'Mihneti Zevk Edinmişlerin Yolu'yla 'Kaçın' Mesajı
25 Aralık soruşturması iddianamesinde "FETÖ lideri Fetullah Gülen'in, şüphelilerin de dahil oldukları örgüt üyelerine "http://www.herkul.org" adlı internet sitesinde yer alan 20 Aralık 2015'te yayınlanan "Mihneti zevk edinmişlerin yolu" başlıklı sohbetindeki ifadelerinde "kaçın" mesajı verdiği anlaşıldı" denildi.
25 Aralık soruşturması iddianamesinde "FETÖ lideri Fetullah Gülen'in, şüphelilerin de dahil oldukları örgüt üyelerine "http://www.herkul.org" adlı internet sitesinde yer alan 20 Aralık 2015'te yayınlanan "Mihneti zevk edinmişlerin yolu" başlıklı sohbetindeki ifadelerinde "kaçın" mesajı verdiği anlaşıldı" denildi.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcıvekili Ömer Faruk Aydıner tarafından hazırlanan ve Fetullahçı Terör örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 25 Aralık soruşturması kapsamında usulsüz dinleme yapmasına ilişkin hazırlanan iddianamede, şüpheliler Muammer Akkaş, Süleyman Karaçöl ve Menekşe Uyar'ın, Fetullah Gülen'in liderliğini yaptığı PDY adlı silahlı terör örgütüne üye olduğunun anlaşıldığı belirtildi. 848 sayfalık iddianamede, 25 Aralık soruşturmasının 96 şüphelisinden bazıları müşteki bazıları da mağdur sıfatı ile yer aldı. İddinamede bazı ilginç tespitler de yer aldı. Bunlar şöyle:
GÜLEN'İN TALİMATIYLA HÜKÜMETİ DÜŞÜRMEK İSTEDİLER
Şüpheliler Muammer Akkaş, Süleyman Karaçöl ve Menekşe Uyar'ın haklarında dava açılan kolluk mensupları ile eylem ve fikir birliği içerisinde hareket ettikleri belirtilen iddianamede, "Fetullah Terör Örgütü'nün talimatıyla örgüte mensup olan şüpheli hakim ve savcıların, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde çalışan ve de haklarında benzer konulardan dava açılan şüphelilerle birlikte, ABD'de yaşayan örgüt lideri Fethullah Gülen'in talimatıyla kanunen kendilerine verilen yetkileri cebir ve tehdit vasıtası olarak kullanıp, hükümeti düşürmeyi hedefledikleri" anlatıldı.
Şüphelilerin kurgu dosyalarının içeriklerini, operasyonlar öncesi medyaya vererek olumsuz algı oluşturdukları vurgulanan iddianamede, şüphelilerin kanunlarda bulunan görev tanımları ile yönetmelikleriyle belirlenen sorumlulukları ve görev alanlarının dışında ortak bir irade sergileyerek tabi oldukları hiyerarşik yapının ve bilinen normların dışında bir yapı oluşturdukları kaydedildi.
FETÖ'DEN EMİR ALDILAR
İddianamede, şüphelilerin bu yapının içerisinde devlet bilgi sistemi haricinde kurdukları program, kurye ve benzeri etmenlerle bilgi akışlarını sağladıkları ifade edilerek, şüphelilerin yürütülen kurgu dosyalarını İstanbul Valisi, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı, Başsavcıvekili ve İstanbul Emniyet Müdürü'nden gizlemek suretiyle Türkiye Cumhuriyet Devleti haricinde, yurt dışı desteğe haiz Fetullahçı Terör Örgütü'nden emir ve talimat aldıklarının tespit edildiği vurgulandı.
HÜKÜMETİN DÜŞECEĞİNDEN ÇOK EMİNDİLER
Şüphelilerin, yaptıkları işlemlerin usulsüz olduğunu bilecek durumda oldukları halde operasyon sonrası hükümetin düşeceğinden çok emin olduklarından yasalara uymamakta ısrar ettikleri kaydedilen iddianamede, şüphelilerin PDY içerisinden aldıkları talimat ve istekler doğrultusunda hareket ettikleri, kendilerini anayasa ve kanunların üzerinde gören terör örgütü mensuplarının, ulusal ve uluslararası planda kamuoyu oluşturma amaçlı Türkiye aleyhine faaliyet gösteren kurum ya da kişilerle irtibat kurdukları anlatıldı. Örgüte mensup hakimler Mustafa Başer ile Metin Özçelik'in sorgusu sırasında örgüte mensup bazı hakim ve savcıların Bakırköy Adliyesi'ne geldikleri belirtilen iddianamede, destek için gelen hakim ve savcıların çoğunluğunun hükümet aleyhine soruşturmalarda aktif ya da pasif rol aldıklarına dikkati çekildi.
