Malatya'daki Darbe Girişimi Davası
Malatya'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin, dönemin 2. Ordu Komutanı Adem Huduti'nin de aralarında yer aldığı 24'ü tutuklu 76 sanığın yargılanmasına devam edildi.
Malatya'da, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin, dönemin 2. Ordu Komutanı Adem Huduti'nin de aralarında yer aldığı 24'ü tutuklu 76 sanığın yargılanmasına devam edildi.
1. Ağır Ceza Mahkemesince, Yakınca Spor Salonu'nda görülen davanın onuncu duruşmasında tutuklu sanıklardan dönemin 2. Ordu İdari Kurmay Yarbaşkanı tuğgeneral Mustafa Serdar Sevgili, 2. Ordu Harekat Destek Yarbaşkanı tuğgeneral Zeki Karataş, binbaşı İbrahim Dede, 2. Ordu Komutanlığı Plan Hareket Şube Müdürü albay Bahadır Erdemli ve 2. Ordu İstihkam Alayı'nda tabur komutanı olan yarbay Ahmet Üçbudak, Malatya Kara Havacılık Alay Komutanı albay Mustafa Özkan ve tutuksuz sanık yarbay Suat Ö, esas hakkındaki savunmasını yaptı.
Sanık Sevgili, tutuklu bulunduğu Osmaniye 1 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'ndan Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla yaptığı savunmada, 15 Temmuz'da izne ayrılmayı planladığını ancak kurmay başkanının da izne ayrılacak olması nedeniyle gidemediğini söyledi.
Eşi ve çocuklarını izne ayrılacağını düşünecek Ankara'ya gönderdiğini ancak kendisinin gidemediğini belirten Sevgili, 15 Temmuz'da yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Hayatımda ilk defa darbe mesaj emri gördüm. Bu konuda tecrübem olmadığı için ordu komutanına ulaştırma yolunu seçtim. Ordu komutanının konutuna giderek gelen mesaj emrini verdim. Ordu komutanı, yolda sürekli Genelkurmay ve sıralı komutanlıklara ulaşmaya çalıştı. Daha sonra ordu karargahına geçtik. Ordu komutanı, karargahta emri bir defa daha okudu. Ordu komutanı, burada bir taraftan Ankara'ya ulaşmaya çalışıyor bir taraftan da ast birlikleriyle konuşuyor ve talimatlar veriyordu. Karargaha ateş açılması üzerine bir süre ateşlerin yoğunluğunun azalmasını bekledik.
Daha sonra ordu komutanının odasına Albay Bahadır Erdemli geldi ve silahın namlusunu kendisine çevirip kurmay başkanına verdi. 'Beni vurun, sürekli arkamdan konuşuyorsunuz.' dedi, emir subayı silahı elinden aldı."
Sanık Sevgili, ordu komutanının emriyle nizamiyede görevli yüzbaşı Kemal Keskin'in yanına gittiğini ve zorluk çıkarmamasını söylediğini savunarak, bu sırada Keskin'in telefonda birisiyle hararetli şekilde konuştuğunu ve "Kesinlikle buradan ayrılmayacağım, polisin ordu karargahına girmesi ne demek, ordu komutanı içeride, burası bizim namusumuz." dediğini belirtti.
Hakkındaki suçlamaları reddeden Sevgili, "Kimseyi suçlamak istemiyorum ama benden yaş ve rütbece büyük olan ordu komutanı, kurmay başkanı gibi bekledim. Ordu komutanı ve kurmay başkanının bana verdiği emirleri yerine getirdim. Darbe emrini tasvip etmedim. Elime silah alıp, kimseye doğrultmadım, ateş etmedim, ateş emri vermedim. Yayınlanan mesajda ismimin yer alması, bilgim dahilinde değildir. O listeye ismimin ne maksatla sokulduğunu bilmiyorum. Sıkıyönetim listesindeki görevimi kabul etmiyorum." şeklinde konuştu.
