"Modern Şiirin Modern Dünyaya İtirazı Var
Şair Okur Buluşması söyleşi dizisinin Şubat ayı konukları Ahmed Murad, Mustafa Akar ve Furkan Çalışkan oldu.
Zeytinburnu Belediyesi'nin şair İsmail Kılıçarslan'ın sunumuyla düzenlediği Şair Okur Buluşması söyleşi dizisinin Şubat ayı konukları Ahmed Murad, Mustafa Akar ve Furkan Çalışkan oldu. Şairlerin kendi şiir yolculuklarını anlattıkları ve Modern Türk şiiri ile Divan Edebiyatı arasındaki farklılıkları da konuştuğu programa şiir okuyucuları büyük ilgi gösterdi.
Çağdaş şairler İsmail Kılıçarslan, Ahmed Murad, Mustafa Akar ve Furkan Çalışkan Şair Okur Buluşması programı ile okuyucularıyla buluştu. İsmail Kılıçarslan'ın şair Ahmed Murad'a "Modern dünyada şiir ne işe yarar?" sorusuyla başlayan programda sohbet modern Türk şiiri çerçevesinde devam etti.
"Aldığımız modern şiir formasyonu gereği, artık divan şiirini dahi okuduğumuzda zihnimizde onu kaçınılmaz olarak modern şiire tercüme ediyoruz. Şeyh Galip, Fuzuli okuduğum zamanlar kendi kendime biz bu şiirin devamı mıyız? sorunusu sordum." diyerek öncelikle modern şiir ve divan edebiyatı ayrımını sorgulayan Ahmed Murad konuşmasına "Ben bu sebeple divan şiiri okurken tam manası ile bir haz duyamıyorum. Fakat okudukça o dönemin şairlerinin içinde sıkıştıkları kalıplara rağmen çemberden çıkma çabalarını hissettim. Mesela aruz vezni için bir devenin yürüyüşünün ritmi olduğu söylenir. Bu o zamanın şiirinin o döneme ait yürüyüşü temposunda yazıldığı manasına geliyor.
Her dönemin iyi şiiri o dönemin resmini olmasa da, çekirdeğini bize göstermektedir. 1950'li yıllardan itibaren ise modern şiir doğmuştur. Taşradan büyük şehirlere gelen insanlar mesela, herkesin yalnız yürüdüğü kaldırımlara dikkat kesilmiştir. Kaldırım şiirleri yazılmıştır. Bu tecrübe bize bugünün resmini, müziğini yapmamızı salık veriyor. Bugün böyle olduğu için şiiri böyle. Zaman bu tempoda ilerliyor. Bugünün yürüyüşünün şiiri modern şiir. Fakat modern şiirin bir özelliği de modern dünyaya itiraz etme pozisyonudur. Modern şiir yazmamızın sebebi de bu. " devam etti.
Şair Mustafa Akar ise Kılıçarslan'ın "Yazınca ne oluyor? Şiir dediğin şeyle uğraşmak insanda nasıl bir etkiye yol açıyor?" sorusuna "Kemal Özer'in bir şiiri şöyle başlar; Çin Seddi bittiğinde duvarcılar nereye gitti? Şiir dediğimiz şey burada başlıyor. Ben iki insanın birbirine bakarak anlaşıyor olmasından çok etkilenmiyorum. Fakat hiç tanışmadığım Cemal Süreya ile şiirlerini okuyarak hala konuşabiliyorum. Ben de bunu başarabilir miyim düşüncesiyle şiir yazmaya başladım. Çok hızlı bir hayat var önümüzde. Modern şairler ise bu hız içindeki merakları önemlidir. Divan edebiyatı şairleri çağlarının gereği detaylar üzerinde uzun süre düşünme fırsatı buluyorlardı, merakları yoktu. Şuan her şey çok hızlı ve meraklarımızı gidermeye çalışıyoruz." sözleriyle cevap verdi.
Kılıçarslan'ın "Taşra diye nitelediğimiz bir yerden şehre yakın zamanda gelmen şiirinde bir değişmeye sebep oldu mu?" sorusunu yönelttiği Mustafa Akar ise "İnsan küçük şehirlere göredir diye bir söz okumuştum. Bu bana insanın büyük bir şehirde yaşayamayacağı hissini veriyordu. Fakat bir şekilde büyük şehre yolum düştü. 15-16 yaşlarımda şiir yazmaya başladım. İlk şiirim yayımlandığında 18 yaşındaydım. Memleketimdeydim. Bir süre sonra okuduğum şairlerle aynı dergilerde yazmaya başladım. Farklılıkları bilmiyorum ama burada yazdığım şiirde muhakkak değişiklik oldu. Burada yazdığım şiiri sokaktaki konuşmalardan çıkarıyorum. Sezai Karakoç, şairler yaşayamadıklarını yazar demesine rağmen, ben şairlerin yaşamadığını yazmadığını düşünüyorum. Mesela Planör şiirimi metrobüste sohbet eden bir çiftin konuşmalarından yazdım." diyerek cevapladı.
İsmail Kılıçarslan'ın kendi sesiyle Ahmed Murad'ın "Acıkmak Sabahında", Mustafa Akar'ın "Planör" ve Furkan Çalışkan'ın "Masumiyet Karinesi" şiirlerini video klip olarak dinleyicilere izlettiği söyleşi sonunda şairler kendilerine yöneltilen soruları cevapladılar, okuyucularıyla sohbet ettiler.