'Mölln'den İstenmediğimiz İçin Taşındık?
Bu yıl 20.yıldönümü hüzünle anılacak olan Mölln vahşetinde üç aile ferdini kaybeden İbrahim Arslan (27), ırkçılığın ele alındığı panelde, 'Aynı Nasyonal Sosyalist Yeraltı terör örgütünün işlediği cinayetlerde olduğu gibi, Mölln vahşetinden sonra...
Bu yıl 20. yıldönümü hüzünle anılacak olan Mölln vahşetinde üç aile ferdini kaybeden İbrahim Arslan (27), ırkçılığın ele alındığı panelde, 'Aynı Nasyonal Sosyalist Yeraltı terör örgütünün işlediği cinayetlerde olduğu gibi, Mölln vahşetinden sonra da emniyet birimleri suçluları bizim aramızda aradı. Babam mafyalıkla suçlandı. Bunu asla unutamayız' dedi.
SOL Parti tarafından Hamburg Belediye Sarayı'nda 'Geçmiş ölmedi, hatta geçmiş bile değil' başlığıyla düzenlediği ırkçılık karşıtı panelde Mölln vahşetinde babaannesi Bahide Arslan (51), ablası Yeliz Arslan (10) ve kuzeni Ayşe Yılmaz'ı (14) kaybeden İbrahim Arslan'ın (27) sözleri damgasını vurdu.
'ACIMA DUYGUSU DEĞİL, DAYANIŞMA İSTİYORUZ'
Evlerinin iki neonazi tarafından kundaklandığı 23 Kasım 1992'de kendisinin 7 yaşında olduğu ve yanarak can veren babaannesinin kendisinin bir masanın altında sakladığı için şans eseri yaralı olarak kurtulduğunu anlatan İbrahim Arslan, 'Mölln'de beş yıl daha yaşadık. Ama ne yazık ki neonaziler değilde, sanki Mölln'ün imajını zedeleyen Arslan ailesiymiş gibi bir tutumla karşı karşıya kaldık. İki neonazi yakalanana kadar emniyet ve Alman basını suçluyu bizim aramızda aradı. Aynı Nasyonal Sosyalist Yeraltı terör örgütünün işlediği cinayetlerde olduğu gibi. Babam büyük iftiralarla mafya ile ilişkilendirildi. Bunları asla unutamayız. Mölln'de istenmediğimizi hissettiğimiz için Hamburg'a taşındık' dedi. İbrahim Arslan, kendilerinin insanlardan kesinlikle acıma duygusu istemediklerini belirterek, 'Bizim insanlardan tek beklentimiz ırkçılığı gördüğü yerde tepki vermeleri, mücadele etmeleri ve ırkçılığa toplumda yer olmadığını göstermeleridir' diye konuştu.
DEVLETİN DUYARSIZLIĞI
Sol Parti eyalet milletvekili Christiane Schneider'in yönettiği ve milletvekili arkadaşları Mehmet Yıldız ve Cansu Özdemir'in de izlediği panelde, sanatçı ve insan hakları aktivisti Leman Stehn, kendi yaşamından örnekler vererek 1990lı yıllarda göçmenlere karşı ağır kışkırtma ve katliam havası estiğini ifade ederek, Mölln'den sonra Solingen, Lübeck ve bir başka yerde göçmen kökenlilerin ırkçılar tarafından katledildiğini söyledi. Stehn, 1970li yıllardan beri örgütlenen ırkçıların devletin aşırı sağa karşı duyarsızlığından güç kazandığını ifade etti.
SOL'UN İÇİNDE DE IRKÇILIK VAR
hristiane Schneider, toplumun her kesminde ırkçılığın mevcut olduğunu belirterek, 'Sol düşüncede olan insanlarda, hatta seçmenlerimiz arasında da göçmenlere karşı önyargı besleyen var olduğunu biliyoruz. Buna karşı yoğun bir mücadele içindeyiz' dedi.