MOSSAD'a casusluk yaptığı iddia edilen 20 sanığın yargılanması sürüyor
İsrail istihbaratının hedef aldığı Filistin vatandaşı ve Hamas bağlantılı kişilere ilişkin ele geçirdikleri gizli bilgileri İsrail İstihbarat Servisi Çevrimiçi Operasyon Merkezi (İÇOM) ile paylaştıkları iddia edilen 20 sanığın 45'er yıla kadar hapis istemiyle yargılandığı davada sanık...
İsrail istihbaratının hedef aldığı Filistin vatandaşı ve Hamas bağlantılı kişilere ilişkin ele geçirdikleri gizli bilgileri İsrail İstihbarat Servisi Çevrimiçi Operasyon Merkezi (İÇOM) ile paylaştıkları iddia edilen 20 sanığın 45'er yıla kadar hapis istemiyle yargılandığı davada sanık avukatları savunma yaptı.
Tutuklu sanık Adı Alfunekh'in avukatı Diana Tüylü, müvekkilinin yeğeninden ve Kenya'daki Leyla isimli kız arkadaşından para aldığını, kız arkadaşının vizesi çıkmadığı için Türkiye'ye gelemediğini savundu.
Bu süreçte müvekkilinin başka kişiyle evlendiğini anlatan Tüylü, "Müvekkilimin evlendiğinden Leyla'nın haberi var. Müvekkilim Leyla'yla konuştuklarını emniyete sunmuştur. Dosyada suçun maddi unsurlarıyla ilgili hiçbir şey yok Müvekkilim suçsuzdur, bu suçla ilişkisi yoktur." dedi.
Sanıklar Amal Sallami Ep Sıala ve Muhammed Nur Derviş'in avukatı Mehmet Salih Akay ise müvekkili Sıala'ya ilişkin iddianamede yer alan dekontların çalıştığı diş kliniğine ait ödemeler olduğunu savundu.
Savcılığın iddianameyi, polisin hazırladığı fezlekeyi "kopyala yapıştır" yaparak incelemeden hazırladığını öne süren avukat Akay, "Bir davranış bilimcisi veya psikolog getirsek, Cemile Türk'ün casus olamayacağını anlar. Polis müvekkilim Sıala'ya konuştuğu kişilerin MOSSAD ajanı olduğunu söyleyince zaten bildiği her şeyi anlatmaya başlıyor." dedi.
Avukat Akay, müvekkilinin casusluk yapmadığını savunarak, tahliyesini talep etti.
Müvekkili Derviş'e ilişkin ise Akay, "Bir numarayı sadece geçmişte kullandığı için müvekkilim 10 aydır tutukludur. Başka da söyleyeceğim bir savunma yoktur." ifadesini kullandı.
"250 lira için MOSSAD ajanlığı yaptığını düşünmek hayatın olağan akışına aykırıdır"
Sanık Khaleel İbrahim Younus Basheer'in avukatı Ali Sami Aziz ise savunmasında şunları kaydetti:
"Müvekkilim 2015'te Türkiye'ye iltica etti. DEAŞ terör örgütü o yıllarda kendilerine katılım sağlayan üyelerine yönelik 10-30 bin dolar maaş ödemesi yapmaktaydı. Eğer parayla bir iş yapacak olsa DEAŞ terör örgütüne katılırdı. 250 lira paranın hesabına gelmesi nedeniyle bu dosya kapsamına dahil edilmiştir. Bir yerde aylık 30 bin dolar almak varken 250 lira için MOSSAD ajanlığı yaptığını düşünmek hayatın olağan akışına aykırıdır. Müvekkil evi emlakçıdan kiralamıştır. Ev sahibi ölüyor. Daha sonra çocukları, mirasçıları zaman zaman 'Bana atacaksın.' diye iletişime geçiyorlar. Dün müvekkilim heyecanlı olduğu için anlatamamıştır. Casusluk maksadıyla elde ettiği hiçbir bilgi yoktur. Yurt dışı çıkış yasağı şartıyla tahliyesini talep ediyorum."
Tutuklu sanık Mahmud İzzeddin'in avukatı Alaattin Kafalı da müvekkilinin para transferlerinden bazılarının aile üyelerine ait olduğunu savcılıktaki ifadesinde söylediğini ancak savcılığın iddianamede bu noktaya değinmediğini iddia etti.
