Murat Emir: "Sınırlarımızı Kevgire Döndürdüler. Tusaş Saldırısı İçin Suriye'den Ankara'ya Kadar Hiçbir Önleme Takılmadan Rahatlıkla Geliyorlar"
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, TUSAŞ saldırısında güvenlik zafiyetine dikkati çekerek, "Bugün herkesin savunma sanayimizin gözbebeği dediği bir kuruma birilerinin Türkiye'ye gözdağı vermek için saldırabileceğini öngörmek için gerçekten de istihbaratçı olmaya gerek yok. Teröristler Suriye'den rahatlıkla giriyorlar çünkü sınırlarımızı kevgire döndürdüler. Biz 'sınır namustur 'dedikçe, sınırları her gelenin rahatlıkla geçebileceği bir hale getirdiler. Suriye'den Ankara'ya kadar hiçbir önleme takılmadan rahatlıkla geliyorlar" dedi.
(TBMM) - CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, TUSAŞ saldırısında güvenlik zafiyetine dikkati çekerek, "Bugün herkesin savunma sanayimizin gözbebeği dediği bir kuruma birilerinin Türkiye'ye gözdağı vermek için saldırabileceğini öngörmek için gerçekten de istihbaratçı olmaya gerek yok. Teröristler Suriye'den rahatlıkla giriyorlar çünkü sınırlarımızı kevgire döndürdüler. Biz 'sınır namustur 'dedikçe, sınırları her gelenin rahatlıkla geçebileceği bir hale getirdiler. Suriye'den Ankara'ya kadar hiçbir önleme takılmadan rahatlıkla geliyorlar" dedi.
CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in kapalı bir toplantıda yeni çözüm sürecine söylediği iddia edilen, "biz tarihin doğru tarafında yer almak istiyoruz" cümlesine ilişkin açıklama yapan Emir, "Kapalı kapılar arkasında konuşulanların konuşulmuş gibi iletilmesini doğru bulmuyoruz. Bizde böyle bir bilgi yok, dolayısıyla bunu bir dedikodu, saptırma olarak değerlendirmek gerekir" dedi.
"TUSAŞ saldırısına yönelik şüphelerimiz, sorularımız artıyor"
Murat Emir, konuşmasında şunları söyledi:
"Türkiye millet olarak iki gündür büyük bir acı içerisinde. Şehitlerimiz için yanıyoruz olayın üstündeki toz dumanı gittiği zaman da TUSAŞ saldırısıyla ilgili kimi ayrıntılar gelmeye başladıkça kaygılarımız, şüphelerimiz, sorularımız artmaya devam ediyor. Son haftadaki gündemle birlikte böyle bir saldırının olabileceği hepimizin aklına gelen bir şeydi. Bugün herkesin savunma sanayimizin gözbebeği dediği bir kuruma birilerinin Türkiye'ye gözdağı vermek için saldırabileceğini öngörmek için gerçekten de istihbaratçı olmaya gerek yok. Teröristler Suriye'den rahatlıkla giriyorlar çünkü sınırlarımızı kevgire döndürdüler. Biz 'sınır namustur 'dedikçe, sınırları her gelenin rahatlıkla geçebileceği bir hale getirdiler. Suriye'den Ankara'ya kadar hiçbir önleme takılmadan rahatlıkla geliyorlar.
"Bu kişiler nasıl oldu da böylesine rahat çalışabildiler?"
Bu kişiler daha önce keşif yapıyorlar. Günler öncesinden gelerek vardiya saatlerini, rahat girebilecekleri kapıları, nasıl gidip nasıl döneceklerini bilecek kadar araştırmışlar. Bu kişiler nasıl oldu da böylesine rahat çalışabildiler? Bu teröristler bu ağır silahları nasıl ve ne şekilde getirebildiler? Bu soruların cevabını vermesi gerekenler sessizliğe bürünüyorlar. TUSAŞ ve buna benzer askeri olmayan ama ordumuz için kritik öneme sahip olan kurumların, özel şirketler eliyle güvenliğinin sağlanması akıl dışıdır. Madem ki böyle kritik görevler üstleniyorlar, ordumuzun temel ihtiyacını karşılıyorlar, düşmanlarımızın ilk hedefi oluyorlar öyleyse bunları da silahlı kuvvetlerimizin koruması gerekmez mi? Ellerinde sıradan tabancaları olan, sıradan 4-5 güvenlik görevlisinin olması zaten zaafiyet değil mi?"
