Mansur Yavaş: "Biz Net Bir Şey Söylüyoruz, Elinde Silah Olan Her Teröriste Karşıyız. Terör Terördür"
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Manisa’da; “Biz net bir şey söylüyoruz, elinde silah olan her teröriste karşıyız. Cumhuriyet’in değerleri ile oynayan, onları bozmak isteyen, kaldırmak isteyen, yok etmek isteyen herkese karşıyız. Adı HÜDA-PAR olur, adı PKK olur bizim için fark etmez. Terör terördür. Burnumuzun dibinde Amerika gelmiş, Rusya gelmiş, YPG, PKK’lılara silahlı eğitim veriyor. Ne yapacağız? Elimiz armut mu toplayacak? Elbette o İHA’ları, SİHA’ları daha da geliştirip, kullanacağız; kullanmak zorunda kalmasak da hazır olacak” diye konuştu.
Haber: TAMER ARDA ERŞİN- Kamera: KERİM UĞUR
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Manisa'da; "Biz net bir şey söylüyoruz, elinde silah olan her teröriste karşıyız. Cumhuriyet'in değerleri ile oynayan, onları bozmak isteyen, kaldırmak isteyen, yok etmek isteyen herkese karşıyız. Adı HÜDA-PAR olur, adı PKK olur bizim için fark etmez. Terör terördür. Burnumuzun dibinde Amerika gelmiş, Rusya gelmiş, YPG, PKK'lılara silahlı eğitim veriyor. Ne yapacağız? Elimiz armut mu toplayacak? Elbette o İHA'ları, SİHA'ları daha da geliştirip, kullanacağız; kullanmak zorunda kalmasak da hazır olacak" diye konuştu.
Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ile birlikte Manisa'da bu akşam miting düzenledi. Yavaş, burada şunları söyledi:
"SİZİ DEVİRMEYECEKSEK, YERİNE BİZ GEÇMEYECEKSEK SEÇİME NİYE GİDİYORUZ? O ZAMAN SEÇİM YAPMAYALIM"
" Sevgili Manisalılar, bir seçime gidiyoruz. Toplar tüfekler gemiler gırla gidiyor. Acaba savaşa mı gidiyoruz? Hayır. Sadece ve sadece Türkiye demokrasiye geçtiğinden beri kaç defa seçim yapıldıysa yenisi yapılacak. Biz diyoruz ki, 21 yıldır güzel işler de yaptınız ama artık güç sizin elinizde, hiçbir şey yapamaz bir hale geldiniz ve hele son iki üç yıldır bu şekilde ekonomik sıkıntılar, Türkiye'de yaşananlar, mülteci deposu olduk, uyuşturucu 13 yaşına indi, pahalılık, açlık derken son zamanlar da yaptınız bütün çalışmalar maalesef sonuç vermedi. Ekonomik olarak yapacak bir şeyiniz kalmadı. Sürekli olarak ya Merkez Bankası Başkanı'nı değiştiriyorsunuz ya Ekonomi Bakanı'nı değiştiriyorsunuz… Bakıyorsunuz, onlar da yapamıyor eskisini çağırıyorsunuz, "O da ben gelmem, size laf anlatamıyorum' diyor. Dolayısıyla yapacağınız vaatlerin, vereceğiniz sözlerin bir hükmü kalmadı. Bu nedenle seçime gidiyoruz… Tam böyle derken pespaye bir cümle, 'Bunlar bize seçimde darbe yapacaklar', Allah Allah… Ben de diyorum ki Sayın Bakan'a, 'Ne darbesi', bizim bir tek gayemiz var sizi hükümetten indirip biz idare edeceğiz bundan daha doğal bir şey var mı? Seçime niye giriyoruz? Madem öyle sizi devirmeyeceksek, yerine biz geçmeyeceksek seçime niye gidiyoruz? O zaman seçim yapmayalım.
