Muhammed Emin Yıldırım ile Özel Röportaj
Muhammed Emin Yıldırım'ın en çok etkilendiği Sahabe?
Hatay Kardelen Derneği aracılığı ile "82 İl 82 Sahabe" programı çerçevesinde ilimize gelen Yazar, Siyer Araştırmaları Merkezi kurucusu Muhammed Emin Yıldırım "Ebu Ubeyde ibni cerrah" konulu konferansın ardından Hatay Fm'de Ayhan Gümüşsoy'la yaptığı röportajda önemli bilgiler aktararak soruları içtenlikle cevapladı.
82 il 82 Sahabe projesi ve amacı nedir? Neden Hatay'da Ebu Ubeyde bin Cerrah?
" Antakya'nın fatihi olan ve İslam onun eliyle bu topraklara geldiği için Ebu Ubeyde ibni cerrah, istedik ki bu proje ile iman tohumlarını bu topraklara eken sahabe efendilerimizle bağlarımızı yeniden güçlendirelim. İman yolunda verdikleri mücadeleleri daha iyi anlayalım ve yeniden bu iman tohumlarını yeşertelim.
Amacımız sahabe efendilerimizi gündeme getirerek, hayatımızın gerçek örneklerini, rehberlerini tanımak, ordan burdan öğrendiğimiz bilim kurgu filmlerinden bizlere dayatılan hayal mahsulü sahte efsanelerin ürünü değil, hayatın içerisinde yaşamış iman adına Allah tarafından bu iş için istihdam edilmiş, her biri bir alanda Efendimiz (s.a.v) tarafından örnek ve rehber seçilmiş o insanları tanıyalım istedik. Elhamdülillah bugün sahabe diyince bu milletin yüreğine ekili o iman tohumun ne kadar güçlü olduğunu her gittiğimiz yerde görüyoruz. Hatay'da da onu gördük.
Peygamberimiz (s.a.v) onları bir noktadan alıp bir noktaya ulaştırdı. Sahabeyi tam anlamıyla kavrayıp bunun gereklerinin ne olduğu anlayalım, bu vesile ile Türkiye'nin 81 vilayeti ve 82. İl olarak ta Kıbrıs Lefkoşa'yı tespit ettik. Kimi yerlerde kabirleri olanlar, kimi yerlerde makamları olan, kimi yerlerin fetihlerine katılan Antakya'da Ebu Ubeyde ibni cerrah gibi, Erzurum'da Habib ibni Mesleme gibi…
Habib ibni Mesleme'nin Antakya ile de bağı var. İslam'ın buraya atadığı ilk validir. Antakya'lılar bu ismi de iyi öğrenmeliler cihad sevdalısı yiğit bir sahabedir. Bir binmiş atına ölünce ancak inmiştir. Hz Osman döneminde Erzincan, Erzum'a kadar islamın mesajlarını ulaştırmıştır. Ebu Ubeyde ibni cerrah tarafından Antakya'ya ilk vali, olarak atanmıştır.
En çok etkilendiğiniz sahabe var mı?
Elbette ki var hiç birini birinden ayırmakta mümkün değildir. Hayatlarına okuyup yolculuk ettiğimiz zaman insanı sarsan dehşete düşüren alıp duvardan duvara çarpan olaylar tablolar olmuştur. Her biri göklerin yıldızıdır. Benim dünyamda Hz Ali'nin yeri biraz başkadır. Çünkü Hz Ali sahabenin içerisinde de öyledir. Her sahabe bir işin adamıyken Hz Ali her işin adamıdır. Efendimiz (s.a.v) in mübarek ellerinde yetiştiği için, cahiliye ait hiçbir şey rüyasına bile girmeden Peygamberimizin ikliminde büyüdüğü için Hz Ali. Her sahabe için biz r.a (Radiallahu anhum) diye anarken onun adını hiç putlara secde ve ibadet etmediği ve çocukluktan beri Allah'a secde ettiğinden, onun ismi anıldığında hürmeten Kerremallahu veche diye anarız.