ÇOK SAYIDA KAYIT ALTINA ALINDI
Hedef şahıslar olmadıkları, dolayısıyla haklarında verilmiş bir mahkeme kararı da bulunmadığı halde yasama dokunulmazlığı bulunan 61. Hükümet'in Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ı 21 Temmuz 2012'den 29 Kasım 2013'e kadar 58 kez, çok sayıda bakan ve milletvekilini de bir veya birden fazla kez muhtelif tarihlerde hedef şahıslarla olan görüşmeleri kayıt altına alınarak tape haline getirildi.
YASİN EL KADI GÖRÜŞMESİ
Akkaş, 61. Hükümet'in Başbakanı Erdoğan'ın Nisan 2012'de Haliç Kongre Merkezi'nde yaptığı görüşmeye ait güvenlik kamera görüntüleri ile Abdulkerim Çay'a ait e-maillerden ele geçirildiği ileri sürülen Başbakan Erdoğan'ın da içinde yer aldığı 16 fotoğrafı soruşturma dosyasına koydurttu. Başbakanı Erdoğan'ın 14 Ekim 2012'de Üsküdar'daki evinde Yasin El Kadı isimli şahısla buluştuğuna dair cell-harita görüntüsünü tutanak altına aldırdı.
KAÇIN MESAJI
FETÖ lideri Fetullah Gülen'in, şüphelilerin de dahil oldukları örgüt üyelerine "http://www.herkul.org" adlı internet sitesinde yer alan 20 Aralık 2015'te yayınlanan "Mihneti zevk edinmişlerin yolu" başlıklı sohbetindeki ifadelerinde "kaçın" mesajı verdiği anlaşıldı.
KARARLAR AYNI HAKİMLİKTEN
Tüm fiziki teknik takip ve iletişimin tespiti ve kayda alınmasına dair kararlar görevsiz mahkemelerce verildi. Yetkili 1-2 ve 3 nolu hakimliklerin sırasıyla nöbet çizelgesine göre görev yapmaya başladı. Nöbetçilik 1 ve 3 nolu hakimliklere ait olduğu tarihlerde dahi sürekli olarak 2 nolu hakimlik uzatma kararlarını verdi. Daha sonraki süreçte de yine nöbet çizelgesine uyulmaksızın 2 ve 3 nolu hakimlik uzatma kararlarını aldı.
Bilal Erdoğan ve Berat Albayrak'ın haklarında dinlenmelerine ilişkin hakim kararı bulunmadığı halde, başkalarıyla yapmış oldukları iletişim aylarca tespit edildi.
3 KİŞİ BÖYLE ŞÜPHELİ YAPILDI
Dosyada şüpheli olarak adı geçmeyen ancak hakkında iletişimin tespiti kararı bulunan şüphelilerle yaptığı konuşmalar esnasında dinlemeye takılan 3. kişiler hakkında da hiçbir gerekçe gösterilmeksizin, yasadaki usule uyulmaksızın ve hakim kararı alınmadan müteaddit defalar dinleme yapıldı. Dinlemeden elde edilen yasal olmayan ses kayıtlarına dayanılarak şahıslar şüpheli konumuna getirildi. Yasal olmayan şekilde Başbakan, bakanlar, yüksek yargı mensupları da dinlenildi.
5 AYRI GRUP VE LİDERLERİ
Fezleke düzenlenirken 5 ayrı grup olduğundan bahsedildi. Her grubun başına 1 kişi lider olarak yazıldı. Bu kapsamda birinci grubun lideri Yasin El Kadı, ikinci grubun lideri M. Latif Topbaş, üçüncü grubun lideri Bilal Erdoğan, dördüncü grubun lideri Binali Yıldırım, beşinci grubun liderinin ise Cemal Kalyoncu olarak gösterildi. Örgüt lideri olarak gösterilen Binali Yıldırım ve Bilal Erdoğan haklarında hiçbir dinleme kararı olmadığı halde 3. şahıslar üzerinden alınan dinleme kararlarına istinaden uzun süre gayri kanuni yöntemlerle dinlenildi.
