Mağaraya sığınan İdlibli aile, sırtlanlara karşı nöbet tutuyor
Evi hava saldırısında yıkılan İdlibli Muhammed Hammude, 20 kişilik ailesiyle sığındığı mağarada, yabani hayvanlara karşı nöbet tutarak yaşıyor.
Evi hava saldırısında yıkılan İdlibli Muhammed Hammude, 20 kişilik ailesiyle sığındığı mağarada, yabani hayvanlara karşı nöbet tutarak yaşıyor.
Esed rejimi ve destekçisi Rusya'nın Halep'in batı ve İdlib'in güney kırsalından başlattığı askeri hamle sonucunda on binlerce sivil yerini terk ederek evsiz kaldı.
Yerinden edilenler, maddi imkanların ve çadırların yetersizliği, ev kiralarının pahalılığı yüzünden mağara, karavan veya beraberlerinde getirdikleri eşyaları ile baraka yapıp içinde yaşıyor.
AA muhabirine açıklama yapan İdlibli Muhammed Hammude, Ram Hamdan köyündeki evinin hava saldırısı sonucunda yıkıldığını söyledi.
Hayatta tutunacağı hiçbir şeyi olmadığını söyleyen İdlibli Hammude, "Ev kullanılmaz hale geldi. Kapılar ve pencereler dahil, her şey kullanılmaz hale geldi. Evimizden çıktık. Sığınacak bir yer arıyorduk. Çadır satın almaya niyet ettik ancak çok pahalıydı. 200 bin Suriye lirası (1200 TL) civarıydı." dedi.
Suriye-Türkiye sınırına yakın Barişa Dağları dolaylarındaki bir mağarada kardeşinin ailesi, annesi ve çocuklarıyla toplam 20 kişinin yaşadığını ifade eden Hammude, "Çocuklarımız, kadınlarımız dışarıdaydı. Sonunda bu mağaraya sığındık. En azından çatı bizi koruyor. Çocuklarımızı içeri alabiliyoruz, uyutabiliyoruz." diye konuştu.
"Mağaranın kapısında sırtlan gördüm"
Hammude, mağarada yaşamanın zorluklarını şöyle anlattı:
"İçeride ölü köpek vardı. Onu çıkardık. Az da olsa mağarayı temizledik. İçeride küf, nem vardı. Bu nedenle hastalık da oluyor. Birkaç gün önce gece yarısı dışarıya ışık tuttuğumda mağaranın kapısında sırtlan gördüm. Kadınlar, çocuklar korktu. Bunun üzerine kardeşimle nöbet tutmaya başladık."
Abdest almak ve yıkanmak için kilometrelerce uzaktaki köye gittiklerini belirten Hammude, "Ne söylesem az gelir. Hayvan bağlasanız burada durmaz." ifadelerini kullandı.
İdlib'de durum
Suriye'nin kuzeybatısındaki İdlib, neredeyse iç savaşın başından bu yana muhaliflerin ve rejim karşıtı silahlı grupların kalesi niteliğinde bulunuyor. İç göçle nüfusu 4 milyona ulaşan İdlib'in merkezi 2015'te muhaliflerin kontrolüne geçti. İdlib rejimin en yoğun hedef aldığı bölgelerin başında geliyor.
Türkiye, Rusya ve İran'ın katıldığı, 4-5 Mayıs 2017'deki Astana toplantısında, İdlib ve komşu illerin (Lazkiye, Hama ve Halep vilayetleri) bazı bölgeleri, Humus ilinin kuzeyi, başkent Şam'daki Doğu Guta ile ülkenin güney bölgeleri (Dera ve Kuneytra vilayetleri) olmak üzere 4 "gerginliği azaltma bölgesi" oluşturuldu. Ancak rejim ve İran destekli teröristler, ateşkes ilanıyla durumun muhafaza edilmesinin kararlaştırıldığı 4 bölgeden 3'ünü Rusya'nın hava desteği sayesinde ele geçirdi ve İdlib'e yoğunlaştı. Rejim güçlerinin Eylül 2018'de askeri yığınağına hız vermesi üzerine, Türkiye ve Rusya, 17 Eylül 2018'de ateşkesi güçlendirmek için Soçi'de ek mutabakata vardı. Saldırılarına kısa bir süre ara verdikten sonra yeniden başlayan rejim güçleri, Mayıs 2019'da bölgeyi tümüyle ele geçirmek için kara operasyonu düzenledi.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, 10 Mayıs 2019'da yaptığı açıklamada, rejim unsurlarının İdlib'in güneyine yönelik artan saldırı ve tacizlerinin 6 Mayıs'tan itibaren kara harekatına dönüştüğüne dikkati çekmişti.
Rejim ve destekçileri bu tarihten itibaren, Kefrenbude, Han Şeyhun, Maraatinüman, Serakib gibi büyük ilçelerin yanı sıra İdlib'in güneyi ve güneydoğusu, Hama'nın kuzey ve doğu kırsalı ile Halep'in güney ve batı kırsalında çok sayıda yerleşimi yoğun topçu ve hava saldırıları neticesinde ele geçirdi.
17 Eylül 2018'deki Soçi mutabakatından bu yana rejim ve destekçilerinin İdlib'e saldırılarında 1800'den fazla sivil can verdi. Ocak 2019'dan bu yana göç edenlerin sayısı 1 milyon 942 bini buldu.