında İslam'ı Yeniden Tasavvur Etmek" başlıklı paneller düzenlendi.
Dünyanın farklı ülkelerinden araştırmacı ve akademisyenlerin katkı sağladığı konferansta konuşan Leeds Üniversitesi'nden Prof. Dr. Salman Sayyid, İsrail sorununa karşı stratejik bir mücadelenin geliştirilemediğini belirtti.
Bazı İslamcı hareketlerin başarısızlıklarının strateji eksikliğinden kaynaklandığını söyleyen Seyyid, "Filistin'de olup bitenlere ilişkin bir mücadeleyi nasıl inşa ederiz. Bunu sormak zorundayız." ifadesini kullandı.
Sömürgeciliğin büyük kısmının Müslümanlara uygulandığıyla ilgili bir bahsin sıklıkla unutulduğunu dile getiren Seyyid, şu değerlendirmede bulundu:
"Bizim düşmanımız kim dostumuz kim. Bununla ilgili bir ayrım yapılmalı. Siyaset kan dökülmeden yapılan savaş, savaş da kan dökülerek yapılan bir siyasettir. (Gazzeliler) Bu insanlar bir soykırıma maruz kalıyor ve halklar bu devletin etnik temizlik yapmak üzerine kurulu olduğunu görüyor."
Seyyid, tıpkı tarih kitaplarında ABD'nin soykırım üzerine kurulmuş bir devlet olduğunun yazılmaması gibi bunun da tarih kitaplarında yer almayacağını vurguladı.
"Çözümler için hep birlikte düşünmeliyiz"
Beyrut Amerikan Üniversitesi'nden Prof. Dr. Sari Hanafi, "Sosyoloji konusunda araştırmalar yapıyorum ve ne zaman din konusunu açsam yanlış anlaşılma oluyor. Sadece Batı toplumlarında değil kendi toplumlarımızda neden tolerans yok sorusunu sormak gerekiyor." dedi.
Artık sorunların sadece klasik İslam külliyatıyla ele alınmayacağını vurgulayan Hanafi, ilahiyat alanında çalışanların diğer alanlara da girmesi gerektiğini vurguladı.
Hanafi, "Ümmet bağlamında düşünmek son derece önemli ancak çözümler için hep birlikte düşünmeliyiz. Bugün yaşanan sorunlarla nasıl mücadele edeceğiz gibi sorulara cevap bulmalıyız." diye konuştu.
Delaware Üniversitesi'nden Prof. Dr. Muqtedar Khan, İslam dünyasının Birinci Dünya Savaşı'ndan itibaren güç kaybettiğine dikkati çekerek, Müslümanların yeni bir fikir ortaya koyması gerektiğini dile getirdi.
"İslami uyanış" fikrinin yeniden düşünülmesi gerektiğini vurgulayan Khan, adaletin sağlanmasının yeterli olmadığını bununla birlikte "ihsan" anlayışının da olması gerektiğini belirtti.
ABD ve siyonizmi eleştirmenin kolay bir şey olduğuna dikkati çeken Khan, Gazze'de işlenen katliama işaret ederek İslam ülkelerinin bununla ilgili neden bir adım atamadığını sordu.
Khan, "Müslüman ülkeler Gazze'deki trajediye karşı 10 üzerinden kaç puanlık bir duruş sergiledi? Bence 1-2 puan ancak." eleştirisi yaptı.
İslamcı yaklaşım "din, hayat, toplum, siyaset, ekonomi" gibi kavramlara bütüncül yaklaşıyor
Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Muhammed Hüseyin Mercan ise konuşmasında dünyada İslami hareketlerin önündeki zorlukları anlattı.
İslamcılığın sosyal bir hareket olarak görüldüğünü ve küresel düzlemde doğru anlaşılamadığını söyleyen Mercan, "İslamcılık uluslararası alanda mevcut düzene alternatif olarak ortaya çıktı. İndirgemeci yaklaşım, İslami hareketin önemini görmüyor ve daha çok siyasi iktidarla ilişkilendiriyor." dedi.
İslami hareketin diğer dini yapılardan iki yönde ayrıldığını vurgulayan Mercan, İslamcı yaklaşımın "din, hayat, toplum, siyaset, ekonomi" gibi kavramlarla kopuk olmadığını bunlara bütüncül olarak yaklaştığını kaydetti.
Mercan, İslamcı yaklaşımın, üyelerine her şeyi kapsayan bir kimlik atfettiğini dile getirdi.
İslamcı hareketin dost-düşman ayrımı yaparak içinde bulunduğu coğrafyayla uyumlu olmak zorunda olduğunu söyleyen Mercan, "Toplumla barış içinde değilse toplumu değiştirmesi de mümkün olamaz." ifadesini kullandı.
Konferans hakkında
"Müslüman Dünyada Çağdaş Düşünce Konferansı", Müslüman toplulukları dünya genelinde etkileyen çağdaş meseleleri masaya yatırmayı ve çağdaş Müslüman düşüncesine ilişkin anlayışı derinleştirmeyi hedefliyor.
Konferansta da incelenecek olan ve Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı tarafından yürütülen "Müslüman Dünyada Çağdaş Düşünce Projesi" 11 ciltlik kitap serisinden oluşuyor.
2020'de yayımlanan projenin ilk dört kitabı Türkiye, Mısır, İran ve Hint Alt Kıtası düşüncesine yoğunlaşırken, ikinci dört ciltte Kuzey Afrika, Güneydoğu Asya, Balkanlar ve Batı'da (Avrupa/ABD) Müslüman toplumların çağdaş birikimleri ele alınıyor.
Bu yıl yayımlanan son üç cilt, Türk Dünyası, Mısır ve Kuzey Afrika dışındaki Arap Dünyası ve Sahra Altı Afrika'da güncel fikri eğilimler ve gelişmelere odaklanıyor.