Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanı Akıncı ölüm tehditleri nedeniyle polise başvurdu
Barış Pınarı Harekatı'na ilişkin skandal bir çıkış yapan KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, kendisine yönelik ölüm tehdidi ve hakaret içeren paylaşımlar nedeniyle polise başvurdu.
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, geçtiğimiz hafta Barış Pınarı Harekatı ile ilgili yaptığı skandal açıklamanın ardından sosyal paylaşım siteleri üzerinden ölüm tehdidi alması ve hakaret içeren paylaşımlar nedeniyle polise başvurdu.
Polis Genel Müdürü Süleyman Manavoğlu, konuya ilişkin kendileri tarafından halihazırda başlatılan bir çalışma bulunduğunu, bugün verilen dosyanın da eklenerek gereğinin süratle yapılacağını belirtti. Başsavcı Behiç Öztürk de, "Tüm hassasiyetimizle çalışacağız" dedi.
Polis Genel Müdürlüğü ile Başsavcılığa, polisin ilgili birimlerince saptanacak olan benzeri diğer iletilere yönelik gerekli teknolojik tespitler de yapılarak, paylaşımların failleri hakkında tüm yasal işlemlerin gecikmeksizin yapılmasının gerekliliği hatırlatıldı. Polis Genel Müdürlüğü ile Başsavcılığa bugün teslim edilen dosyanın bir kopyası Türkiye'nin Lefkoşa Büyükelçiliği'ne de iletildi.
AKINCI NE DEMİŞTİ?
Kuzey Kıbrıs lideri Mustafa Akıncı, "Ne düşündüğümü açıklamak kaçınılmaz oldu" diyerek Facebook hesabı üzerinden değerlendirmelerini paylaşmıştı. "Mesele 'Türkiye'nin iyiliği nerededir?' sorusunun yanıtındadır. " diyen Akıncı açıklamalarını şöyle sürdürmüştü:
"Bu sorunun gerçek muhatabı elbette Türkiye'de yaşayanlardır. Ama benim inancım Suriye topraklarının artık neredeyse 10. yılına girmekte olan savaşa doyduğu noktasındadır. On yıldır akan kan bundan böyle de akmaya devam ederse barışa ulaşmak mümkün olmayacaktır. Bana göre Türkiye'nin mutlu ve huzurlu geleceği Türkü - Kürdü - Arabı ve Türkmeni ile tüm bölge halklarının dialog içinde inşa edecekleri bir düzenle mümkün olacaktır."
Akıncı, değerlendirmesinin devamında Türkiye ile Suriye arasında "en erken zamanda" diplomatik ilişki kurulması gerektiğini de savunmuştu. Açıklamalarının devamında Akıncı, 1974 yılındaki Barış Harekatı'nı da hatırlatarak şu karşılaştırmayı yapmıştı: "1974 yılında 27 yaşındayken, Faşist Yunan Cuntasının neden olduğu Türkiye'nin askeri harekatında ben de her genç Kıbrıslı Türk gibi görev aldım. Lefkoşa'da Dereboyu'ndaki savaşta arkadaşlarım yanımda şehit düştüler; pek çoğumuz gibi ben de savaşın ne demek olduğunu yaşayarak öğrendim. Bu nedenle savaşın acılarını hiçbir toplumun yaşamasını istemem. Türk- Kürt- Arap hiçbir çocuğun burnunun kanamasını arzulayamam. Daha önce de söyledim 1974'te biz adına Barış Harekatı desek de bu bir savaştı ve akan da kandı. Şimdi Barış Pınarı desek de akan su değil kandır. Bu nedenle bir an önce dialog ve diplomasinin devreye girmesi en büyük dileğimdir."