Muharipler İlgisizlikten Muzdarip
Türkiye Muharip Gazileri Derneği Şanlıurfa Şube Başkanı Hasan Aslan, kendilerine yönelik bir ayrımcılığın olduğunu söyledi.
Türkiye Muharip Gazileri Derneği Şanlıurfa Şube Başkanı Hasan Aslan hem toplumda, hem devlet nezdinde muharip gazilerine yönelik ilgisizlikten şikâyet etti.
Hükümetin kaynak aktarırken muharip gazileri yeterince düşünmediğinden sitem eden Aslan'la, dernek olarak yürüttükleri çalışmalarını, halkın gazilere yönelik yaklaşımını, gazilerin yerel ve merkezi hükümetten beklentilerini konuştuk.
Başkanım öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
Ben, Hasan Aslan. Türkiye Muharip Gaziler Derneği Şanlıurfa Şubesi başkanıyım. Muharip gaziler derken yanlış anlaşılmasın terör gazileri var, malul gaziler var biz sadece 1974 Kıbrıs Muharebesine katılan ve 1951-52-53'te orada savaşanların teşkil ettiği bir derneğiz. Muharip gazi sayımız 683. Bunların ne yazık ki, birçoğuna ulaşamadık. 370 kayıtlı üyemiz var şuanda. Toplamda 53 tane Kore gazisi, 630 da Kıbrıs gazisi. Kıbrıs gazilerinden şuana kadar elimizdeki bilgilere göre 70 kişi vefat etmiştir. Allah rahmet eylesin. Kore kayıtlı gazilerimiz bizde 25 kişi var, 19 kişi vefat etmiş şuanda, 6 kişi hayatta.
Peki, gazilerimizin kıymetini biliyoruz muyuz?
Maalesef. Gaziantep bizim hemen burası. Aramızda140 kilometre ben orda orduevine gittiğim zaman gerçekten imreniyorum. Gaziantepliler orayı bizden önce kurdu. Gaziantep'in zengin işadamları, genç işadamları, girişimci işadamları gazi çocuklarının ihtiyaçlarını karşılıyorlar. Giyiminden tutun, gıdalarına kadar. Gazi, yanlış anlaşılmasın fakir fukara hepsi bizim vatandaşımız, bizim insanlarımız, başımızın üstünde yeri vardır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, hepsi onurludur ve şereflidir; ama bazı insanlar onuruna yedirip de gidip diyemiyor 'ben muhtacım, bana gıda yardımı yapın.' Bize diyorlar; ama bizim öyle bir imkanımız yok. Ama Gaziantep'te işadamı diyor ki, '1 kamyon yağ gönderiyorum, makarna gönderiyorum.' Biri açıyor, 'kıyafet gönderiyorum' diyor. Bunlar belgeyle, faturayla bunlara yapılan şeylerdir onlara katkı yapıyorlar ve şuanda dört dörtlük bir çalışmaları vardır. Gelen ihtiyacı olan gazilerini memnun ediyorlar; ama bize ne yazık ki 2008 Haziran ayında biz buraya taşındığımızda sayın valimiz o zaman ki sayın tugay komutanımız,belediye başkanımız sağ olsun, bütün büyüklerimiz buradaydı. İş adamlarımızın birçoğu da buradaydı. Sayın valimizin yanında herkes bir şeyler söyledi. 'Bu derneğin ne ihtiyacı varsa biz buradayız. Siz kimin için gazi oldunuz. Bizim için gazi oldunuz. Allah razı olsun. Gazilerimiz olmasa gencecik şehitlerimiz olmasa acaba biz bu makamlara otururmuyduk' diyen insanlar aradan 7 yıl geçti. Bakın 7 yıl geçti. Tek tek isimlerini de sayabilirim. Buraya katılanların içlerinden hiçbiri bir telefon açıp da 'arkadaşlar gazilerimiz ne yapıyor, sıhhatleri nasıl, durumları iyimidir' demedi. Bırakın 'bir ihtiyacınız varmı' demesinler, bizim işte Antep'le Urfa arasındaki varlıklı, hatta 'milliyetçiyim' diye geçinen, gazisini sevenle arasındaki fark budur. Ne yazık ki, bizim mesela üniversiteye giden bazı çocuklarımız var. Gaziantepliler olmasa bile benim bildiğim, 15 tane gazi çocuklarımızı yani bende kendi kayıtlı olanları söylüyorum, Kıbrıs'ta okuyanları İstanbul'da okuyanları gidecek bir yer bulamıyoruz. Onlara, ayda 200-300 lira burs verecek işadamları bulamıyoruz. Urfalı işadamları birkaç kişi bir araya gelse 15 tane gazi çocuğuna burs için 200-300 lira verecek durumda değillermi? Ama diğer taraflarda harcama yapıyorlar, çok da israf ediyorlar; ben bir,ikikişiye söyledim olmayınca da ne kendi onurumu ne de gazilerimizin onurunu ayaklar altına almak istemedim.
