Mübadeleyle Türkiye'ye gelen ailesinin emanetlerine gözü gibi bakıyor
Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesi'nin ardından "Florinalı" Bedia ile "Kesriyeli" Mahmut'un ata toprağına taşıdığı eşyalar ve anılar, oğulları Namık Kemal Nomak tarafından, bir emanet olarak İzmir'in Urla ilçesindeki evde özenle korunuyor.
Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesi'nin ardından "Florinalı" Bedia ile "Kesriyeli" Mahmut'un ata toprağına taşıdığı eşyalar ve anılar, oğulları Namık Kemal Nomak tarafından, bir emanet olarak İzmir'in Urla ilçesindeki evde özenle korunuyor.
Uzun yıllar özel bir şirkette bilgi işlem uzmanı olarak çalıştıktan sonra Urla'ya yerleşen 75 yaşındaki Namık Kemal Nomak, Lozan Barış Antlaşması'na ek olarak 1923'te imzalanan Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesi'nin ardından Türkiye'ye gelen anne ve babasından yadigar ibrik, siyah beyaz bir evlilik fotoğrafının çerçevesini süsleyen bez parçası ile "besmele" yazılı çerçeveye sinmiş aile hikayesini, AA muhabiriyle paylaştı.
Anne babasından kalma eşyalar, fotoğraflar ve hatıralarla Lozan mübadillerini anan Nomak, Florina'nın son müftüsü Mehmet Hulusi Efendi'nin torunu 1913 doğumlu annesi Bedia Ülken ile Kesriye'de 1906'da dünyaya gelen babası Mahmut Nomak'ın hikayesini şöyle anlattı:
"Annem ve ailesi Florina kasabasından kara araçlarıyla Selanik'e kadar gelmişler. Selanik'te Bahr-ı Cedit Gemisi'ne binmişler. Aynı gemide (şair ve yazar) Necati Cumalı'nın ailesi de varmış. Anne tarafımın bir kolu Urla'da iskan görmüş, diğer kolu da Karşıyaka'da iskan görmüşler. Baba tarafım ise Kesriye'den günümüzde Kastoria olarak bilinen bölgeden. Önce İstanbul'a sonra da Manisa'ya yerleşmişler. 1938'de evlenmişler."
"Çok fazla anlatmazlar, nasihat etmeyi sevmezlerdi"
Florina ve Kesriye'de tarım ya da ticaretle uğraşan atalarının Anadolu'ya gelince yeni bir yaşam kurarken zorlu zamanlardan geçtiğini dile getiren Nomak, yine de anne ve babasının hiç şikayetçi olmadığını söyledi.
Nomak, mübadillerin her zaman "Çekilen acılar bir daha yaşanmasın." düşüncesinde olduklarını belirterek, şöyle devam etti:
"Çok fazla anlatmazlardı. Nasihat etmeyi sevmezlerdi, örnek olmayı tercih ederlerdi. Annem evlendikten sonra Manisa'da oturdukları ev bir eski Rum evi, dört odalı bir ev. İki büyük aile bir evde oturuyorlar. Tek bir tuvalet, tek bir mutfak var. Akar su yok. Komşudan ya da bahçedeki kuyudan su çekerek hayatı sürdürmek kolay değildi. Tek düzenli maaşı olan kişi ise babamdı. Zor günlerdi ama pek de şikayetçi değillerdi. Bir başka ülkenin topraklarında kalmaktansa kendi vatanımızda yaşarız, kuru ekmek yeriz ama daha hür, bağımsız yaşarız mantığı vardı. Kendi topraklarında, ana yurtta vefat ettiler."
Doğdukları yeri bir daha göremediler
Anne ve babasının, Türkiye'ye geldikten sonra, doğdukları evleri bir daha göremediklerini anlatan Nomak, "Bana, 2015 yılında oraya gitmek nasip oldu. O toprakları ben de gidip gördüm, ziyaret ettim ve oradan getirdiğim toprağını Balkanlarda doğmuş ama Türkiye'de vefat etmiş aile büyüklerimin mezarlığına serptim. Mesut olurlar diye varsaydık." dedi.
Ailesinin hikayesini öğrenmek için çalışmalar yaptığını dile getiren Nomak, Manisa'da tahsis edilen bir arazinin tapu senedindeki bilgilerden yola çıktığı araştırmaları sonunda 7 nesil geriye gidebildiğini ve aile hikayesini yazmaya başladığını ifade etti.
Nomak, ulaştığı bazı bilgi ve belgelerin de araştırmacılarca mübadilleri anlatan kitap ve belgesellerde kullanıldığını da ifade etti.
Namık Kemal Nomak, "suyun öte yanı"ndan kalan anıları ve eşyaları gelecek nesillere aktarmak için çalıştığını, torunlarına da aile hikayelerini anlattığını sözlerine ekledi.