Muhsin Yazıcıoğlu GPS davası 8 Ocak'a ertelendi
BBP merhum Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindekilerin ölümüyle ilişkili GPS cihazlarının sökülmesiyle ilgili davada İHA Muhabiri İsmail Güneş'in eşi Yasemin Güneş duruşma salonu terk etti. Duruşma ise 8 Ocak 2020 tarihine ertelendi.
Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindekilerin ölümüyle sonuçlanan helikopter kazasında, GPS cihazlarının sökülmesiyle ilgili 3 başka suçtan tutuklu 10 kişinin yargılandığı dava, Göksun Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü.
Muhsin Yazıcıoğlu'nun eşi, Gülefer, oğlu Furkan, ağabeyi Yusuf Yazıcıoğlu, İHA Muhabiri İsmail Güneş'in eşi Yasemin Güneş'in yer aldığı duruşmaya, partilerin yoğun katılım göstermesi mahkemede salonunda adım atacak yer bırakmadı. Göksun Adliyesinde SEGBİS sisteminde yaşanan kısa süreli arızanın giderilmesinin ardından başlayan duruşma, başka suçtan cezaevinde olan Davut Uçum, Aydın Özsıcak ve Yusuf Yiğit'in dinlenmesiyle başladı. Yazıcıoğlu ve diğer aile avukatlarının ise, Muhsin Yazıcıoğlu soruşturmalarının ana dosyada birleştirilmesi ve sanıkların tutuklu yargılanmalarını talep ettiler. 6 saat soruşturma sonunda Muhsin Yazıcıoğlu'nun GPS hırsızlığı davası, eksik belgelerin giderilmesi kararıyla 8 Ocak 2020 tarihine ertelendi.
Davanın erteleme kararının ardından adliye binası önünde açıklama yapan İHA Muhabiri İsmail Güneş'in eşi Yasemin Güneş, "Bugün yine sanıklar dinlendi Aydın Özsıcak ile Davut Uçum. Tabi bizim burada 10 yıldır bir çabamız var. Bu 10 yılın son 2 yılında iyi bir aşama kaydettik. Göksun ilçesinde ki davaya ilk etapta bizleri müdahil etmemişlerdi. Müracaatlar sonrası aileleri de müdahil ettiler. Davada adı geçen Aydın Özsıcak ile Davut Uçum hakkında 2011 yılında bir tutuklama olmuştu. Özgürlük mahkemesi adıyla çıkan bir yasayla bu kişiler serbest kaldı ve daha sonra Cumhurbaşkanına suikast girişiminden aynı tim yeniden ortaya çıktı. Şimdi ağırlaştırılmış müebbetle FETÖ davasından yatıyorlar. Adalet istiyoruz diye basit bir cümle söylemek istemiyorum artık. Adaleti devlet bize teslim etmek zorunda, hepimizin çocukları var. Ölen şahitlerimiz için ahirette borcumuz var, dünyada da sadece çocuklarımıza borcumuz var. Babalarının İsmail'in nasıl olduğunu onlara anlatmakla mükellefiz. İsmail öldürüldü bu artık kesin. Cinayete kurban gitti. Hamza Tiryaki diye bir komutanın, 'X şahıs bekliyor, ölene kadar bekliyor' cümlesi bile İsmail'in öldürüldüğüne şahittir. İsmail hiçbir şekilde aşağıya inmedi. Onu aşağıya attılar. Bu açık. Çenesi kırık bir insan konuşamaz zaten. Burada yaşayan bir insanın ölümünü seyretmelerini biliyoruz. Adalet Bakanımızdan ve gerekli mercilerden bize destek vermeliler. Bu işin artık bu işin artık sonlanması gerekiyor" dedi.
'İHA MUHABİRİ İSMAİL GÜNEŞ'İN EŞİ SALONU TERK ETTİ'
Davanın muhatabı olarak diğer katılımcılardan saygı beklediklerini kaydeden Güneş, "Duruşma salonunu terk etmemin sebebi, içeriye seyirci olarak katılanlardan dolayı yer kalmamasından dolayı. Ben şehit ailesiyim, İsmail Güneş'in eşiyim. Davanın birinci dereceden müdahiliyim. Ama biz oarda oturacak yer bulamıyoruz. Tamam insanlar merak ediyorlar, dava arkadaşlarıdır saygım sonsuz. Duruşmalar sırasında avukatlarımız bile yer bulamıyorlar. İnsanların biraz saygılı olması gerekiyor. Acıyı biz yaşıyoruz ama insanların oraya seyirci olarak geldiklerinde bizlere saygı göstermelerini istiyoruz. Bu bizim hakkımız. Saygının olmadığı yerde kimsede benden saygı bekleyemez. Bu konudan dolayı tepkimi dile getirdim" dedi.
'DAVALARIN BİRLEŞTİRİLMESİ GEREKİYOR'
Davayı takip eden Uluslararası İnsan Hakları ve Demokrasi Derneği Genel Başkanı Remzi Çayır ise, "Bilindiği üzere 2009 yılından 2019 yılına kadar birçok yol kat edildi ama sonuç hala alınamadı. Avukatlarımızın da ifade ettiği gibi dosyaların birleştirilmesi lazım. Yani Ankara'da ayrı, Sivas'ta ayrı bir dava, Kahramanmaraş'ta ayrı bir dava, Göksun'da ayrı bir dava olmaması lazım. Ortada şehit olmuş katledilmiş insanlar var. Suikast olayı var. Dolayısıyla bu davaların toplatılması bir yerde görülmesi ve birleştirilmesi gerekir ki, sonuç alınabilsin. Aksi halde davalar bu şekilde bölünmeye devam ederse, iş sulanır ve başkalaşır. Bu davanın sanıkları konumunda olan insanların birçoğu şuan darbeden dolayı içerdeler. Dolayısıyla işin ciddiyeti ortada. Bu ciddiyete uygun yargının davaların mutlaka birleştirip, sonuca gitmesi gerekir" dedi.