"Bilal Akyüz ile görüşmedim"
Dönemin 2. Ordu Harekat Destek Yarbaşkanı tuğgeneral Zeki Karataş ise tutuklu bulunduğu Osmaniye 1 Nolu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'ndan SEGBİS aracılığıyla yaptığı esasa ilişkin savunmasında hakkındaki suçlamaları kabul etmedi.
Karataş, sözde sıkı yönetim mesajını görmediğini iddia ederek, listede hala kimlerin isimlerinin olduğunu bilmediğini savundu.
Mesajı Serdar Sevgili ile ordu komutanına götürdüklerini, daha sonra ordu komutanıyla karargaha geçtiklerini anlatan Karataş, kurmay başkanı Avni Angun'a silah çekilmesi ve kelepçelenmesine şahit olmadığını öne sürdü.
Hakkındaki suçlamaları reddeden Karataş, şöyle devam etti:
"Makam telefonuyla darbecilerle görüştüğüm iddiası çok mantıklı değil. Bilal Akyüz (örgütün sözde Kara Kuvvetleri Komutanlığı imamı) ile asla görüşmedim. Kendisini tanımıyorum, samimiyetimiz yoktur. Kendi ifadelerinde de görüşmediğimizi söylemiştir. Söz konusu kişi birçok kişiyi aramıştır ve ne maksatla aradığını bilmiyorum. O gece zaten çok yoğun bir telefon görüşmesi yaşanmıştır. Herkes bir yerleri arıyordu. Özel kalem veya emir subayları telefonlara bakıyor, önemli bir şey olursa bana iletiyorlardı."
Darbe girişimi gecesi 2. Ordu Karargahı santralinde hiçbir şekilde hattın kesilmediğini savunan Karataş, kendisine bağlı birliklerin komutanlarıyla görüşerek kimsenin dışarı çıkmamasını istediğini iddia etti.
Sanık Karataş, verilen emirlere uyduğunu savunarak, "Darbeci olan kişi emir komutadan çıkmış kişidir. Üzerime atılı suçları kabul etmiyorum. Kanunsuz emir almadım, verilen emirleri yerine getirdim." beyanında bulundu.
"Tüm faaliyet darbe girişimini önlemeye yöneliktir"
Tutuklu sanık eski binbaşı İbrahim Dede ise darbe girişimi sırasında orduevinde istirahat halinde olduğunu anlatarak, daha sora ordu karargahına gittiğini söyledi.
Hakkındaki suçlamaları kabul etmeyen Dede, sivillere ateş açtığı iddiasını da reddetti.
Sanık Dede, darbe girişimi sırasında nizamiyeden silah sesleri gelmesi ve vatandaşların kışlaya girmeye çalışması üzerine askerlere sözlü uyarı, daha sonra havaya ateş açma emri verdiğini savunarak, "Bu emrime uyan bazı askerler havaya ateş açtı. Vurulan sivilin polis ateşiyle mi, havaya açılan ateş sonucu mu yoksa seken mermiden mi vurulduğunun tespit edilmesi lazım. Erbaş ve erler beni suçluyorlar. Tüm faaliyet darbe girişimini önlemeye yöneliktir." şeklinde savunma yaptı.
"Darbeci olmadım, aktif rol almadım"
Tutuklu sanıklardan dönemin 2. Ordu Komutanlığı Plan Hareket Şube Müdürü albay Bahadır Erdemli ise hakkındaki iddiaları şaşkınlık ve hayretle karşıladığını söyledi.
Suçlamaları kabul etmeyen Erdemli, "Cadı avı senaryosu yazıldığı bu filmde adalet tecelli edene kadar bekleyeceğiz. Kimin darbeci kimin darbeci olmadığının belli olmadığı arapsaçı bir dönemdi. Darbeci olmadım, darbede aktif rol almadım. ya devlet başa ya kuzgun leşe düsturunu uygulayan asker olarak adaletin tecelli edeceğine inanıyorum." ifadelerini kullandı.
