Menderes'in Uçağının Düşmesine Neden Olan "Paris" Kararı (2)
Merhum Başbakan Adnan Menderes'in Londra yakınlarında geçirdiği ve sağ kurtulduğu kazanın tanığı, Menderes dönemi Ulaştırma Bakanı Arif Demirer'in oğlu Mehmet Arif Demirer, "Uçak kazası, bizim tedbirsizliğimizden oldu.
AYNUR EKİZ - Merhum Başbakan Adnan Menderes'in Londra yakınlarında geçirdiği ve sağ kurtulduğu kazanın tanığı, Menderes dönemi Ulaştırma Bakanı Arif Demirer'in oğlu Mehmet Arif Demirer, "Uçak kazası, bizim tedbirsizliğimizden oldu. Hiçbir şekilde sabotaj ihtimali üzerinde durulmasın, öyle bir şey söz konusu değildi." dedi.
Menderes'in Kıbrıs sorununu çözmek amacıyla bir anlaşma yapmak üzere 17 Şubat 1959'da İngiltere'ye gitmek için bindiği uçak, yoğun sis nedeniyle kaza geçirmiş, aralarında bakanların da bulunduğu 14 kişi hayatını kaybetmiş, 7 kişi yaralanmıştı. Merhum Menderes'in sağ kurtulduğu uçak kazasının üzerinden 60 yıl geçti.
Menderes dönemi Ulaştırma Bakanı Arif Demirer'in oğlu Mehmet Arif Demirer, kazanın ardından yaşananları AA muhabirine anlattı.
Kazanın yaşandığı yıl Cambridge'de öğrenci olduğunu aktaran Demirer, o gün arkadaşı Selahattin Beyazıt ile uçağın ineceği Gatwick Havalimanına gitmek üzere büyükelçiliğe gittiklerini söyledi.
Siyah birer takım elbise giydiklerini anlatan Demirer, heyetin Gatwcik Havalimanından trenle Victoria Station'a geleceğini öğrenmeleri üzerine tren istasyonuna gittiklerini kaydetti.
Victoria Station'da bir süre beklediklerini dile getiren Demirer şöyle devam etti:
"İngiliz gizli servisinden bir sivil polis geldi. Bizi siyah kostümlü görünce dedi ki; 'Siz herhalde Türkiye'nin gizli servisindensiniz. Maalesef uçak düştü, trenle gelmiyor. Dorking'e gidin, büyükelçiye de siz haber verin'. Düşünün ki babanızın içinde olduğu uçağın düştüğünü öğreniyorsunuz. Gittik, büyükelçiye söyledik, arabaya bindik. Normalde 40 dakikada gidebileceğimiz yeri, yoğun sis nedeniyle 4 saatte gidebildik. Dorking'e geldik, akşam hava kararmak üzere. Ormanın içi, uçağı görüyorsunuz. Parçalanmış, kuyruk kopmuş. Menderes, babam, Emin Kalafat, Rıfat Kadızade yan yana oturuyorlarmış. O uçaklarda dörtlü masa vardı. Kuyruk kopunca o boşta kalmış. Uçak, ağaçlara takılı biraz yüksekte, atlayarak kurtulmuşlar. Babam atlarken hem burnu kırılmış hem kolu felçli. Menderes'e hiçbir şey olmamış."
Uçak'ta verilen yanlış karar
Londra yolundayken Paris'te uçakta geçen konuşmaya işaret eden Demirer, "'Londra çok sisli, risk almayalım. Paris'te inelim trenle gidelim.' deniyor. Uçakta babam var. Babam, eski Ulaştırma Bakanı ve Türk Hava Yolları'nı kuran kişi. Uçakları da satın alan bakan. Uçaklar da o dönemin en modern uçakları. İngilizler de Avrupa seferlerinde aynı uçakları kullanıyor. 'Uçaklarımız çok iyi. Pilotlarımıza güvenimiz tam, biz gideriz.' düşüncesinde olanlar uçakta çoğunlukta. Gatwick'e gitmeye karar veriliyor." diye konuştu.
Demirer, "Paris-Gatwick çizgisi güney-batı, kuzey-doğu çizgisi üzerinde, uçak Gatwick'in kuzey batısında Dorking'de düşüyor. Pilot, aynı çizgi üzerinde Gatwick'i sisten dolayı görmüyor, es geçiyor. Oradaki pilotaj hatası.... Alçalmaya devam ediyor. Uçakta ILS sistemi yok. Onun için Gatwick'e iniş yapıyorum derken, Dorking'de 7-8 kat bina yüksekliğindeki ağaçlara takılıyor." bilgisini paylaştı.
