Maliki'ye Direnen Şii Lider

Iraklı Şiilerin dini otoritelerinden Seyyid Sarhi Haseni, ülkedeki en büyük dini otorite Ayetullah Ali Sistani'nin, Şiileri, Irak Şam İslam Devleti'ne (IŞİD) karşı savaşa çağırdığı 'cihat fetvasına' itiraz etmesiyle gündeme gelmişti.

1964 Kazımiye'de doğan Sarhi Haseni Bağdat Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Fakültesi mezunu.

Baas Partisi karşıtı faaliyetleriyle tanınan ve1999 yılında bir suikast sonucu öldürülen Muhammed Sadık Sadr'ın talebelerinden.

Irak ordusunun çarşamba günü, Kerbela'da Şii din adamı Haseni'nin başında bulunduğu merkezlere düzenlediği baskınlarda en az 45 kişi öldü. Yüzlerce Haseni taraftarı gözaltına alındı.

'Bugünlerin geleceğini gördüm'

Haseni, IŞİD'in Musul'u ele geçirmesinin ardından ülkede yaşanan durumu şu konuşmasıyla anlatmış ve Maliki yönetimi ile Sistani'ye tepkisini ortaya koymuştu:

"Ben bugün şahit olduğumuz olayları daha bir yıl önce öngördüm. Bugünün trajedisini yıllar önceden görebildim.

Olaya gerçekçi bir perspektiften bakmak lazım. Daha önce anlattıklarım, sadece olaylarla ilgili değil olayların sebepleriyle de alakalı.

Onlara göre, olay 30 kişi ile başladı ve şimdi binlerce kişiden bahsediyorlar. El Kaide'den, IŞİD'den bahsediyorlar.

Daha önce yaptığım uyarılar tam da bugün geldiğimiz noktayla ilgiliydi.

Hep uyardım, teröristlerin ellerine koz vermeyin. Halkı terörü kucaklamaya doğru itmeyin. Çünkü insan çocuklarını kaybederse, haysiyetini kaybederse, parasını kaybederse, vatanını kaybederse ne yapsın? Devlete karşı çıkmaktan başka çaresi  kalmaz. Silahı taşımaktan başka çaresi kalmaz.

Çocuklarına yemek temin etmek için, namusunu korumak için şeytanla işbirliği bile yapar. Siz de onu yaptınız Saddam'dan kurtulmak için Amerika'yla işbirliği yapmadınız mı?

Saddam'ı bitirmek için İblis'le bile iş birliği yaparız diye açıklamalar duyduk o dönemde. Siz de onu yaptınız.

Hiç mi aklı selim olan biri yok? Sağduyulu olan kimse yok mu?

İnsanın elinden tüm insani şartlarını alırsan. Evinden çıkarırsan, çocuklarına eziyet edersen, onu ezersen…İşte Felluce'deki Iraklılar, Musul'dakiler Diyala'dakiler, Selahaddin ve Bağdat'takiler yurt dışından gelecek yardımları bekliyor durumuna getirildiler.

O bölgelerde terör varsa, halkı kucaklamak lazım onlara hizmet vermek lazım. Onların sana karşı silah taşımamaları için yaşamın temel şartlarını temin edeceksin onlara.

Sizin aranızda hangi akıl sahibi, birkaç bin kişinin Irak'ın yarısını ele geçirebileceğini tahmin edebilirdi.

ABD verilerine göre bugün Irak hükümeti Irak'ın sadece yüzde 31'inde hakimiyet sağlıyor.

Yüzlerce, bin veya binlerce kişi onu yapabilecek miydi, siz sebepleri ellerine vermeseydiniz? Siz ellerine bahane verdiniz.

Ordunun başındaki adamların askerlerin önünden kaçmaları çok ayıp bir durum. Bu hain komutanlar yıllardır halkın başına saldınız. Size ilettikleri raporlar demek ki  hep yalan dolandı.

