Haberler

Medyanın darbelerle imtihanını işleyen "Ortak Hafıza" okurlarla buluştu

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

15 Temmuz Derneği'nin 6 ayda bir yayınladığı "Ortak Hafıza" dergisinin 2. sayısı raflarda yerini aldı.

15 Temmuz Derneği'nin 6 ayda bir yayınladığı "Ortak Hafıza" dergisinin 2. sayısı raflarda yerini aldı.

Dernekten yapılan açıklamaya göre, Genel Yayın Yönetmenliğini Prof. Dr. Talip Küçükcan'ın üstlendiği dergide, alanlarında uzman akademisyenler ile gazetecilerin makaleleri ve yazıları yer alıyor.

Derginin Yayın Kurulunda Halime Kökce, Prof. Dr. Hilmi Demir, İsmail Kılıçarslan, İdris Kardaş, Doç. Dr. Şener Aktürk ve Prof. Dr. Veysel Bozkurt bulunurken Danışma Kurulu Prof. Dr. Ahmet Akın, Ayşe Varank Arslantürk, Dr. Coşkun Yılmaz, Dr. Gökhan Yücel, İhsan Kabil, Melike Günyüz, Merve Şebnem Oruç, Mustafa Akar ve Nedim Şener'den oluşuyor.

Derginin kapak dosyası "Medyanın Darbelerle İmtihanı" konusunu ele alıyor. Bu sayıda Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank'la yapılan özel röportaj okurların dikkatine sunuluyor.

Bursa Büyükşehir Belediyesinin desteğiyle yayınlanan 2022'nin ilk sayısındaki kapak dosyasında ayrıca araştırmacı-yazar Bekir Bilğiç'in kaleme aldığı "Türk Basınının Darbelere Yaklaşımı" makalesi, 28 Şubat ve 15 Temmuz'da medyanın darbelere bakışını karşılaştırmalı olarak veriyor.

Sabahattin Zaim Üniversitesi Öğretim Üyesi Abdullah Tok "ABD Basınında Türkiye'deki Askeri Darbeler" makalesinde, 1959'dan 2008 yılına kadar Türkiye'de gerçekleşen askeri müdahalelerin, öncesi ve sonrasıyla ABD basınına nasıl yansıdığı ve söz konusu darbeler karşısında ABD basınının nasıl bir tutum sergilediğini ele alıyor.

Akademisyen Şahika Akın da "Alman Medyasında 15 Temmuz'un Temsili" yazısında Almanya'da etkin üç medya organının 15 Temmuz'u nasıl haberleştirdikleri ve yorumladıklarını söylem analizi tekniğiyle inceliyor.

İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi Murat Yiğit ise "Afrika'da Yeni Sömürgeci Ağlar ve Dış Nüfuz Altında Askeri Darbeler" makalesiyle dünyada bir dış müdahale aracı olarak darbelere odaklanıyor.

Ortak Hafıza dergisinde ayrıca Kadir Üstün "ABD'nin Darbelerle İmtihanı", Sacit Yarımoğlu " Türkiye'de Sağ Akımların 27 Mayıs Darbesi'ne Dair Algısı Üzerine Bir Değerlendirme: 1960-1980", Nur Özkan Erbay "Bir Kült Terör Örgütü Olarak FETÖ ve 15 Temmuz Darbe Girişimi", Rabia Zamur Tuncer "Darbe Girişimi, Mekan, Bellek - Bir 15 Temmuz Okuması", Büşra Dere "15 Temmuz Darbe Girişimine Varoluşsal Açıdan Bir Bakış" makaleleriyle, Nedim Şener "FETÖ'nün Askeri Öğrenci Yapılanması", İhsan Kabil "On5Sıfır7 Film Haftası Üzerine" ve Arzu Şahin "15 Temmuz'un Onbeşlileri" yazısıyla yer alıyor.

Ortak Hafıza derginin 2. sayısının özel konuğu Sanayi ve Teknoloji Bakanı, aynı zamanda 15 Temmuz Derneği'nin kurucularından Mustafa Varank ise Ortak Hafıza Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Talip Küçükcan'a verdiği röportajda, 15 Temmuz darbe girişiminin Türkiye için anlamına, darbeler tarihine, FETÖ ile mücadelede gelinen noktaya ve abisi İlhan Varank'ın şehit olmasına ilişkin soruları cevapladı.

