Marmara'nın Küçük Antalya'sı"

MUHSİN ARSLAN - MESUT TANKULU - Bilecik'in Söğüt ilçesine bağlı Çaltı beldesi ve Geçitli köyü, yoğun sebze üretiminden dolayı " Marmara'nın küçük Antalya'sı" olarak adlandırılıyor. Mikro klima özelliğine sahip bölgede örtü altı tarımla yılda 3 veya 4 mahsul alınıyor.

Çaltı ve Geçitli'de seralarda marul ve yeşilsoğan hasadına başlandı.

Çaltı Belde Belediye Başkanı Yılmaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Çaltı'nın, Marmara Bölgesi'nde "Küçük Antalya" diye adlandırılan Marmara'nın Çukurovası olduğunu ifade ederek, iklimiyle ve verimli topraklarında üretilen marul, domates ve salatalık gibi sebzelerin başta İstanbul olmak üzere Kütahya, Eskişehir, Bursa ve Ankara'ya pazarlandığını söyledi.

Sadece örtü altı yetiştiricilik yaptıklarını dile getiren Yılmaz, "Belde ve çevre köylerimiz iklim dolayısıyla, çiftçiye avantaj sağladı. Mikro klima özelliği taşıması sebebiyle masrafsız kış ürünleri yetiştirmekteyiz. En büyük avantajımız yılda 3 ve 4 defa ürün yapabilmemizdir. Bunun sebebi de örtü altı tarıma geçmemizdir" dedi.

Çaltı'da 3 bin dönüm, çevre köylerle birlikte 5 bin dönüme yakın sera bulunduğunu belirten Yılmaz, seralarda iki kez kez marul, bir kez salatalık veya iki kez marul, bir kez domates üreterek yılda 3 veya 4 kez ürün aldıklarını anlattı.

Toprağın yapısı ve damlama sisteminin etkisiyle güzel ürünler yetiştirdiklerini ifade eden Yılmaz, "Şu anda kış sezonunda kısmi çalışmalarla 100-150 kişi marul kesimi ve yüklemede çalışmakta. Yaz aylarında ise 500-600 civarında işçi, domates ve salatalık işinde çalışmak üzere Şanlıurfa ve Diyarbakır'dan geliyor. Beldemiz bu anlamda istihdam sağlıyor" diye konuştu.

Seracılık yapan Mehmet Yılmaz da sektörün girdi maliyetleri ve masrafın fazla olması nedeniyle çiftçinin marula önem vermeye başladığını belirtti.

Marul piyasasının hava şartlarına bağlı olduğuna işaret eden Yılmaz, şöyle konuştu:

"Yaz döneminde sera sektörlerine elektrik enerjileri az geliyor. Bu konuda yetkililerin bizi bilgilendirmeleri, tesis yapılması gerekiyor. Bizim en büyük sıkıntımız, ürettiğimiz malların iç pazara dökülmesi. İhracatçılar, önceki yıllarda geliyordu ama son 10 yıldır gelmiyor. İhracat olduğunda girdiler biraz daha iyi, ürünlerimizi daha iyi topluyoruz" diye konuştu.

Yeşilsoğanın işçiliği zor

Geçitli Köyü Muhtarı Metin Çakır da kış aylarında yetiştirdikleri yeşilsoğanları temizleyip, yenilecek şekle getirerek İstanbul Bayrampaşa Hali'ne gönderdiklerini belirterek, zahmetli işçiliği olan soğanın üretimini bu nedenle çok fazla kişinin yapmadığını söyledi.

Geçimlerini tarımla sağladıklarını anlatan Çakır, "Kışın soğan ve marul, yazın kavun ve karpuz üretiriz. Soğan bazen 1 liraya düşüyor, bazen 5 liraya çıkıyor ama yaptığımız işçiliğe göre soğanın fiyatları 5-6 liraya gitmesi gerekir. Çünkü, soğanımız organiktir. Hiçbir şekilde suni gübre yok. Hava şartlarından etkileniyor yeşilsoğanımız. Kışın kar, buz olursa yeşilsoğan para ediyor, hava sıcak giderse ucuzluyor" dedi.

Soğanda C vitamini bulunduğunu ve antibiyotik içerdiğini anımsatan Çakır, yeşilsoğanın dikim, söküm, toplama, temizleme, yıkama ve paketleme gibi işçiliğinin zor olduğunu sözlerine ekledi.

Üretici Kadir Ünal ise üretimini yaptıkları yeşilsoğan fiyatının hava şartlarına endeksli olduğunu ifade ederek, yapılan araştırmalarda soğanın beyaz kısmının bol miktarda A vitamini içermesinin yanında soğuk algınlığı, vücut direncinin artırması, zihin yorgunluğu dindirmesi ve idrar sökücü özelliği gibi sağlık açısından birçok faydalarının bulunduğunu hatırlattı.

Üretici Mehmet Yanık da bölgenin yeşilsoğanının, İstanbul Bayrampaşa halinde rağbet gördüğünü bildirdi. - Bilecik