"Libya tezkeresi" TBMM Genel Kurulunda - TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Yılmaz (2)
TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı ve AK Parti Sivas Milletvekili İsmet Yılmaz, "Libya tezkeresi"nin asıl amacının, Libya'da ateşkes ve istikrarın sağlanması olduğunu belirterek, "Tezkere, ateşkesin sağlanmasına katkıda bulunarak siyasi çözüm için uygun ortamı oluşturacaktır.
TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı ve AK Parti Sivas Milletvekili İsmet Yılmaz, "Libya tezkeresi"nin asıl amacının, Libya'da ateşkes ve istikrarın sağlanması olduğunu belirterek, "Tezkere, ateşkesin sağlanmasına katkıda bulunarak siyasi çözüm için uygun ortamı oluşturacaktır." dedi.
Yılmaz, TBMM Genel Kurulunda, Libya'ya asker gönderilmesine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi üzerinde AK Parti Grubu adına konuştu.
Libya'da Arap Baharı sürecinde Şubat 2011'de başlayan protestoların iç savaşa dönüştüğünü, NATO'nun krize müdahalesinin ardından yaşanan gelişmeler sonrasında 42 yıllık Kaddafi rejiminin çöktüğünü hatırlatan Yılmaz, daha sonra demokratik kurumların inşa edilmesine yönelik çabaların, artan silahlı çatışmalar nedeniyle akamete uğradığını ve ülkede parçalanmış bir yapının ortaya çıktığını söyledi.
Libya'da barış ve istikrarın tesisi için Birleşmiş Milletler (BM) aracılığıyla ülkedeki tüm tarafların katılımıyla yürütülen ve yaklaşık 1 yıl süren Libya Siyasi Diyaloğu sonucunda, 17 Aralık 2015'te Libya Siyasi Anlaşması'nın imzalandığını dile getiren Yılmaz, bu anlaşma uyarınca oluşturulan Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin, BMGK'nin 2015'te aldığı kararla Libya'yı temsil eden meşru hükümet olarak tanındığını anımsattı.
Libya Siyasi Anlaşması'nda yeri bulunmayan ve bu kapsamda gayrimeşru olan sözde Libya Ulusal Ordusu'nun, 4 Nisan 2019'da başkent Trablus'u ele geçirmek ve Ulusal Mutabakat Hükümeti'ni devirmek amacıyla başlattığı saldırıların devam ettiğine dikkati çeken Yılmaz, "Sivilleri ve sivil altyapıyı hedef alan bu saldırılar, Libya'da insani durumu giderek kötüleştirmektedir. Çatışmalar ve istikrarsız durum, DEAŞ ve El Kaide gibi terör örgütlerinin eylemleri için uygun ortamın oluşmasına sebebiyet verdiği gibi Libya topraklarının veya kara sularının Akdeniz'e insan ve göçmen kaçakçılığında kullanılmasına da yol açmaktadır. Bütün bu gelişmeler, Libya ve Türkiye dahil bölge için tehdit oluşturmaktadır." ifadelerini kullandı.
Gayrimeşru Libya Ulusal Ordusu'na bağlı unsurlarca Libya'da faaliyet gösteren Türk şirketlerinin, Libya'da yaşayan Türk vatandaşlarının ve Akdeniz'de seyreden Türk bandıralı gemilerin hedef alınacağı yönünde açıklamaların da yapıldığını hatırlatan Yılmaz, Libya Ulusal Ordusu'nun saldırılarının durdurulamaması ve çatışmaların yoğun iç savaşa dönüşmesi halinde Türkiye'nin gerek Akdeniz havzasındaki gerekse Kuzey Afrika'daki çıkarları olumsuz yönde etkileneceğini vurguladı.