"Her bir askeri darbe ülkemizdeki demokratik ilerlemeyi sekteye uğrattı"

Röportajda Varank, Türkiye'nin yaklaşık bir asır boyunca Adnan Menderes'ten Turgut Özal'a, Necmettin Erbakan'dan Recep Tayyip Erdoğan'a kadar her bir liderle demokrasi mücadelesi verdiğini belirterek, "Ne yazık ki, demokrasimiz askeri darbelerle dönem dönem lekelendi. Askeri darbelerin oluşturduğu vesayet ise nefesini her zaman sivil siyasetin ensesinde hissettirdi. Her bir askeri darbe ülkemizdeki demokratik ilerlemeyi sekteye uğrattı, her seferinde bizi senelerce geriye götürdü. Her bir darbe ülkemizde silinmez acılar bıraktı." dedi.

Adnan Menderes'in 27 Mayıs 1960 darbesi ile idamının halen kanayan bir yara olduğunu söyleyen Varank, şunları kaydetti:

"1980 Darbesi'nde çok çirkin bir ifadeyle 'bir sağdan bir soldan astık' denilen ve suçsuz yere idam edilen gençler hafızamızda hala tazedir. Demokratik işleyişe vurulan bir darbe olan 28 Şubat'ın da başörtülü kızlarımızın, mütedeyyin vatandaşlarımızın üzerinde yarattığı travma hala zihinlerimizde canlıdır. Bin yıl sürecek denilen bir düzeni düşleyen gözü dönmüş bir vesayet odağından bahsediyoruz. Bu vesayet geleneği elbette AK Parti iktidarından da rahatsızdı. Zaten iktidarın ilk yıllarından itibaren bu vesayet unsurlarının nasıl bir saldırı içinde olduğunu yakın tarihimizde açık seçik görüyoruz. Cumhuriyet mitingleri, e-muhtıra, parti kapatma davası bunların birer yansımasıydı. Sayın Cumhurbaşkanımızın vesayet odaklarıyla mücadele etme iradesi, Cumhuriyet tarihimizin en büyük demokratikleşme adımlarıdır. Biz bu adımları atarken, bugün bize demokrasi dersi vermeye kalkanların, o zaman vesayet odaklarıyla nasıl kol kola olduğunu da ayrıca not etmemiz gerekir. 15 Temmuz'daki girişimin akamete uğratılmasında da bu vesayet odaklarının ortadan kaldırmasının büyük etkisi var diye değerlendiriyorum."

Bakan Mustafa Varank, 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin ise "15 Temmuz'un faili olan FETÖ bu işin sadece ilk halkasıdır. Bu örgütü besleyenler, ona yatırım yapanlar 15 Temmuz darbesinin tetikçiliğini bu örgüte yaptırmışlardır. Bu darbenin sadece 'yerel unsurlar'la planlanıp, uygulamaya geçmediğini çok iyi biliyoruz. Önceki darbelere baktığımızda 'Bizim çocuklar başardı' sözüyle hafızalarımıza kazınan dış müdahale elbette 15 Temmuz'un da ana yüklenicisidir. FETÖ'nün nihai amacı Türkiye Cumhuriyeti Devletini tüm kurumları ile ele geçirmek, devletimizi sahiplerinin uydusu bir devlet haline getirmekti. Kendi hegemonik düzenlerini sürdürmek isteyen güçlerin hedefleri bellidir. Herhangi bir şekilde darbe yaptıkları ülkeleri kendi hedefleri doğrultusunda bir piyon olarak öne sürmek, kendi politikaları doğrultusunda o ülkelerin vatandaşlarının varını yoğunu sömürmek, düzenlerine halel getirme potansiyeli taşıyan ülkeleri tamamen kontrol altında tutmak ana hedefleridir. İşte Türkiye'yi de FETÖ eliyle mandacı zihniyetin eline teslim ederek kendi çıkarları doğrultusunda kullanmayı hedeflediler. Ama onların bir planı varsa, Allah'ın da bir planı olduğunu o gece yazılan destanla cümle alem gördü." açıklamasını yaptı.

