MÜSİAD Manisa Şubesi Başbakan Yardımcısı Arınç'ın Katılımlarıyla Açıldı
Müstakil Sanayici ve İş adamları Derneği Manisa Şubesi Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak'ın katıldığı bir tören ile açıldı.
Manisa'da düzenlenen açılış programına Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak, MÜSİAD Genel Başkan Yardımcıları Ali Rıza Aslan, Abdurrahman Kaan, MÜSİAD YK Üyeleri, MÜSİAD Manisa Şube Başkanı, MÜSİAD Şube Başkanları, MÜSİAD Üyeleri ve vatandaşlar katıldı.
Açılış merasiminin ardından gala programında konuşan MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak, 17 Aralık operasyonuna vurgu yaparak, "Uluslararası arenada ülkemize yönelik algıları olumsuz yönde etkileyen bir itibarsızlaştırma operasyonunun, belirli çevreler tarafından manipüle edildiği intibaı, kamuoyunda yaygın bir kanaat olarak yer bulmaktadır. Bu kanaat, gerekçeleriyle birlikte, hızla ortadan kaldırılmalıdır. "dedi
MÜSİAD Manisa Şubesi Açılışı ve Gala programında konuşan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ise, "MÜSİAD çok önemli bir kuruluş, sanayici ve işadamlarının birlikteliğiyle yıllardır itibarlı bir şekilde hizmetlerine devam ediyor. Türkiye'mizin ekonomik kalkınmasında gösterilen hedef ve o hedef varma noktasında, aynı zamanda da Türkiye'de insan hakları, demokrasiyle yüzleşme, özgürlükler konusunda her zaman sözü dinlenen itibarlı bir kuruluşumuzdur. Mensupları da MÜSİAD'ın ana gayesine uyan tertemiz insanlardan müteşekkil. Şüphesiz aynı noktada hizmet gösteren başka kuruluşlarda var ama MÜSİAD bunların içinde hem daha kıdemlisi, hem de yoluna dümdüz devam eden gerçekten her sözü ülkemizde 'Evet, doğrudur' şeklinde konuşulan bir kuruluşumuzdur" dedi.
MÜSİAD Manisa Şubesi Açılışı ve Gala programında konuşan MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak, 17 Aralık operasyonuna ve ekonomiye yansımasına değindi.
Olpak bu konuda şunları söyledi;
Zor günlerden geçiyoruz. Uzun mücadelelerle inşa ettiğimiz huzur, güven ve istikrar ortamını korumamızın gereğine işaret etmek isterim. Hem Pakistan Başbakanı'nın, hem de Macar Başbakanı'nın ifadelerinden, gıpta ile izlendiğimizi, bir kez daha anladık.
Macar Başbakan'ı; 13 yıl sonra tekrar geldiği ülkemizde karşılaştığı büyük değişimi, uçaktan iner inmez hissettiğini ifade etmişti. Dünya'nın ve Avrupa'nın içinden çıkamadığı kriz ortamında, huzur, güven ve istikrar ortamımızın ne kadar önemli olduğunu vurguladıktan sonra, bizim bu güzelliğin farkında olamadığımızı ima ettiler.
Adeta, Şairin çok güzel ifade ettiği;
"O mahiler (balıklar) ki, Derya (Deniz) içredirler (içindedirler),
Derya'nın kıymetin bilmezler"
Mısralarında olduğu gibi. Ben bu tespitleri, içinde yaşadığımız şu günlerde daha da anlamlı buluyorum. Birlik ve beraberliğimizi, Mevlevi, Rufai, Bektaşi ve Halveti hissiyatın bir arada yaşadığı Manisa ilimizden seslendirmenin, bugün daha da önemli olduğunu düşünüyorum.
Feridüddin Attar'ın hikmetle vurguladığı gibi, "Dost, kötü günde belli olur. İyi günde ise, yüz binlercesi bulunur."
Bu hassasiyetin kurumsal bir yansıması olarak, 21.Aralık Cumartesi günü Genel Merkezimizde yaptığımız basın açıklamasının önemli bazı mesajlarını, burada tekrar hatırlatmak istiyorum;
"İşadamları olarak, ülkemizin geleceğine daha fazla yatırım yapabilmemiz için temel beklentimiz; büyük bedeller ödeyerek elde ettiğimiz huzur, güven ve istikrar ortamımızın devamı, daha hızlı ve adil işleyen bir yargı sistemi ve bireysel hak ve özgürlükleri daha da gelişmiş bir Türkiye'de yaşamaktır.
Bu çerçevede, Gezi Olaylarından başlayarak, sonuçlarıyla ekonomimize olumsuz yansımaları olan gelişmeleri de, yakinen izliyoruz.
Son olarak, yolsuzluk ve rüşvet iddiaları sebebiyle 17 Aralık'ta başlatılan soruşturmayla oluşan ortamı da, adli boyutunu ayrı tutmak kaydıyla, ülke ekonomimize ve güven ortamına verdiği ve vereceği zararlar bakımından, tüm kamuoyu ile birlikte, endişeyle takip ediyoruz.
