Mehmet Görmez'den İslam Dünyasına Mesajlar
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Arafat’ta vakfe duasından önce yaptığı konuşmada, Görmez, insanlığın katliamlara karşı sessiz kalmaması gerektiğini, bir cana kıymanın kaynağının İslam olamayacağını ifade etti.
Vakfe duası öncesi hacı adaylarına seslenen Görmez, vakfenin her türlü ayrımcılığa karşı olduğunu belirterek, “Vakfe duruştur. Sizin buradaki duruşunuz kadınıyla erkeğiyle ayrı ırkları, ayrı renkleriyle milyonlarca kardeşlerinizle ak kefenler içerisinde vakfeye duruşunuz dünyamızı ateşe veren, insanlığımızı kana bulayan, başımıza iki dünya savaşı çıkaran ırkçılığa, her türlü ayrımcılığa karşı bir duruştur vakfe. Sizi gören bütün insanlar ırk ayrımı yaptığına, insanları teninin rengine göre yüceltip aşağıladığına, cinsiyetine göre değerlendirdiğine utanacaklardır. Sizin bu duruşunuz vakfeniz Arafat’taki duruşunuz Resulü Ekrem’in hala Arafat meydanında yankılanan, ‘Hepiniz Adem’densiniz. Adem de topraktandır’ sözünün tahakkukudur. Sizin buradaki duruşunuz zalime karşı mazlumun yanında bir duruştur. Sizin buradaki duruşunuz hakkın, hakikatin, adaletin, iyinin, doğrunun, sevginin, yetimin, miskinin, mazlumun, mağdurun yanında bir duruştur. Kardeşlerim Arafat bir diriliştir. Arafat dirilişimizdir. Arafat yeniden dirilişin, mahşerin provasıdır. Arafat’ta bugün ölmeden önce öldüğümüzü, dünyanın oyun ve eğlencesini terk edip, dirilişe doğru kutlu bir yola çıktığımızı fark ettik. Şimdi peşinde olduğumuz dirilişe doğru bundan bir adım daha atacağız. Buradaki varlığımız, buradaki varlığınız şeytan ve yoldaşlarını mutsuz edecektir. Buradaki duruşunuz şeytana ve kötülüklere karşıdır ve bundan böyle hep şeytana karşı duracaksınız” dedi.
“KARDEŞLERİNİZİN ONURUNU, ŞEREFİNİ UCUZCU BEZİRGANLARIN İNSAFINA BIRAKMAYINIZ”
İnsanların kötülüklere karşı durarak Hazreti Yusuf’un hoşgörüsüne sahip olması gerektiğini belirten Görmez, “Bütün kötülüklere karşı haykıracaksınız. Ey Adem’in çocukları burası ‘Rabbena zalemla enfüsena’ makamıdır. Ey Yusuf’un kardeşleri. Kardeşlerinizi el birliğiyle ittiğiniz kuyulara bir daha bakınız. Arafat sakinleri lütfen bu cümleleri dinleyiniz. Yusuf’un kardeşleri, kardeşlerinizi el birliğiyle ittiğiniz kuyulara bir daha bakınız. Haseti, kini, nefreti, dışlamayı, ayırmayı, ötekileştirmeyi hep birlikte düşürelim yakamızdan Arafat meydanında. Irkçılığı, kavmiyetçiliği, küçümsemeyi, tahkir etmeyi, yar etmeyelim yüreğimize. Yalanı, boş sözü, gıybeti, iftirayı uzak tutun dudaklarınızdan. Kardeşlerinizin onurunu, şerefini ucuzcu bezirganların insafına bırakmayınız. Yusuf’un kardeşlerine dediğini deyin. ‘Sizi kınamak yok bugünden sonra’ Deyin ki ‘Allah sizi bağışlasın.’ Kardeşlerim bir gün Allah Resulü Kabe’yi tavaf ederken Kabe’ye hitaben şöyle dedi, ‘Ey Kabe ne kadar hoşsun. Ey Kabe kokun ne kadar hoş. Ey Kabe ne kadar yücesin. Ey Kabe hürmetin, saygınlığın ne kadar yüce. Muhammed’in nefsi elinde olan Allah’a hamd olsun ki bir müminin hürmeti, bir müminin saygınlığı, bir müminin kalbi senden daha yücedir ey Kabe.’ Bu hadisten ilhamını alan bir İslam alimi şöyle haykırmıştır, ‘Kabe Azer oğlu Halil’in, İbrahim’in, İsmail’in inşa ettiği bir binadır. Fakat müminin kalbi celil ve ekber olan Allah’ın nazargahıdır.’ Ey Muhammed Mustafa’nın kardeşleri, Ey ümmeti Muhammed’in kalbine bugün kan diye akan bahtiyarlar kafilesi, burada yankılanan o sesi bir daha dünyaya, bir daha duymaya çalışkan kulağınızla buradan ayrılırken onun az önce okunan veda hutbesinde terk etmemizi istediklerini de terk etmeye var mıyız? Ardımızda bırakalım öyleyse kin ve nefreti. Ayağımızın altına alalım yığmayı, biriktirmeyi, tefeciliği, faizciliği. İnsan onurunu zedeleyen gıybet ve dedikodular arkamızda kalsın. Irkçılık ve haset geride kalsın. Bize emanet edilen kadınlarımıza nezaketle davranmayı öğrenerek dönelim buradan. Öylece gidelim şeytan taşlamaya. Kardeşlerim, attığınız her taş içinizdeki bir kötülüğü şeytana iade etmektir. Şeytanla aramızı açalım. Tavır alalım şeytanın yoldaşlarına. Öylece atalım taşlarımızı. Ümit dirilesin içimizde, ölsün gebersin, nefret ölsün içimizde sevmek yaşasın. Kibirler küçülsün, büyüklenmeler yok olsun. Tevazu ayağa kalksın bugün” dedi.
“İSLAM BELDELERİNİN SOKAKLARINDA KAN AKIYOR”
Son dönemlerde binlerce masum Müslümanın kanının aktığını belirten Görmez, “Kardeşlerim bugün Arafat’tayız ama içimiz buruk, yarın bayram ama mahsunuz. Zira İslam ümmeti acının bayramını yaşamakta aynı zamanda. İslam beldelerinin sokaklarında kan akıyor. Maalesef akan bu kanlar İbrahim’in İsmail için akıttığı kanlar değildir. Bu kanlar İsmail’in canına karşı verilen kurbanların kanları değildir. Bu kanlar evlatlarımızın, kardeşlerimizin, canlarımızın kanlarıdır. Bir canın yok edilmesini insanlığın yok edilmesiyle bir tutan İslam anlayışımız yok kabul edilerek insanlık trajedileri yaşanmaktadır. Katliam karşısında insanlık seyirci konumunda, Müslümanlar da maalesef tepkisiz ve sessiz kalmaktadır. Öyleyse ey Arafat sakinleri, ey İbrahim’in duaları, Muhammed Mustafa’nın konukları gelin bu sessizliğimizi burada bozalım. Dualarımızda ve niyazlarımızda haykırışa geçerek rabbimize yönelelim. Gelin gözyaşlarımızla rabbimizden bizlere basiret vermesini dileyerek akan bu kanların son bulmasını isteyelim. Her türlü makam ve mevkiden çok daha kıymetlidir bir müminin canı. Müminin kalbinin Kabetullah’tan değerli olduğunu az önce efendimiz ifade buyurdular. Buradan tüm müminlere seslenerek diyorum ki ne haksızca bir cana kıymanın, ne senden farklı düşünüyor diye bir topluluğu hedef almanın ne de şiddetin kaynağı asla İslam olamaz. Barış ve esenlik dini olan İslam’dan bu eylemlere referans çıkamaz. Geliniz fitneyi savaştan beter görelim ve yeryüzünde fitnenin ortadan kalkması için vicdanı yeniden harekete geçirelim ve buradan Arafat’ta bu çabanın içerisinde olacağımıza söz verelim. Yeniden dünyamızın eman duydu, sema yurdu, barış yurdu olması için müminler arasından kini, nefreti, şiddeti kaldıralım” dedi.