"Türkiye'nin destek çağrısına sessiz kalması beklenemez"
Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin, Libya'nın bütünlüğü ve istikrarına yönelik tehditler, DEAŞ, El Kaide başta olmak üzere terör örgütleri ile yasa dışı göç ve insan ticaretiyle mücadelede Türkiye'den askeri destek talebinde bulunduğunu belirten Yılmaz, "Kendisini Afro Avrasya ülkesi kabul eden Türkiye'nin tarihi, sosyal ve kültürel bağları bulunan Libya'nın destek çağrısına sessiz kalması beklenemez." dedi.
Görüşülen tezkerenin, Libya'ya ilişkin TBMM'den yetki istenilen ilk tezkere olmadığını, 24 Mart 2011'de Libya'yla ilgili bir tezkerenin TBMM'nin gündemine geldiğini hatırlatan Yılmaz, Libya'daki şiddet ortamının sona erdirilmesini teminen BMGK'de alınan kararlar kapsamında, Libya'da istikrar ve güvenliğin yeniden tesisine yönelik katkıda bulunmak üzere Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesi ve bununla ilgili gerekli düzenlemelerin yapılması konusunda hükümete yetki verilmesine ilişkin tezkerenin Mecliste kabul edildiğini belirtti.
Yılmaz, 2011'de Libya'da güven ve istikrarın yeniden tesisine katkıda bulunan Türkiye'nin, son gelişmeler de dikkate alındığında bugün Libya'ya destek vermesi gerektiğini vurgulayarak, "Bugün oylanacak tezkereyle Libya'ya sağlanacak destek hem uluslararası hukuka hem de BMGK kararlarına uygun olup Türkiye'nin Libya devleti ve halkıyla kurduğu tarihi ve kültürel geçmişinin de bir gereği olacaktır." diye konuştu.
"Ne vicdana ne de devletler arası ilişkilere sığar"
Libya'nın, 1780 kilometre sahil şeridiyle Orta Akdeniz'e hakim, Doğu Akdeniz için kritik öneme sahip olduğunu, doğal güzellikleriyle de birçok emperyal gücün ilgisini çektiğini söyleyen Yılmaz, şöyle konuştu:
"Gayrimeşru bir gücün sivilleri, hastaneleri, okulları ve tüm altyapıyı hedef aldığı bir ortamda meşru Libya halkının temsilcisi Libya hükümetinin hayatta kalma ve halkını yaşatma mücadelesine bigane kalmamız ne vicdana ne de devletler arası ilişkilere sığar. İki ülke arasındaki ilişki tarihi dostluk ve güven esasına dayalı bir ilişkidir. Libya bizim için uzun tarihi ve kültürel bağlarımızın olduğu, deniz ülke sahası bakımından komşumuz olan, vefalı, dost bir ülkedir. 20. yüzyılın başlarında Gazi Mustafa Kemal'in, Libya halkının emperyalizmle mücadelesine verdiği destek halen hafızalarda yer almaktadır."
Libya'nın 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sırasında Türkiye'ye ABD ambargosu sürecinde verdiği desteğin unutulamayacağını dile getiren Yılmaz, "İki devlet ve halk bugüne kadar ortak tarih bilinciyle hareket etmiştir. Libya'nın meşru hükümeti ve halkı Türkiye'nin yardımını talep etmektedir. Bu tarihi dostluk ve vefa Libya'nın iç istikrarının ve barışının sağlanmasını teminen Türkiye'ye sorumluluklar yüklemektedir. Türkiye'nin milli menfaatleri için de bölgenin istikrarı ve uluslararası barış için Türkiye bugün Libya'ya destek olmalıdır." diye konuştu.
