Malatya'daki Depremler Bilinmeyen Fay Üzerinde Meydana Geldi
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi'nden Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu, Malatya'daki 5.9 büyüklüğündeki depremin bilinen haritalarda yer almayan bir fay üzerinde gerçekleştiğini açıkladı. Kutoğlu, benzeri depremlerin gelecekte de devam edebileceği uyarısında bulundu.
ZONGULDAK Bülent Ecevit Üniversitesi (ZBEU) Afet Uygulama ve Araştırma Merkezi'nin kurucusu, Geomatik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu, Malatya'daki 5.9 büyüklüğündeki depremin, haritalarda yer almayan 'bilinmeyen fay' üzerinde meydana geldiğini ifade ederek, "Uydudan elde ettiğimiz yer yüzeyi hareketlerine göre Pütürge fayının batısından devam eden başka bir fayın varlığına işaret ediyor yer hareketleri. Bize göre, geçen sene 8 ve 25 Ocak'ta Malatya'da meydana gelen depremler de bu deprem de bu haritalarda henüz görünmeyen ama bizim uydu verilerinden izini sürebildiğimiz, bu bilinmeyen, haritalara işlenmemiş fay üzerine meydana gelmiş gibi görünüyor" dedi.
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (ZBEU) Afet Uygulama ve Araştırma Merkezi'nin kurucusu, Geomatik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu, 28 Ocak'ta yaptığı açıklamada, 8 Ocak ve 25 Ocak'ta Malatya'da meydana gelen 2 ayrı depremin, bilinen fay hatları haritasının dışında bilinmeyen bir fayda meydana geldiğini belirterek, fayın yeni depremler üretebileceğini belirtmiş ve haritaların güncellenmesi gerektiğini söylemişti.
'BİLİNMEYEN, HARİTALARA İŞLENMEMİŞ FAY ÜZERİNE MEYDANA GELMİŞ'
Dün Malatya'da meydana gelen 5.9 büyüklüğündeki depremin ocak ayındaki depremlerle aynı hat üzerinde olduğunu ifade eden Prof. Dr. Kutoğlu, "6 Şubat depremi yaklaşık 500 kilometrelik fay segmentini kırmıştı. Antakya'nın güneyine ve Malatya'nın kuzey kollarına enerji aktarımı oldu. Bu bölgede kırılmamış ya da eski tarihlerde kırılmış çok sayıda enerji biriktirmekte olan, resmi haritada görülen faylar söz konusuydu. Bu enerji aktarımıyla birlikte 5 ve 6 üzerinde depremler yaşıyoruz. Gelecekte de yaşayacağız. AFAD'ın verdiği deprem lokasyonuna göre baktığımız zaman deprem, 6 Şubat kırığının kuzeyinde yer alan Pütürge segmentinin 10 kilometre batısında gerçekleşmiş görünüyor. Buraya baktığımız zaman geçen sene de yine 5'in üzerinde aynı hat üzerinde 2 deprem meydana gelmişti. Uydudan elde ettiğimiz yer yüzeyi hareketlerine göre Pütürge fayının batısından devam eden başka bir fayın varlığına işaret ediyor yer hareketleri. Bize göre, geçen seneki 2 deprem de bu deprem de bu haritalarda henüz görünmeyen ama bizim uydu verilerinden izini sürebildiğimiz bu bilinmeyen, haritalara işlenmemiş fay üzerine meydana gelmiş gibi görünüyor" diye konuştu.
'DEPREMLER DEVAM EDECEK'
Bölgede benzeri depremlerin devam edebileceğini belirten Kutoğlu, "Bölgede bu tip büyüklükteki depremler devam edecek. Fayların uzunluklarına baktığımız zaman en son Pütürge fayı 1905 yılında kırılmış, 6,8 büyüklüğünde üretmiş. 7,2 büyüklüğünde de deprem üretebilir. Hareket hızı bakımından ortalama 250 yılda bir deprem üreten fay görüntüsü veriyor" ifadelerini kullandı.
'6 VE DAHA BÜYÜK BÜYÜKLÜKTE DEPREM ÜRETEBİLİR'
Bu depremin farklı segmentte meydana geldiğini ve 6 Şubat depremlerinin artçısı olamayacağını ifade eden Prof. Dr. Kutoğlu, şöyle konuştu:
"Artçı demek doğru değil, çünkü bunlar o faydan bağımsız segmentler. Ama 6 Şubat depreminin enerji aktarması sonucu stres yüklenmiş ve dolayısıyla enerjisini açığa çıkarma süresini yakına çekmiş faylar bunlar. Bu depremin bir öncü ya da ana deprem olup olmadığını söylemek mümkün değil. Henüz haritada olmayan, bize göre farklı bir noktada olmuş bir deprem. Oradaki fayın boyunu bilemiyoruz. Fayı bilebilseydik, ana deprem mi başka bir depremin öncüsü mü söyleyebilirdik. Ama bölgede bilinen, resmi fay hatlarında işaretlenmiş hem geçmişte enerji biriktirdiği hem de 6 Şubat'ta depremleri nedeniyle stres yüklemesine uğramış faylar var. Bunlar da 6 ve daha büyük büyüklükte deprem üretebilir. Bizim haritamıza baktığımızda, fay haritasında gözükmeyen bir başka fayın varlığını orada görebiliyoruz. Sahada jeolojik ve paleosismolojik çalışmalarla bahsettiğimiz şeyin doğrulanması gerekiyor."