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un "bu saldırı çok iyi planlanmış bir saldırı" şeklindeki açıklamasına da tepki gösteren Emir, "Tüm millet olarak böyle acılar çekerken bu saldırıyı adeta takdir edercesine iyi çalışılmış demesi gerçekten olacak şey değil. Bir 'aferin' demediği kalmış. Burada iyi hazırlanılmış bir terör saldırısı yok, burada istihbarat zaafiyeti var, güvenlik zaafiyeti var, görevini yapmayan güvenlik görevlileri var. Bu sorumluluğu gizlemek için 'çok iyi hazırlanmışlar' diye adeta teröristleri takdir etmek Meclis Başkanının işi midir" dedi.
"Bazı yasal düzenlemelere ihtiyaç varsa biz buna katkı vermeye hazırız"
Saldırının geçen yıllarda gerçekleşen terör saldırıları ile olan benzerliğine dikkati çeken Emir, "Geçen yıl İçişleri Bakanlığına ve Mersin'de polis karakoluna yapılan saldırının bir kopyası. Bu olayın üzerine kararlılıkla gidilmeli. Buradaki ihmalleri ortaya koyarak bir daha böyle saldırılarda şehit vermeyelim. Biz dün bu terör saldırılarını Meclis'imiz araştırsın dedik, nerede eksik varsa, güvenlik zaafiyetimiz nereden kaynaklanıyorsa Meclis bununla ilgili kanun çıkarsın diye araştırma önerisi verdik beyler yine reddettiler. Yani Meclis konuşmasın, tartışmasın, Türkiye'nin gündeminden hızlıca düşürelim istiyorlar. Oysa eğer bazı yasal düzenlemelere ihtiyaç varsa biz buna katkı vermeye hazırız" diye konuştu.
"29 Ekim Cumhuriyet Bayramını da yine coşkuyla kutlayacağız"
İstanbul Beşiktaş Meydanında pazar günü saat 14.30'da gerçekleşeceği duyurulan "Şiddete karşı yaşam hakkı" mitinginin iptal edilmediğini ifade eden Emir, şunları söyledi:
"Üç gün önce Genel Başkanımız Türkiye'de giderek artan şiddet olaylarına karşı toplumsal bir muhalefet ortaya koymak için Pazar günü Beşiktaş Meydanında yapılacak 'Şiddete karşı yaşam hakkı' mitingini duyurmuştu. Yaşadığımız bu hain saldırının ardından endişe ve korkunun arttığını görüyoruz. Bilinmelidir ki, terör örgütünün de amacı bu endişeyi arttırmaktır. Oysa biz yaşam hakkını en öne koyan bir parti olarak bu mitingi gerçekleştireceğiz. Millet olarak ayaktayız diyeceğiz. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını da yine coşkuyla kutlayacağız. 29 Ekim yaklaşıyor, Cumhuriyetimizin 101. yılını da yine coşkuyla kutlayacağız. Bugün Cumhuriyet'e sahip çıkmanın önemi bir kez daha ortaya çıkarken, Cumhuriyet Bayramını kutlamaya çekinenlere, Cumhuriyeti kuran kadrolarla hesaplaşması bitmeyenlerle, Atatürk'le sorunu olanlara rağmen coşkuyla kutlayacağız, alanlarda olacağız. Birinci Meclis'ten Anıtkabir'e yürüyeceğiz."
"Zaman geçiyor ama deprem bölgesinde sorunlar bitmiyor"
Deprem bölgesinde konut sorununun devam ettiğini ifade eden Emir, "Zaman geçiyor ama deprem bölgesinde sorunlar bitmiyor. Deprem bölgesinde barınaklarda, konteynerlarda geçici barınma alanları yaratmışlardı ama maalesef bunlar kalıcılaştı. Konutlar yapılamıyor, teslim edilebilen konut sayısı onda bir. Vatandaşımız bu kışı da konteynerda geçirmek zorunda kalacak. Her afet sonrasında iban gönderiyorlar. 1999'da yarattığınız deprem fonuyla ne yaptınız dediğimizde 'duble yol yaptık, daha ne istiyorsunuz' diyor. 6 Şubat depreminden sonra da 115 milyar para topladılar. Bu paranın akıbeti belli değil. Hangisi şov yaptı, hangisi yardım yaptı belli değil. Sayıştay denetiminden kaçmak için fon kuruyorlar" ifadesini kullandı.