Efendimiz (s.a.v)'in amcasının oğlu, damadı ve her nebinin nesli kendindendir benim neslim ise Fatma'dandır diyip o evi irşat ettiği için o evin bir ferdi olduğu için, peygamberden sonra imametin çizgisini muhafaza etmek için, tarihe kaydedilmiş o büyük sözün sahibi olduğu için, haklı olmak kadar haklı kalmakta önemlidir diyip ne kadar başına iş gelirse gelsin hakikat çizgisinden taviz vermediği için Hz Ali'nin adı da hayatı da bende biraz farklıdır. Hz Ali'ye karşı muhabbetim biraz daha fazladır ama her sahabenin yeri elbette ki bu aciz kardeşinizin yanında bambaşkadır.
Hz Ali'yi yanlış tanımlayan bazı alevi kardeşlerimiz olabiliyor bu konuda neler söylersiniz?
Hz Ali'yi bir tanısak, Alevi kardeşlerimiz Hatay'da olduğu gibi epey varlar. Alevi olmak Ali taraftarı olmaktır. Ali taraftarı olmak Ali'ce davranmaktır. Ehlibeyt meselesi bugün Sünni dünyanın da Şii dünyanın da ortak meselesidir. Ehlibeyt bu ümmetin ortak harcıdır, eğer gerçekten ehlibeyti tanırsak Hz Ali'yi Hz Fatıma'yı o evin çiçekleri Hz Hasan, Hüseyin Zeynep'i Ümmü Gülsümü o nesilden gelenleri doğru biçimde tanısak çok net bilgiye kavuşuruz. Oda şudur Yüce Allah'ın Ehlibeyte biçtiği rol, dinin intikal ve muhafazası noktasında Müslümanların ortaya koyacakları kamettir. Bugün ehlibeyti sevdiğini söyleyen ister Şii ister Sünni ister Alevi kim olursa olsun dinin intikal ve muhafazası adına ortaya bir şeyler koyuyorsa o ehlibeyttir, ehlibeytin taraftarı, ehlibeytin muhabbetini yüreğinde saklamaktadır. Dolayısıyla bizim bu manada anlayacağımız en önemli hakikat budur. Hz Ali hayatını İslam'ın anlaşılmasına ve İslam'ın yaşanmasına vakfetmiştir. Onun evlatlarının her biri böyledir. Bugün onları sevdiğini söyleyen bizlerin de en azından hayatları bu manada onların hayatlarına benzemelidir.
Bu kadar bilgi birikimiz nasıl oluştu nasıl bir eğitim aldınız?
Size öyle gözüküyor. Bu bir yoğunlaşma bir muhabbet meselesidir. Onların dünyasına bir girsek Ashabı kiram efendilerimizin hayatını satırlardan değil de sadırlardan okuyabilsek emin olun onları biz kendi amcalarımız, dayılarımız, teyzelerimiz, halalarımız gibi görmeye başlayacağız. Ben şimdi onları hep öyle görüyorum o kadar onlarla haşır neşirim ki onları okurken sanki berabermişiz gibi onlar bana söylüyor ben onlardan dinliyormuşum gibiyim.
O dünyaya kapı açtığınız zaman çok daha farklı istifadelerimiz oluyor. Bütün kardeşlerimize şunu söylüyorum "sevginin açmayacağı kapı yoktur". Gerçek manada sevdiğimiz zaman onlar kapılarını bize açarlar. Ben gerçek manada sevdiğimin iddiasında değilim. Tarih, seven insanların nasıl olduklarını çok farklı bir biçimde anlatmıştır. İnşallah biz o sevginin yolundayız sevmeye gayret ediyoruz. Eğer sevgimizi gerçekten derinleştirebilirsek onlardan alacaklarımız çok daha farklı olur. Onun için bu işin anahtarı sevgi ve muhabbettir Allah hepimize onu tattırsın inşallah.
Son olarak Hatay'lı kardeşlerimize ne tavsiye edersiniz?
Bu topraklara iyi sahip çıksınlar. Ebu Ubeyde bin Cerrahın emeklerini zayi etmesinler ve her biri inşallah emniyetin ve teslimiyetin birer kahramanı olsunlar ki ruhu şad olsun. Ebu Ubeyde ibni Cerrahların, Habib-i Neccar'ların davalarına sahip çıktığımız zaman Allah'ta bizim ellerimizi bırakmayacaktır. Onlarla bize emanet ettikleri topraklarını ve dolayısıyla haklarını gasp ettik diye Allah bizleri karşı karşıya getirmesin inşallah.