Merkez Bankası'nın Döviz Kararlarının Etkisi Bu Hafta Başlayacak
Merkez Bankası'nın aldığı kararlarla dövizin olumsuz etkilerini dengelemeyi amaçladığı belirtiliyor. Kararların etkisi bu haftadan itibaren görülmeye başlanacak.
ERDAL SAĞLAM
Merkez Bankası geçen hafta aldığı kararlarla, fazla dövizin parasal dengelerde yarattığı olumsuzlukları dengelemeyi amaçlıyor. Kararların etkisini bu haftadan itibaren görmeye başlayacağız. Merkez Bankası'nın bu kararlarının sıcak para girişinde fren olması beklenmediği için, ileride yeni kararlar gündeme gelebilir.
Bankaların dışarıdan borçlanıp içeride şirketlere döviz kredisi vermesi, son dönemde önemli ölçüde arttı. Bu krediyi alan yerli yatırımcılar, önemli bir bölümünü TL'ye döndükleri için, Merkez Bankası'ndan döviz alımını da artırdılar. İşte bu nedenle Merkez Bankası bankaların döviz kredisi kullandırmalarını aylık yüzde 2 ile sınırlama kararı verdi. Bunun etkisiyle Merkez Bankası'nın döviz alımlarının, çok olmasa da, azalması beklenebilir.
Bununla birlikte Merkez Bankası fazla döviz aldığı için piyasaya verdiği aşırı TL likiditeyi çekmekte de zorlandı. Bu nedenle TL mevduatın zorunlu karşılık oranlarını önemli ölçüde artırdı. Bu yolla piyasadan çekilecek paranın, kabaca 600 milyar TL olacağı hesaplanıyor. Bankalar yeni karşılıkları kademeli olarak Merkez Bankası'na yatıracakları için asıl etkinin 15 gün sonra görülmesi bekleniyor. O nedenle etkiyi bu haftadan itibaren görmeye başlayacağız.
Merkez Bankası ayrıca, KKM hesaplarındaki cazibeyi azaltmak için hem bu hesapların zorunlu karşılıklarını önemli ölçüde artırdı hem de bankaların bu hesapları döndürme şartını yumuşatıp, verdiği katkıyı da azalttı. Böylece KKM hesaplarındaki erimenin yeniden hızlandırılması planlanıyor.
Bu arada, kilit noktalardan birini TL mevduat faizlerinin nasıl seyredeceği oluşturuyor. Önümüzdeki hafta buradaki gelişmeler yakından takip edilecek. Çünkü aşırı döviz alımları nedeniyle piyasadaki likidite çok yüksek kalınca, Merkez Bankası fonlama faizini yüzde 47'ye kadar düşürmek zorunda kalmıştı. Şimdi aldığı kararlarla en önemli amaçlarından biri; likiditeyi çekip fonlama faizini yeniden yüzde 50'nin üzerine çıkarmak.
Fonlama faizi düşük kaldıkça bankalar buradan fonlama yapıp, TL mevduata verdikleri faiz oranını düşürüyorlar. Halbuki Merkez Bankası'nın sıkı para politikasından sonuç alabilmesi, yani enflasyonu düşürebilmesi için TL mevduat faizlerinin yüksek kalması, bu yolla iç talebin frenlenmesi gerekiyor. Zorunlu karşılık artırımı bankalar için TL mevduatı cazip olmaktan çıkarıyor ama fonlama faizinin yükselmesiyle mevduat faizlerinin yeniden yukarı çıkması bekleniyor. Programın başarısı için TL mevduat faizlerinin cazip kalması şart.
Carry trade tartışması
Önümüzdeki dönem sıcak para konusunu, özellikle de swaplarla gelen carry trade denilen bölümünü konuşmaya devam edeceğiz. Kısa süreli gelen paraya "sıcak para" diyoruz ama yabancının hisse senedi ya da tahvil almak için gelmesi, yine de ehven-i şer bir yatırım oluyor. Çünkü tahvil ya da hisse senedinden aniden çıkmak istedikleri zaman bunların değeri düşüyor ve çıkmaları caydırıcı olabiliyor. Hem de hisse senedi ve tahvilden çıkmak için, daha fazla işlem gerekiyor, zaman uzadığı için karlarından fedakarlık zorunda kalabiliyorlar.
Carry trade'de ise yabancı fonlar, dövizi ucuz buldukları ülkelerden alıp, çok yüksek faiz için TL'ye dönüp, swaplarda duruyorlar. Yani istedikleri an karlarını tahsil edip, döviz alarak geri dönme imkanına sahipler. Bu nedenle yüklü miktarda ani geri dönüşleri piyasalarda önemli dalgalanmalar yaratabiliyor.
Buradaki kilit nokta girdikleri ve çıkacakları zamandaki kurların ne olacağı. Yani içerde TL'den kar edip geri dönerken kurlar çok yüksek olursa, net karları azalmış oluyor. İşte Merkez Bankası'nın son dönemde uyguladığı kurları sabit tutma politikası, carry trade için çok büyük fırsat veriyor, getirdikleri dövize, karlarını ekleyip, katlayarak geri dönebiliyorlar. Ekonomi yönetimi "kur hedefimiz yok" dese de sürekli olarak TL'nin değerlenmeye devam edeceğini yani kurların artsa bile enflasyonun altında kalacağının garantisini vermesi, carry trade için çok önemli bir fırsat oluşturuyor.
Kurların düşük tutulmasıyla karlarını katladıkları için carry trade "yabancılara yaptığımız servet transferi" olarak tanımlanıyor. İşte önümüzdeki dönem tartışılmaya devam etmesinin en büyük nedeni de bu. Çünkü asgari ücrete Temmuz zammının yapılmayacak olması, emekliye ve çalışana enflasyon farkıyla yetinilmesi, içeride vatandaştan esirgenen paranın yabancılara verilmesi anlamına gelecek.
Peki "carry trade" alınan önlemlere rağmen devam eder mi, yoksa yavaşlar mı? Edindiğim izlenim, yabancıların çok yüksek kar elde edecekleri için TL'ye dönmeleri devam edecek. Merkez Bankası rezerv biriktirmeye devam ettiği sürece, fazla döviz girişinin olumsuz etkilerini de yaşamaya devam edeceğiz. O nedenle Merkez Bankası önümüzdeki dönem, geçen hafta aldığı kararlara benzer yeni kararlar almak zorunda kalabilir.