Münir Özkul'un Vefatı

Türk sinemasının usta isimlerinden Münir Özkul'un vefatı, sanat dünyasını yasa boğdu.

Sinema oyuncusu Engin Çağlar AA muhabirine yaptığı açıklamada, Münir Özkul'un hem Türk tiyatrosu hem de Türk sinemasının çok önemli oyuncularından biri olduğuna dikkati çekti.

Özkul'un hayatında çeşitli evreler olduğunu dile getiren Çağlar, "Ben, Küçük Sahne'de tiyatroda oynadığı oyunlardan itibaren tanıyorum. Sonra sinemada da çok büyük bir yere geldi. Çok iyi tiplemelerde bulundu. Ben, 1968'de Yeşilçam'a geldiğimde ikinci filmimde Münir ağabeyle karşılaştım. Son derece yardımcı, sevecen, güler yüzlü bir insan olarak onu hatırlıyorum." dedi.

Çağlar, usta sanatçının son derece önemli karakterleri canlandırdığının altını çizerek, şunları anlattı:

"Yazdığım kitabımda Münir ağabeye de epeyce yer vermiştim. Münir ağabeyle amca-oğul karakterlerinde oynamıştık Arzu Film'de. Arzu Film'in başrol oyuncusuydu. Zaten yaptığı o güzel filmlerin çoğu Arzu Film yapımlarıydı. Münir Özkul ile karşılıklı oynamak olağanüstü bir duyguydu. Atlas Sineması üzerindeki Küçük Sahne'nin ilk açıldığı yıllarda 'Çayhane' oyununda Münir ağabeyi seyretmiştim. Onun en iyi yıllarıydı ve sahnede ustalığını sergiliyordu. Münir Özkul, gerçekten çok iyi bir tiyatro oyuncusuydu. Sonra çok iyi bir sinema oyuncusu oldu. Beraber unutulmaz filmlerde oynadık ama onu Hababam Sınıfı'ndaki Mahmut Hoca rolü zirveye çıkardı."

"Çok ağır ve çok uzun bir hastalık dönemi geçirdi"

Tiyatro ve sinema oyuncusu Ulvi Alacakaptan da Özkul'un Türk tiyatrosu için oldukça önemli biri olduğunu ifade ederek, duygularını şöyle dile getirdi:

"Kendisiyle birlikte bir devri kapatıyor. Münir Özkul, daha çok filmleriyle tanınıyor. Çünkü sinema çok yaygın bir sanat. Ama Münir Özkul bence tiyatrocu olarak yaşadı ve hep gözü de tiyatrodaydı. Özellikle de geleneksel tiyatroya aşık değil, hastaydı. Onun, Haldun Taner'in 'Sersem Kocanın Kurnaz Karısı' oyunundaki, 'Perde' diye biten son tiradı hiç unutulmaz. Sinemada meşhur oldu ve çok insan onu sinemada tanıdı ama her an her fırsatta tiyatro yaptı. Ömrünün son dönemlerinde de tiyatro yapıyordu. Çok ağır ve çok uzun bir hastalık dönemi geçirdi. Ne iyi ki dünyadaki hayattan ibaret değil yaşam. Ondan sonra da gerçek yaşam bekliyor. Allah rahmet eylesin. Böyle ustaları yaşarken anmayı nasip etsin."

Nejat Uygur'un oğlu, tiyatro oyuncusu Süheyl Uygur da çok üzgün olduğunu belirterek, "Babam gibiydi onun da hastalığı. Çok üzüldüm gerçekten diyecek bir şey bulamıyorum. Başımız sağ olsun. Türkiye çok büyük bir değerini kaybetti. Onların filmleriyle büyüdük. Sosyal medyada Neşeli Günler filminin afişlerini paylaşıyoruz. O filmleri, afişleri gördüğümüz zaman içimiz açılıyordu. Çok çok üzüntülüyüm." diye konuştu.

Sinema eleştirmeni Atilla Dorsay ise görüşlerini şöyle aktardı:

"Münir Özkul Yeşilçam'ın o büyük ailesinin en sevilen bireylerinden biriydi. Ben onu çok öncelerde tanıdım. Çünkü ben 1950'li yıllarda tiyatroya gitmeye başlamıştım. Beyoğlu'ndaki Muhsin Ertuğrul'un kurduğu Küçük Sahne o dönemin en prestijli tiyatro grubuydu ve o grubun içinde Münir Bey de vardı. Biz onu ilk olarak orada zamanın ünlü oyuncuları Can Başaran ve Sadri Alışık ile karşılıklı oyunlarda izledik. Daha sonra Dormen Tiyatrosu'na geçti yanlış hatırlamıyorsam. 1960'lı yıllarda da Yeşilçam onu keşfetti. Özellikle 1960'lı yılların sonu 1970'li yılların başlarında o ünlü Arzu Film yapımlarında o büyük ailenin çok sevilen bir bireyi oldu ve bu da uzun yıllar sürdü. Bütün bunlar bizi ona o kadar yakın kıldı ki. Eski Yeşilçam'ın o kendine özgü büyüsü, o insanlar bizim ailemizden birer fert gibi oldular. Tabii Münir'in farkı çok uzun süre bitkisel hayatta kalması oldu.

Özkul'un kendine özgü bir oyuncu olduğunu vurgulayan Dorsay, kesinlikle yeri doldurulamayacağını söyledi.