"FETÖ zihniyetiyle mücadelede hep diri ve kararlı olmak mecburiyetindeyiz"

15 Temmuz'u Türkiye demokrasi tarihi için bir milat olarak değerlendiren Varank, röportajda ayrıca şu ifadelere yer verdi:

"15 Temmuz'da çoğu insanımızın, Erdoğan da Menderes'in akıbetine uğramasın diye sokağa çıktıklarına şahit olduk. Milletimiz, oy verdikleri ya da vermedikleri sivil iradenin bir askeri darbeyle alaşağı edilmesine müsaade etmeyeceğinin en keskin örneğini o gece gösterdi. O gece yarım asır boyunca besledikleri örgüt ve ağababaları kaybetmiş, sessiz yığınlar kazanmıştır. 15 Temmuz tarih sayfalarına kahramanlarıyla birlikte geçecektir. O gün sokağa çıkıp vatanını savunan, çıplak elle tanklara siper olan her bir vatandaşımız, şehitlerimiz, gazilerimiz bu ülkenin gerçek kahramanlarıdır. O gece Türkiye'nin her yerinden kahramanlık hikayeleri duyduk. Elbette milletimizin o geceki cesareti, sayın Cumhurbaşkanımızın kararlılığı ile birleşince darbecilerin hevesleri kursaklarında kaldı. Her daim milletiyle beraber yürüyen Cumhurbaşkanımız 15 Temmuz'da da ne kadar büyük bir lider olduğunu bir kez daha kanıtladı. Darbenin merkezlerinden İstanbul'a gelip, Atatürk Havalimanı'na inip milletiyle beraber darbecilere meydan okuması, şüphesiz dünya darbeler tarihinde apayrı bir yer tutacaktır."

Varank, FETÖ ile mücadele konusunda da bugüne kadar gelinen noktaya ilişkin şunları aktardı:

"FETÖ terör örgütünün maskesinin düştüğü ilk dönemden itibaren bu hain yapıya karşı ciddi bir mücadele verdik, veriyoruz. Bu hain şebekenin Türkiye içerisinde operasyonel kabiliyetlerini neredeyse yok ettik. Diğer yandan bu örgütün mahrem yapılanmasına karşı soruşturmalar hala devam ediyor. Tabii bu noktada ayrı bir parantez açmak lazım. Biz bu örgütle 17-25 Aralık'tan beri açıktan bir mücadelenin içindeyken, örgütün yayın organları önünde nöbet tutanların, daha sonra 15 Temmuz'a da kontrollü darbe dediğine şahit olduk. Sonrasında FETÖ'nün siyasi ayağı neden soruşturulmuyor laflarını utanmadan kurdular. Elbette devletin kılcallarına kadar sızmış bu örgütle mücadele sadece devlet içinde bitmiyor. Bu yapıyı meşru gösteren siyasetten medyaya tüm alanlarda FETÖ zihniyetiyle mücadele etmek zorundayız. İşte 15 Temmuz'a 'kontrollü darbe' diyenler FETÖ'nün siyasi ayaklarıdır. Siyasetimizi kirleten bu FETÖ zihniyetiyle mücadelede hep diri ve kararlı olmak mecburiyetindeyiz."

Kaynak: AA / Güncel
Yenidoğan Çetesi davasında 5. gün! Eski bakan da duruşma salonunda

Bebek katilleri hesap veriyor! Eski bakan da duruşma salonunda

Yenidoğan Çetesi'nde ambulans şoföründen ilk itiraf: Hasta yönlendirerek para kazandığımı kabul ediyorum

Örgüt yöneticisi ambulans şoförü, nasıl para kazandığını anlattı

400 bin kişinin GSS prim borçları için af geliyor

Af geliyor! 400 bin kişinin tüm borçları silinecek

İngiltere'den tarihi rest: Bu gece Rusya ile savaşmamız istenirse savaşırız

İngiltere'den Rusya'ya tarihi rest: Bu gece sizinle savaşırız

title