İşadamlarımızın tavrı davranışı böyle. Peki, halkın bakış açısı nasıl? Gaziyi nasıl görüyor?
Bir örnek vereyim. Senesini söylemeyeyim; ama 29 Ekim Cumhuriyet Bayramıydı. Bizim 11 Nisan Stadı ve Kapalı Spor Salonu daha yıkılmamıştı. Törene gidiyoruz. Atatürk Bulvarı Caddemizde tören geçişi yapacağız. Vali beyin talimatıyla yağış olması halinde törenin kapalı spor salonunda yapılması. Hafiften hava biraz yağışlıydı. Tören birliği komutanımız geldi ve 'vilayetten gelen emir üzerine tören iptal kapalı spor salonuna' dedi. Samimi söylüyorum. Koreli Mehmet Amca'yla beraber yürüyoruz. İki tane genç, Urfa Lisesi öğrencileri, bizim yanımızdan geçerken benim dikkatimi çekti. Acaba hakkımızda ne düşünüyorlar diye. Bize baktılar, baktılar bir şey anlayamadılar. Urfa şivesiyle konuşarak, 'la bunlar nerenin çetesi' dediler? Öbürü 'ne bileyim, bunlar ya Maraş çetesi, ya da Antep çetesi' dedi. Benim üzerimde gazilik üniformam vardı, madalyalarım vardı. Suç o öğrencilerin değil ki. Onlara gazisini öğretemeyen, şehidini öğretemeyen okul müdüründen başlar, milli eğitim müdürlüğündedir.
Peki, yetişkinlerin tavrı nasıl gazilere karşı?
19 Eylül Gazileri Anma Günü. Şehitlik Anıtı'nda tören toplam 15 dakika. Sayın valimiz, belediye başkanımız, tugay komutanımız gelir, saygı duruşu, istiklal marşı, üç dakikalık günün anlam ve önemini belirten bir konuşma, iki tane öğrencimiz şiir okur. Bitti. Bir okulda Gaziler Günüyle ilgili bir program yaparlar. Orada kalkar Kıbrıs'la ilgili bir, iki şey konuşurum. Soru soran yok. Merak eden yok. Bazen diyorum ki, öğretmenlerimiz öğrencileriyle beraber gelseler bizi burada bir görseler. Şimdi dışarıda diyorlar ki, 'Muharip Gaziler Derneği'ne gitsek ne olur, hepsi yaşlı insanlar, merdiven altı bir yer, sigara içiyorlar, içeriye sigara dumanından girilmiyor.' Ama gelip içeriyi gördükten sonra her tarafın şehitlerin resimleriyle ve kahramanlıklarıyla donatıldığını görünce tamamen küçük dillerini yutuyorlar. Onun için diyoruz ki, derneğimizi bilmeyenler, tanımayanlar, gelin bizi görün, tanıyın. Biz, kimiz? Biz, neden Kıbrıs'a gittik? Biz, Kore'ye niye gittik. Bazıları ön yargılı bir şekilde, 'ya bizim Kore'de ne işimiz vardı' diyorlar. İnsanlık adına vardı. 'Ya bizim Kıbrıs'ta ne işimiz vardı, şimdi Kıbrıslı Türkler bizi kabul etmiyorlar' diyorlar. Doğrudur, kabul ediyorum. Ben de gördüm.
Gerçeği anladıkları zaman öyle değil. Adanın bizim için ne kadar önemli olduğunu herkes biliyor.
Örneğin derneğin ismi telaffuz edilirken 'muharip nedir' diyen oluyor mu?
Tabi, çoğu 'muhalif' diyor. 'Muhabere' diyenler bile var. Muharip. Fiilen yabancı ülkenin düşman askeriyle süngü süngüye çarpışan askere muharip denir. Yani muharebeye katılmış.
Yerel yönetimlerin yaklaşımı nasıl? Size herhangi bir destekleri var mı veya sizin onlardan beklentiniz nedir?