"SEÇİME GİRMEK SERBEST AMA KAZANMAK YASAK"
Ben bunları bilirim; 2019'da da böyle yaptılar. Seçime girmek serbest ama kazanmak yasak. Bunların demokrasi anlayışı o. 2019'da seçimlere girdik, anketler çıkmaya başlayınca işler değişti. Baktılar ki, seçimleri kaybedecek şimdiki gibi tüm tuşlara bastılar. Yaymaya başladılar, işçilerin hepsini çıkaracaklar; yaymaya başladılar, sosyal yardımları kesecekler; şimdi de Türkiye çapında Aile Bakanlığı'nın yaptığı yardımları kesecek diye yayıyorlar. Her yerde kamudaki memurları çıkaracak, bize oy verin, diyorlar. O yetmiyor bin bir türlü iftira. Ankara halkı bunları dinlemedi. Arkasından dediler ki Sayın Cumhurbaşkanı, küçücük bir ilçenin belediye başkanı. Kalkıp da kocaman Ankara'yı nasıl yönetecek? Çünkü AKP'nin büyük belediye başkanları herhalde anasından belediye başkanı olarak doğdu. Neyse iş başına geldik, gelir gelmez israfı bitirdik.
"ATATÜRK'ÜN BİZE EMANET ETTİĞİ BİR ANKARA"
Şimdi de aynısını söylüyorlar; 'Bunlara iş verin, güdemez' diyorlar, kendileri çok iyi yapıyor ya. Onlardan başka kimse iş yapamaz, görmedi ki Ankara bir başkasını. İlk defa bir fırsat buldu, biz de işte bu fırsatı değerlendiriyor ve yaptığımız çalışmalarla Ankara halkının gönlüne giriyor, Ankara'yı dünya başkentleri ile yarışır, Mustafa Kemal Atatürk'ün bize emanet ettiği bir Ankara, bir başkent yapmaya uğraşıyoruz.
"TSK'YA SİYASET GİRDİ, OKULLARA SİYASET GİRDİ, CAMİLERE SİYASET GİRDİ. BİZ BÖYLE BİR DÖNEM GÖRMEDİK"
Yedek güçlerini çıkardılar, yedek güçleri yine sahada görüyorsunuz. Yedek güçleri kim? 33 askerimizi Bingöl'de şehit eden olayın faili, planlayıcısını televizyona çıkardılar. Niye çıkardılar? Ekrem Bey kaybetsin diye onu bile kullandılar. O yetmedi, İmralı'dan mektup getirdiler. İstanbul halkı da onların yaptıklarını inanmadı ve 800 bin farkla sandığın dibine irade gasp edenleri çaktılar. Şimdi yine aynısını söylüyorlar işte, yani o manaya geliyor 'Siz bana darbe yapacaksınız, bunlara memleket mi teslim edilir' diye. Niye edilmezmiş? Neyimiz eksik sizden? Biz sizin gibi mevsimlik vatansever değiliz. Milliyetçiliği ayaklar altına istedikleri zaman alıp, istendiği zaman baş tacı yapanlardan değiliz. İHA'lar, SİHA'lar hangara gidecekmiş? Niye gitsin? 1990'da başladı İHA yapımı, geliştire geliştire bu hale geldi. Anadolu gemisinin, tersanesi 1972 yılında yapıldı. Hiçbir zaman o zamanki hükümet, bunları kullanmadı. Siyasete alet etmedi. Türk Silahlı Kuvvetleri'ne siyaset girdi, askere girdi, okullara siyaset girdi, camilere siyaset girdi. Biz böyle bir dönem görmedik. Şu, Rusya'ya o kadar para verip aldığın S-400'ler nerede? Sen tıktın hangara. Dolayısıyla ben şunu söylüyorum, gerçek gündem bunlar değil. Gerçek gündem bunların karalamaları, kötülemelerine birilerinin cevap vermesi. Ben veriyorum.
"O GÜNÜN PARASIYLA EN AZ 5 MİLYAR LİRAYA YAKIN YOLSUZLUK DOSYASI ŞU ANDA SAVCILIKTA. 15 MAYIS'I BEKLİYOR, BUNU BİLİN"
Bir Bakan çıktı. Dedi ki; 'Kimi seçeceksiniz? Sabahlara kadar şampanya içenleri mi, sabah namazına gidip alnını secdeye şükür namazı bırakanları mı', enteresan. İsteyen istediği gibi kutlar, isteyen şampanyasını içer isteyen şükür namazını kılar. Ama şunu söylemek istiyor; bizim alnımız secdeli, biz dindarız, onlar değil deyip oy istiyor. Sayın Bakan, Mansur Yavaş seçimi kazandı, akşam CHP Genel Merkezi önünde otobüsün üzerine çıktı. Söz vermiştim, 'Sevgili Ankaralılar, 25 yıllık rant düzenini yıktınız. 5 yıllığına beni görevlendirdiniz. Bu asla bir zafer değildir. Çünkü karşımızda düşman yok. Şimdi rozetimizi çıkarıyoruz, hep birlikte 6 milyon Ankaralıya hizmet edeceğiz' dedik. Eve gittik, sabah erkenden Ankara'nın manevi sahibi Hacı Bayram Cami'ne gittik, şükür namazımızı kıldık. Hadi Bismillah dedik göreve başladık. Niye bırakmak istemiyorlardı Ankara'yı? Orada gördüğünüz çöp projeye harcanan para 16 milyar lira. 16 milyar liraya orta ölçekli il kalkınır. 'Yapmayın' dediler, dinlemedi. Niye? Rantlı iş. Oyuncaklar Çin'den geliyor, oradan alıyor buradan alıyor falan. Hepsi savcılıkta; o günün parasıyla en az 5 milyar liraya yakın yolsuzluk dosyası şu anda savcılıkta. 15 Mayıs'ı bekliyor, bunu bilin.