Müvekkilinin, Fransa'dan gelen parayı İdlib'de yaşayan kardeşine, oradaki iki yetim kız ve annesine yardım maksadıyla iletilmesi amacıyla gönderdiğini savunan avukat Kafalı, Fransa ve Suriye arasında doğrudan para gönderilemediği için bu şekilde aktarım yapıldığını dile getirdi.
Avukat Kafalı, bu iddiayla ilgili parayı gönderen kişilerin Brüksel'de ifadelerinin alınmasını sağladıklarını ve dava dosyasına sunduklarını belirterek, "Müvekkilim mobilya sektöründe nakliyeci olarak çalışmaktadır. Zaten para açıklamalarında bu görülmektedir. Dosyaya dahil edilen diğer dekontlar bunlara aittir. Göl Panorama evleri ve diğer evler, taşıma işi yaptığı gerekçesiyle yapmış olduğu aramalardır." diye konuştu.
Duruşma, diğer sanık avukatlarının beyanları alınmak üzere yarına ertelendi.
İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, 16'sı tutuklu 20 sanığın, Türkiye'de ikamet eden yabancı uyruklulara yönelik İsrail Dış İstihbarat Servisi MOSSAD adına "uluslararası casusluk" faaliyeti yaptıkları belirtiliyor.
İddianamede, MOSSAD'ın birimi İÇOM'un, hedefindeki kişilerin bilgilerini ele geçirebilmek için sanıklarla haberleşme uygulamaları ile sosyal medya hesapları üzerinden iş ilanları vererek temas sağladığı, sonrasında da kendilerine ait 7 farklı numarayla sanıklarla iletişime geçtiği kaydediliyor.
Sanıklarla kesinlikle görüntülü veya sesli arama yapılmadığı belirtilen iddianamede, İsrail istihbarat biriminin, uzaktan kaynak temini ve sahadaki hedeflerine yönelik araştırma, keşif, fotoğraf, video doküman, takip, darp, yaralama, soygun, adam kaçırma gibi taktik bazda işler yapmayı amaçlayarak sanıklardan yararlandığı aktarılıyor.
İddianamede, sanıkların, İsrail istihbaratının hedef aldığı Filistin vatandaşı ve Hamas bağlantılı kişilerin adresleri ile görüntüleri dahil olmak üzere gizli bilgilerini ele geçirdikleri, sonrasında da bunları İsrail istihbarat görevlileri ile paylaştıkları belirtiliyor.
Sanıkların yaptıkları işler karşılığında İsrail istihbaratından özellikle terör örgütleri tarafından kullanılan "havale", "kripto para" ve "Western Union" sistemi üzerinden para aldıkları da iddianamede yer alıyor.
Özellikle İsrail'in hedefindeki kişilerin toplu olarak bulundukları ve yaşadıkları yerlerin tespit edilmeye çalışıldığı belirtilen iddianamede, "Dolayısıyla bir sonraki aşamada bu şahısların infaz edilmesi ve kaçırılması da dahil farklı eylemlerin gerçekleşebileceği değerlendirilmektedir. Ayrıca dosya kapsamında yer alan MASAK raporları da incelendiğinde şüphelilerin bu faaliyetleri kapsamında menfaat temin ettikleri ve suç karşılığında da kazanç sağladıkları da aşikardır." ifadeleri kullanılıyor.
İddianamede, sanıklar Abdalla Akkad, Abdelrahman Ahmed Mahmoud Ahmed Elsobky, Abdurrahman Gabbeş, Adı Alfunekh, Ahmed M. A. Alostaz, Ahmet Furkan Alalmış, Amal Sallamı Ep Sıala, Cemile Türk, Halid Heney, Hazem Mounır Amın Elgayyar, Hazım Abdelradı, Khalel Ibrahım Younus Basheer, Kadir Aydın, Luey Mektebi, Mahmud İzzettin, Mohamad Ahmad, Morched Sıala, Muhammed Bilik, Muhammed Ali Veys ve Muhammed Nur Derviş'in, "zincirleme şekilde siyasal veya askeri casusluk" suçundan 18 yıl 9'ar aydan 45'er yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep ediliyor.