Büyükşehir olduktan sonra üç tane yeni ilçemiz oldu. Eyyübiye, Haliliye, Karaköprü. Ha bire personel, işçi alıyorlar. Sağ olsun devletimiz de, hükümetimiz de bizi neredeyse unuttu. 41 yıl geçti savaştan bu tarafa. Bakın terör gazisine, malul gaziye, şehit ailesine sözüm yok, bir ev bir fidanı toprağa vermiş, ben onların acılarını yüreğimde hissediyorum. Onlar benim başımın tacıdır. Onlara devlet ne verirse azdır. Ancak terör gazisi, vazife gazisine devletin tanıdığının onda birini bize de tanısa. Onlara istihdam verdiler, bize bir tane bile vermediler. Onların en düşük şeref aylığı, benim üç dört katımdır. Geçen gün Milli Savunma Bakanımız İsmet Yılmaz bir açıklama yaptı. Yeni yasayla maaşlarına yüzde 25 zam yapılacak. Bize yüzde 3 verdiler. Araba alınca onlardan ÖTV alınmayacak. Onlara silah ruhsatı var, bize yok.
'Onlar hak ediyor; ama bize de bu haklar tanınsın' diyorsunuz.
Biz, gazi değil miyiz? Ne yaptık biz? Kore gazilerimiz dört kafile olarak gittiler oraya. Orada altın harflerle tarih yazdılar. Kore, 60. yılında Türkiye Cumhuriyetine minnettarız diyor. 'Gelen 16 ülkenin içinde Türk askeri bambaşkaydı' diyorlar. 'Biz, bugün bağımsızlığımızı kazandıysak ve süper güç olduysak bütün ülkelerin sayesinde; ama en çok Türkiye'nin sayesinde' diyorlar. Mehmet Amca anlatmıştı. Kore'de her ülke kendi bayrağını asarmış. Ruslar, Çinliler ve Kuzey Koreliler, bizim cephemize taciz edemiyorlardı, korkularından. Türk askerinin ne kadar cesur ve savaşçı olduğunu biliyorlar.
Siz Kıbrıs'taydınız ne oldu orada?
Kıbrıs'taki barış harekatı 20 Temmuz'da başladı, 23 Temmuz'da bitti. İkinci harekat anlaşma olmayınca o zamanki Dışişleri Bakanı Turan Güneş ne dedi? 'Garantör ülke İngiltere, Türkiye' dedi. Oradaki garantör ülke biziz. Sadece üç gece, dört gündüz sürdü. 'Kızım Ayşe tatile çıksın' sözünü belki hepiniz duymuşsunuzdur. İşte bu söz orada kullanıldı, ikinci harekat başlasın diye. 13 Ağustos'ta başladı, 17 Ağustos'ta o da bitti. Dost görünen ülkeler, başta Amerika 6. Filoyu getirdi burnumuzun dibine dikti. 'Durun' dedi. 'Dur' demeseydi bize 48 saat yeterdi. Biz, o zamanki imkansızlıklara rağmen, adanın yüzde 8'i bizde iken, şu anda yüzde 40 civarında bizde. Bu adanın Türkiye için stratejik öneme sahip olduğunu biliyorsunuz değil mi? Aşağı yukarı 47 bin askerimiz Kıbrıs'a girdi. 633 kişi içerisinde, savaştan önce Kıbrıs'ta olanlar, özel kuvvetler komutanlığının bir tanesi de bendim. Kıbrıs'ta 13,5 ay askerlik yaptım. Eğer bir şeyler yapabildiysem, gurur duyuyorum. Biz, bir hafta içerisinde Kıbrıs'ın yüzde 40'ını alırken, şu anda devletimizin ve hükümetimizin nazarında gazi gibi görünmüyoruz.
Devletin yaklaşımını nasıl buluyorsunuz?
2013'te Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Urfa'ya geldi. Sağ olsun bizi de davet etti. Ben bir dosya arz ettim sayın cumhurbaşkanımıza. Dosyayı, o zamanki bütün milletvekillerimize de verdim. Çok yakın bir ilgi alaka, çok mütevazı bir insan. Kelimenin tam anlamıyla baba adam. Kendimi taktim ettim. Yaveri vardı yanında. Şehit ve gazi danışmanı emekli kurmay bir albay. 'Gazimin dosyasını al' dedi. Bir ay sonra bana bir yazı geldi. Sayın Hasan Aslan, cumhurbaşkanı genel sekreterinin imzasıyla geldi. Vermiş olduğunuz dosya ilgili bakanlığa iletilmiştir.Bu kadar. Ben, bu torba yasa görüşülürken bütün Urfalı milletvekillerimize faksladım, terör gazilerine haklar çıkarılırken. Onların da ellerinde bir şey yok. Onlar da bizim durumumuzu biliyorlar. Bakanlarımıza verdik, başbakanımıza verdik. Eski başbakanımıza şimdiki cumhurbaşkanımıza üç yıl randevu talep ettik, görüşemedik. Biz kimiz ya? Affedersiniz, biz öyle sokak köpeklerini koruma derneği değiliz, biz camları kırmama derneği değiliz. Biz, muharip gaziyiz. Bu ülke için bir şeyler yaptığımıza inanıyoruz biz. Bir türlü görüşemedik.
