Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu... Prof. Dr. Deniz Ülke Kaynak: PKK'nın Türkiye Dışındaki İşlevinin Henüz Tamamlanmamış Olabileceği Gerçeğini Görmemiz...
Prof. Dr. Deniz Ülke Kaynak, Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin terör örgütünün işlevini ortadan kaldırmak zorunda olduğunu belirterek, "Şu anda Öcalan'ın çağrısıyla ortaya çıkan durum PKK'nın Türkiye içerisindeki işlevinin bittiğini gösteriyor ama dışarıdaki işlevinin henüz tamamlanmamış olabileceği gerçeğini görmemiz gerekiyor" dedi. Kaynak, "Türkiye'yi de aşan bir üst liderle birlikte bütün bölge için bir barış istememiz lazım. Terörsüz Türkiye'den bahsediyoruz. Terörsüz Türkiye'yi sağladık sonra ne olacak? Terörsüz Türkiye bir amaç mıdır, araç mıdır" diye sordu.
(TBMM) - Prof. Dr. Deniz Ülke Kaynak, Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin terör örgütünün işlevini ortadan kaldırmak zorunda olduğunu belirterek, "Şu anda Öcalan'ın çağrısıyla ortaya çıkan durum Pkk'nın Türkiye içerisindeki işlevinin bittiğini gösteriyor ama dışarıdaki işlevinin henüz tamamlanmamış olabileceği gerçeğini görmemiz gerekiyor" dedi. Kaynak, "Türkiye'yi de aşan bir üst liderle birlikte bütün bölge için bir barış istememiz lazım. Terörsüz Türkiye'den bahsediyoruz. Terörsüz Türkiye'yi sağladık sonra ne olacak? Terörsüz Türkiye bir amaç mıdır, araç mıdır" diye sordu.
TBMM Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nda çatışma çözümü konusunda çalışmalar yürüten akademisyenler ile uzmanlar dinlendi.
Prof. Dr. Deniz Ülke Kaynak, komisyonda yaptığı konuşmada, "Bizim terör meselemiz öyle yerel bir mesele değil. Terörden bahsettiğimiz zaman en az dört ayrı ülkeyi kapsayan, uluslararasılaşmış ve üstelik küresel güç dengelerinin kesişme noktasında bir yerde Amerika'nın, Rusya'nın, şimdilerde Çin'in bile dahil olabileceği, bölgesel İran'ın dahil olduğu, İsrail'in dahil olduğu devasa Avrupa'nın, Fransa'nın, Almanya'nın dahil olduğu devasa bir meseleden söz ediyoruz" dedi.
Meselenin tek bir tarafı ele alındığı zaman işin içinden çıkılamayacağını söyleyen Kaynak, "Teröristi öldürerek bitiremezsiniz. Bir elma ağacından bahsediyorsanız o ağacın dallarını budamak gibi olur. Devlet böyle düşündüğünde durumun nereye geldiğini gördü. Çok başarılı bir mücadele yapıldığı söylenemez. Yani birkaç yüz kişilik hareket binlerce insanın dağlara çıkmasına, milyonlarca insanın sempatizan hale gelmesine yol açtıysa burada bir başarıdan söz edemeyiz" ifadelerini kullandı.
Terörün başladığı yıllardan bu yana sanayi, teknoloji ve diğer alanlardaki gelişmelere işaret eden Kaynak, şöyle konuştu:
"Bugün Öcalan'ın çağrısına baktığınız zaman aslında o çağrının içerisinde çok önemli detaylar vardı, dünyayı okuma bağlamında. Pkk'nın kurulduğu 1980'li yılların ruhunu, o ekosistemde işlev görecek bir terör örgütünün ya da bir siyasal şiddete başvuran bir örgütün, adına her ne koyarsanız koyun nasıl bir işlevi vardı? Bugün gelinen dünyada artık nasıl organik ömrünü tamamladığından bahsediyor aslında. Biz önümüzdeki meselenin nereye doğru gittiğini görmezsek bugün alacağımız önlemler bir sonraki aşamayı elimizden kaçırmamıza neden olabilir. Çünkü karşı karşıya olduğumuz mesele, siber ortamda, nükleer ortamda, kitlesel imha silahlarının gündeme gelebileceği bir ortamda ve devletler tarafından lojistik olarak desteklenebilir bir potansiyele de sahip olabilir. Bugün PKK biter, real PKK diye bir şey başlayabilir. IRA'de böyle bir şey oldu."
