Medya Zirvesi 2014...
Eskiden güç ve kontrol birbirinden ayrılmaz ikiliydi.
Eskiden güç ve kontrol birbirinden ayrılmaz ikiliydi. Eğer güçlüysen kontrol edebiliyorsun. Kontrol edebiliyorsan, zaten güç sendedir. Yeni dünyada ise tam tersi olduğunu düşünüyorum
Gezi olayları sırasında Türkiye'de sosyal medyada büyük bir patlama oldu. Herkes kendini ifade etmeye, düşündüğünü yazmaya doyamıyordu. Bir türlü kimse durmuyordu
Birçok insan bunu sadece iktidara sorulmuş bir soru gibi algılıyor. Ben böyle düşünmüyorum. Bu, yerleşmiş düzene sorulan bir soruydu. Hemen hemen her alana, her sektöre, kendini güçlü, otorite gibi konumlandırmış herkese karşı bir soruydu
Haber Murat DELİKLİTAŞ - Kamera Özgür ARSLAN İstanbul DHA
Taksim Park Bosphorus Hotel'de düzenlenen Medya Zirvesi 2014 kapsamında gerçekleştirilen 'Basında Büyük Değişim' konulu tartışmaya, Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş. İcra Kurulu Başkanı Vuslat Doğan Sabancı ile Norveç'in en önemli gazetelerinden VG'nin Genel Yayın Yönetmeni Torry Pedersen ve Sabah Gazetesi köşe yazarı Mehmet Barlas katıldı. Vuslat Doğan Sabancı, yaptığı koruşmada, izleyicilere 'Hürriyet Sosyal'i anlattı. Hürriyet Sosyal platformuna 300 bin kişinin kayıt olduğunu belirten Vuslat Doğan Sabancı, Hürriyet gibi 66 yıldır zirvede olan bir medya kuruluşu olarak bunun bir devrim olduğunu düşünüyorum. Buradaki devrimin mimarisi biziz, ama fikir annesi okurumuz dedi.
GEZİ'NİN ETKİSİ... Konuşmasına 80'li yıllarda izlediği bir sahneyi anlatarak başlayan Vuslat Doğan Sabancı, şunları söyledi
'Bir sahne vardı ki filmde, hala gözümün önünden gitmiyor. Bir restoranın ya da bir gece kulübünün kapısı önünde bir kalabalık; içeriye girmek istiyorlar. Arada ufak-tefek, çok zayıf, sıska bir genç; o da girmek için itişiyor kakışıyor, derken bir şekilde kocaman dev gibi bir adamın üstüne yığılıyor. Hemen üstünü başını toparlayıp 'Kusura bakmayın' diyecek ki; büyük dev adam şöyle duruyor, yakasından tuttuğu gibi havaya kaldırıyor. 'Sen benim kim olduğumu biliyor musun' diyor. Bu, ilk seyrettiğim anda çok tuhaf gelmişti bana. Ama daha sonra onlarca yıl o kadar çok duydum ki bu cümleyi. Hep, büyükler, küçüklere haddini göstermek için 'Sen benim kim olduğumu biliyor musun' dediler. Ben bu filmi seyrettiğimde 80'lerin sonlarıydı. Türkiye'nin önündeki birçok yılda iri adamlar bu soruyu ufak tefek gençlere sordu. Bu siyasetten sanata, sanattan medyaya kadar hemen hemen her alanda tekrar edip durdu. Ta ki bundan bir yıl öncesine kadar. Gene böyle, bugünkü gibi güzel bir bahar günü, karşıdan bir ses geldi. O küçük, ufak tefek gençten bir ses geldi. O ses şuydu 'Peki siz benim ne düşündüğümü biliyor musunuz' Gezi olayları sırasında Türkiye'de sosyal medyada büyük bir patlama oldu. Herkes kendini ifade etmeye, düşündüğünü yazmaya doyamıyordu. Bir türlü kimse durmuyordu. Birçok insan bunu sadece iktidara sorulmuş bir soru gibi algılıyor. Ben böyle düşünmüyorum. Bu, yerleşmiş düzene sorulan bir soruydu. Hemen hemen her alana, her sektöre, kendini güçlü, otorite gibi konumlandırmış herkese karşı bir soruydu.
YERLEŞİK KAVRAMLARIN DOKUNULMAZLIĞINI KALDIRDIK
Gezi olaylarından sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını ifade eden Vuslat Doğan Sabancı, Hürriyet Sosyal'in nasıl kurulduğunu anlattı. Vuslat Doğan Sabancı, şöyle konuştu
'Bazı anlar vardır, yaşadıktan sonra artık hiçbir şey eskisi gibi olmaz. Gezi olayları sırasında sosyal medyadan çıkan soru da, biz yerleşik medyaya şu soruyu sordurdu 'Acaba artık okuru dahil etmeden, okurun düşüncelerine yer vermeden, eskisi gibi güçlü olmaya devam edebilir miyiz' Biz Hürriyet'te kulaklarımızı kocaman açtık bu sese. Yerleşik bulduğumuz bütün kavramların dokunulmazlığını kaldırdık ve hepsini tek tek masaya yatırdık. Birincisi, haber... Yeni dünyada haber nasıl seçilir, nasıl verilir, nerede başlar, nerede biter İkincisi, yazar.. Yazar ulaşılmaz, soru sorulamaz olabilir mi hala 'Tanrı yazarlar' dönemi daha ne kadar devam edecektir Üçüncüsü, okur... Bizim seçtiklerimizden tatmin mi, yoksa süreçte aktif bir rol mü almak istiyor Geçen yıl çok duyulan 'Siz benim ne düşündüğümü biliyor musunuz' sorularına Hürriyet'te zaten başladığımız süreçti bu. Ama bunlarla birlikte çok daha hızlandı. ve şimdi karşınıza tam bir yıl sonra yepyeni bir hizmetle çıktık. Hizmetimizin adı, Hürriyet Sosyal. Hürriyet Sosyal, Türkiye'nin ilk sosyal tabanlı haber sitesi. Hürriyet Sosyal fikrinin tamamı yerli. Bildiğim kadarıyla bunu dünyada uygulayan başka haber portalı yok. Ancak eminim ki önümüzdeki birkaç yıl içinde bundan çokça bahsedildiğini duyacağız.
