Mehmet Akif Ersoy Prizren'de Anıldı
"İstiklal şairi" Mehmet Akif Ersoy, Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) tarafından gerçekleştirilen "Edirne'den Mostar'a Kültür Kervanı" etkinlikleri kapsamında düzenlenen "Mehmet Akif'i Anma Paneli"nde yad edildi.
"İstiklal şairi" Mehmet Akif Ersoy, Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) tarafından gerçekleştirilen "Edirne'den Mostar'a Kültür Kervanı" etkinlikleri kapsamında düzenlenen "Mehmet Akif'i Anma Paneli"nde yad edildi.
Moderatörlüğünü Prof. Dr. Hacı Ömer Özden'in üstlendiği panel, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın desteğiyle Prizren'deki Yunus Emre Enstitüsü'nde (YEE) gerçekleştirildi.
Etkinliğe katılan Prof. Dr. Caner Arabacı, Türkiye ile Balkanlar'dan çok sayıda şair, yazar ve mütefekkir çıktığını belirterek, "Akif bu topraklardan çıkan bir insan. Ama Akif'in hayatı, vefatına kadarki dönemi acılarla geçmiştir. Doğar, daha dört yaşındayken Osmanlı-Rus harbini yaşamak zorunda kalır. İlk gençlik döneminde Trablusgarp harbini, sonrasında Balkan harbini yaşar. Ardından, Avrupa'yı, İslam dünyasını dolaşarak elini taşın altına koyar. Sonra milli mücadele dönemini yaşamak zorunda kalır. Akif; bu yönüyle cihan devletinin yıkılışını, çatırtılarını zihin dünyasında, gönül dünyasında hissetmiş bir insandır." diye konuştu.
Ersoy'un, özellikle Balkan harbinden itibaren İslam dünyasının çığlığı olduğunu belirten Arabacı, "Milli mücadele dönemindeki İstiklal Marşı'nı yazışından dolayı biz Akif'i milli şair olarak nitelendiririz. Oysa Akif, Balkan harbinde de milli şairdir. Bozgunu durdurmak, ruhi afet olarak önüne geçmek için edebi bir kurul Akif'ten şiirler ister. İstiklal Marşı'nı yazmadan çok önce Akif milli şairdir. Hatta bu yönüyle Akif'in fikir ve gönül dünyasının aslında hem bozgunu durduracak, sona erdirecek hem de kurucu, yaşatıcı hatta diriltici iklimi uyandıracak düşünce yapısına, tefekkür dünyasına dikkati çekmek lazım." ifadelerini kullandı.
Caner Arabacı, Balkan Harbi'nde bir bozgun yaşandığına işaret ederek, şunları kaydetti:
"Biz bozgunu askeri, siyasi, ekonomik anlamda yaşamadık. Balkan Harbi'ni düşünerek bunu söylemek isterim. Bu bozgun bir sonuçtu. Bozgunu çok daha önceden düşünce dünyasında yaşadık. Eli kalem tutan düşünce adamlarını, sanatçıları, yazarları, aydın zümreyi Batı'ya, Batı lehine kaybettik. Hristiyan dünyası İslam medeniyetinin çocuklarını, Mehmet Akif ve Yahya Kemal gibiler hariç, elde etti. Onların İslam dünyasının, Türk dünyasının fikir sanat adamlarını devşirmeleri, aslında ruh ikliminde bozgunu başlattı. Çünkü ruh ikliminde bozgun başladığı zaman Prizren'deki camileri, medreseleri, köprüleri, insanın hayrına oluşturan kafa yapısını kaybettiğiniz zaman aslında geleceğinizi kaybetmiş oluyorsunuz."
Yazarların, şairlerin Mehmet Akif Ersoy ruhuyla dirilişi sağlayacak eserler kaleme almaları gerektiğini dile getiren Arabacı, "Buna Kosova'nın, Prizren'in değil, dünyanın ihtiyacı var. Birlikte yaşama kültürü bizim kültürümüzde, değerlerimizde var. Akif ruhuyla, Yahya Kemal bilinciyle bu kültürün tanınıp insanımıza yönlendirici, yaşatıcı muhtevayla yeniden verilmesi lazım." değerlendirmesinde bulundu.
"Mehmet Akif deyince herhangi bir şairden söz etmediğimiz ortada"
Eğitimci, yazar-şair Mustafa Özçelik de Ersoy'un Türk edebiyatındaki önemine işaret ederek, "Mehmet Akif deyince herhangi bir şairden, Safahat deyince herhangi bir şiir kitabından söz etmediğimiz ortadadır. Zaten böyle özel bir durumu olmasa idi vefatından bu yana uzunca bir süre olmasına rağmen hala gerek eser verdiği Anadolu, Türkiye coğrafyasında gerekse Balkan ve Orta Asya coğrafyasında, hatta kimi İslam ülkelerinde saygıyla anılan, bilinen bir isim olmazdı." diye konuştu.
Mehmet Akif Ersoy'un eserlerini miras bıraktığını dile getiren Özçelik, şu bilgileri verdi:
"Son yüzyılda yaşadığımız hikaye hatırlanacak olursa, Akif bize bir hafıza tarihi bıraktı. Tarih kitapları şüphesiz bu geçen süreyi anlatırlar ama bir şair anlatımıyla, üstelik hassas bir yüreğin anlatımıyla yaşadığımız trajik olaylar, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması, Mehmet Akif'in bu yeni devletin milli marşını yazma şerefine ermesi düşünüldüğünde, bütün tarih kitapları ortadan kalksa da bizim son yüzyıllık hikayemiz Akif'in Safahat'ından yola çıkılarak rahatlıkla anlaşılabilir. Daha da önemlisi, Sadece Safahat'ı yazan bir Akif'ten söz edemeyiz. Akif'in hayatı da başlı başına bir eser. Dolayısıyla kaleminden kan damlayarak, yürekten acı çekerek, yeri geldiğinde umutlanarak yazılan bir eser Safahat."
Mustafa Özçelik, Ersoy'un Türk edebiyatının klasikleri arasına girmiş bir isim olduğunun altını çizerek, "Modern Türk aydınının milletiyle bütünleşememe, onunla aynı zihniyet dünyasını paylaşamama gibi bir probleminin olduğu biliniyor. Mehmet Akif batılı bir eğitimden geçmiş olmasına rağmen, ailesinden aldığı temel İslami bilgilerle, İslami zihniyeti de oluşturarak bu engeli aşmış, yerli, milli, dindar bir aydın, mütefekkir olmayı başarmıştır." dedi.
TYB Şeref Başkanı Mehmet Doğan ile TYB Genel Başkanı Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan'ın da konuşma yaptığı etkinliğe, Türkiye'nin Prizren Başkonsolosu Eylem Altunya da katıldı.
Panelde, TYB'nin 40. yılı belgeseli de gösterildi.