"Türkiye'nin bütünü için demokratikleştirme istememiz lazım"
2013-2015'te yaşanan sürece değinen Kaynak, İsrail'in saldırılarıyla tetiklediği yeni bir jeopolitik düzenleme olduğuna işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye'deki mesele sadece Türkiye'nin içinde alacağımız tedbirlerle çözülebilecek bir mesele değil, Türkiye'deki mesele bölgedeki bütün Kürt soydaşlarımızın geleceğiyle de ilgili bir mesele. Türkiye'de demokratikleşme ya da haklar Kürtlere özel olarak verilemez. Hiçbir Kürt'e sırf Kürt olduğu için herhangi bir şey verilemez, hiçbir Alevi'ye sırf Alevi olduğu için herhangi bir şey verilemez ama hepsine sırf Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oldukları için bütün hakların verilmesi gerekir. Mesele Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıyla ilgili bir meseledir. Başka türlü kendimizi de zaten 'safe'e çekmemiz, güvence altına almamız mümkün değildir. Çünkü politik psikoloji bağlamında her bir kimlik ki Kürt kimliği özellikle Türkiye içerisinde de diğer bölgelerde de oturmuş çok kuvvetli bir kimliktir, bunu reddedemezsiniz ve bu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı potasının altına girmeye hazır bir kimlik aslında. Israrla farklı kavramsallaştırmalar üzerinden baskı yapılmasa, karşı tarafa psikolojik olarak zorda bırakacak şeyler yapılmasa bir barış ortamının çok daha kolay kurgulanması mümkün olabilir. Meselenin hukuki boyutundan falan bahsetmiyorum daha çok psikolojik boyutundan bahsediyorum. Kürtlerle ilgili 'Kürt' diye yaptığınız her şey olayın majorite tarafında, Türk tarafında ve kendini Türk hissedenler tarafında kendinden alınmış bir hak olarak tanımlanmasına yol açıyor. Bir kere önce bunu ortadan kaldırmak lazım. Türkiye'nin bütünü için demokratikleştirme istememiz lazım, Türkiye'nin bütünü için insan hakları talep etmemiz lazım ve bir barış istiyorsak Türkiye'yi de aşan bir üst liderle birlikte bütün bölge için bir barış istememiz lazım. Terörsüz Türkiye'den bahsediyoruz. Terörsüz Türkiye'yi sağladık sonra ne olacak? Terörsüz Türkiye bir amaç mıdır, araç mıdır? Terörsüz Türkiye'den sonra ne yapacağız hep beraber, bir üst amaç koyabiliyor muyuz ortaya? Terörsüz bir Türkiye'nin bu bölgedeki bütün insanlık için, herkes için bir güvenlik, bir refah, bir umut kapısı olabileceğine ikna edebiliyor muyuz herkesi yoksa olabildiğince daraltıp çerçeveyi, olabildiğince herkesi ötekileştirerek mi hayata bakıyoruz?
"PKK'nın dışarıdaki işlevinin henüz tamamlanmamış olabileceği gerçeğini görmemiz gerekiyor"
"Anayasa'yla ilgili, Anayasa'nın başlangıcıyla ilgili temel meselenin de bir fikri yansıtması gerekiyor, hepimizin altında el birliğiyle durabileceği bir fikri yansıtması gerekiyor" diyen Kaynak, şöyle konuştu:
"Terörün işlevinin ortadan kaldırılması çok temel bir mesele. İşlevi sürdüğü müddetçe terör devam eder. Bu işlev, bir elma ağacı elma verir, altında gölgelenebilirsiniz, dallarını budarsınız yakarsınız, ağacın tahtasından masa yaparsınız, kağıt yaparsınız bunları, bu işlevdir. Terör örgütleri de böyle işlev görürler, işlevi ortadan kaldırmadan terör örgütünü ortadan kaldıramazsınız, biri biter, öbürü gelir. Bir kere, her şeyden önce Türkiye işlevini ortadan kaldırmak zorunda. Ne yapıyorsa, ne yapmak istiyorsa o işlevi ortadan kaldırmak zorunda. Şu anda Öcalan'ın çağrısıyla ortaya çıkan durum PKK'nın Türkiye içerisindeki işlevinin bittiğini gösteriyor ama dışarıdaki işlevinin henüz tamamlanmamış olabileceği gerçeğini görmemiz gerekiyor. Henüz dış dünyada çok ciddi kırılmalar var; Suriye'de ne olduğunu bilmiyoruz, Irak'ta neye dönüşeceğini bilmiyoruz. Göründüğü kadarıyla bölgesel konjonktür açıkçası böyle bir sürecin yürütülmesi için çok elverişli olmayabilir; bazen daha iyi oluyor, bazen daha kötü oluyor ama temel olarak devlet olmayan aktörlere karşı yoğun bir baskının olduğu dönemdeyiz. Hamas'tı, Hizbullah'tı, Haşdi Şabi'ydi, El Kaide'ydi, El Nusra'ydi, IŞİD'di; bunlara karşı çok yoğun bir baskı var bölgeden gitmeleri için. 'Esad rejimi' diyorduk, artık rejimler değil bir devlet kuruluşundan söz etme ihtimalimiz ortaya çıkmaya başlıyor, yani devletten devlete ilişkiler kurulabilecek yeni bir format geliyor olabilir sisteme. Eğer 'non-state' dediğimiz devlet olmayan aktörlerin ömrü tükendiyse, işlevi tükendiyse bundan faydalanabilir Türkiye; bu anlamda PKK'nın bertaraf edilmesi için bu iyidir ama bu yeni bir mücadeleye girdiğimiz anlamına gelir. Devletler arası sistem olduğu zaman da bunun nasıl yönetileceği, yönlendirileceği çok önemlidir."