“KURBAN ALLAH’A TESLİMİYETTİR”
Yarın kusur ve günahlardan arınma günü olduğunu belirten Görmez, “Kardeşlerim yarın Allah izin verirse akşamdan itibaren, geceden itibaren akın akın Müzdelife’ye akacağız. Meşali Harem’e gideceksiniz. Kuran’ın ifadesi ile ‘İnsan seline kapıp, yola akacağız’ hep birlikte. Meşali Haram’a doğru, Müzdelife’ye doğru. Lebbeyk Allahümme lebbeyk diyerek telbiye getireceğiz. Yarın beyaz güvercinler misali Meşali Haram’a doğru uçma zamanıdır. Kardeşlerim şeytan ve hizbi karşısında en büyük olan Allah’ın adıyla diyecek ve topladığınız yedi taşı şeytana atacaksınız. Sakın o atmak için topladığınız taşları sadece taş sanmayınız. O taşlar bugüne kadar biriktirdiğimiz kusurlarımız, günahlarımız, kötülüklerimizdir. Şimdi o taşları atarken hem şeytanı, hem de kendi kötülüklerimizi taşlamış olacağız. Şeytanı ve kötülükleri uzaklaştırırken rabbimize yakınlığı, kurbiyeti elde edeceğiz. Bu kurbiyeti kurbanla pekiştireceğiz. Kurban yakınlık demektir. Adanmaktır, benliği hiçliğe adamaktır kurban. Adanacak başka kapının olmadığını bilmektir kurban. Sadece Allah’a teslimiyettir kurban. Şeytanı kovan ve rabbinin emrine uyan Hazreti İbrahim’e selam vermektir kurban. Artık sizin için bu bir kurbandır. Bayram günü müminlerin diriliş günüdür. O gün hacı olduğunuz gündür. Bayrama kavuştuğumuz için kurban keseceğiz. İhramdayken bir otu koparmak yasaktı. Şimdi Allah’a bağlılığın gereği bir canlıyı kurban edeceksiniz. Aslında kurban ettiğin heba ve hevesiniz, şehvetiniz, iradeniz. Onun rızası için hepsini kurban etmelisiniz ki bayramı yüreğinizde yakınlığı öz benliğinizde hissedebilesiniz. Bayrama kavuştuğunuz için kurban keseceksiniz. Çünkü bu bayram kurban bayramı, bu bayram yakınlık bayramı, bu bayram kurbiyet anıdır. Kardeşlerim gelin hep birlikte avuç avuç marifet taşıyalım Arafat toprağından ülkemize, yurdumuza, kardeşlerimize. Gelin Meşali Haram’dan avuç avuç nur ve şuur taşıyalım çocuklarımıza, yavrularımıza, yakınlarımıza. Gelin Mina’dan avuç avuç sevgi ve merhamet taşıyalım bütün insanlığa, vicdanını kaybetmiş bütün dünyaya” dedi.
“BUGÜNDEN SONRA HACI DİYE ANILACAKSINIZ”
Hacılığın bu günden sonra burada bulunan herkesin bir parçası olacağına dikkat çeken Görmez, “Kardeşlerim bugünden sonra hacı diye anılacaksınız. Hacı olmak isteseniz de bırakamayacağınız bir parçanız olacak. Artık onunla anılacaksınız belki. İsminizin bir takısı olacak belki de hacı. Yani siz bugün Allah’a dönüşü olmayan bir söz vermiş olacaksınız. Ona asla şirk koşmayacağınıza, asla dünyaya meyil etmeyeceğinize, dünyalığı kurban edip, kötülüğü taşlayacağınıza, yaptığınız en ufak bir kusurun affı için fedakarlık yapacağınıza hayat ekseninizin etrafında tavaf edip görmeye doyamadığınız Kabe olduğuna sizler söz verdiniz. Bundan sonra siz örneksiniz. Yeni bir sorumluluk, yeni bir yüke gönüllü oldunuz. Allah ahdü peymanınızı kabul etsin. Allah misakınızı, ahitleşmenizi kabul etsin. İslam dünyası en büyük bayramını yaşıyor bugün. Kutlu olsun bayramınız. Bu bayram Haccı ekber günü, bu bayram esenliğin bayramıdır. Bu bayram topluluk halinde duanın, yakarışın bayramıdır. Bu bayram statülerden arınmanın, eşitlenmenin, ihramın bayramıdır. Bu bayram hiç kimsenin üstün olmadığı, herkesin aynı hizada durduğu vakfenin bayramıdır. Vakfe ne kadar insanın dünyada ayaklarının üstünde duruşunu ifade ediyorsa Arafat da o kadar büyük kıyamın, o kadar büyük kıyamın farkına varıldığını ifade eder. Vakfe insanın onurunun, şerefinin, haysiyetinin çiğnenmeden insanlığın hep beraber aynı bilinçle kıyama kalkmasıdır. Kardeşlerim Allah haccınızı, bayramınızı mübarek etsin. Kutlu olsun mübarek olsun, bütün Arafat’ın sakinlerine selam olsun, Allah’ın rahmeti, bereketi üzerinize olsun. Amin” dedi.