Mehmet Akif Ersoy'un Vefatının 82. Yılı
"İstiklal Şairi" Mehmet Akif Ersoy, vefatının 82. yılında Akademi Beyoğlu'nda düzenlenen panelde anıldı.
"İstiklal Şairi" Mehmet Akif Ersoy, vefatının 82. yılında Akademi Beyoğlu'nda düzenlenen panelde anıldı.
İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Coşkun Yılmaz'ın oturum başkanlığında düzenlenen "İstiklal'in Şairi Mehmet Akif Ersoy" panelinde, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fatih Andı ve gazeteci- yazar Beşir Ayvazoğlu, Mehmet Akif Ersoy'u anlattı.
Ayvazoğlu, Mehmet Akif'in İstiklal Marşı'nı yazan şair olarak gönüllerde taht kurduğunu belirterek, "İstiklal Marşımız bizim milli mutabakat metnimizdir. Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından oy birliği ile kabul edilmiş bir marş olması bakımından son derece önemli. 1. TBBM neredeyse toplumun tüm kesimini içinde barındırıyordu. Bu nedenle İstiklal Marşı'nın oy birliği ile kabul edilmesi çok anlamlı. O tarihten bu yana İstiklal Marşı'nın hala her gün okunması Mehmet Akif'i kelimenin tam manasıyla bir milli şair kimliğine büründürüyor." diye konuştu.
Mehmet Akif'in şairliğinin yanı sıra bir düşünce adamı olduğunu hatırlatan Ayvazoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
" Safahat'ı sadece şiirlerden ve manzumelerden oluşan bir külliyat değil aynı zamanda düşünce tarihinin önemli metinlerinden biri olarak da okumak lazım. Osmanlı'dan, cumhuriyetin kuruluşuna kadar yaşanan dramatik maceranın bütün safhalarıyla okunabileceği bir kitaptır Safahat. Bu kitap, Türkçe'nin en yüksek seviyede tasarrufu mahiyetini taşıyan bir metin olması bakımından da son derece önemlidir. Akif, Türkçe'ye kelimenin tam manasıyla hakim bir şairdir. Türkçe'de, başka hiçbir şair, Safahat'ta kullanılan kelime sayısı kadar kelime kullanmamıştır. Akif, eski edebiyatın dilini de fevkalade bilirdi, Servet-i Fünun dilini de bilirdi, kahvehanelerde kullanılan dili de bilirdi, argoyu da bilirdi. Bütün bunların sentezi bir Safahat dilinden söz ediyoruz. Türkçe'nin tadına varmış birinin, Safahat'tan zevk almaması düşünülemez."
Mehmet Akif'in Türkçe'ye çok hakim olduğunu vurgulayan Ayvazoğlu, "Eğer şiirin ana malzemesi dil ise en mükemmel şekilde tasarruf edilmesi bakımından Akif'in eserleri son derece önemlidir. Mehmet Akif'in, şiirini tenkit edenler genellikle Safahat'ı başından sonuna kadar okumayanlardır. Çok övenler de genelde Safahat'ı başından sonuna okumayanlardır. Biz genellikle okumadan dost oluruz veya okumadan düşman oluruz. Akif gibi şahsiyetlerin şanssızlığı dil engelidir. Türkçe o kadar hızlı bir şeklide değişip dönüşüyor ki artık Orhan Veli'yi bile gençler, sözlüğe bakmadan okuyamıyorlar. Bu millet olarak, yaşadığımız en dramatik maceramızdır." ifadelerini kullandı.
"Yakın dönem düşünce hayatımızı Akif'siz düşünmek çok zordur"
Prof. Dr. Fatih Andı ise ölümünün üzerinden 82 yıl geçmesine rağmen hala kendisi hakkında konuşulduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
"Yakın dönem düşünce hayatımızı Akif'siz düşünmek çok zordur. Tartıştığı meselelerin bir kısmının bugün hala canlı olduğunu görüyoruz. Akif'i, milli mücadeledeki rolleri bakımından ele aldığımızda yakın tarihimizin de mutlaka bilinmesi gereken bir şahsiyeti olarak öne çıkıyor. Bizim İstiklal Marşımızın şairidir, başka hiç bir şey yapmasa bile İstiklal Marşı şairi olarak Akif'e bir değer atfetmemiz gerekiyor. Zira İstiklal Marşı'nın yüklendiği değerler bizim için hala yaşayan ve bizi biz yapan değerlerdir. Bu bağlamda da Akif'i anlamak zorundayız. Akif, aynı zamanda döneminin akademisyenlerindendir. Hayatının o dönemine baktığımızda ise çok örnek bir hoca olduğunu görüyoruz. Milletvekili olduğu için bir siyasetçi de. Birden çok derginin baş yazarı olduğu için bir medya mensubu. Bizim matbuat tarihimizde de Akif bir kült isim, o açından da önemli. Medrese kökenli olmamasına rağmen o çevrenin insanı. Toplumların hayatında bu kadar çok yönlü insanlar bu kadar komplike insanlar her çağda çok fazla yetişmez. Toplum, Akif'e nereden bakarsa kendisini görüyor. O yüzden Akif, yarına taşınması gereken bir şahsiyetimiz. "
Prof. Dr. Andı, şairin yaşadığı dönemde zaman zaman bu çok yönlü kişiliğinin baskı altına alındığını vurgulayarak, "Kendisi, 'milli şairimiz Akif' kimliğinin altına hapsedilmeye çalışılmıştır. Bugün büyük kitleler, Akif'i İstiklal Marşı'nın şairi olarak tanır da milli mücadele kahramanı bir Akif kavramı insanların hafızasında yoktur. veya mütefekkir bir Akif yoktur. Bu küçültme ve daraltmadır. Bazı dönemlerde kasıtlı yapılmıştır, bugün bu aşıldı. Maalesef kendi çağında hep ötelenmiş ve mağdur edilmiş bir şair oldu." dedi.