Musa Anter Cinayeti ve Jitem Davaları
Yazar Musa Anter'in öldürülmesi ve AK Parti Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu'nun yaralanmasına ilişkin, "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım'ın da arasında olduğu 4 sanığın yargılanması ile birleştirilen 16 sanıklı JİTEM davasının görülmesine devam edildi.
Yazar Musa Anter'in öldürülmesi ve AK Parti Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu'nun yaralanmasına ilişkin, "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım'ın da arasında olduğu 4 sanığın yargılanması ile birleştirilen 16 sanıklı JİTEM davasının görülmesine devam edildi.
Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya tutuklu sanık Hamit Yıldırım, tutuksuz sanıklar Savaş Gevrekçi ile Hayrettin Tokay, müdahil Musa Anter'in oğlu Dicle Anter ve taraf avukatları katıldı.
Duruşma başladıktan söz alan sanık avukatlarından Hikmet İşler, davanın Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesinden gelen dosyayla birleştirildiğini hatırlatarak, bunların ayrılmasını talep etti.
Mahkeme, bazı tanıkların beyanının alınmasına karar vererek duruşmaya devam etti.
Tanıklardan eski Ankara Emniyet Müdürü Orhan Taşanlar, Anter'in öldürülmesi ve bazı faili meçhul cinayetler konusunda bilgisinin bulunmadığını, o tarihte İzmir'de olduğunu bildirdi.
Taşanlar, müşteki avukatlarından Selim Okçuoğlu'nun,"Yeşil olarak bilinen Mahmut Yıldırım'ın, sizin döneminizde Ankara'da gözaltına alındığı bilgisi var. Bu hususta bildiğiniz nelerdir" sorusuna, "Asayiş ekipleri bir kumarhanede uygulama yapıyorlarmış. Kimlik kontrolü yaparken üzerinden birkaç tane kimlik çıkıyor. Kendisi 'MİT elemanı olduğunu' söylüyor. ' Mehmet Eymür, beni tanır' demiş. Biz de Mehmet Eymür'e sorduk. Bana bildirdiler, aradım sordum, 'Sizin ilginiz var mı' diye. Onlar da 'yoktur' dediler. Abartıldığı gibi değil" karşılığını verdi.
Yıldırım'ı sorguladığı iddialarının da doğru olmadığını belirten Taşanlar, "Bir il emniyet müdürü, Ankara gibi bir ilin emniyet müdürü sorguya giriyorsa onun çok vakti var demektir" dedi.
Avukatların, "Sorgulanırken bir kayıt alınmış mı" sorusunu Taşanlar, "Bir şüpheli şahıs olarak alınmış, savcılığa gittiyse kayıt alınmıştır. Alınmamışsa bir tutanak vardır, benim de onu görmem söz konusu değil" diye yanıtladı.
Müşteki avukatların, "MİT'i arayarak 'Gelin adamınızı alın' dediniz mi" sorusuna Taşanlar, " Mehmet Eymür'ü aradım, 'bizim öyle bir adamımız yok' dedi. Asayiş ekipleri gereğini yaptı" karşılığını verdi.
" Mahmut Yıldırım'ın yaşadığını zannetmiyorum"
Eski MİT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür de Musa Anter'in öldürüldüğü tarihte emekli olduğunu söyledi.
Mahkeme Başkanı Afak İlleez'in, Mahmut Yıldırım ile ilgili bildiklerini anlatmasını istemesi üzerine Eymür, şunları kaydetti:
"Olayın olduğu tarihte resmi bir görevim yoktu. Mahmut Yıldırım ile yurt dışı görevlerde çalıştık. İki İranlı kaçırılmıştı, sonra da ölü bulunmuştu. Biz, bu İranlılardan sonra Mahmut Yıldırım'ı sorguya aldık. Burada Musa Anter ile ilgili bir şeyden bahsetti. Musa Anter'de bizzat kendisi yer almış. İki İranlının öldürülmesinde önce emniyet güçleri sorguya aldı. Bilmiyorum emniyette kaydı, kuydu var mı? Sonra serbest bıraktılar. Doktor tedavisi... Sonra biz sorguya aldık. Sorgu dediğimiz sohbet toplantısı. Onu takip eden, yönlendirenler vardı. Bu isimleri veremem, bunu MİT'ten sorabilirsiniz. Onu kontrol edenleri çağırabilirsiniz. Yeşil'in söylediği bunlar. Ben, Mahmut Yıldırım'ın yaşadığını zannetmiyorum."
İlleez'in, "Musa Anter'in vurulmasına aracı kim oldu, bununla ilgili bir açıklama yaptı mı" sorusuna Eymür, "Bunu derinlemesine araştırmadık. Başka hedefimiz vardı" karşılığını verdi.