"SİZ, ANKARA'DA BU JELİBONCU KAFANIN BU ŞEKİLDE İSRAFKAR ÇALIŞTIĞINI, İHALELER YAPTIĞINI HEPİNİZ BİLİYORDUNUZ. GÖZÜNÜZÜ YUMDUNUZ"
Şimdi, Ankara'nın kaynaklarını bir imar değişikliği ile bir kişi, iki kişi onlarca imar rantı olarak veriyorlardı. Bırakmak istemiyorlar. Oğlunun birine televizyon, birine de kalkmış spor kulübü almış Ankara'nın kaynaklarını oraya harcıyorlardı ama Sayın Bakan'a şunu söylüyorum: Siz, Ankara'da bu jeliboncu kafanın bu şekilde israfkar çalıştığını, ihaleler yaptığını hepiniz biliyordunuz ve Ankara'da kimin karşısına geçse size diyor ki 'Adam çalıyor ama çalışıyor' diyorlardı. Gözünüzü yumdunuz, kul hakkına sesinizi çıkarmadınız. Muhafazakar kitleye bunu kabul ettirdiniz. Hırsızlığı normal kabul ettirdiniz. Dine, İslam'a en büyük zararı siz verdiniz. Oysa, yüce dinimizde asla af olmayacak şey kul hakkı. Seyrettiniz…
"BAKANINIZ GOOGLE'DAN BAKIP, BİR TANE AYET SALLIYOR"
Eğer mesele şampanyaysa, sizin Bakanınızı özel uçakta gördük. Çekmiş, devirmiş bir şişe şampanyayı, bayılmış yatıyor. O yetmiyor, aynı Bakanı'nız Google'dan bakıp, bir tane ayet sallıyor 'Bakara makara' diye. Söylemedi mi bunu? Pek tek kelime bir şey söylediler mi? Soruşturma açtılar mı? Herhangi bir kötü söz söylediler mi? Hayır. Mükafatlandırdılar. Şu anda Çek Cumhuriyeti'nde büyükelçi beyefendi. İşte bunların siyaset anlayışı bu, bunların muhafazakarlık anlayışı bu. Bunların milliyetçilik anlayışı bu.
"ADI HÜDA-PAR OLUR, ADI PKK OLUR BİZİM İÇİN FARK ETMEZ. TERÖR TERÖRDÜR"
Biz net bir şey söylüyoruz, elinde silah olan her teröriste karşıyız. Cumhuriyet'in değerleri ile oynayan, onları bozmak isteyen, kaldırmak isteyen, yok etmek isteyen herkese karşıyız. Adı HÜDA-PAR olur, adı PKK olur bizim için fark etmez. Terör terördür. Burnumuzun dibinde Amerika gelmiş, Rusya gelmiş, YPG, PKK'lılara silahlı eğitim veriyor. Ne yapacağız? Elimiz armutlu mu toplayacak? Elbette o İHA'ları, SİHA'ları daha da geliştirip, kullanacağız; kullanmak zorunda kalmasak da hazır olacak. Çünkü, bizi bin yıldır bu coğrafyadan atmak istiyorlar. Kadim şehir buralar, bizi artık kimse atamaz. Burası bizim ata yurdumuz oldu. Bu nedenle buna uzanan her türlü eli, elbette kırarız. Değerli Manisalılar, bu söylenen lafların hiçbirisine aldanmayın.