Babasını kan revan içinde bir ağaca dayanmış yerde otururken bulduklarını ve yerel bir hastaneye götürdüklerini aktaran Demirer, orman içinde cesetleri de gördüklerini dile getirdi.
Paris'teki o görüşmede daha sağlıklı bir karar alınsaydı, trenle rahat bir şekilde gelinebileceğine dikkati çeken Demirer, "Keşke Paris'te o yanlış kararı almasalardı veya o yöreyi, coğrafyayı bilen bir pilot uçağa alınsaydı. Uçak kazası, bizim tedbirsizliğimizden oldu. Hiçbir şekilde sabotaj ihtimali üzerinde durulmasın, öyle bir şey söz konusu değildi. Türkiye, öyle bir Türkiye değildi." ifadelerini kullandı.
Demirer, "Anlaşma 19 Şubat'ta imzalanacaktı. 17'sinde Paris'te uçaktan inselerdi, en geç 18'inde öğle saatlerinde Londra'ya varmış olacaklardı. Bütün bunlar da yaşanmamış olacaktı." dedi.
Menderes, Makarios'u kabul etmedi
Menderes'in Londra Klinik'te tedavi gördüğünü belirten Demirer, daha sonra babası Arif Demirer'in de aynı hastaneye getirildiğini söyledi.
Menderes'in Londra Klinik'te gözetim altında tutulduğu hasta yatağında Londra Antlaşması'nı imzaladığını hatırlatan Demirer, "Babamın olduğu katla, Menderes'in olduğu kat arasında bir kat vardı. Tercüme işlerine yardımcı olmak için iki kat arasında koşturuyorduk. Makarios, Menderes'i ziyarete geldi. Menderes, 'Ben katil, papazla konuşmam' dedi ve kabul etmedi. Tam o sırada Menderes'in kapısından geri dönerken, Papaz'ı gördüm. Yüzünü de gördüm. Üç sene sonra Makarios'u Cambridge'in bir heyeti olarak ziyaret ettik. 'Sizi, London Clinic'ten hatırlıyorum' dedim. Hiç bozuntuya vermedi ama belli ki o gün orada çok mahcup bir duruma düşmüştü." diye konuştu.
Menderes sayesinde Kraliçe'nin doktoru, babasının kolunu kurtardı
Kazada yaralanan babasının sol kolunun felç olduğunu ve kolun kesilmesi gerektiğini öğrendiklerini kaydeden Demirer, "Menderes, Türkiye'ye dönecek, babama vedaya geldi. Birkaç gün sonra da babamın kolu kesilecek. İkisi başladılar ağlamaya... Şaşırdım, ben 19 yaşındayım, iki tane kocaman adam ağlıyor. 'Allah'tan ümidini kesme Arifciğim, Allah'a dua et' dedi ve gitti." ifadelerini kullandı.
Demirer, Prof. Dr. Güngör Çakırgil'in, babasının kaldığı odayı arayarak, "Beni, Türkiye Başbakanı Adnan Menderes gönderdi. Babanızın koluna bakacağım." dediğini anlattı.
Röntgenleri detaylı bir şekilde inceleyen Çakırgil'in, "bu kol ameliyat olmaz" diyen İngiliz ortopedisti çağırarak, "Bu kol ameliyat olur. Sir Reginald Watson-Jones bu kolu ameliyat eder." dediğini aktaran Demirer, şöyle devam etti:
"Adam gayet küstah bir hava içerisinde 'Sir Reginald Watson-Jones, Kraliçe'nin doktorudur. Buralara gelmez' dedi. Çakırgil, 'Siz, benim adımı verin' dedi. Buckingham Palace'ı aradılar. Adam çıktı telefona. Meğer, adamın bir kitabı çıkmış, Güngör Çakırgil, Amerika'da öğrenciyken kitapta bir hata bulmuş. Yazışmışlar. Yazışarak, arkadaş olmuşlar. Adam geldi, babamın röntgenlerine baktı. 6 saat süren ameliyatı yaptı. Babam 95 yılına kadar yaşadı. Sol kolunu da rahatça kullandı. Menderes, Cumhurbaşkanının Tıp Danışmanı Dr. Recai Ergüder'i görmüş, 'Arif'in kolunu kesecekler, tanıdığın bir ortopedist varsa derhal Londra'ya gönder' demiş. O hengamede, develer kesiliyor, İnönü gidiyor karşılıyor, heyecan içinde tüm Türkiye, O, Arif'in kolunu düşünüyor. İdam edilen Menderes de böylesine bir insandı."