Mega Projeler, Olabilecek En Büyük Depreme Göre Projelendirildi" (1)
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İnşaat Fakültesi İnşaat Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Yıldırım, "Mega projeler, olabilecek en büyük depreme göre projelendirildi.
SEFA MUTLU - İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İnşaat Fakültesi İnşaat Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Yıldırım, "Mega projeler, olabilecek en büyük depreme göre projelendirildi. Kabuller en son etkilere göre dizayn edildiler." dedi.
AA muhabirinin sorularını cevaplayan Yıldırım, Türkiye'de başta mega projeler olmak üzere, yapılarda zemin ve malzeme durumu hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Bir yapının durumu ve dayanıklılığı söz konusu olduğunda sadece malzemenin dikkate alınamayacağını aktaran Yıldırım, "Bir yapının durumunu düşündüğümüzde kendi taşıyıcılığı dışında depremin de etkisi olduğundan depremi de düşünmek lazım. Deprem veya başka faktörler olabilir. Bir yapının kalite bakımından uygun olup olmadığının belirlenmesinde zeminin önemi çok büyük. Bu zeminin haricinde üst yapı da çok önemli. Zeminin kaya dolgusu olup olmadığı, kum veya zamanla sıvılaşmanın gerçekleşecek bir yer olup olmadığı önemlidir. Üst yapısı da ona göre projelendirilmeli. Zemine göre proje, projeye göre de bina kondurmanız gerekir." diye konuştu.
Yıldırım, Türkiye'nin yapı inşasında zemin belirleme, projelendirme ve kullanılan malzemeler bakımından çok iyi bir yerde olduğunu aktararak, şöyle devam etti:
"Yıllar önce deprem konusu çok fazla önemsenmiyordu. Bunun bedeli çok ağır oldu. Bu tür durumlarla karşılaşılmaması için zeminin de önemli olduğu anlaşıldı. Binayı istediğiniz kadar sağlam yapın, uygun zemine yapılmazsa olmaz. Zeminin kalitesinde iyileştirmeler yapılabilir. Deprem etkilerini verir, binanın üst yapısını da ona göre boyutlandırırsınız. Yıllar önce bunlar yapılmıyordu. Şimdi sadece zemin incelenmiyor. Üst yapıdaki malzemeler inceleniyor. Hatta daha ileri gidildi, iş güvenliği açısından da ciddiyet oluştu. Yıllar önce laboratuvarımız bu kadar dolu değildi. Devletimiz de firmalarımız da bu konuya önem vermeye başladı."
Özellikle 2005'ten sonra Türkiye'deki yapılarda kullanılan malzemelerin kalitesinde artış olduğunu dile getiren Yıldırım, önceleri C18 beton kalitesinin tutturulamadığını, şimdi ise C80 seviyelerine gelindiğini söyledi.
Yıldırım, Türkiye'deki betoncuların uluslararası birliklere üye olduğunu belirterek, bu tür gelişmelerin birbirini tetikleyerek, inşaat alanındaki kaliteyi yükselttiğini anlattı.
Yavuz Sultan Selim Köprüsü için C50 beton kalitesinin öngörüldüğünü ifade eden Yıldırım, sonuçların ise C60, C70 seviyelerine ulaştığı bilgisini verdi.
Yıldırım, Avrasya Tüneli'nde, Osmangazi Köprüsü'nde de beton kalitesinin ve dayanlılığının çok yüksek olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:
"Burada da kalmadık. Sadece mukavemet önemli değil. Bunların uzun ömürlü olması lazım. Ona göre dizaynlar yapılıyor. Öyle dizaynlar yapıyoruz, öyle önlemler alıyoruz ki bunların 100 yıl dayanıklı olmasını amaçlıyoruz. Projeler her geçen gün ciddileşiyor. Beton kalitesiyle binanın ömrünün de uzatılmasına doğru adımlar atılıyor. Hazır betoncular 100 yıl dayanacak beton üretmek için bizimle istişare ediyorlar. Ülkemizde ciddiyet oluştu."
Mega projelerin yapımı ve malzeme durumu hakkında değerlendirmelerde bulunan Yıldırım, şöyle devam etti:
"Bu projelerden çok şey öğrendik. Aslında biz zaten bunları yapabiliyoruz. Dikkat edin Türk firmaları yurt dışında ihaleler alıyor. Sadece Rusya'da ve Arap ülkelerinde değil, Amerika'da firmalarımız iş yapıyor. İnşa konusunda çok iyi bir yerdeyiz. Türkiye'deki üniversitelerin de bunda önemli rolü var. Bu projeleri yabancılar yapıyor zannetmesinler. Bunları bizler yapıyoruz. Deprem yönetmeliği 2007'de değişti. Binaların depreme dayanıklılığı konusu da yanlış anlaşılıyor. Yapıların belli büyüklükteki depreme dayanıklı olduğunu söylemek çok doğru değil. Aslında hangi yönetmeliğe göre değerlendirildiği önemli. 'Belli büyüklüğe dayanabilir.' denilen bina iyi bir zeminde başka büyüklükteki bir depreme de dayanır. Deprem açısından yerine göre projeler yapıldı. Geçmişten ders alındı. Eskiden depremin binaları bir taraftan vurduğu düşünülüyordu. Alttan da vurduğu, köprülerin ve viyadüklerin yıkıldığını gördük. Yönetmelikler değişti. Mega projeler olabilecek en büyük depreme göre projelendirildi. Kabuller en son etkilere göre dizayn edildiler. Deprem de meydana gelebilecek olasılıklar... Yıllar geçer, bilmediğimiz yer olayları olur. Bu konuda bir şey söyleyemeyiz. Ama günümüze kadar gelen etkilere göre dizayn edildiler. Türkiye'de yapılan mega projeler, yollar geçitler böyle projelendirildi. Bundan emin olabilirsiniz."
Geçmişte başta Amerika'da inşa edilen önemli ve büyük yapılarda C20, C30 beton kalitesinin kullanılma ihtimaline dikkati çeken Yıldırım, geçmişe göre büyük aşama kaydedildiğini söyledi.
1915 Çanakkale Köprüsü'nün malzemeleri gelmeye başladı
Doç. Dr. Yıldırım, 1915 Çanakkale Köprüsü'nde inşasında kullanılacak malzemelerin de laboratuvarlarına gelmeye başladığını söyledi.
Yapılarda kullanılan malzemelerden olan çeliklerin mukavemetini de en son teknolojik cihazlarla yaptıklarını aktaran Yıldırım, "Şu anda makinede olan çelik çubuk, 1915 Çanakkale Köprüsü'nün inşasında kullanılıyor. Oradan gelen bir numune bu. Köprüde mukavemeti yüksek olan B500C çelikler kullanılıyor. Bunun akma-gerilmesi 500 megapascalın altında olmaması gerekiyor. Deneyde de gördüğümüz gibi bu çelik 596 verdi. Gayet güzel. Çekme dayanımı da 550-600 sınırından çok yukarıda. Gayet uygun. Bunlar, köprünün başlangıç aşamalarında kullanılıyor. Diğer köprülerde de hep bu süreç işledi. Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün de numuneleri buraya geldi." bilgilerini verdi.
Yıldırım, daha sonra İTÜ laboratuvarlarında yapılan beton, çelik sınama testlerini numuneler üzerinde anlattı.