"İşgal edilen yerlerden kaçamasınlar diye çektikleri teli Türkiye'den gönderiyorlar
"İsrail'in Türkiye'ye yönelik tehdit" iddialarına yönelik de açıklamalarda bulunan Emir, şunları söyledi:
"İsrail'le mücadele diyorlar. 'İsrail bize saldıracak gök kubbe inşa edelim, kredi kartlarında 750'şer lira verin' diyorlar. Ama bakıyorsunuz İsrail'le askeri başta olmak üzere ticari ilişkiler hala devam ediyor. Filistin'e gönderiyormuş gibi yaparak ticarete devam ettiler. İsrail'e gönderdikleri çelik tel miktarı son bir yılda 3 bin 400 kat arttı. Filistinliler çelik teli ne yapacak bu savaşın ortasında tabi ki İsrail'e gidiyor. Filistinli çocuklar, kadınlar işgal edilen yerlerden kaçamasınlar diye çektikleri teli Türkiye'den gönderiyorlar. Şimdi de İstanbul'da Saha Expo fuarında binin üzerinde katılımcı var ama en önemlisi BAE İngiliz firması. Bu silah firması İsrail ordusunun ana tedarikçisi. Bu firma Dünya'da lanetli ama İstanbul'da rahatlıkla mallarını teşhir edebiliyor. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?
"İşçinin hakkını size yedirmeyeceğiz"
Ülkemiz açlık, yoksulluk girdabında bir gün dahi yaşayabilmek için kredi kartı kullanırken, derin bir yoksulluk varken herkesin gözü asgari ücretteyken bunun cevabını Merkez Bankası Başkanı Amerika'da fon yatırımcılarına söyledi. Fonlarını Türkiye'ye getirirlerse ne kadar karşı çıkacaklarını anlatmak için 'önümüzdeki yıl dövizi baskılayacağız' demiş. Bilsin ki biz Türkiye'de yaptıkları tiyatronun farkındayız. Rakamın Saray'da kesinleştiğini biliyoruz. Yine insanlık dışı bir asgari ücret çıkacağından kaygılıyız. Bilsinler ki bıçağı kemiği de deldi. Bu yılki enflasyon yüzde 49. Verdiğiniz zam üç ayda eridi. Aç kal, başının çaresine bak deniliyor. Halkın kaynaklarını da dış fonlara peşkeş çekeceğiz deniliyor. İşçinin hakkını size yedirmeyeceğiz.
"Eski Türkiye diye aşağıladığınız Türkiye'de bunlar akıllara bile gelmezdi"
Nepotizm, eş, dost, akraba ataması... AKP bu konuda Dünya literatürüne girecek bir örnek. AKP'de neredeyse akraba olmayan, ilişkisi olmayan birisinin kamuya girmesi imkansız. Fatma Betül Sayan Kaya'nın kardeşi Ayşe Hilal Sayan, kendisi Bahreyn Büyükelçisi olarak atandı. Kendisi bakanlıkta çalışmış ablası bakanken müsteşar yardımcısı olmuş. Erkek kardeşleri Ömer Fatih Sayan ise yine büyük bir başarı hikayesi... Başbakan müşavirliğiyle başlamış, Bilgi Teknolojileri İletişim Kurumu üyesi olarak devam etmiş, başkan olmuş. Böylece aile boyu saadet devam etmiş. Devletin tüm kurumlarını çürüttüler aynı zamanda bir Tek Adam rejimi Türkiye'yi bir parti devleti haline getirdi. Parti yetkililerinin en kritik kurumlarda olmasını yadırgamıyorlar. Eski Türkiye diye aşağıladığınız Türkiye'de bunlar akıllara bile gelmezdi. MİT Başkanı sanki AKP'nin memuru gibi davranıyor. Bunu yaptığınızda istihbarat zaafiyetinden dolayı TUSAŞ'ta şehit verirsiniz. Biz daha çok terör saldırılarına maruz kalırız."
"Bunu bir dedikodu, saptırma olarak değerlendirmek gerekir"
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in kapalı bir toplantıda söylediği iddia edilen, "bugünkü şartlarda iktidarın karşısında konumlanarak siyasi kazanç ya da oy elde edebiliriz. Ama biz tarihin doğru tarafında yer almak istiyoruz" cümlesine ilişkin açıklama yapan CHP Grup Başkanvekili Emir, şunları söyledi:
"Genel Başkanımız görüşlerini şeffaflıkla ifade eden bir siyasetçidir. Dolayısıyla kapalı kapılar arkasında konuşulanların konuşulmuş gibi iletilmesini doğru bulmuyoruz. Bizde böyle bir bilgi yok, dolayısıyla bunu bir dedikodu, saptırma olarak değerlendirmek gerekir. Ama Sayın Genel Başkanımızın 'önce Türkiye' diyeceğini, CHP'nin faydalarının bir adım geriden geleceğini tahmin etmek güç değildir. Atfedilen sözün kullanıldığına dair bir bilgimiz yoktur. Biz terörün bitmesi için, anaların bir daha gözyaşı dökmemesi için Meclis'te barış için yapılacak her mücadelenin destekçisi oluruz ama bilsinler ki biz şehit annelerimizin, gazilerimizin gözünün içine bakamayacağımız herhangi bir çözümü çözüm kabul etmiyoruz."