Mısırlı doktor çift, Rabiatul Adeviyye'deki katliamı anlattı WASHINGTON
Mısırlı doktor çift, Rabiatul Adeviyye'deki katliamı anlattı WASHINGTON
Mısırlı doktor çift, Rabiatul Adeviyye'deki katliamı anlattı - WASHINGTON
Mısırlı doktor çift, Rabiatul Adeviyye'deki katliamı anlattı
- Tatil için Kahire'de bulunan Muhammed Hilmi ve eşi Hala Abdella, Rabiatül Adaviyye Meydanı'nda 26 Temmuz gecesi yaşanan katliam sonrası tanık olduklarını paylaştı:
- "Yaralılara yetişmemizin imkanı yoktu. Genellikle keskin nişancılar tarafından başından ve boynundan vurulmuş insanlar geliyordu. İnsanların yüzünü tanımanız imkansızdı. Yaralı gelenlerin sayısı çok fazlaydı. Sadece kan kaybını önleyip hemen diğer hastaya geçiyorduk"
- "Hastanenin koridorları cesetle doldu. Keskin nişancılar ambulans şoförlerini dahi vuruyordu"
WASHINGTON (AA) - ABD'de yaşayan Mısırlı doktor çift, tatil için gittikleri Kahire'de, 26 Temmuz'da Rabiatül Adeviyye Meydanı'ndaki katliam sonrasında yaşadıklarını anlattı.
ABD'de yaşayan Mısırlı doktor çift Muhammed Hilmi ve eşi Hala Abdella, "Demokrasi ve İnsan Hakları için Mısırlı Amerikalılar" adlı sivil toplum kuruluşunun organize ettiği toplantıda, Virginya eyaletinde yaşayan Mısırlılara, Rabiatül Adaviyye Meydanı'nda 26 Temmuz gecesi yaşanan katliam sonrası tanık olduklarını paylaştı.
Her yıl Mısır'a yaz aylarında tatil için gittiklerini belirten Muhammed Hilmi, bu yıl ramazan ayının başında ailece Kahire'ye gittilerini söyledi. Karihe'ye ulaştıklarının hemen sonrasında Mısır Genelkurmay Başkanı Abdülfettah el-Sisi'nin yönetime el koyduğunu hatırlatan Hilmi, sonraki günlerde demokrasi yanlısı halkın akın akın Rabiatül Adeviyye Meydanı'nda toplanmaya başladığını anlattı.
Rabiatül Adeviyye Meydanı'nın Tahrir Meydanı'na göre oldukça küçük kaldığını belirten Hilmi, hergeçen gün meydanda kalabalığın artmaya, insanları meydana sığmayarak meydana çıkan sokakları doldurmaya başladığını ifade etti. Hilmi, Mısırlılıların demokrasiden yana taleplerini en barışçıl şekilde gösterdiği protestolara eşiyle birlikte kendisinin de katıldığını belirterek, "Rabiatül Adeviyye'deki atmosferi görmeliydiniz. Çoluk çocuk demeden her yaştan herkes oradaydı. Aralarında doktorlar, çiftçiler, araba tamircileri, öğretmenlerin de aralarında bulunduğu her kesimden insan vardı. Ne kadar insan toplandığını söylemek çok güçtü, çünkü o meydandaki kalabalığı saymanın, hesaplamanın imkanı yoktu. Gece yarısında bile insanlar meydandan ayrılmıyordu. Herkes yiyeceğini, içeceğini paylaşıyordu. O sıcak havaya rağmen insanlar sokaklarda uyuyordu" bilgisini paylaştı.
Barışçıl şekilde gösterilerini sürdüren ve meydandan ayrılmayan insanlara polisin birşey yapamayacağını düşündüklerini dile getiren Hilmi, polisin meydana girişlerde kontrol noktalarını sıklaştırdığını, kendilerine zorluk çıkarmaya başladığını anlattı.
Muhammed Hilmi, 26 Temmuz cuma gecesi katliam haberinin hızla yayıldığını, eşiyle birlikte sabah meydana ulaşmak için yola çıktıklarını ancak güvenlik güçlerinin kimsenin geçmesine izin vermediğini kaydetti. Meydana ulaşmak için alternatif birçok sokağı denediklerini aktaran Hilmi, "Silah seslerini duyabiliyorduk. Meydana ulaştığımızda kurulan hastanede gönüllü olarak eşimle çalışmaya başladık. Yaralılara yetişmemizin imkanı yoktu. Genellikle keskin nişancılar tarafından başından ve boynundan vurulmuş insanlar geliyordu. İnsanların yüzünü tanımanız imkansızdı. Yaralı gelenlerin sayısı çok fazlaydı. Sadece kan kaybını önleyip hemen diğer hastaya geçiyorduk. Güvenlik güçleri bizim çalıştığımız yere de göz yaşartıcı gaz atıyordu, çok zor şartlar altında çalıştık" diye konuştu.
- "Keskin nişancılar ambulans şoförlerini dahi vurdu"
Hala Abdella ise eşiyle meydana yakın bir hastanede de gönüllü olarak çalıştıklarını anlattı. Keskin nişancıların hastaneye dahi ateş açtığını söyleyen Abdella, "Hastanenin koridorları cesetle doldu. Keskin nişancılar ambulans şöferlerini dahi vuruyorladı. Polis akşam üzeri hastaneye geldi ve herkesi dışarı çıkartmak istedi. Ellerinde makinalı silahlar vardı. Hastaneyi terk edemeyecek durumda olanları orada bırakıp, bizleri dahi dışarı çıkarmaya zorladılar. Silahını bir ara eşime doğrulttular, bir an eşimi kaybedeceğimi sandım" ifadelerini kullandı.