Türkiye'nin, Libya'yla imzaladığı deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin mutabakat muhtırasının, Türkiye'yi kendi kara sularıyla sınırlandırmaya çalışan, Antalya Körfezi'ne mahkum etmek isteyen Yunanistan'a ve onu destekleyen ülkelere karşı verilen önemli bir cevap olduğunu belirten Yılmaz, şunları söyledi:
"Türkiye'nin ve Libya'nın Doğu Akdeniz'deki hak ve menfaatlerinin korunmasında, ülkemizle aynı hukuki bakış açısına sahip Libya'nın huzur ve istikrarı, bölgenin huzur ve istikrarıdır. O anlaşmaya destek olanların buna da destek olması gerekir. Libya yalnızca Türkiye'nin ulusal menfaatleri açısından değil bölgenin istikrarı ve uluslararası barış içinde hayati öneme sahiptir. Libya, Kuzey Afrika ve Sahra Altı Afrika'nın Akdeniz'e açılan kapısıdır. İstanbul'dan çıkan bir konteyner, Libya üzerinden Nijer'in başkenti Niamey'e 7 günde ulaşırken istikrar ve barışın olmadığı bir ahvalde, Libya'nın yer almadığı bir rotada İstanbul'dan çıkan bir konteyner, Süveyş Kanalı ve devamında Ümit Burnu'nu aşıp Benin üzerinden Niamey'e 70 günde varmaktadır. Bu örnek dahi Libya'nın Türkiye ekonomisi, bölge ticareti ve istikrarı için önemini göstermektedir. Düzensizliğin ve istikrarsızlığın devam ettiği Libya bugün Türkiye'nin mücadele ettiği DEAŞ gibi terör örgütleri için de barınma alanı olmaktadır. Türkiye, terörün kökünün kazınması için de Libya'ya destek vermelidir."
Yılmaz, Türkiye'nin, dost ve vefalı Libya halkı ile onların temsilcisi Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin resmi davetine cevap vermesi gerektiğinin altını çizdi.
"Libya'da ateşkes ve istikrarın sağlanmasına katkı tezkeresi"
Türkiye'nin hedefinin, Libya'daki siyasi sürecin başarılı şekilde nihayete erdirilmesi, Akdeniz ve Kuzey Afrika'da istikrarın bir an önce sağlanması olduğuna işaret eden Yılmaz, "Tezkerenin asıl amacı, Libya'da ateşkes ve istikrarın sağlanmasına katkı tezkeresidir. Tezkere, ateşkesin sağlanmasına katkıda bulunarak siyasi çözüm için uygun ortamı oluşturacaktır. Her alanda köklü ilişkilere sahip olduğumuz Libya'da ateşkes ve barışın tesisine yardımcı olmak üzere Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin talebine olumlu yanıt verilmesi, ulusal çıkarlarımızla da uyumludur. " dedi.
Meselenin, bir parti meselesinden çok ülke güvenliği, geleceği ve kazanımlarını ilgilendiren bir konu olduğunu söyleyen Yılmaz, şunları kaydetti:
"Sorunları torunlara havale etmemek için bugün bizden bekleneni yapmalıyız. Misakımilli sınırlarının güvenliği sınırların ötesinde başlamaktadır. Teröre karşı mücadele her ülkenin hakkıdır, uluslararası hukuk da buna cevaz verir. Libya birilerine uzak gelebilir, Libya bizim deniz komşumuzdur. 'Libya'da ne işimiz var?' sözü dar bir bakış açısını ifade eder. 'Risk var.' diyorlar. Risk var diye hiçbir adım atmazsanız evlatlarınızı çok daha büyük risk ve tehditlerle karşı karşıya bırakırsınız. 'Dış politikada makas değiştirdi.' diyorsunuz, dış politikada 360 derecelik bir perspektifle politikamızı yürütüyoruz. Böyle olduğu için Afrin'de Rusya'yla, Barış Pınarı'nda Amerika'yla anlaşabilme başarısını göstermiş bir ülkedir Türkiye. Tezkerenin adının geçmesi bile bölgede farklı bir hava estirmeye yetmiştir. Bugüne kadar Trablus'u ele geçirmeye çalışan gayrimeşru güçlere destek verenler, şimdi Libya'da siyasi bir çözümün olmazsa olmaz olduğunu ifade etmektedirler. Bu dahi tezkerenin olumlu neticelerinden biridir."