"Öldür demişler öldürmüş"
Eymür, Cumhuriyet Savcısı Alper Türközmen'in "Mahmut Yıldırım'ın sizinle bağlantısı nedir" sorusu üzerine de şöyle konuştu:
"Mahmut Yıldırım ilk başta Bingöl Bölge Başkanlığı elemanıydı. Sonra jandarma ile irtibatı oldu. Sonra Güneydoğu'da kalmaması istenmiş. Daha sonra orada çalışmış arkadaşlar, 'bize faydası olur, Arapça biliyor' dediler. Yurt dışında çalışması için alındı. Yaşadığını zannetmiyorum. Kim görev verdiyse onun sorgulanması gerek. 'Öldür' demişler öldürmüş. Sorgusunun bir kısmına katıldım. Çok oldu, hatırlamıyorum. Başka anlattığı şeylerde, 'PKK'ya çok şey yaptırıyorduk' diyor. Anlattıklarının içinde kendisi varmış gibi anlatıyordu. 'Miroğlu'nu yaralı bıraktık' diyordu.
Çok yanlışlıklar oldu, onu kabul etmek gerek. Sadece Yeşil değil, Yeşil'in üstünde olanlar vardı. Memlekete hizmet ettiğini zanneden bir insan. Musa Anter'in ölümüne ilişkin Veli Küçük'ün benden daha çok bilgisi vardır."
Müşteki avukatlarının, "Derin devlet var mı?" sorusunu Eymür, "Eğer bazı şeyler çözülmüyorsa var anlamındadır" diye yanıtladı.
-"Kod adlarından birisi terminatör"
Eski Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş da Susurluk Raporunu hazırlarken Anter'in ölümüne ilişkin kendisinin silahlı bir eylemci olmadığı, öldürülmesinin hata olduğu bilgisine ulaştığını, tetikçinin kim olduğunu bilmediğini söyledi.
İlleez'in "Mahmut Yıldırım'ın faaliyetlerine ilişkin ne biliyorsunuz?" sorusuna Savaş, "MİT'in Mahmut Yıldırım'a ait bir arşiv bilgi notudur. O da Susurluk Raporunda yer aldı.
MİT'in gönderdiği bilgiye göre muhtelif kod adı kullanıyor. Yeşil'in kod adlarından birisi 'terminatör', bunu anlamak mümkün değil" dedi.
JİTEM'in o dönemde istihbarat örgütü olarak kurulmuş olabileceğini söyleyen Savaş, ancak Jandarma Genel Komutanlığının JİTEM'in varlığını reddettiğini, lağvedilmiş olabileceğini belirtti.
Savaş, müşteki avukatlarının, "Derin devlet kimdir, bir isim verin?" sorusu üzerine, "Şu andakini bilemem. 1990'ları söyleyebilirim. Güneydoğu'da işin ipini kaçırdı yönetim. Amaç terörü bitirmekti. Kamu yönetiminin bir bölümü sessiz kaldı. Güneydoğu'daki olaylara Ankara'nın müdahale etmesi gerekirdi. Müsamaha edilmeseydi bu kadar olay cereyan etmezdi" şeklinde konuştu.
Veli Küçük'e çağrı kağıdı
Mahkeme, Veli Küçük ile Hüseyin Özbilgin hakkında tanık olarak çağrı kağıdı çıkartılmasına karar verdi.
MİT ve Ankara Emniyet Müdürlüğüne yazı yazılarak "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım'ın 1990'da sorgulanmasına ilişkin ifadenin istenmesine de hükmeden mahkeme, Yıldırım'ı takip ve kontrol eden kişilerin isimlerinin de MİT'ten istenmesini karara bağladı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılarak Cem Ersever dosyanın istenmesine de karar veren mahkeme, sanığın tutukluğuna karar vererek duruşmayı erteledi.
Davanın geçmişi
İddianamede Anter'in ölümü ve Miroğlu'nun yaralanmasıyla sonuçlanan eylemi Mahmut Yıldırım'ın planladığı ve yönettiği, Hamit Yıldırım'ın eylemi gerçekleştirdiği, dönemin Jandarma İstihbarat Grup Komutan Vekili Savaş Gevrekçi'nin ise emri altında bulunan Aziz Turan'ı faillere yardım için görevlendirdiği öne sürülüyor.
Sanıkların, 765 sayılı TCK'nın 450/4. maddesindeki "taammüden adam öldürmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbetin yanı sıra "halkı isyana teşvik ve birbiri aleyhine silahlandırarak mukateleye (öldürme, vuruşma) teşvik etmek" ve "adam yaralamak" suçlarından da cezalandırılmaları talep ediliyor.
Yargıtay, Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesindeki 16 sanıklı JİTEM davası ile yazar Musa Anter'in öldürülmesi ve AK Parti Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu'nun yaralanmasına ilişkin Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesindeki 4 sanıklı davanın birleştirilmesini kararlaştırmıştı.