Belirtmek isterim ki, nerede ve kim tarafından gündeme getirilirse getirilsin, muhtevası ve muhataplarına bakılmaksızın, yolsuzluk ve rüşvet iddialarının sonuna kadar araştırılması, hepimizin ortak arzusudur.
Bu noktada, iddialar kapsamında, hukukun temel doktrini olan, masumiyet karinesinin önemine de işaret etmek isteriz.
Yerel Seçimler, ardından Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimler sürecine girdiğimiz bugünlerde, bu soruşturma sebebiyle yaşananların, ekonomimiz dahil olmak üzere beklenmedik yansımaları, doğuracağı muhtemel etkiler bakımından, kamuoyunda, siyasal alana yönelik ciddi bir çalışma olarak algılanmaktadır. Buna izin verilmemelidir.
Uluslararası arenada ülkemize yönelik algıları olumsuz yönde etkileyen bir itibarsızlaştırma operasyonunun, belirli çevreler tarafından manipüle edildiği intibaı, kamuoyunda yaygın bir kanaat olarak yer bulmaktadır. Bu kanaat, gerekçeleriyle birlikte, hızla ortadan kaldırılmalıdır.
İş dünyası olarak 2023 hedeflerine kilitlendiğimiz bugünlerde, ülkemizin ve evlatlarımızın geleceği için birbirimize daha fazla kenetlenmeli, aklıselim ile, huzur, güven ve istikrar ortamımıza birlikte sahip çıkmalıyız."
Yolsuzluk İddialarının Adli Boyutunun Dışına Taşınması, Ekonomimize Zarar Vermektedir
Yolsuzluk iddialarının, adli boyutunun dışına taşınması, ekonomimize zarar vermektedir. Üretilen atmosferin ekonomiye yansıtılmasıyla, $/TL kuru 2,16 ile, tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı. Bu yükseliş, kısa vadeli dış borç stoğuna 18 milyar-TL'lik yük getirdi. Gösterge faizi 1,4 puan artarak, %10,2 seviyesine yükseldi. Bu artış da, ekonomimize 14 milyar-TL'lik ek bir yük daha getirdi.
Diğer taraftan, operasyon öncesinde Borsa'daki şirketlerin değeri 550 milyar-TL iken, Borsa'daki kayıplar %17'ye ulaştı ve Borsa'daki kayıp da, yaklaşık 93 milyar-TL oldu.
Sadece bu üç kalemden kaybımız, 125 Milyar-TL'dir. Şimdi sormak istiyorum, kendi mecrasında yürüyen adli bir sürecin, ülke ekonomimize yansıması böyle mi olmalı? Bu durumu, ne anlayabiliyoruz, ne de doğru buluyoruz.
Bu hatırlatmalarımızın yanında, kısaca, 2013 yılı ekonomimize ilişkin bazı görüşlerimi de sizlerle paylaşmak istiyorum.
Öncelikle, 2008 krizinin etkilerinden kurtulamayan AB ülkeleri ile, dünyanın önde gelen ekonomilerinin büyümekte zorlandıkları bir dönemde, Türkiye'nin büyümesini sürdürmesini oldukça anlamlıdır.
Nitekim, ilk çeyrekte %3 büyüyen ekonomimiz, ikinci çeyrekte, kötümserlik yaklaşımı geliştirenlerin beklentilerinin üzerinde ama, bize göre beklenen oranda %4,5 büyümüştü. Son iki aydır dile getirdiğimiz gibi, 3. çeyrek büyümesi de, bazılarının kötümser beklentilerinin aksine, 2. Çeyrek büyümesine benzer seviyelerde, %4,4 olarak gerçekleşti.
Diğer taraftan, yılın ilk 9 ayında cari açığımız 51,9 milyar $ oldu. Tam burada, bir noktaya işaret etmek isterim. Ülkemizdeki işletmelerin %99'unu, KOBİ'ler oluşturmaktadır. 2012 yılında, ihracatımızın % 62,6'sını ve ithalatımızın % 38,5'ini, KOBİ'ler gerçekleştirmiştir. İronik bir ifadeyle, KOBİ'ler, büyük işletmelerin "cari açığını" kapatmışlardır. Benzer durum, İSO 2012 verilerinde de geçerlidir. İSO ilk 500'ün ihracatı, yalnızca % 0,6 artmışken, ikinci 500, ihracatını % 4,6 arttırmıştır. Bu da, KOBİ'lerin neler yapabildiğinin bir göstergesidir. Dolayısıyla, cari açık meselesinin çözümünde, ihracat ve büyümenin lokomotifi olan KOBİ'lerin kaliteli finansmana erişiminin önündeki engellerin aşılması çok önemlidir.
Tekrara düşmek pahasına belirtmek isterim ki, ülkemizde, hangi koşullar altında ve hangi bedelleri ödeyerek, huzur, güven ve istikrar ortamını oluşturduğumuzu unutmamalıyız. Bunun için çalışan herkese, başta hükümetimiz olmak üzere, yürekten teşekkür ediyoruz.
Konuşmaların ardından MÜSİAD Manisa Şubesi üyelerine rozet takdimi ile program son buldu.