Yani derdinizi dinleyen olmadı
Size şunu söyleyeyim. Ne acı. Bizim genel başkanımız, Ekonomiden Sorumlu Bakan Ali Babacan'dan randevu talep edip gidiyor. Bunu söylemek istemezdim; ama söyleyeceğim. Biz, buna çok içerlendik. Demek ki, bizim hiç değerimiz yok. Genel başkanımız Şükrü Tandoğan Bey'e ne diyor biliyor musunuz? Bakan 'Albayım' diyor. Böyle gerçekten hakaretvari görme gibi bir pozisyonda 'Albayım siz daha ne istiyorsunuz. Aldığınız maaşa dua edin' diyor. Genel başkanımız 'Evet sayın bakan doğru söylüyorsunuz.' Genel başkanımız Anayasanın 61. maddesini okuyor. Onu okuyunca biraz kendisine geliyor. 'Biz, suç mu işledik' diyor. Bakan, 'Biz bir hesap yaptık, muharip gazilerinin maaşlarını eşitlemek için 110 milyona ihtiyaç var' diyor. 'Böyle bir bütçemiz yok' diyor bakan. Genel başkanımız da 'Siz muhtarlara 200 milyonu nereden buldunuz' diyor. Muhtarların maaşlarına yüzde 200 zam yaptılar. Doğru mudur? Biz muhtarlarla rakip değiliz. Genel başkanımız 'biz Kıbrıs'a gencecik bir cumhuriyet kurduk. O cumhuriyetin değeri sizce kaç trilyondur' diyor. Teşekkür edip kalkıp gidiyor. Bizi böyle de görenler var.
Şu anda yaşayan kaç tane muharip gazi var?
Bendeki bilgilere göre, Urfa'da aşağı yukarı 570 kişi.
Sağlık durumu kötü durumda olan var mı?
Olmaz mı? Yatalak olan var, ağır hasta olan var. Sürekli tugayımızla istişare halindeyiz. Ve biliyorsunuz yeni kurulan bir müdürlüğümüz var. Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü. Sürekli konuşuyoruz, görüşüyoruz. İl müdürümüz Murat Bey ve yardımcıları sağ olsunlar, sürekli soruyorlar. Şu anda yatalak olan ve durumu kötü olan Ali Çiftçi isminde bir muharip gazimiz var, Kıbrıs gazisi. İl müdürümüz Murat Bey ve yardımcıları bizzat gelip, ziyaret ettiler. Ne yazık ki, adam ikinci hanımla evli. İkinci hanımdan da 4-5 tane çocuk var. Onların çocukları için talimat verdiler. Herhalde küçük bir yardım da olsa vakıftan bir yardım yapacaklar. Kendisi perişan durumda, başka bir sosyal güvencesi de yok. Gazi şeref aylığından başka da hiçbir geliri yok. Ama her şeye rağmen ne devletimize ne milletimize ne de bayrağımıza küsmüyoruz. Biz gazi olmuşsak bu vatan için ne mutlu bizlere.
Aslan yeniden seçildi
Bu arada Geçtiğimiz günlerde Türkiye Muharip Gaziler Derneği Şanlıurfa Şubesi'nin yapılan kongresinde 140 üyenin oyunu alan mevcut başkan Hasan Aslan başkanlığındaki liste güven tazeleyerek üç yıllığına yeniden seçilmişti.
Hasan Aslan ve yönetim kurulu üyeleri görev bölümü şu şekilde oluşmuştu.
1)Hasan Aslan(Başkan)
2)Ömer Çalışkan(2. Başkan
3)Mahmut Beyektemir (Muh.Üye)
4)Ahmet Yılmaz (Sekreter)
5)Bakır Korkmaz (Asil Üye)
(Kaynak: Gazeteipekyol)