OKUR KENDİ SAYFASINI KURUYOR
Hürriyet Sosyal'in tanıtımıyla ilgili kısa bir barkovizyon gösterisinin ardından konuşmasına devam eden Vuslat Doğan Sabancı, 'Eski dünyamızda biz büyük medya kuruluşları önemli bulduğumuz haberleri seçer, önemli bulduğumuz, istediğimiz boyutta okurlarımızla paylaşırdık. Yeni dünyada ise, 'Hürriyet Sosyal' de okurumuz giriyor, 150'ye yakın kategoriden istediği alanları seçiyor. Son dakika haberlerin yanı sıra, kendi için önemli olan haberleri de aynı şekilde öne çıkarabiliyor. Yani kendi sayfasını oluşturuyor. Ona kendi gündemini oluşturma fırsatı da veriyoruz. Yazarlar artık kendi için ne düşünüldüğüne kulaklarını tıkayamıyorlar. Hürriyet Sosyal'de en hararetli tartışmaları bu alanda yaptık. Büyük yazarlarımızın altına yorumları açmalı mıyız 'Ya işin büyüsü bozulursa, ya feci yorumlar gelirse, ya yazarlarımızın morali bozulursa biz ne yaparız' dedik. Hürriyet Sosyal'ı açalı 2-3 hafta oldu, hiç de korktuğumuz gibi olmadı. Tam tersi, müthiş olumlu oldu. Hem yazarlarımız çok mutlu hem okurlarımız çok mutlu. Müthiş bir paylaşım var. Nasıl Ertuğrul Özkök'ün, Yılmaz Özdil'in sayfası varsa, Hürriyet okurunun da kendi profil sayfası var. Okur artık okuyup bizden ayrılmıyor. Hatta haberini oluşturduktan sonra devam ediyor, kendi sayfasını kuruyor, arkadaşlarıyla paslaşıyor, paylaşıyor. Bütün fikrini, düşüncesini özgürce konuşuyor. Bu platform, her renge, her yaşa, her düşünceye kapısı açık bir platform. Bir tek şartımız var. Vurmak, kırmak, maraza çıkarmak yok. Eğer derdimiz maraza çıkarmaksa, o zaman başka kapıya arkadaş. Ama amacın kendini ifade etmek, paylaşmaksa, gel doya doya var olmanın keyfini çıkar dedi.
KISA SÜREDE 300 BİN OKUR
Kısa bir süre önce kurulmasına rağmen 300 bin okurun profil açmasının kendileri için sevindirici olduğunu kaydeden Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş. İcra Kurulu Başkanı Vuslat Doğan Sabancı, 'Bu platformda bazı şikayetler de var. Profil açmakta tereddüt eden bazı okurlarımız diyor ki, 'Bizi fişlemek mi istiyorsunuz, niye e-mailimizi alıyorsunuz' Sizi fişlemek; asla bizim böyle bir görevimiz yok. Biz sizi tanımak istiyoruz. Tanıyıp size daha iyi hizmet vermek istiyoruz. Aslında size sorduklarımız da, Facebook'ta, Twitter'da paylaştıklarınızdan bir fazlası değil. Hatta, gelin bize hiçbir şey söylemeyin, Facebook'a girdiğinizle aynen buna login olun. Hürriyet'e bir şey vermeyin, bu kolaylığı da size sağlıyoruz. Önemli olan kullanıcıların buraya kolayca girmesi ve bizim kullanıcılarımıza istedikleri gündemi, haberi öne çıkarabilmemiz şeklinde konuştu. Vuslat Doğan Sabancı, konuşmasını şöyle tamamladı
'Eskiden güç ve kontrol birbirinden ayrılmaz ikiliydi. Eğer güçlüysen kontrol edebiliyorsun. Kontrol edebiliyorsan, zaten güç sendedir. Yeni dünyada ise tam tersi olduğunu düşünüyorum. Güç kontrolden değil, paylaşmaktan kaynaklanıyor. Bugün Hürriyet platformunda okurlarımızla birlikte içerik oluşturuyoruz ve bu süreçte kontrolü onlarla paylaşıyoruz. Hürriyet gibi 66 yıldır zirvede olan bir medya kuruluşu olarak bunun bir devrim olduğunu düşünüyorum. Buradaki devrimin mimarisi biziz, ama fikir annesi, kullanıcının ihtiyacı, okurumuz. Okurumuz artık bunda aktif rol almak istiyor. Biz de sadece buraya giden yolu açıyoruz.