"Keşif maksadıyla gittik"
Dönemin 2. Ordu İstihkam Alayı'nda tabur komutanı olan yarbay Ahmet Üçbudak ise tutuklu bulunduğu Rize'deki ceza infaz kurumundan SEGBİS aracılığıyla yaptığı savunmada hakkındaki suçlamaları reddetti.
Üçbudak, zırhlı personel taşıyıcı (ZPT) ile 2. Ordu Komutanlığına gitmelerine ilişkin şunları kaydetti:
"Gitmemizin tek sebebi, ölü ve yaralılardan duyduğumuz üzüntü ve durumu anlamaya yönelik keşif maksadıdır. Keşif ve insani maksatlı gidişimizin darbe olarak nitelendirilmesi maksatsızdır. Sivil halk, jandarma ve polisin üzerine ateş etmedim. Araçtan inince üzerimize yoğun ateş açılmıştır, ateş etmediğimiz ifadelerde görülmektedir.
Mehmetçik, kendi kışlasını korumak için ateş açmıştır. Üzerimde 4 kurşun bulunmaktadır. Kışla bizde namustur. Kışla dışında beni öldürmek maksadıyla beni kolumdan vuran kişiden şikayetçiyim."
"Hiçbir şeyden şüphelenmedim"
Dönemin Malatya Kara Havacılık Alay Komutanı albay Mustafa Özkan ise tutuklu bulunduğu Trabzon E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'ndan SEGBİS aracılığıyla yaptığı savunmada, mühimmatın eğitimde kullanılmak üzere Ankara'ya istendiğini söyledi.
Hakkındaki suçlamaları kabul etmeyen Özkan, "Bir gün önce Türkiye'de her şey normal ama darbeyi önceden bildiğim iddialarını kabul etmiyorum. Ben bu mühimmat nakliyle ilgili büyük bir zincirin halkasıyım. Hiçbir şey gizli yapılmadı, hiçbir şeyden şüphelenmedim. O mühimmatın kullanılıp kullanılmadığını bile bilmiyorum. Darbeye yönelik hiçbir faaliyette bulunmadım." şeklinde savunma yaptı.
Özkan, görevi devrettikten sonra kurmay başkanının emri üzerine yeni alay komutanına yardımcı olmak maksadıyla görev yerine gittiğini iddia ederek, darbeye yönelik faaliyette bulunmadığını savundu.
Tutuksuz yargılanan yarbay Suat Ö. ise hakkındaki suçlamaları reddederek beraatini istedi.
Sanık avukatlarını da dinleyen mahkeme heyeti, duruşmaya yarın devam edilmek üzere ara verdi.
"Davanın takipçisi olacağız"
Duruşmayı AK Parti İl Başkanı Hakan Kahtalı, Yeşilyurt Belediye Başkanı Hacı Uğur Polat ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri de takip etti.
Kahtalı, duruşmaya verilen arada gazetecilere yaptığı açıklamada, parti olarak FETÖ duruşmalarını takip etmeyi sürdüreceklerini söyledi.
Darbe girişiminde şehit olanlara Allah'tan rahmet, yaralılara şifa dileyen Kahtalı, "FETÖ gibi yapıların bu ülkede yer bulamaması için Cumhurbaşkanımız ve hükümetimiz gerekli tedbirleri aldı. FETÖ ile PKK/PYD ile olan mücadelemizi hem sınır içinde hem sınır dışında sürdürmekteyiz. Malatya, darbe girişiminde önemli noktada, bu nedenle davanın takipçisi olacağız. Cumhurbaşkanımızın hayatına kastetmek ve ülkemizin bekasını başka ülkelere peşkeş çekmek için satılmış paralel yapıların bir daha ortaya çıkmaması için gayret göstereceğiz." diye konuştu.
Polat da darbe girişimi davasını izleyerek duyarlılık gösteren vatandaşlara teşekkür etti.