Korkaklar nasıl kaçabildiler bu şekilde. Çok sayıda askeri araçlar ve zırhlı araçlarla üstündeki mühimmatla beraber kaçtılar.

Ordu bu tarz korkak hainlerle yönetiliyorsa biz bittik demektir. Şimdi de diyoruz ki olan oldu.

Öngördüğümüz felaket başımıza geldi. Şimdi çözüm nedir bilmiyoruz.

Başta öyle olmasa da şimdi  orada ayaklanan halkın kendisi. O bölgelerde silahı taşıyan, oranın halkıdır. Bunu kabul etmemiz lazım. Terör var mı yok mu onu bilemem ama halk orada ayaklandı onu itiraf ettikten sonra bir çözüm üretmeye başlayabiliriz

Şimdi kendimizi, ailelerimizi, vatanımızı düşünelim. Bu fitne başladı ve onu durduracak bir şey yok.

Bizim (Şiilerin) nasıl aşiretlerimiz, namusumuz, dini liderlerimiz, kutsallarımız varsa karşı tarafın da var. Hatta onun fazlası da var. Onlardaki ısrar ve irade bizimkinden bin kat fazla.

Askerleri yetiştirirken vatanın, İslam'ın, ahlakın veya vicdanın sevgisini anlatmak yerine bir kişinin sevgisini anlatırsan öyle bir askerden ne beklersin?

Musul'u  niye savunsun? Nasıl olsa orada Mehdi yok Zeynep yok. Kutsal tanıdığı yer yok. Onlar olmadı mı niye savaşsın? Ne zaman onun için önemli ve kutsal değeri tehlike sararsa o zaman harekete geçer.

Orduya katılanlar sırf para için katıldılar. Askeri cuntadan kurtulmak için ABD'yi bile kabul ettik. Sonra halk orduya katılsın diye halkı aç bıraktılar.

Boşu boşuna uğraşmayın. Çözüm yok. Aklı olan insan şimdi geride kalanları korumaya bakar çünkü kayıplar artık bitti.

Bu kadar çok sayıda bir ordu saatler içinde eridiyse, ötekileri ne yapabilecek? Milyarlarca para harcandı ordu için.

Yüzbaşı veya binbaşı rütbesi olanlar, kadro boşluğunu doldurmak için korgeneral veya orgeneral rütbelerine terfi edildi. Başında böyle askerlerin olduğu ordudan ne beklenir ki?

Olanı kabul etmemiz lazım ve bundan sonraki aşamayı düşünmek lazım. Onlarla bir çözüm bulmak için oturup konuşmamız lazım. İlla başbakan mı olacağız? Bakan, parlamenter, cumhurbaşkanı olmak için mi yaratıldık?

Koltukta oturacağız diye savaşmak zorunda mıyız öldürmek zorunda mıyız?

Karar sahiplerine benim tavsiyem bu, diğer tarafa da tavsiyelerimiz olacak:

Eski rejimin suçları size yüklendi, olabilir, zulüm altında kaldınız, olabilir ama aynı hataları bir daha bir daha yapmamak lazım.

Devlet başında kim varsa halka hizmet sağlayacak.  Güvenlik, sağlık  temin etmek lazım.

Her iki tarafa diyorum ki, bize lazım olan çözümde eski yüzlerin bulunmaması lazım. Ganimetleri ve ülkenin kaynaklarını sömürmek için çatışan yüzleri görmek istemiyoruz.

Iraklıları hafife alan bu kişileri istemiyoruz artık.

Bu bizim tavsiyemiz. Yeni sayfa açalım. Gelecek beter olacak kara olacak o yüzden bu krize son koymamız lazım.  Zararın neresinden dönülürse kardır. Minimum kayıpla kurtulmamız lazım bu krizden.

Yoksa bu fitneden kimse kurtulamayacak. Ne kuzeyde ne de güneyde, Irak'ın tümü kaybedecek. Herkesin bu belayı durdurmak için harekete geçmesi lazım"