"200 BİN AİLE ŞU ANDA TONU BİR LİRADAN, 10 TONU 10 LİRAYA SU İÇİYOR"
Diyorum ya biz yaşadık. Dediler ki, 'Bu sosyal yardımların hepsini kesecekler', bakın eskiden paket dağıtılırdı. Kamyonlar gelir, fakir mahallelerin kapılarını çalar 'Alın bu başkanının size gönderdiği hediye gibi ev ev dağıtılırdı. İnsan onurunu incitirlerdi, bir kişiden alırlardı; hep aynı kişiden… Sosyal yardımları böyle dağıtırlardı. Hemen gittik, Başkent Kart çıkardık, dünyanın her yerinde geçiyor. Ona biz para yatırıyoruz, hem mahallenin kasabı, manavı, bakkalı para kazanıyor. O anne gidiyor kimseye göstermeden çocuğunun ihtiyacını karşılıyor. Bir elin verdiğini diğeri görmüyor, bir. İki, her ay 200 bin aileye o çocuklar proteinsiz kalmasın diye birer kilo et parası hesaplarına yatıyor. Başka hiçbir şey de harcayamıyorlar, mecburen et alıyorlar. Üç, iki yıldır üç ay periyotlarla Ankara'da hiç kimseyi üşütmüyoruz, hepsine doğal gaz yardımı yapıyoruz. Gariban çocuklar, desteğe ihtiyacı olan aileler ısınıyor. O çocuklar okusun diye, 60 bin öğrenci evden okula, okuldan eve Ankara'da ücretsiz gidiyor. 16 bin tane öğrencinin servis parasını ödüyoruz. 15 bin küçük çocuğa günlük 15 liradan kantin parası veriyoruz ki arkadaşlarının yanında mahsun beklemesin. Kantinin önünde bekleyip bekleyip gitmesin diye. Yetmedi, Ankara Büyükşehir'de su parası tonu 1.8 dolardı eskiden, on tona 300 lira para ödüyorlardı. Oradan aldıkları paraları hem çöp projelere yatırıyor birer kilo verip, 'Bak ne güzel bize yardım ediyor' diyorlardı. 200 bin aile şu anda tonu bir liradan, 10 tonu 10 liraya su içiyor. Hangi birini anlatayım hani daha kötü olacaktı?
"UZLAŞTIK, KAVGA ETMEYECEĞİZ. AYRIŞMAYACAĞIZ, AYRILMAYACAĞIZ, OLAY BU KADAR BASİT"
15'inden sonra gidip acaba bu faturalarımı nasıl ödeyeceğim diyeceksiniz. Çoluğunuz çocuğunuz bir şeyler isteyecek ama hep şu cevabı duyacaksınız; 'Konuşma be, ben senden iyi bilirim. Gençler susun, sağlıkçılar giderseniz gidin' bu tarzı göreceksiniz veya 'Gençler, bütün ümidim sizdedir. Sizler bizden iyi yetiştiniz. Bizim size öğüt vermek değil, sizden akıl almaya ihtiyacımız var' diyen bir yönetim gelecek. Bugüne kadar hiçbir şey yapamayan hükümetin ekonomi vaatleri boş. Şu interneti bile pandemi de veremediler, biz verdik. 10 GB, 918 köye internet bağladık oradaki çocuklar okusun diye. Şimdi 15'inden sonra vereceklermiş, niye 15'inden sonra? Ver, elini tutan mı var? Seçmezseniz vermem mi? Seçemezseniz zaten veremez de. Dolayısıyla artık, bir umut olan 6 siyasi partinin yan yana geldiği, 2 yıldır üzerinde çalıştığı 2400 madde ile yapacaklarını toparladığı ve hepimizi bağlayan tek şey odur. Onun haricinde ne söylüyorlarsa yalandır, attıkları iftiralara karşı 'Terörist başını dışarı çıkacak' diye ötüyorlar ya ben diyorum ki, bizim çıkarmayacağımız kesin de çıkarırsanız siz çıkarırsınız. Ben diyorum ki altı siyasi partinin genel başkanları yan yana geldi, farklı figürlerden. Uzlaştık, uzlaşmak kötü mü? Diyorlar ki, altı benzemez yan yana geldi. Allah büyük. Altı benzer yan yana geldi desem ayıp olur değil mi şimdi? Hiçbiri birbirine benzemiyor onların. Uzlaştık, kavga etmeyeceğiz. Ayrışmayacağız, ayrılmayacağız, olay bu kadar basit. Gençlerden bir şey bekliyorum; birleşe birleşe kazanacağız."