Haberler
Netanyahu'dan orduya Orta Doğu'yu cehenneme çevirecek talimat: Yoğun savaşa hazırlanın

Netanyahu'dan orduya Orta Doğu'yu cehenneme çevirecek talimat

Türkiye sınırında kritik gelişme: Muhalifler, ikinci büyük kenti ele geçirmek üzere

Türkiye sınırında kritik gelişme! Muhaliflerin ikinci büyük kenti geçirmesi an meselesi

İslam Memiş uyardı: Sadece dolar değil sahte euro da var

Kritik uyarı: Sadece dolar değil sahte euro da var

Fuhuşa zorlanan 17 yaşındaki kızın anlattıkları kan dondurdu: Günde 180 kişi ile birlikte oluyordum

Günde 180 kişiyle birlikte olmaya zorlamışlar

Makyaj Malzemeleri DNA'nızı Bozuyor

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Estetik Hekimi Dr. Sibel Özgül Hayatımızın neredeyse her aşamasında ağır metallere ve toksinlere maruz kaldığımızı belirterek bu metal ve toksinlerin gün içinde sürekli kullandığımız malzemelerde saklı olduğunu söyledi.

Saç boyaları, parfümler, ruj rimel gibi kozmetikler, eksoz gazları, alüminyum folyolar, deterjanlar gibi günlük rutinimizde yer bulan malzemelerin bazıları aslında metal ve toksin yuvasıdır.

Vücudumuz normal şartlarda arındırma işlevini doğal bir şekilde gerçekleştirir. Ancak sanayileşme ile birlikte farkında bile olmadan vücudumuzun baş edemeyeceği kadar çok metal ve toksine maruz kalıyoruz. Tüm bunlar vücuda ağır geldiğinden birçoğumuzun vücudu bunları temizleme noktasında yetersiz kalıyor.

Vücuttan atılamayan, arındırılamayan bu zararlı maddeler bağışıklık sistemimize ve vücudumuzdaki diğer hücrelere zarar verip otoimmünite de dâhil olmak üzere düzinelerce farklı bozukluğa yol açabiliyor. Toksinlerin vücuda olan etkisi o kadar doğrudan ki DNA ve RNA'nın kimyasal yapısını değiştirebilmektedir. Vücudumuzun savaşçı hücreleri, yapısı değişmiş olan bu hücreleri tanıyamaz işlevini gerçekleştiremez.

Çalışmalar cıva, kadmiyum ve kurşun gibi metallerin skleroderma, lupus, otoimmün hepatit, multipl skleroz, Hashimoto tiroiditi, Graves hastalığı, romatoid artrit, lupus, pernisiyöz anemi, kronik yorgunluk sendromu, Fibromiyalji ve tip 1 diyabet gibi hastalıklara neden olabildiklerini göstermektedir. Üstelik bütün bunlar buzdağının sadece görünen parçası.

Vücuttaki ağır metal varlığını ölçmenin değişik yöntemleri bulunduğunu ileten Sibel Özgül, doktor olarak gerekli olan hastalarımızda bu yöntemleri kullanarak metalin varlığını ve yoğunluğunu öçlüklerini belirtti. Ağır metallerin hücre içi ve hücreler arası dokuda birikmesi nedeniyle çoğu zaman yapılan tetkikler doğru sonuç veremeyebiliyor. Bu sebeple tedavi uygularken önce ağır metali hücre dışına çıkarıyor daha sonra şelasyon tedavisi adını verdiğimiz uygulamayı gerçekleştiriyoruz. Bu uygulamadan sonra hastalarımızın kronik hastalıklarında dahi olumlu sonuçlar gözleyebiliyoruz.

Kaynak: Bültenler / Güncel
title