HUKUKİ TERMİNOLOJİ İLE İZAH EDİLEMEDİ
İş adamlarından Turgay Ciner'in uzun süre dinlenilmesine hatta Başbakanlık konutundaki görüşmesinin GSM cell haritasından takip edilerek aynı anda Başbakan'la buluştuğunun tespit edilmesine rağmen hakkında fezleke düzenlenmemesi hukuki terminoloji ile izah edilememiştir. CMK'da konutlar hakkında teknik ve fiziki takip yapılamayacağı açıkça düzenlenmesine rağmen Başbakanlık Resmi Konutu'nun teknik takibe maruz bırakıldığı, Başbakan'ın Kısıklı'daki konutu ile ilgili de GSM cell haritası çıkarılarak görüştüğü kişilerle ilgili telefon sinyal eşleştirmesi yapılmıştır. Raporlardan da anlaşılacağı üzere bir kısım tapenin basılmamış olduğu, kimi tapelerin suç teşkil etmemesine rağmen basılmış olduğu, bazı tapelere ait ses kayıtlarının dosyada bulunmadığı anlaşılmıştır.
ŞÜPHELİLER DİNLENDİ
İstanbul ağır ceza mahkemelerinden alınan dinleme kararlarına istinaden şüphelilerin iletişimleri tespit edildi ve telefon dinlemesi yapıldı. Tespitlerde, şüpheliler gizliliğe büyük önem verdi ve karşısındaki kişiyi telefonların dinlenildiği hususunda uyardı. Konuşmalarda, Cumhurbaşkanı'nı firavuna benzettikleri, cemaatin de firavunun sivrisineği olacağına yönelik temennide bulundukları anlaşıldı. Aşırı küfürlü olan ve suça ilişkin olmayan kısımları iddianameye alınmadı. Suç ile ilintili görülenlerin de sansürlenerek yazıldı.
SİNKAFLI KÜFÜRLER
Örgüt üyeleri hiçbir ahlaki değer yargısı olmadığı için ülke yöneticilerine, siyasi parti liderlerine, Cumhurbaşkanı'na, başsavcı, savcı ve hakimlere sinkaflı küfürler etti. Üyeleri, cumhuriyetin kurum ve kuruluşlarını aşağıladı.
DEVLETE AÇIKÇA SAVAŞ İLAN ETTİLER
PDY mensubu olan şüphelilerin, FETÖ soruşturmalarını yapan hakim ve savcıları da aşağıladı. FETÖ mensupları kendilerinin devletin sahibi olduğuna o kadar inandırmışlardır ki, demokratik cumhuriyete bağlı kamu çalışanları hakkında şikayet dilekçesi adı altında fezleke düzenlemeye varacak kadar pervasızlaşmışlar ve sürekli olarak satır aralarında 'Bir gün yargılanacaksınız' diye tehdit etmekten geri kalmadıAynı yöntemi terör örgütünün medya kuruluşları da köşe yazarları vasıtasıyla sürdürdü. Türkiye Cumhuriyeti'ni, cumhuriyet savcılarını yazdıkları tehditkar yazılarla korkutacakları zehabına kapıldılar. Örgüt yaptıklarıyla büsbütün ortaya çıktı, stratejisinden vazgeçerek devlete açıktan savaş ilan etti.
ÜST TABAKA KAÇTI, ALT TABAKA UYUTULDU
Örgüt ezoterik bir örgüt olduğu için rüyalarla amel etmiş, bu duygu ve his örgüt mensuplarının hepsine imani bir kural gibi öğretilmdi. Örgüt gizemli rüyalarla avutuldu, hep devletin başına bir iş geleceği, hükümetin yıkılacağı, zafere erişecekleri mitleriyle aldatıldi. Bu arada himmet paralarının keyfini süren üst tabaka Amerika, Almanya ve dünyanın değişik ülkelerine firar ederken, alt tabakada bulunan mensupları teslim olmaya zorlandı. Bir gün kurtulacakları, devlet kurumlarından ve yöneticilerden hesap sorulacağı hikayeleriyle uyutuldular. Örgüt lideri Amerika'dan yayınladığı sohbet programlarıyla sürekli tabanı diri tutmaya çalıştı. Cezaevinde bulunanların çözülmelerini engellemek için onları 'Girdikleri gibi çıksınlar' diye desteklediği mesajını verdi.
YURT DIŞI TELEFON İRTİBATLARI
Şüphelilerin ayrıca yurt dışı kaynaklı telefonlarla irtibatları oldu. Bu durum örgüt içerisindeki hiyerarşik yapılanmanın gereği olarak talimatların yukarıdan aşağıya ve aşağıdan yukarıya doğru silsile yoluyla iletildiğine, örgüt jargonunda "mahrem hizmetler" olarak adlandırılan mülkiye, adliye, askeriye ve emniyet birimlerinde var olan örgüt üyeleriyle haberleşmede kullanılan "kurye" yönteminin varlığına işaret ediyor.