Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu Toplantısı... Müsiad Başkanı Özdemir: Koruculuk Sistemi Sürecin Sonunda Tarihe Uğurlanmalı

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nda konuşan MÜSİAD Genel Başkanı Burhan Özdemir, "Şüphesiz korucu sistemi Türkiye’nin zor bir döneminde önemli bir görev üstlenmiş ve güvenlik güçlerinin yüklerini de olabildiğince hafifletmiştir. Ancak artık Terörsüz Türkiye vizyonunu konuşuyorsak kalıcı bir yapı olmaktan çıkmalı, adaletli bir tasfiye ve entegrasyon programıyla onurlu bir şekilde sürecin sonunda kademeli bir şekilde tarihe uğurlanmalı diye düşünüyoruz" dedi.

(TBMM) - Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nda konuşan MÜSİAD Genel Başkanı Burhan Özdemir, "Şüphesiz korucu sistemi Türkiye'nin zor bir döneminde önemli bir görev üstlenmiş ve güvenlik güçlerinin yüklerini de olabildiğince hafifletmiştir. Ancak artık Terörsüz Türkiye vizyonunu konuşuyorsak kalıcı bir yapı olmaktan çıkmalı, adaletli bir tasfiye ve entegrasyon programıyla onurlu bir şekilde sürecin sonunda kademeli bir şekilde tarihe uğurlanmalı diye düşünüyoruz" dedi.

Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında dokuzuncu kez toplandı. Toplantıda; TOBB, TESK, TİSK, TZOB, MÜSİAD, TÜSİAD ve ASKON başkanları veya temsilcileri dinlendi.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ahmet Bahadır Sezgin, Terörsüz Türkiye'nin ülke için çok önemli olduğunu belirterek şunları söyledi:

"Bu mesele yalnızca ekonomik bir sorun değil, aynı zamanda kültürel sosyal ve stratejik bir konudur çünkü tarım ve hayvancılık bu bölgede halkın en temel geçim kaynağı, gıda güvenliğinin temel direğidir. Yaylaların ve meraların kısıtlanması, mayın ve el yapımı patlayıcı kirliliği, zorunlu iç göç ve yatırımcıların çekingenliği, bölgede tarımsal ve hayvansal üretimi uzun yıllardır baskı altına almıştır. Türkiye'deki toplam 14 milyon 600 bin hektar çayır ve mera alanlarının yaklaşık yüzde 37.30'u Doğu Anadolu bölgemizde, yüzde 6.9'u ise Güneydoğu Anadolu Bölgemizde yer almaktadır. Bu alanlar özellikle 1980'lerin ortalarından itibaren terör kaynaklı güvenlik sorunlarından ciddi şekilde etkilenmiştir. Tüm olumsuzluklara rağmen kalıcı barışın sağlandığı bir senaryoda bölgesel ölçekte çok güçlü fırsatlar bizi beklemektedir. Bu senaryoda yalnızca Doğu ve Güneydoğu bölgeleri için geçerli yem maliyeti yüzde 20-30 azalabilir, özel sektör yatırımları yüzde 50 artabilir, dijital tarım teknolojileri verimlilik oranı yüzde 30 yükselebilir, tarım istihdamı yüzde 10-15 arasında artabilir. Ziraat Odaları Birliği olarak bu vizyonun gerçekleşmesi için her türlü işbirliğine hazır olduğumuzu bir kez daha ifade ediyoruz."

MÜSİAD Genel Başkanı Burhan Özdemir ise sürecin toplumsal, psikolojik, ekonomik ve kültürel alanlarda etkilerine dikkat çekerek şunları söyledi:

"40 yılı aşkın bir süredir bu uzun süreçte binlerce canımızı kaybetmiş durumdayız. Ancak milletimizin iradesi, devletimizin kararlılığı ve toplumun da sağduyusuyla yeni bir dönemin eşiğinde olduğumuzu düşünüyoruz. Terörden arındırılmış bir Türkiye misyonu değişen jeopolitik dengeler bağlamında ülkemizin yeni güç dengeleri ekseninde konumlanması adına son derece stratejik bir zorunluluktur. Türkiye'de dolaylı maliyetlerle birlikte teröre harcanan para harcanmamış olsaydı ülkemiz ilk 10 ekonomi arasına girebilir, kişi başı milli gelirimiz 30 bin doları geçebilir ve gayrisafi yurt içi hasılamız belki 3 trilyon doların üzerine çıkabilirdi. Sosyolojik yönden baktığımızda terörün toplum dokusunu derinden sarstığını görüyoruz. Sürekli çatışma atmosferi özellikle genç kuşaklarda güvensizlik ve umutsuzluk oluşturmaktadır. Hukuki ve siyasi boyutta yargılamaların uzun sürmesi geciken adalet algısını doğurduğunu yaptığımız anketlerde görüyoruz. Yeni dönemde temel 3 ilke üzerine ayaklandırılması gerektiği inancındayız. Ekonomik kalkınma, adaletin tesisi ve toplumsal uyum ve kardeşlik hukuku konularının mutlak suretle işlenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Koruculuk sistemi bu süreçte altı çizilmesi gereken konulardan bir tanesi. Bizdeki rakamlara göre yaklaşık 50 bin korucu aktif halde çalışmakta. Şüphesiz korucu sistemi Türkiye'nin zor bir döneminde önemli bir görev üstlenmiş ve güvenlik güçlerinin yüklerini de olabildiğince hafifletmiştir. Ancak artık Terörsüz Türkiye vizyonunu konuşuyorsak kalıcı bir yapı olmaktan çıkmalı, adaletli bir tasfiye ve entegrasyon programıyla onurlu bir şekilde sürecin sonunda kademeli bir şekilde tarihe uğurlanmalı diye düşünüyoruz. Suriye'nin sınır bölgesinde bir organize sanayi ve endüstri bölgeleri modeli öneriyoruz. İçerisinde serbest bölge de barındıran bir model bu."

Yatırım ve finansal istikrar için huzur ve güvenliğin sağlanması gerektiğine dikkat çeken ASKON Genel Başkanı Orhan Aydın'ın komisyona süreçle ilgili yaptığı sunumdan öne çıkanlar şöyle:

"Huzur ve güvenin sağlanmadığı bir ortamda yatırım iklimi maalesef oluşamaz. Toplumsal birlik ve beraberliğin olmadığı yerde ise ihracatın kalıcı ve sürdürülebilir olmasını konuşamıyoruz. Dünyanın neresinde olursa olsun iş insanları her daim güvenli limanları tercih ediyor. Bu süreçlerde psikososyal destek, ekonomik yatırımlar, hukuki düzenlemeler ve toplumsal uzlaşı mekanizmaları kritik öneme sahip olmuştur. Hiç şüphesiz bu tür süreçlerin başarıya ulaşması için siyasi irade, toplumsal destek ve uzlaşı büyük önem taşımaktadır. ASKON olarak ülkemizin kalkınması ve Terörsüz Türkiye süreci için önerdiğimiz model, sektörel kümelenme modelidir. Yani her şehrin kendi gücüne göre ihtisaslaşması, kendi potansiyelini üretime şehrin yine kendisi dönüştürme modelidir."

Kaynak: ANKA / Güncel
title