Midyat Nusaybin'deki Operasyondan Kaçan Aile Midyat'ta Çadırda Yaşıyor
Mardin'in Nusaybin İlçesi'nde devam eden operasyonlar öncesi Midyat'a göç eden 10 kişilik Kaplan ailesi, buradaki vatandaşların yardımıyla kurulan çadırda yaşıyor.
Mardin'in Nusaybin İlçesi'nde devam eden operasyonlar öncesi Midyat'a göç eden 10 kişilik Kaplan ailesi, buradaki vatandaşların yardımıyla kurulan çadırda yaşıyor. Elektrik, su, tuvaleti olmayan çadırda yaşayan Kaplan ailesi fertleri, banyo yapamıyor, yemeklerini de dışardaki odun sobasının üzerinde pişiriyor. Nusaybin İlçesi'nde 14 Mart tarihinde uygulanan sokağa çıkma yasağıyla birlikte başlayan operasyon öncesi göçeden 10 kişilik Kaplan ailesi, Midyat İlçesi'ndeki Ulucami Mahallesi'nin, Gelinkaya ile Yolbaşı Mahalleleri arasındaki boş arazide vatandaşların yardımıyla kurulan çadırda yaşam mücadelesi veriyor. Yaklaşık bir aydan beri, elektrik ve su ve altyapısı olmayan çadırda yaşam mücadelesi veren Harbiye Muhammed çifti ve 8 çocuğu, sıcak su bulamadıkları için banyo yapamıyor, yemeklerini de dışardaki odun sobasının üzerinde pişiriyor, giysilerini ise elde yıkıyor. Ailenin 6 yaşındaki erkek çocuğu olan Ahmet Kaplan'ın yaklaşık 10 gün önce ayağı kırıldı ve sağlıksız bir ortamda yaşıyor. Aile reisi Muhammed Kaplan, Nusaybin'den gelirken beraberinde getirdiği ve yeni doğum yapan ineğini yavrusuyla birlikte satmak zorunda kaldığını belirterek, maddi imkansızlıklar nedeniyle ev kiralayamadıkları için Midyatlı vatandaşların yardımıyla kurdukları çadıra sığındıklarını anlattı.
Türkçe bilmediği için Kürtçe konuşan anne Harbiye Kaplan ise, 10 kişilik ailesiyle birlikte çadırda büyük sıkıntı çektiklerini belirterek, "Çoluk, çocuğumuzla birlikte, 10 kişilik bir aileyiz. Çalışan bir tek büyük oğlum var o da her zaman iş bulamıyor, başka gelirimiz yok, maddi imkanlarımız da yok. Çadırda yaşıyoruz. Vatandaşların yardımları ile geçiniyoruz. Rezil olduk, perişan olduk. Hiç geçimimiz olmuyor. Bütün çocuklarım boştalar, çalışmıyorlar. Büyük erkek çocuğum gözünden ameliyatlı, artık görmüyor. Dizinden de ameliyat olmuş. Eşimin de kanı bozulmuş, ciğerlerinde hastalık var. 7 yıldır tedavi görüyor, sürekli kontrolleri var. Buraya geldiğimiz için kontrollerini de yapamıyoruz. Hiçbir çaremiz yok, tek çaremiz Allah ve devletimizdir, hayırsever halktır. Çocuklarımın hepsi yalınayak, elbisesiz, buralarda dolaşıyorlar, 3 küçük çocuğum var. Hepsinin bir ayakkabısı var, sırayla giyiyorlar. Çalışan tek büyük oğlumun ayakkabısı olmadığından terlikle işe gidiyor. Bir permatik bıçağı parası dahi yok bizde ki büyük oğlum kendi tıraşını yapsın. Yaklaşık bir aydır dişi ağrıyor, hastaneye götürecek ve diş ilacını alacak 20 liramız dahi yok. Küçük çocuğumun da kalçası kırılmış. Yemeğimizi dışarıda odun sobasının üzerinde pişiriyoruz. Bizleri bu duruma düşürenlerin Allah yanına bırakmasın. Doğru dürüst başımızı dahi yıkayamıyoruz. Elbiselerimiz yok, değiştiremiyoruz. Üzerimizde olanları da çevredeki vatandaşların bize verdikleridir" diy konuştu.
Evin en büyük kızı Narin Kaplan da, dışardaki soba üzerinde ısıttığı su ile çamaşırları yıkadığını belirterek, "Çadırda yaşıyoruz. Suyu ısıtıp çamaşırlarımızı, elbiselerimizi yıkıyoruz. Yemeklerimizi de dışarıda sobanın üzerinde pişiriyoruz. Bulaşıklarımızı da dışarıda yıkıyoruz. Bizim isteğimiz evimize gitmemizdir. Ama şuan oraya da gidemiyoruz. Gördüğünüz gibi oturup kalıyoruz orada. Bu soğukta, bu çocuklar perişan bir şekilde. Elektrik yok, sıcak su yok, banyo yok, tuvalet yok. Olan bu çocuklara oluyor. Bu şekilde yaşamak zordur ama idare ediyoruz, çünkü başka çaremiz yok. Şimdi bizim isteğimiz bir evde olmak, elektrik ve suyun olmasını istiyoruz. Bu çocukların başını yıkamak istiyoruz. Perişan olmuşlar, üstleri leş gibi kokuyor" dedi.